Yeni Üyelik
43.
Bölüm

-Özel Bölüm-

@thvrely

Bu bölümü İkra ile Deniz'in yarım kaldığını düşünenlere ithaf ediyorum...

Son kez, iyi okumalar.

***

İkra

Leva'yı kucağımda sallaya sallaya benim de uykum gelmişti. Evet, saat gecenin bir yarısı olabilirdi fakat uyuyan bir babayı uyandırmam lazımdı.

Bir zahmet kendi kızına baksındı, değil mi?

"Deniz," dedim kelimeleri uzata uzata. Deniz kalmak yerine bana arkasını döndüğünde kıçına bir tane yapıştırmamak için kendimi zor tuttum.

"Deniz, uyan." Dedim bir kez daha. Uyanmadığında içime derin bir nefes çektim. "Ya Allah!" Diye kendi içimden bağırıp sağ ayağımla Deniz'in kıçına vurdum.

"Leva uyumuyor. Uyut şu kızı." Deniz yastığına daha çok sarıldı.

Ne yaşıyordu bu Allah aşkına?

Leva'yı beşiğe yatırdıktan sonra kenarıdaki soğuk sudan büyük bir bardak doldurdum. Suyu Deniz'in üstüne boşalttığımda sıçrayarak uyandı.

Bana delirmişim gibi baktı. Eh, beyaz elbise ve dağılmış siyah saçlarla cidden korkunç gözüküyordum.

AMA BU ÇOCUĞU DA UYUTSUN YANİ.

"Leva uyumuyor. Git uyut."

Yatağın diğer tarafına yatıp yorganı kafama kadar çektim. Deniz yanağıma bir öpücük kondurdu. "Emriniz olur hanımefendi."

Gülümsememi gizlemeye çalıştım.

Deniz gidip Leva'yı sallamaya başladı. Benim eskiden çok sevdiğim ve hâlâ daha favorim olan şarkıyı mırıldanmaya başladı. Daha üç dakika dolmadan Leva gözlerini yumup uyuya kaldığında, gözlerimi devirdim.

Ben seni dört saattir kucağımda sallıyordum, Leva.

Deniz bir süre daha şarkıyı salladıktan sonra hemen arkama geçip bana sarıldı. "Diğer tarafa geçsene, ne diye dibime giriyorsun?" Diye homurdandığımda daha sıkı sarıldı bana.

"Orası ıslandı. Mecburen sana sarılarak uyuyacağım." Bir bacağını üstüme attığında somurttum.

"Ben böyle uyuyamam ki."

Dudaklarında sinsi bir sırıtış belirdi.

"Bizde uyumayız öyleyse."

Aklımdan neler geçiyor, tövbe tövbe.

***

Gözlerim uykusuzluktan kıpkırmızı olmuştu. Cidden... Ben sandım ki-

Tamam. O şeyi yapmadık. Ben biraz fazla fesat anlamışım.

Peki ya ne mi yaptık? Patik ördük!

Sebebi de ne, biliyor musunuz? Gelecekteki çocuğumuza da patik örmezsek biz nasıl ebeveynmişiz. Sanki Leva'ya oturup patik ördük!

Şey, aslında annem ördü. Bu yüzden biz patiklerle uğraşmadık.

"Günaydın, kızım." Dedim esneyen Leva'ya gülümseyerek. Leva da yeni yeni çıkmaya başlamış dişini göstererek bana gülümsedi.

Deniz arkamdan sarılarak başını omzuma koydu. Ona sinirli olduğumdan suratına bakmayıp Leva'yı kucağıma aldım.

"Odadan çıkar mısın? Leva'yı emzireceğim." Tam ağzı açıldı fakat durdu.

"Peki." Odadan çıktığında Leva'yı emzirmeye başladım. Normalde Deniz de odada olurdu fakat bu sefer onu kovmuştum.

Leva en sonunda uzattığım şeyimi emmeyi bırakıp hıçkırdı. Gülümseyerek gazını çıkarabilmesi için karnını ve sırtını ovup bacaklarını kendisine doğru çektim.

Birkaç kez suratıma pırtlattı. Kahkahalar ata ata Leva'yı kucağıma alıp yanağını öptüm. Çocukları zaten çok seviyordum ama kendi çocuğum olduğunda daha da seviyordum.

Tamam, bu cümle fazla karışık oldu ama anlamışsınızdır herhalde.

Deniz kapıyı tıkladığında, isteksizce "Gel." dedim. Hemen ardından Deniz'in kafası belirdi. "Kızımı bende sevebilir miyim?"

Böyle bir soru sorması gülmeme sebebiyet verirken başımı olumlu anlamda salladım. "Sev bakalım."

Deniz gülümseyerek yanağıma bir öpücük kondurup kucağımdan Leva'yı aldı. Leva'nın kafasını biraz üstte tutuyordu.

