@thvrely
|
'•' 2 hafta sonra. Ağa'nın ve diğerlerinin gittiği gün, 3 Aralık. (Doğum günüm.) Yiğit'in akrabaları aramızdaki bu soğukluğu ve yaşananan şeyleri öğrendiğinde düğünü ertelemeye karar vermişlerdi. Yani şuanlık düğün yoktu. Yiğit çaresizce yüzümü elleri arasına aldı. "Bak, Alina, biliyorum o gün berbat birşey yaptım ve çok korktun ama..." Dudaklarını birbirine bastırdı. Yüz ifademden cevabını almış olmalıydı. "Yiğit," Diye başladım söze. "Öfke problemlerini kabul ediyorum ve bu benim için gerçekten çok zor." İçime titrek bir nefes çektim. "Sanırım..." Konuşmamın devamını getiremeden burun direğimin sızladığını hissettiğimde sakinleşmek için içime derin nefesler çektim. "Tüm bu yakınlaşmaları görmezden gelmemiz gerekiyor." Gözlerindeki çaresizlik ve pişmanlık az kalsın beni kararımdan döndürürken Yiğit'i inceledim birkaç saniye. "Bu olayı sindirmem sandığımdan daha fazla zaman alacak ve o zamana kadar yüzünü gördükçe daha kötü hissedeceğim." Ağlama hissi artarken gözyaşlarımı görmesini istemediğim için gözlerimi kaçırıp yönümü duvara çevirdim. "Bu ilişkiyi başlamadan duraklatmak saçma geliyor sana ama gerçekten çok çaresizim. Ne yapacağımı bilmiyorum ve sanırım bu zamana kadar en iyisi birbirimizden uzak durmak." Birkaç saniye ondan cevap gelmedi ve benim gözlerimden birkaç damla yaş damladı. "Dudaklarının tadını aldıktan sonra benden nasıl uzak durmamı istiyorsun bilmiyorum ama..." Dedi ve devamını getirmek için birkaç saniye bekledi. "Madem istediğin bu, bunu yapalım. Madem bu kadar ürktün benden, kabul. Eşyalarımı toplayıp yan binaya geçeceğim ve sen yanıma gelip gelmemi istemediğin sürece asla yanına gelmeyeceğim." Yataktan kalkıp odadan çıktığında gözyaşlarım tamamen akmaya başladı. Hayal ettiklerim böyle değildi. Böyle herşeyden vazgeçmek ve bitirmek değildi. Ama birbirimizden uzak durmalıydık. En iyisi buydu. '•' Bunlar da birbirinden uzaklaştı iyi mi |
0% |