@tifo544578
|
Rüzgar, harap olmuş caddelerden uğuldayarak geçiyordu. Gecenin karanlığı, terkedilmiş binaların arasında uzanan çatlak kaldırımları ve paslanmış sokak lambalarını yutmuştu. Şehrin bu bölgesi, unutulmuş bir tarihin son kalıntıları gibiydi; sanki burada zaman durmuş, tüm yaşam izleri silinmişti. Aralıklı olarak çalan sirenler ve uzaktan duyulan patlamalar dışında her şey ölüm sessizliğindeydi.
Alex, el fenerinin titreyen ışığında adımlarını dikkatle attı. Başının üstünde, kırılmış camlardan sızan soğuk ay ışığı, binanın içini hayaletimsi bir parıltıyla aydınlatıyordu. Buraya gelmesi yasaktı. Hükümet bu bölgeyi "Zaman Çatlakları" adıyla mühürlemiş, kimseyi içeri almamaya yemin etmişti. Ancak Alex, bu kuralların onu durdurmasına izin verecek biri değildi.
Ceketinin cebinden çıkardığı eski, yıpranmış haritaya baktı. Harita, zamanın içinde kaybolmuş bir şehirden kalan tek sağlam rehberdi. Eski usul yazı karakterleriyle işlenmiş olan bu harita, burada bir şeylerin gizli olduğunu söylüyordu. Harita üzerinde yer alan işaretler ve yollar, Alex’i buraya çekmişti. Tüm hayatı boyunca bu haritayı bulmaya çalışmıştı, bir tür saplantı haline gelmişti.
Alex haritayı açarken, ellerinin titrediğini fark etti. Üzerindeki semboller ve eski harfler, başını döndürüyordu. Bir an için, bu işaretlerin anlamını çözmenin kendisini nereye götüreceğinden korktu. Ama geri dönüş yoktu; bu, hem bir fırsat hem de bir tehditti.
Adımlarını hızlandırarak binanın derinliklerine doğru ilerledi. Gittikçe ağırlaşan bir hava, sanki zamanın ağırlığı omuzlarına çöküyormuş gibi hissettiriyordu. Duvarlara kazınmış tuhaf semboller dikkatini çekti; bazıları eski uygarlıklara ait işaretler gibi görünüyordu, bazıları ise asla görmediği türden sembollerdi. Fakat bir tanesi diğerlerinden daha belirgindi: Bir kilit. Kilidin üzerinde ise kısık bir ışık parlıyordu. Bu, Alex’in dikkatini çekmişti; sembol, bir çeşit anahtar ya da kilidi çağrıştırıyordu.
Alex’in kalbi hızla çarpmaya başladı. İşte buradaydı. Zamanın Kilidi.
Etrafındaki hava aniden soğudu. Işık daha parlak hale geldikçe, kilidin metalik sesi yankılanmaya başladı. Adeta ona fısıldayan bir dil vardı; anlamasa da kelimeler ruhuna işliyordu. Sanki kilidin içinde başka bir dünya varmış gibi hissetti. Ses, huzur veren bir melodinin yanı sıra, bir tehdit taşıyordu.
Yaklaştı, eli titreyerek kilide dokundu. Sıcaklık bir anda vücuduna yayıldı ve bir anda her şey değişti. Dünya etrafında büküldü, görüntüler üst üste bindi ve bir anda kendisini başka bir yerde buldu. Eski ve modernin iç içe geçtiği bir şehirde, tanımadığı yüzler, tanımadığı diller... Zamanın dışında bir mekandaydı.
Kilidin sesi bir kez daha yankılandı: "Geri Dönüş Yok."
Alex, yeni gerçekliği kavramaya çalıştı. Etrafındaki dünya, hem tanıdık hem de yabancıydı. Eski binalar, yüksek teknolojiyle birleşmişti. Her şeyin aynı anda hem geçmiş hem de gelecek olduğu bir yer... Zamanın kapıları açılmış, geçmiş ve gelecek birbirine karışmıştı.
Yüzünde derin bir şok ifadesiyle, etrafındaki yeni dünyanın ne olduğunu anlamak için adımlarını dikkatlice attı. Bu yer, hem korkutucu hem de çekici bir bilinmezlik barındırıyordu. Geri dönüş yolu yoktu; bir kez başladığında, ne olacağını kimse bilmiyordu. |
0% |