Leva Deniz'in yanağına doğru eğildi. Deniz "Bak, beni öpecek-" dediği esnada Leva'nın beyaz kusmuğu Deniz'in açık ağzının içinden girdi.

Hemen yanımdaki bir peçeteyi ağzına doğru uzattım. Deniz peçeteye tükürdü ama Leva'yı kucağında tutmaya devam etti.

"Nasıl hissediyorsun?" Dediğimde yüzünü buruşturdu.

"İğrenç."

Kıkırdadım.

Farklı bir peçete ile Leva'nın ağzını sildikten sonra Leva'yı kucağıma aldım. "Ağzını çalkalayıp şeker ye." Başını salladıktan sonra odadan çıktı.

Leva'nın göbeğini okşayıp garip garip hareketler yapmaya başladım. Leva kıkır kıkır gülerken bende onunla birlikte gülüyordum.

"Babaya söyleyelim de bizi gezdirsin." Dedim Leva'ya gülümserken.

Deniz tekrardan odaya girdi. Ona gülümseyerek baktım. "Bizi parka götürür müsün babası?" Diye sorduğumda Deniz de gülümsedi.

"Tabii ki."

"Hazırlanalım o zaman biz." Dedim Leva'nın yanağını öperek.

Gardolaba gidip onun kıyafetlerinin olduğu rafa baktım. Pembe bir eşofman ve pembe bir kazak giydirdikten sonra beyaz montunu da giydirip kafasına açık pembe ponponlu beresini taktım.

Deniz ile üzerimize kalın kıyafetler giydik. Aşağı indiğimizde Leva'nın ayakkabılarını giydirip onu bebek arabasına bindirdim.

Hava soğuktu fakat yine de dışarı çıkmak iyi bir seçenekti.

Ben bebek arabasını sürerken Deniz de elini belime atmıştı. Yavaş yavaş parka doğru gidiyorduk.

Nihayet parka ulaştığımızda Leva'yı bebek arabasından indirdim. "Sen arabaya göz kulak ol." Dedikten sonra Leva'yı yürütmeye başladım.

Yavaş yavaş kaydırakların olduğu yere vardık. Leva'yı küçük kaydıraklardan kaydırdığımda sevinçle el çırpıp çığlık attı. Gülümsedim.

Birkaç kez onu kaydırdıktan sonra bu kez salıncağa doğru ilerledim. "İkra!" Deniz'in sesini duyunca arkamı dönüp ne olduğuna baktım.

"Leva'yı ben sallayayım, sen bebek arabasına bak." Somurtsam da başımı salladım. Deniz Leva'nın yanına geldiğinde bende bebek arabasının yanındaki banka oturdum.

Deniz Leva'yı yavaşça sallasa bile Leva ellerini çırparak sevincini belli ediyordu. Hemen sonra bir ses duyuldu.

"Hala?" On üç yaşındaki Liva'nın sesi kulaklarıma doldu. Gülümseyerek ona döndüğümde yanıma gelip bana sarıldı. Hemen yanında bir kız vardı.

"Arkadaşının adı ne?" Diye sordum ikisine de gülümseyerek. Liva da gülümsedi. "Maysa."

Başımı sallayıp elimi Maysa'ya uzattım. "Merhaba, Maysa. Ben Liva'nın halası İkra." Maysa denen kız elimi yavaşça sıkıp "Memnun oldum." dedi.

"Kuzenim nerede?" Elim ile Denizlerin olduğu yeri işaret ettim. "Enişten sallıyor." Bana gülümsedikten sonra arkadaşı ile birlikte Leva'nın olduğu yere gitti.

Yine Leva'ya tercih edildim, görüyor musunuz a dostlar?

Liva kuzenini sallamaya başladığında Deniz yanıma geldi. Yiğenine çok fazla güveniyordu. Bende Liva'ya güveniyordum fakat kızların yanında durmakta fayda vardı.

"Neden yanlarında değilsin?" Diye sorduğumda omuz silkti. "Liva akıllı bir kız. Ne yapacağını biliyor." Rahat bir şekilde arkasına yaslandı.

"Ayrıca dövüş sanatları da mükemmel. Doksan kilo babasını nasıl yere yığdığını hatırlatırım." Güldüm.

Abim ile Liva bir keresinde büyük bir rekabete girişmişlerdi. Tabii Liva kırk kilosuyla birlikte doksan kiloluk abimi devirmişti.

Aklıma anılar geldiğinde gülümsedim.

"Onu bunu boşver, ikinci çocuk ne zamana? Yaz ayına mı ayarlasak acaba doğumunu?" Kızardığım esnada gülerek omzuma vurdu. Hemen ardından ciddileşerek suratıma baktı.

"Şaka yapmıyorum. Cidden soruyorum. Doğum gününü yaz ayında kutlayabilmek için ayarlama yapmamız lazım."

Yuh.

Cidden yuh.

İnsan birazcık değişir be.

Özel bölüm sonu.

Loading...
0%