14. Bölüm
TinyMiny / Asi | Gerçek Ailem / 9|PİKNİK

9|PİKNİK

TinyMiny
tinyminybook

Selamlarr. Uzun bir aradan sonra ben geldim. Bölüm geç geldiği için çok üzgünüm. Bu bölüm diğer bölümlere nazaran daha uzun oldu. Belki birazda olsa telafi etmiş olurum.

Bu bölümde Aral ile abi kardeş ilişkileri ön planda olacak.

Lütfen satır arası yorumlarınız olsun. Sizleri seviyorum 🫶🏻

Eğer yazım yanlışı veya herhangi bir hata görürseniz lütfen beni uyarın.

Çok fazla uzatmadan bölüme geçelim.

 

 

Bölüm tarihi: 04/05/25

☄. *. ⋆

 

 

"Uzun zaman sonra ilk defa bugün aşırı eğlenmiştim. Umarım bu eğlencelerin sonu gelmezdi."

 

☄. *. ⋆

 

 

9. Bölüm - Piknik

 

"Üçüz kalk pikniğe gidecekmişiz." Asil'in sesiyle gözlerimi araladım. Uyandığımı görünce gülümseyip eğildi ve saçımdan öptü.

"Saat kaç ki?" Cebindeki telefonu çıkarıp ekranı açtı ve saate baktı. "10'a geliyor. Hazırlıklar yapıldı bile, sende kalk hazırlan hemen aşağı uç." Uykulu bir şekilde onayladım. Oda daha fazla beni oyalandırmamak için odadan çıktı.

Yataktan kalkıp, duş almak için uyuşuk adımlarla banyoya girdim. Yaklaşık 15 dk sonra çıktıktan sonra hızlıca üzerime piknikte rahat olmak için eşofman takımı geçirdim.

 

Elime masadaki tarağı alıp saçımı taradım. Sabah sabah hiç makyaj yapacak halim olmadığı için onu es geçip komidinin üstündeki telefonumu alıp cebime attım ve odadan çıktım.

Direkt aşağıdan uğultu sesleri gelmeye başlamıştı. Seri adımlarla merdivenleri aşıp oturma odasına girdim, herkes buradaydı.

Duru Hanım beni görür görmez, "Heh kızım geldin. Hadi hazırsan fazla geçe kalmadan gidelim. Kahvaltıyı piknik şeklinde yapalım, akşam yemeğinide dışarıda yer geliriz." dedi. Herkes onu onayladı ve elimize bir şeyler alıp bahçeye çıktık.

Eşyaları arabaların bagajlarına doldurduktan sonra gözüm Aral'ı aradı. Motorla gitmek istiyordum, o günkü motor gezisi çok güzeldi. Bu tarafa doğru motorla gelen Aral'ı görünce gözlerim parlamış gibi oldu.

Önümde durup, "Binmek ister misin?" diye sordu. Başımı hevesle sallayıp onayladım. Oda heyecanıma gülümseyip motordan indi ve kolundaki kaskı çıkarıp bana doğru yöneldi. İlk olarak elindeki buffı başımdan geçirip yüzüme yerleştirdi, ardından saçlarımı düzeltti. Kaskı kafama geçirip çene tarafındaki kayışıda sıktı.

Motora doğru dönüp ilk kendisi bindi daha sonra benim binmemi bekledi. Onu bekletmemek için hızlıca arkasına bindim. Gaza basmaya başlayınca sıkıca ona sarılıp çığlık attım. Aral gülerek "Hoşuna gitti mi?" diye sesini duyurmak için bağırdı. Bende kahkaha atarak, "Belli olmuyor mu?" diye bağırdım. Bağırışımla gaza gelip iyice gaza bastı.

Uzun bir süre böyle ilerlerken Aral yan tarafımızda kalan benzin istasyonuna girdi. Motoru benzin doldurma yerine yaklaştırırken, "Benzin az kalmış fulleyelim." dedi ve motordan indi. O inince bende aşağı atladım.

Aral görevliyle konuşmasını bitirince bana döndü. "Gel birkaç abur - cubur alalım." dedi. Kolunu omzuma atıp beni kendiyle beraber istasyonun marketine yönlendirdi. İçeri girince kenardan ufak bir sepet alıp direkt abur - cuburların olduğu koridora ilerledi, tabii benide peşinde ilerleterek.

"Ne istersen sepete koy güzelim. Diğer hayvanlarda yer zaten." gülerek onu onayladım. Bir süre sonra beraber fikir alışverişi yaparak yeterli seviyede abur - cubur alışverişi yapmıştık.

