Leyal

"Bak," dedim kendimi işaret ederek.

"Bana bak, Kuzey." Kuzey'i hipnotize edip ona hayranlıkla bakan kızlara bakmasını engelliyordum.

"Onlara değil bana, yani sevgiline bak." Kuzey gülerek bana baktı.

"Onları tanımıyorsun, tamam mı? Burada sevgilin var!" Bilerek İspanyolca konuşuyordum.

"Tamam, Leyal. Kıskandığını biraz daha belli edersen seni öpmek zorunda kalacağım."

Aha da şuraya yazıyorum, bu çocuğa bir haller oldu.

Sevgili olalı bir ay geçmişti VE BİZ HİÇ ÖPÜŞMEMİŞTİK.

Kuzey'e ne kadar cilve yapsam da, tahrik etsem ve hatta tehdit etsem de olmaz deyip durmuştu.

Neymiş, ilk öpücüğünü güzel bir yerde yapmalıymış.

Aynen Kuzey, bir ay önce ben seni öpmedim dimi?

Ona da bir bahanesi vardı.

Ben sana karşılık vermedim, sayılmaz, dediğinde resmen sinir krizi geçirmiştim.

Öpücüğünü güzel bir yerde verecekmişmiş!

Bak, yine sinir oldum.

"Bak devam ediyorum, gel de öp." Başımın üstüne ufak bir öpücük kondursa ve bu kalbimin yine delirmesine sebep olsa da benim istediğim bu değildi.

"Ay, delireceğim!" Dediğim esnada sırıttı.

"Daha zamanı var."

Yüzüme bir sırıtış yayıldı.

"Madem öyle, tüm poşetlerimi eve kadar sen taşıyacaksın."

Omuz silkti. "Olur."

Bir anda Türkçe'ye geçiş yapmıştık.