@thvrely
|
Bölüm Şarkısı: Bana Yalan Söylediler Oy sınırı geçilmedi ama yazmadan duramadım. bu sefer sınır geçilmezse cidden bölüm atmayacağım. GEREKSİZ VE BOŞ YORUM YAPANLARI ENGELLEYECEĞİM! Oy Sınırı: 45 Yorum Sınırı: 70 (Zaten bol bol tepkiniz olacak bu bölüm. Bu yüzden sınır bu kadar yüksek.) *** "Olaylar çok karışık. Sana nasıl anlatabilirim bilmiyorum. Ne zamandır bunun konusunu açmak istiyordum ama açamıyordum. Şimdi ise... Artık zamanı geldi." Konuşma tarzı beni büyük bir şüpheye düşürürken Yiğit içine titrek bir nefes çekti. "Aslında benim annem Selma teyze değil. O senin annen." Kalbim deli gibi atmaya başlarken şok içinde baktım Yiğit'e. Bu mümkün olabilir miydi yani? "Aslında senin adın Alina değil, Neşe. Öldü zannedilen çocuk sendin. Yetimhaneye verilip geçmişini unutan sendin." Bana resmen kal gelmişti. Bu nasıl gerçek olabilirdi ki? Ben nasıl Neşe'ydim? O benim gözümde her zaman görülemeyecek bir görümce, bir ablaydı. "Her şeyi en baştan anlatmalıyım sanırım." Diye mırıldandı Yiğit. Her ne kadar odaklanamasam da özellikle söylediklerine dikkat kesilmeye çalıştım. "Yıllar öncesinde Selma teyze hamile kalıyor. Herkese de hamilelik haberi veriliyor. Sonra da Selma teyze bebeğini düşürüyor ve bunu nasıl söyleyeceğini bilemiyor." Bana annesi olarak tanıttığı kişiye ismiyle hitap etmesi beni yok ederken sert bir nefes çektim içime. Sanki boğuluyor gibiydim. Her şeyin yalan olduğunu öğreniyor olmam beni boğuyordu. Kocamın benden bir şeyler sakladığını öğrenmek beni boğuyordu. Sahi... Gerçekten kocam mıydı o? Gerçekten seviyor muydu beni? Ya her şey yalansa? Öpüşleri, gülüşleri... "Bir süreliğine farklı şehire taşınıyorlar. Sonra da hamile ama bebeğini istemeyen bir kadın ile tanışıyorlar. Sonra da aralarından anlaşıyorlar. O istenmeyen bebek benim." Yiğit burukça gülümsedi. Gözlerinde gerçekten bir kırgınlık vardı. Onu kalbimde saklamak istedim ama bu saatten sonra mecaz anlamda bile bunu yapamazdım. Ben ondan ufak bir şey bile saklayamazken o benden çok büyük bir şey saklamıştı. "Sonra da ben doğuyorum. Herkes Arif amca ve Selma teyzenin oğlu olduğumu sanıyor. Bir süre sonra da Arif amca ölüyor." Ne çıtımı çıkarabiliyordum, ne de tepki verebiliyordum. Tek yaptığım söylediklerini soluksuz bir şekilde dinlemekti. "Sonra da sen doğuyorsun. Bir trafik kazası oluyor, sen hafızanı kaybediyorsun. Arif amca da ölüyor." Bana baktı. Gözleri tarif edemeyeceğim kadar çok şey anlatıyordu. "Benim asıl babam masum değildi, Alina. Mafyaydı. O bir mafyaydı. Varlığımı öğrendiği gibi durmadı. Herkesi öldürmek istedi. Seni de öldürmek istedi ama ölmedin. En sonunda da seni öldü gibi gösterdi çünkü babama göre beni siz almıştınız. O da sizden seni alacaktı." Yüzünü buruşturdu. "Bu düşünce berbat, biliyorum ama o bir psikopattı. Bunu yaptığına inanamıyorum ama seni yetimhaneye verdi. Seni yetimhaneden alan da onun yeni karısı ve oydu." İçime titrek bir nefes çektim. Bu nasıl bir hikayeydi böyle? Her şey karman çormandı. Resmen soluksuz bir şekilde dinliyordum. "Asıl garip olan kısım ne, biliyor musun? Annemin bir oğlu daha varmış. Biz ikizmişiz. Ama o doğarken ölmüş." Yutkundum. Bu