Son olarak ilerde gördüğüm karam paketleriyle hızlıca o tarafa ilerledim. Aral karamlara olan bakışımı görünce kocaman kahkaha attı.

"İki kutu al güzelim." Gözlerimi belirterek ona baktım. "Çok fazla değil mi?" Kafasını iki yana salladı, "Asir'de çok sever fazladan bulunsun yersiniz." dedi. Sevinçle kafamı sallayıp iki kutuyuda alıp sepete bıraktım.

Küçük abur - cubur alışverişimiz tamamlanınca kasaya doğru ilerledik. Kasiyer malzemeleri geçirdikte bende poşetliyordum. Geçirdikten sonra kasiyer tutarı söyledi, Aral'da direkt ödedi.

Bir eline 2 diğer elinede 1 olmak üzere 3 poşeti o aldı, kalan 1 poşeti bana bıraktı. Marketten çıkıp motorun yanına geldik. Aral benim elimdeki poşetide alıp gidonun kollarına taktı. Daha sonra motora binip anahtarı takarken bende hemen arkasına geçip oturdum. Arkasını dönüp vizörümü kapattı ve kendi vizörünüde kapattı. Hemen önüne dönüp motoru çalıştırdı ve ilerlemeye başladık.

 

˚⋆𐙚。 𖦹.ᡣ𐭩˚

 

Çok fazla sürmeyen bir yolculuktan sonra motoru diğer arabaların yanında durdurdu ve benim inmemi bekledi, ben indikten sonra o da ayaklığı açıp indi. Kasklarımızı çıkartıp motorun üzerine koyduk. O kasklarla uğraşırken bende kafamdaki buffı çıkardım.

Çıkardım ama saçlarım birbirine girmişti. O sırada Aral bana doğru döndü ve saçlarımın o halini görünce birden kahkaha atmaya başladı.

"Tipe bak, sarı civciv olmuşsun." Ters ters ona bakıp saçlarımı düzeltmeye çalıştım. Düzeltemediğimi görünce bana doğru yaklaşıp saçlarımı düzeltmeye başladı. Kısa bir uğraştan sonra düzelince benden uzaklaşmadan önce saçlarıma öpücük kondurdu. Gözlerimi kaçırarak gülümsedim.

Gidonun kollarındaki poşetleri tek eline alıp diğer elini gülümseyip bana uzattı ve elimi tutup yanına doğru iyice çekti daha sonra kolunu omzuma attı ve beraber diğerlerinin yanına ilerlemeye başladık.

Onlar çoktan yerleşmişlerdi bile. Hepimiz masaya sığamayacağımız için büyük bir kilimi yere serip oturmuşlardı.

Bizde Aral ile ayakkabılarımızı çıkarıp yanlarına yerleştik. Küçük bir sohbet muhabbetten sonra Duru Hanım ayaklanıp malzemelerin yanına gitti. Bende ona yardım etmek için hemen ayağa kalkıp yanına gittim.

"Yardım edilecek bir şey var mı?" diye sordum. Duru Hanım bana dönerek gülümsedi, "Bardakları, çatalları ve tabakları götürsen güzel olur bebeğim." dedi. Kafamı sallayıp onu onayladım ve sepetten çıkarıp kilimin üzerine serdiğimiz ayrı bir örtünün üzerine hepsini dizmeye başladım.

Onları dizmeyi bitirince kenarda içinde çay olan büyük bir termosa doğru ilerledim. Amacım doldururken kolaylık olsun diye kahvaltı yapacağımız yere yakınlaştırmaktı ama termos aşırı ağırdı. Bir iki denemeden sonra vazgeçecektim ki termosu bir el kapıp ilerlemeye başladı.

Kafamı çevirip alan kişiye baktım. Ayhan Beydi. Ona baktığımı görünce göz kırptı ve önüne dönüp termosu kolaylıkla ulaşabileceğimiz bir yere bıraktı. Duru Hanımda o sıra kahvaltılıkları yerleştirmiş yerine oturmuştu. Bende hızlıca hareket edip geri yerime yani Aral'ın yanına oturdum.

Aral önümdeki tabağımı alıp tüm yiyeceklerden bana yetecek kadar koyup tabağımı geri önüme bıraktı. Ona bakıp gülümsedim ve "Teşekkür ederim." dedim. Oda bana dönüp göz kırptı "Rica ederim güzelim, her zaman." dedi. Herkes gibi bizde yemek yemeye başladık.

