@thvrely
|
İkra Elimi tehdit edercesine Deniz'e salladım. Güldü. "Ne bu el sağa sola gidip duruyor?" Dedi dudaklarını birbirine bastırıp. Sakinleşme amaçlı içime derin bir nefes çeksem de aldığım nefes sakinleşmem için hiçbir işe yaramadı. Aksine sinirden daha da köpürdüm. "Sen," dedim ve devamını getiremedim. Yutkundum. "Sen," "Eee, ben ne?" Kendisini kahkaha atmamak için zor tuttuğunu fark ettiğimde gözlerimi kapatıp içimden saydım. Yok, geçmiyordu sinirim. "Ayrılıyorum senden." Zart diye söylediğim sözlerle afalladı. "Ne demek ayrılıyorsun?" Ciddileştiğini fark ettiğimde omuzlarımı dikleştirdim. "Dalga geçiyorsun ya resmen!" Diye bağırdığım esnada Deniz'in gözlerindeki parıltılar geri döndü. "Sık sık beni özel yerlere götürüp durduruyorsun, önümde diz çöküyorsun ve ben şaşırıp kalıyorum! Sonra da bir bakıyorum ki sen bağcığını bağlıyorsun!" En sonunda dayanamayıp erkeksi sesiyle gür bir kahkaha attığında dudağımı büzdüm. "Yaşlanıyorsun ve hâlâ evli değiliz!" Leyal güldü. "Daha yedi aydır sevgilisiniz, İkra." Omuz silktim. "Banane." İlkokul çocuğu gibi konuştuğumu gören Deniz gülmekten neredeyse yerlere yatıyordu. "Benden tamı tamına bir yıl boyunca kaçan sendin İkra, hatırlatırım." Anılar bir bir gözümün önünde canlandığında dudağımı ısırdım. O öpücükten sonra yurtdışına gittiğim doğruydu. Bir yıl boyunca Deniz'den kaçmıştım ve yanıma gelmişti. Orada üç kaldıktan sonra geri Türkiye'ye geri döndüğümüzde ikimizden de bir adım yoktu. En sonunda dört ay geçmişti ve biz yemeğe çıkmıştık. Anca öyle sevgili olmuştuk kısacası. Annem ve Elvan Teyze bizi evlendirmeye meyillilerdi fakat ilk evlenmesi gereken sağımızda kıkır kıkır gülen vıcık vıcık çiftti. Leyal şu üç yıldır bir garipleşmişti. Abimle o kadar vıcık vıcıklardı ki... Sık sık sarılmalar, iltifatlar, yanaktan ve saçtan öpmeler falan filan... Asla kıskanmadım, neden kıskanayım? Elvan Teyze ve annem sırıtarak bizi seyrederken babalarımız da mangalla uğraşıyordu. Ben ise sinirle Deniz'e bağırıyordum. "Hem, bunlar niye evlenmedi hâlâ?" Dedim Leyal ve abimi işaret ederek. Abim güldü. "Belki elli defa evlilik teklifi ettim ama kış ayındayız diye geri çeviriliyorum." Elini kaldırıp yüzüğünü işaret etti. "Şu şey bizim için evlilik yüzüğü değil, sabır taşı herhalde. Kış boyu 'acaba artık evlenecek miyiz?' diye düşünmekten öldüm öldüm geberdim yemin ediyorum." Leyal güldü. "Daha yaz gelmedi. Ayrıca ben yaz düğünü değil ilkbahar düğünü istiyorum demiştim." Bakın, bunlar bile nişanlandı ama biz daha yeni sevgili olduk. Şansın da böylesi! Şanslı köpkeler. "Kızım, zorla mı evlenme teklifi ettireceksin Deniz'e?" Bıkkınlıkla bir nefes aldım. "Baba, ben ona evlenelim demiyorum ki! Zırt pırt böyle hareketlerde bulundurup aklı sıra beni heyecanlandırıyor, ben ona kızıyorum!" Babam güldü. "Tamam, cellallenme hemen." Cıkladım. "Sinirim bozuldu." Tamda gideceğim esnada Deniz gülerek beni durdurdu. "Hamilelik hormonu diyeceğim ama, daha annelerimize de söylemedik ki." Dehşetle ona döndüğüm esnada büyük bir kahkaha patlattı. "Deniz? Sen iyi misin?" Diye sorduğumda başını olumlu anlamda salladı. "Hayır ben anlamıyorum, bu çocuk iyi mi değil mi. Ama çok dengesiz sözleri ve hareketleri var!" Deniz gülerek yere düştüğünde ağzından "Anam!" gibi bir ses çıktı. İstemsizce güldüm. Bu çocuk deliydi.
|
0% |