Yeni Üyelik
3.
Bölüm

2.Bölüm

@tihomira_sheker23

Son Gün Işığı

Doğrulduğumda midem ağzıma gelmişti, tırnaklarımı avucumun içine geçirmiştim. Az önceki şahit olduklarım kolay kolay unutabileceğim şeyler değildi ve pekte unutabileceğimi sanmıyordum.

Kızıl saçlı kadın soğuk bakışlıya bir işaret yaptıktan sonra arkasını döndü ve çekip gitti. Anlaşılan tatmin olmuştu. Ben yerdeki kanlardan gözümü ayıramıyorken omzumda hissettiğim el ile yerimden sıçradım, ellerim titrerken elini omzumdan geri çekti ve sıkkın bir nefes verdi. "Hadi" ses tonu oldukça net ve soğukkanlıydı, sanki normal bir şeymiş gibi karşılamıştı. Korkmaya başladığım için peşinden gittim.

Bir süre koridorda ilerledikten sonra büyük kapılı bir yere geldik, kapıyı açıp geçmem için kenara çekildiğinde girmeye hiç niyetli değildim. Beklemekten sıkılmış olacak ki kemerindeki silaha yöneldiğinde yutkundum ve hızla içeriye girdim, benimle beraber geldiğinde arkamızdan kapıyı kapattı. İçeride benim yaşıtlarım vardı fakat bizden daha büyüklerinde olduğu ortadaydı. Sarışın bir kızla göz göze gelince az önceki sahneler gözümün önünden geçti. Midem bulanırken kızın yanına gitmek için adım atacaktım ki soğuk bakışlı bileğimden kavradı, "Henüz değil" yorgunca başımı salladım ve hemen arkamda bulunan sandalyeye kendimi bıraktım.

Etrafa kısaca göz gezdirdiğimde buradaki bir çok kişi benim gibi titriyor, ecel terleri döküyordu. Ama bazı kişiler vardı ki gülüşerek sohbet ediyor, salonu inleten kahkaha atıyorlardı. Bazı kısımsa aklını yitirmişçesine soğukkanlı ve umursamaz duruyordu. Kızıl saçlı kadını salona girerken görünce sohbetler ve kahkahalar kesilmiş, salon sessizliğe gömülmüştü.

"Selam millet" Kızıl saçlı kadın gülümseyerek alkışladığında kalabalığın arasından bir erkek konuştu. "Bu saçma oyuna bizi getirerek kendinizi tatmin etmek istediniz, tamamen aptalca!" Sinirle gürlediğinde bazı kısım onun konuşmasıyla cesaretlenmiş ve ayaklanmıştı. "Seni sürtük kadın, bize bir iyilik yap ve kendini öldür!" diye bağırdı kırklı yaşlarında bir kadın. Kızıl saçlı kadının gülümsemesinin yerini ciddiyet almıştı. "Rus ruletini kıçına sok!" Benim yaşlarımda bir erkek daha sinirle patladığında cesaretlenen kısım hep birlikte isyan diye bağırmışlardı. Kızıl saçlı kadın başını sağa sola yatırıp kıtlattığında oturduğum yere iyice yapıştım.

"Ah, çocuklar. Erken konuşuyorsunuz, neyse hiçbiriniz gram umurumda değil. Oyuna katılmak istemeyenler kimler?" Konuşmak istemiyordum, bir şey olacağını sezmiştim. Sandalyeden kalkıp sandalyeyi önüme siper ettim ve bakmamak için gözlerimi kapattım. Fakat merakıma yenik düşmüş, izlemeye devam etmek gibi bir hata yapmıştım.

Az evvel isyan diye bağıran kısım el kaldırınca kızıl saçlı kadın güldü, "Öldürün" Siyah takım elbiseli adamların hepsi aynı anda kemerlerindeki silahları çıkartınca büyük bir çığlık tufanı koptu salonda, etrafa kaçışanlardan tutun, birbirine sarılıp yalvaranlarda vardı. Ben iyice olduğum yere yapışırken silah sesleri salonda yankılanmaya başlamıştı, isyan diye bağıranlar sırayla kanlar içinde yere düşerken çığlıklar kulağı sağır edecek kadar fazlaydı. Olduğum yerde titrerken ayağımın dibine doğru süzülen kana baktım, gözlerim dehşetle açılırken kanın süzüldüğü yeri takip ettim. Karşıma o bağıran benim yaşıtımdaki erkek çıkınca boğazım acıyana kadar bağırdım. Alnının ortasından vurulmuştu, gözleri yukarı doğru kaymış korkunç bir görüntü sunuyordu. Öksürdüğümde ayağa kalktım, gitmem gerekiyordu buradan. Gözlerimi cesetten ayıramıyordum, baktıkça deliriyor, bacaklarımın bağı çözülüyordu. Dizlerimin üzerine düştüğümde elimi boğazıma götürdüm. Nefes alamıyordum, sadece dehşetle cesedi izliyordum. Akan kanlar bacaklarıma bulaşırken yakamı tutup çekiştirmeye çalıştım. Evet nefes alamıyordum.

Kriz mi geçiriyordum yoksa ceset hareketsiz olduğu için nefesim mi kesilmişti emin değildim. Hayır hiçbir şekilde hareket etmeyecekti, kurtulma gibi bir şansı yoktu. Tabi ya, şimdi anlamıştım. Kızıl saçlı kadın kimler istemiyor diye sorduğunda aslında bize ölüm ile yaşam arasında bir seçim sunmuştu. Buradan çıkacaklarını sananlar ellerini kaldırmış, fakat aslında kendi ölümlerine kendileri adım atmışlardı. Gözlerim yavaş yavaş kayarken silah sesleri kesilmiş, kapı kapanma sesi duyulmuştu. Koşturma sesleri kesilmişti, burnuma bir koku geliyordu. Nasıl bir koku olduğunu kestiremiyordum. Gözlerim yavaş yavaş kapanırken gücüm tamamen kesildi, kanların içine yığılmadan önce bir elin belimi kavradığını, daha sonraysa ağzıma bir maske taktığını hissettim. Yerden havalanırken gözlerimi karanlığa kapattım.

...

 

Loading...
0%