 

˚⋆𐙚。 𖦹.ᡣ𐭩˚

 

Tıka basa doyduktan sonra ayağa kalktım ve az bir şeyde olsa yediklerimin şişkinliğini gidermek için Duru Hanımın kahvaltılıkları toparlamasına yardım etmeye başladım.

İkimiz beraber kahvaltılıkları ve kirli eşyaları sepete yerleştirirken diğerleride başka şeylerle uğraşıyordu.

Etrafı toparladıktan sonra tam yerime oturacakken Ayaz hemen kolumdan tutup, "Hiç oturma güzelim top oynamaya karar verdik sende oynayacaksın." dedi ve göz kırptı. Gülümseyip onu onayladım.

Duru Hanım ve Ayhan Bey hariç hepimiz ayakkabılarımızı giyerek biraz uzaklaşıp geniş çimlik bir alana geldik. Asil hemen ellerini çırparak, "Yakantop oynayalım mı?" dedi. Mırın kırın ederekte olsa onayladılar ve oyun için takım kurmaya başladık.

1. Takım: Ben, Adal, Ayaz, Atlas

2. Takım: Asil, Asir, Alaz, Aral

İlk olarak onlar ortadaydı, biz ise topla onları vurmaya çalışacaktık. Ben Atlas ile beraber duruyordum karşıdaysa Adal ve Ayaz vardı. Ayaz'ın ıslık çalmasıyla oyunu başlattılar.

Gelen topla durmadan direkt yakaladım ve ortaya attım, Asil'i ıskalayıp geçmişti. Asil kahkaha atarak kıvırtıyordu ki arkadan Adal'dan bir top darbesi yedi. Bu sefer ben kahkaha attım. Asil somurtarak kenara çekildi ve çimene oturdu.

Atlas topu alarak dinlenmelerine zaman vermeyerek hızlıca topu fırlattı. Yerden sekip kenara fırlamıştı, Ayaz koşarak daha fazla gitmesini engelledi ve topu tutarak geri ortaya attı. Kimseye değmeden bize doğru resmen uçarak geldi.

Hemen topu tutup hırslı ve hızlı bir şekilde fırlattım. Aral'ı vurmuştum. Zıplayarak ellerimi çırptım. "Çok ayıp abicim. İnsan abisini vurur mu?" Sırıtarak "Kusura bakma." dedim. Aral göz kırpıp Asil'in yanına doğru ilerledi ve yanına oturdu.

Tam gaz devam ediyorduk geriye Alaz ve Asir kalmıştı. Gözüme Asir'i kestirip çevik bir hareketle topu ona doğru fırlattım. Gözleri büyüdü ve hızlıca koşarak diğer tarafa geçti. Şuan sırtı bana doğru dönüktü. Karşı taraftaki topa bakarken aynı zamanda benimle konuşuyordu.

"Kızım o nasıl atıştı? Son anda kaçtım." dedi. Sırıtıp, "Ee tabii kim attı sonuçta." dedim. Gülerek bana baktı tam o sırada Ayaz tarafından atılan topla vurulmuştu. Az önceki gülen suratı hafif düşmüş şekilde önce Ayaz abisine sonra bana baktı, baktı bakmasına ama gözlerini kısıp bakıyordu ve bu onda aşırı tatlı duruyordu.

Gülümseyerek yanına ilerledim ve yanaklarını sıkıp, "Sinirli değil, aksine aşırı tatlı duruyorsun." dedim. Kıstığı gözlerini geri açarak bana doğru kocaman bir gülümsemeyle baktı ve eğilip yanağımdan öptü.

Arkadan Asil'in bağırmasını duydum. "Ne yapıyorsunuz lan. Aldatmayın beni." Kahkaha atarak yerime geçtim, Asir'de diğerlerinin yanına çimenlere oturdu.

Bu sefer hepimiz gözümüze Alaz'ı kestirdik, zaten sona o kalmıştı. Şuana kadar kimse can tutamamıştı- Alaz, Ayaz'ın hafif yukarıdan attığı tip yüzünden can tuttu. Şom ağzımı açarsam böyle olur.

Somurtarak Alaz'a baktım Alaz gülerek Asir'i oyuna geri aldı çünkü Asir diğerlerine göre daha iyi oynuyordu.

En sonunda 4 kişi birden takım olarak ikisininde üstüne yüklenmeye başlayınca kaybetmişlerdi, sıra bizdeydi.

Asir ve Asil bir yanda, Alaz ve Aral diğer yana geçtiler biz ise ortaya geçtik.

