@thvrely
|
Yorum istiyorum çok mu şey istiyorum yaa Bu bölüm bilinmeyen erkekten bu aradaa *** Karşımda duran Caner denen adama öfkeli bir bakış attım. Evet, belki de Alina ile tanışmamıştık fakat şuanda Alina'nın hayatı tehlikede olabilirdi. "Alina'ya kötü birşey yapmayacağım Caner, evinin adresini ver artık." Dedim artık öfkeli çıkmaya başlayan sesim ile. Kısa sürede Merve'nin ve eşi Caner'in numarasını bulmuş, Caner ile irtibata geçmiştim. Her ne kadar olanları anlatsam bile Caner Alina'yı tanımadığımı bildiği için bana evinin adresini vermemişti. Merve'ye ise olanları söylememiştim, zaten kadın yarın doğum yapacaktı. "Caner, istersen beraber gidelim ama gidelim işte!" Dedim sesimi alçak tutmaya çalışarak. Merve'nin olanları veya olacakları duymasını istemiyordum, bu dönemlerde stres yapması bebeği de etkileyecekti çünkü. Caner içine derin bir nefes çekip olumlu anlamda başını salladı. "Eğer kıza birşey yaparsan bozuşuruz Yiğit Öztürk." Dedi soğuk bir sesle. "Tamam," diyerek gülümsedim. "Evi lale pastanesinin üstündeki apartmanda, üçüncü katta altıncı dairede oturuyor. Eğer eve giremezsen al, bu da anahtar." Diyerek elime bir anahtar verdi. Elindeki anahtarı alıp hastaneden çıktım. Daha fazla beklemeden pastaneye gidecektim. Pastanenin nerede olduğunu bildiğimden işim basitti. Pastanenin olduğu yere araba ile sadece yarım saatte varmıştım. Arabadan indikten sonra rahatlamak için içime derin bir nefes çekip kapının olduğu yere ilerledim. İçeri girdikten sonra asansörü çağırıp beklemeye başladım. Asansör geldiğinde içeri girip üçüncü katın olduğu düğmeye basıp bekledim. Birkaç saniye sonra kapı kapanmış, asansör yukarı çıkmaya başlamıştı. Asansör üçüncü kata geldiğinde içeriden çıkıp bahsedilen altıncı daireye ilerledim. Kapının önünde bir ayakkabılık vardı, ayrıca kapının üzerinde küçük bir sahte çiçek vardı. Kapıyı tıkladığımda cevap gelmedi. Bir kez daha kapıyı tıkladığımda sonuç değişmemişti. Zile basıp beklemeye başladığımda herhangi bir "geliyorum!" sesi de yoktu. Endişeyle anahtarı deliğine takıp içeriye girdim. Etrafı inceleyecek vaktim yoktu çünkü koridorun sonundaki odadan çıkmaya başlayan kanı görmüştüm. Onun hemen ardından görüş açıma hafif dalgalı siyah saçları olan bir kız girdi. Üzerinde lacivert bir hırka, beyaz bir pantolon vardı. Pantolon kanlar içerisindeydi, hırkanın ise alt kısımları tamamen kanla kaplıydı. Koşarak Alina olduğunu düşündüğüm kızın yanına gidip onu kollarımın arasına aldım. "Alina!" Diye bağırdım endişeyle. Alina'nın gözleri yorgunlukla açıldı. "Sen," diye mırıldandı ilk önce. "Sen osun." Dedikten hemen sonra buruk bir şekilde gülümsedi. "Seni arasam bile bana polisi ara diyen kişisin sen." Ve işte o an pişman oldum. Onu yanlız bırakıp yardımcı olmadığıma, polisi ara dediğime pişman oldum. Her ne kadar pişman olsam bile pişmanlık işe yaramamıştı. Ne Alina'nın vücudundaki kanlar gitmişti, ne de o anı durdurup ona yardımcı olabilmiştim. '•' İstediğim bölümlere az kaldııı |
0% |