Yeni Üyelik
9.
Bölüm

9. Bölüm

@thvrely

Kan tahlillerinin 24 saat icinde cıktıgını veya belgelerin falan imzalanması gerektigini unutmusum.

Normalde iki saatleri vardı ve iki saatte bunlar yetismez. Siz bu kan tahlilleri ile belge kısımlarını cok önemsemeyin.

'•'

"İyi günde, kötü günde; hastalıkta ve sağlıkta Semih Eroğlu kızı Alina Eroğlu'nu eşin olarak kabul ediyor musun?" Yiğit yüzündeki gülümseme ile mikrofona yaklaşıp "evet!" diye bağırdı.

Gerçekten birbirini seven iki çift gibiydik. Rollerimizi iyi yapıyorduk yani.

Nikah memuru Yiğit'in heyecanına gülümsedikten sonra daha yeni tanıştığım Akif'e ve Merve'ye çevirdim.

Kız resmen karnı burnunda şahit olmaya gelmişti.

Şahitlere de sorular sorulduktan sonra memur, imzalarımızı alıp "Bende sizi karı-koca ilân ediyorum." Dedi.

Sinsi sinsi sırıtarak var gücümle bastım Yiğit'in ayağına. Yiğit'in hiçbir şey olmamış gibi bana bakmasıyla somurttum.

İnsan bari yalandan acımış gibi yapardı.

"Gelini öpebilirsin." Yiğit ile aynı anda ayağa kalktığımızda güvenmemi istetcesine göz kırptı bana.

İki elini yanağıma yerleştirip dudağıma eğildiğinde kalbim yerinden çıkacak gibi hissettim.

O ise aramızda milim kala baş parmağını dudağıma koyup kendi parmağını birkaç saniye öptü.

Geri çekildiğinde bir elimi kalbime koyarak kalp atışlarını düzenlemeye çalıştım.

Alnımdan da öpebilirdi, neden böyle yapmıştı ki?

•••

"Buyurunuz hanımefendi." Yiğit'e gülerek açtığı yerden geçtim. Daha sadece birkaç saat önce tanışmıştık fakat yıllardır tanışmış gibi davranıyorduk.

Yiğit bir eliyle bileğimi tuttuktan sonra merdivenlere yürüttü beni.

Üst kata çıktığımızda soldaki üç odayı işaret etti. "Bu üç oda da aynı büyüklükte. İçlerinden birisini seçersin, sana yaptırırız. Sağdan ortadaki oda da benim odam."

En baştaki odanın kapısını açıp içeriye baktığımda ağzım açık kalmıştı. Oda bir salon büyüklüğünde bir yerdi.

Sağdaki duvarın önünde çift kişilik büyük, beyaz bir yatak vardı. Yatağın hemen önünde de dikdörtgen biçiminde oturmak için yapılan bir yer vardı.

Oturmak için diyorum çünkü adını bilmiyorum.

Yatağın solunda uzun, beyaz bir gardolap vardı. Gardolabın bitiminden bir metre ötede ise balkon kapısı bulunuyordu.

Sürgülü balkon kapısına ilerleyip balkona çıktığımda Yiğitte peşimden gelmişti.

Kendimi buradan aşağı atacağımı sanmıştı herhalde.

Balkon doğuya bakıyordu. Ayrıca önü de açıktı. "Burada gün doğumu ve gün batımı çok güzel gözüküyor." Dedi karşıya bakarak.

Balkonda büyük top gibi bir salıncak vardı. Ortasına delik açılmış gibi bir görüntüsü vardı.

Ayrıca mat gri ile beyazı birleştirmesi hoşuma gitmişti. Yiğitin zevkleri sandığımdan da güzeldi.

Balkondan çıkıp tekrar odaya girdim. Yatağın karşısında bir makyaj masası bulunuyordu.

"Her misafirin kız mı?" Diye sordum kaşlarımı çatarak. Yüzümdeki ifadeye gülüp yatağın önündeki yumuşak yere oturdu.

"Yan oda bir erkeğe göre tasarlandı, onun yanındaki oda da misafir çocukları için."

"Bu yüzden seçebileceğim tek oda bu mu? Ayrıca misafirler buraya yaşamaya gelmiyorlar ya, ne diye gardolap bu kadar büyük?"

Fazla soru sormam onu güldürmüştü. Yüzündeki gülümseme ile bana bakıp bir parmağıyla gardolabı işaret etti.

"Bu gardolabın büyük olma sebebini, akrabalarım misafirliğe geldiğinde görürsün." Evde haftalarca kalıyorlardı yani.

"Peki ya diğer odalar da mı böyle?" Diye sordum iki elimi belime yerleştirip.

"Evet." Kısa ve öz olan cevabımı aldıktan sonra yatağa oturdum.

"Burası iyi gibi, kalırım ben burada." Kaşlarını çatıp bedenini bana çevirdiğinde çatılmış olan kaşlarına baktım.

"Şimdiden alnını mı kırıştırmak istiyorsun?" Beklemediği soru karşısında bana melül melül bakarken güldüm.

"Geldiğimden beri kaşların çatık, ondan bahsediyorum."

Sanki yıllardır birbirimizi tanıyormuş gibi davranıyorduk. Çünkü bunun başka bir açıklaması olamazdı.

Sadece yazıştığın, ardından da sadece birkaç saat yüzünü gördüğün kişiyle evleniyorsun?

Hiç etik değil.

Birde üzerine yıllardır tanışmış gibi davranıyorsun?

Hiç mantıklı değil.

'•'

Loading...
0%