Bir anda Aral'ın topu atmasıyla oyun başlamış oldu. Şuan çok iyi gidiyorduk. 4-5 atıştan sonra maalesef Adal vurulmuştu. Kenara çekilerek az önce kaybedenlerin oturduğu yere oturdu.

Asir gözlerini kısarak beni hedef aldı ve birden fırlattı. Gözlerimi büyüterek çevik bir hareketle kenara doğru kaçtım. Topun değmemesiyle sırıtarak Asir'e baktım. Asir başta somurttu daha sonra benim güldüğümü görünce gülümsemeye başladı.

Oyun bu şekilde devam etti geriye Ayaz ve ben kalmıştık. Şuana kadar asla can yakalayamamıştık çünkü hiçbir şekilde topu yukarıdan atmıyorlardı, yanlışlıkla olsa bile, top hep aşağıdan geliyordu.

Artık dayanacak gücüm kalmayınca kendimi olduğum yerde çimlere atıp uzandım ve gökyüzüne baktım. "Yeter artık yoruldum. Bu nedir ya insan bir acır." Asir gülerek bana doğru geldi ve yanıma uzandı. "Kusura bakma üçüz, bu kadar kolay pes edeceğini bilmiyordum." Ters ters ona baktım ve yüzümü çevirdim. Çevirdim çevirmesine ama bu seferde bu tarafta Asil vardı ve o da sırıtarak bakıyordu.

"Ne oldu? Kazanamadınız güzellik." diyip göz kırptı. Bende gözlerimi kısarak ona baktım. "İstesek kazanırdık, yorulduğumuz için olmadı."

Asil 'Öyle mi?' der gibi baktı ve elini ben farketmeden karnıma atmasıyla gıdıklaması bir oldu. Kahkaha atarak elimi elinin üstüne koydum ve uzaklaştırmaya çalıştım.

Asir kahkaha atmamla bana bakınca ne yaptığımızı gördü ve o da katıldı. İkiside beni gıdıklarken sanırım gülmekten kıpkırmızı olmuştum çünkü yüzümü ateş basmış gibi hissediyordum.

Diğerleri gülümseyerek bizi izliyordu. Adal kızardığımı görünce doğrulup yanımıza geldi ve aynı anda hem Asil'in hemde Asir'in ensesine tokat attı. "Oğlum kız kıpkırmızı oldu durun."

İkiside gelen farkındalıkla ellerini karnımdan çektiler. Gelen rahatlama ile derin derin nefes aldım. Adal yanıma çöküp terden alnıma yapışan saçlarımı parmaklarıyla geriye doğru taradı. "İyi misin Asi?" Kafamı onaylar bir şekilde salladım o da rahat bir nefes aldı.

"Üçüz özür dilerim farkedemedim." Asil'e bakıp sorun yok anlamında başımı salladım. Asir endişeyle bana bakınca onada gülümseyip göz kırptım.

Yerimden doğrularak ayağa kalktım. Hep birlikte Duru Hanımların yanına döndük. Kenardaki telefonumu alıp saate bakınca baya bir zaman geçtiğini gördüm.

Duru Hanım ayağa kalkıp, "Hadi toparlanalım." dedi. Herkes ayağa kalkıp bir işin ucundan tuttu. Kısa sürede etrafı toparlayıp piknik alanından ayrıldık. Elimdeki eşyaları arabalardan birinin bagajına bırakıp geri çekildim.

Motorun yanına gidip Aral'ı beklemeye başladım. O da eşyaları bagaja bırakıp yanıma geldi.

Elindeki buffı bana uzatıp kendi buffını başına geçirdi. Saçlarımı düzeltip buffı başıma geçirdim. Aral buffı taktığımı görünce elindeki kaskı kafama geçirdi kayışını sıktı. Kendi kaskınıda takınca motora bindi, bende oyalanmadan arkasına atladım.

Diğerleri arabayla önümüze geçip yola çıkınca Aral'da onları takip etmeye başladı. "Akşam yemeği için lokanta gibi bir yere gideceğiz." dedi bende başımı sallayıp onu onayladım, umarım görmüştür.

Yarım saatlik bir yolculuktan sonra tatlı bir lokantanın önünde durduk. Aral'ın inmesiyle bende ardından inip kaskı ve buffı çıkardım. O da aynı şeyleri yapınca diğerleriyle beraber lokantaya girdik.

Çalışanın yönlendirmesiyle üst katta büyük bir masaya yerleştik. Alaz ve Adal'ın arasına oturup önümdeki menüye bakmaya başladım. Ne seçeceğime karar veremeyince Alaz'a döndüm. Ona dönmemle bana baktı ve 'Ne oldu?' dercesine göz kırptı.