hikayeyi Yiğit nasıl onca zamandır içinde tutabilmişti? "Sadece bununla da kalmıyor olay. Seni farklı mafyalara teslim ediyor, orada işkence çekiyorsun. Sen Merve'ye sığınıyorsun. Merve de seni sarıp sarmalıyor." Bunca şeyin arasında gülümsedim. Merve benim güneşimdi. Bana yardımcı olan ve çoğu şeyin üstesinden gelmemi sağlayan bir melekti. "O zamanlarda da ben babamla görüşmüştüm. Beni bulmuştu. Sonra da kendisi gibi mafya yaparsam Selma teyzeyi öldürmeyeceğini söylemişti. Bana da tüm bu hikayeleri anlatmıştı. Sonra da... Seninle evlenip seni öldürmemi söyledi." İşte tam o anda nefesim kesildi. Yiğit'in benimle evlenmesinin asıl sebebi... Bu muydu yani? Beni öldürmek için miydi aşkla bakan gözleri? Bana baktı şevkatle. Ama bende artık o eski Alina yoktu. Beni öldürmek için benimle evlendiğini söylediği anda asıl o zaman ölmüştü Alina. "Seninle evlendim. Bunu bilerek yaptım ama sebebim seni öldürmek değildi. Babamın istediklerini yerine getiriyormuş gibi yapacaktım. Gardını indirecekti ve bütün sırlarını dökecekti. İşte o zaman onu tamamen yok edecektim. Herkese rezil olacaktı." Bu sözleri söylemesi içime su serpmemişti. Sonuçta tüm bu olanları bana bugün anlatmasının sebebi iyi bir bahane bulamamış olması olabilirdi. "Senden ilk başta hoşlanıyordum ama sana bir şey dememiştim. Evet, güzeldin ama yaralıydın. Sana karşı olan ufak bir hoşlantı kırıntım sana umut verebilirdi ve eğer o hevesim geçerse sen daha çok kırılırdın, daha çok yaralanırdın." Sanki zorlanıyormuş gibi bir nefes çekti içine. Benim de onun gibiydi, ciğerlerime nefes gitmiyormuş gibi hissediyordum. "Aslında... Merve ile babam anlaşmıştı. Merve sana bu yüzden... Baktı." Daha az önce öğrendiklerim yetmezmiş gibi bunu duymak gardımı indirmeme sebep oldu. Koltuğa tutunup hızlıca camı açtım. İçime derin nefesler çeksem de nafileydi. Arkadaşım bile gerçek değildi. Hayatımda her şey sahteydi. Yiğit'in eli omzuma değdiğinde irkildip geri çekildim. Elini yavaşta çektikten sonra kucağına koyup bana baktı. "Tüm bunları sadece ben ve Merve biliyor. Caner'in haberi yok. Annenin de tüm bunlardan haberi yok. Sadece ağa biliyor. Alina. Asıl aşiret olan ben değilim. Sensin." Gerçekler soğuk hava gibi çarptı yüzüme. Tüm bedenim titredi. Aslıhan abla ile bu kadar yakın hissetmemin sebebi buydu. Çünkü o benim... Ablamdı. Öz ablamdı. Bana baktı hasretle. "Bunları sana anlatmam gerekiyordu. Biliyorum, artık bana güvenmiyorsun ama... Seninle gerçekten bir başlangıç yapmak istiyorum, temiz bir sayfa açmak istiyorum. Bunu da beraber yapalım istiyorum." Burukça gülümseyerek baktım gözlerine. Belki de o gözlerini son kez görüyordum, bilmiyordum ama tek bildiğim şey o burukluğun geçmeyecek olmasıydı. "Defterin tamamını lekeledin, Yiğit. Bu saatten sonra yeni bir sayfa açsam bile ne değişir ki? Onarmanı beklediğim kalbimi en çok sen kırdın. Benden başka kimse sevmesin kimse seni istedim, sadece ben seveyim istedim. En çokta sana güvendim. En çokta sana açtım içimi. Ama..." Sözlerimin devamını getiremeyecek gibi olsam da artık sonlandırmalıydım bunu. "Sen benim hem en büyük yaram, hemde en büyük pişmanlığım oldun." |
0% |