"Ne yiyeceğime karar veremedim." Gülümseyip bana doğru eğildi ve elimdeki menüye baktı. "Bence sıcak bir ezogelin çorbası ve pideli köfte iyi gider gibi. Ne dersin?" Ağzımın sulanmasıyla dudağımı yaladım. "Çok iyi fikir. Teşekkür ederim." Sıcacık bir gülümsemeyle önüne döndü.

Garsonun gelmesiyle herkes -bende dahil- ne istediğini söyledi. Yemekler gelene kadar cebimden telefonumu çıkarıp onunla oyalanmaya başladım.

Kısa bir süre sonra gelen seslerle kafamı kaldırdım. Elinde tepsiyle garson bu tarafa doğru ilerliyordu. Yemekleri önümüze bırakıp, "Afiyet olsun." dedi ve elindeki tepsiyle yanımızdan ayrıldı.

Önümde duran yemeklere açlıkla bakıp kaşığımı direkt olarak çorbaya daldırdım.

˚⋆𐙚。 𖦹.ᡣ𐭩˚

Hep beraber bu serin ama tatlı havada sahilde geziyorduk. Uzun zaman sonra ilk defa bugün aşırı eğlenmiştim. Umarım bu eğlencelerin sonu gelmezdi.

Omzumdaki kolun sahibi Aral'ın göğsüne başımı yaslamamla beni iyice kendine doğru çekip başımın üstüne öpücük kondurdu.

Kısa bir süre önce yanımızdan ayrılan Ayhan Bey elindeki pamuk şekerlerle yanımıza geldi. Birini bana diğerini Duru Hanıma uzattı. "Alın bakalım hayatımın anlamları." Gözlerim parlayarak ona baktım ve "Teşekkür ederim." dedim. Göz kırpıp yanağımdan makas aldı ve Duru Hanımı kendine çekip birlikte önden ilerlemeye başladılar.

Utanarak yüzümü Aral'ın göğsüne bastırdım. Aral gülerek, "Babandan mı utandın kız?" dedi. Sesimi çıkarmayışımla iyice güldü ve az önce yaptığı gibi eğilip saçıma öpücükler kondurdu.

Elimdeki pamuk şeker poşetini açıp çöpünü önünden geçtiğimiz çöp kutusuna attım. Pamuk şekeri elimde çevirip kopararak yemeye başladım.

Belki Aral'da ister diye kopardığım parçayı Aral'a uzattım. "Sen ye abicim, ben pek sevmem." Dudağımı büzüp onu onayladım ve uzattığım parçayı geri çekip ağzıma attım. O parça yavaş yavaş ağzımda erirken Aral dudaklarımı büktüğümü görüp omzumdaki elini yandan uzatıp yanağıma koydu ve beni gülümsetmeye çalıştı.

"Cidden sevmem güzelim ama mutlu olacaksan ver bir parça" Kocaman gülümseyip büyük bir parça uzattım ve ağzını açmasıyla o büyük parçayı ağzına tıktım. Homurdanarak kaşlarını çattı ve bana baktı. Şirince gülümseyip parmağımı kaşının ortasına koydum, "Çatma kaşlarını erken yaşlanırsın." dedim. Bu sözümle tek kaşını kaldırıp, "Öyle mi küçük hanım?" dedi ve elini pamuk şekerime uzatıp kopardığı parçayı hızlıca ağzıma tıktı.

Bu sefer ben kaşlarımı çatarak ona baktım. Sinsice sırıtıp parmağını kaşımın ortasına koydu, "Çatma kaşlarını abisinin güzeli erken yaşlanırsın."

˚⋆𐙚。 𖦹.ᡣ𐭩˚

"Teşekkür ederim bugün için. Herkese iyi geceler." Odasına çıkmayan kalan üyelerin 'iyi geceler' demesiyle gülümseyip merdivenleri çıkmaya başladım. Odamın olduğu kata gelince direkt odaya girdim ve lavaboya ilerledim. Üstümdekileri kirliye atıp yüzümü yıkadım. Giyinme odasından pijamaları alıp giyindim ve kendimi yorgunlukla hemen yatağa attım.

☄. *. ⋆

Tekrardan çok çok özür dilerim. Ne yazacağımı bilemediğim için bölüm atamıyorum maalesef.

Sizleri çok seviyorum. Parmaklarınız yıldıza dokunsun lütfen ⭐️🤍

@tinyminybook

 

Bölüm : 27.04.2025 19:33 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...