@tomtemm_floria3
|
☆☆☆☆☆☆☆☆☆ Sayın seyirciler..işte o beklenilen gün geldi.. Gezi günü.. Sonunda kendimi heyecandan yediğim o gün gelmişti. Açıkçası ilk defa kampa gidiyordum ve neler olacağını çok merak ediyordum. Gezi otobüsü saat 9.00'da kalkacaktı. Sabah herzamanki gibi alarmımım sesi ile uyandım ve hızlıca hazırlanmaya başladım. Gezi olduğu için serbest giyinebiliyorduk. O yüzden üstüme siyah bir kapşonlu sweet altıma ise gri bir eşofman giydim. Bana kalsa pijama ile giderdim ama.. kıyafetlerimi giydikten sonra dün akşam hazırladığım minik çantayı aldım ve evden çıktım. Evden çıkmış okula doğru ilerlerken ayağıma doğru sürtünen bir kediyi gördüm. Kedi ayağıma sürtünerek miyavlıyordu. Kediyi görünce gülümsedim. Ona doğru çömelerek kediyi okşamaya başladım. Hayvanlara karşı oldukça büyük bir sevgim vardı. "Merhaba kedicik.." diye fısıldadım kediye. Kedi elime sürtünmeye devam ediyordu. Kediyi severken düşündüm. Acaba aç mıydı? Onu besliyorlar mıydı? "acaba ona mama mı alsak?" Dedi iç sesim.. evet. Alabilirdim. Hızlıca yandaki bakkala girerek kediye bir paket mama aldım. Sonra kedinin yanına ilerleyerek yolun kenarına mamayı döktüm. Kedi gerçekten aç olmalıydı ki hızlıca mamayı yemeye başladı. Gülümsedim sonra yoluma devam ettim.. bir süre daha ilerledikten sonra sonunda okula varmıştım. Öğrenciler Gezi otobüslerine biniyordu. Tam zamanında gelmiştim.. Hızlıca otobüslerden birine bindim..bizim sınıf Buradaydı. "Selam Elo" dedi Ufuk. "Selam.." derken ilerledim. İlerlerken Yareni gördüm. Yanında Sinem oturuyordu. O ise bana gülerek kaşları ile Arka taraftaki perdeli koltukta oturan Korayı gösterdi. "üzgünüm hayatım. Ben bu gezide Sinem ile otururken sen ise Korayın yanında oturacaksın" dedi sessizce. "Ne yani? Beni satıyor musun?" Dedim. "Hayır. Ama ikiniz yalnız oturun diye Korayı en arka köşedeki perdeli koltuklardan birine oturttum" dedi gülerek. Bu kız gerçekten delirmişti. Korayın yanında oturmayı aslında istiyordum ama ben genelde Yarenle oturduğumda onun omzuna yaslanarak rahatça uyuyordum. boyle bir şeyi Koraya asla yapamazdım.. "Neden böyle bir şey yaptın peki? Canım "Nurullahım"?" Dedim. "Sonuçta aşıksın" "Değilim!" Dediğimde Yaren sertce "AA yeter be! Bana bak Elif. Korayı oraya oturtana kadar söylemediğim yalan, yapmadığım oyun bozanlık kalmadı. Çakarım ağzına ha! Otur işte." Dedi. "Milletin Nurullahları ne yapar!? Kankası birine 'aşık değilım' diyorsa 'haklısın. Sen asla aşık değilsin' Diyip destek çıkar, her gezide kankası ile oturup onu omzunda uyutur değil mi?! Sen ne yapıyorsun!? Beni satıp onunla oturuyorsun! Ben belki seninle oturmak istiyorum?" "İleride nikah masasında da mı benimle oturacaksın deli!" Dediğinde şaşırdım. Nikah masası mi? "Yaren gerçektende ciddi düşünüyor.." dedi iç sesim. "Ne nikah masası be!?' Dedim. Sonra "iyi Yarencim. Öyle olsun Tamam mı Nurullahım? " Dedim tipli bir tonla "İleride bana teşekkür edeceksin" dedi. gözlerimi devirerek bu sessiz tartışmaya son verdim. Korayın yanına doğru ilerledim. Korayın yanına oturduğumda Korayın cama yaslanarak çoktan uyuduğunu farkettim. Onun yanına oturup kemerini taktığımda onun uyuyan yüzünü incelemeye başladım. Gerçekten çok masum duruyordu.. İçimi bir tebessüm kaplarken birden bir ses duydum. "Oğlum bakın sırf gezi için size güzel ellerim ile Kakolu kek yaptım" Diyerek Ufuk Herkese kek dağıtıyordu. Banada bir tane verdiğinde bir ısırık aldım. Isırık aldığımda birden yüzüm buruştu. Bu ne lan böyle?.. "ne koydun Lan bunun içine?!" Dedi Ege. Herkes yediği kekten dolayı yüzünü buruştururken Umut konuştu. "bu kakao değil bu başka bir şey..." dedi. Ufukta kendi yaptığı kekten bir ısırık aldığında yüzünü buruşturup konuştu "Siktir ya..Kakao yerine kahve koymuşum.." dedi. Çoğumuz güldük. "ikisini karıştırmayı nasıl becerdin?" Dedim. "Annem ikisinide aynı şekildeki kaplara koymuş." Dedi Ufuk. "Oğlum zehirleyecen bizi amk." Dedi Umut. Hiçbirimiz keki yemezken Kaan ise keki zevkle yiyordu. Ağzında lokma varken konuştu. "bence tadı hala güzel." Dedi Kaan. Bazılarımız hala gülerken Umut "Kaan, kanka sana 'gel beni de ye' dicem ama ciddiye alırsın diye korkuyorum" dedi. Buna Kaan da dahil çoğumuz güldü. Herkes bir süre sustuğunda Benim bakışlarım Tekrar Koraya döndü. Hala uyuyordu.. Otobüs giderken birden ani fren oldu. Bu ani fren ile Korayın kafası birden omzuma düştü..Koray hala uyurken ben ise kaskatı kesilmiş, yüzüm kızarmıştı. Korayın Barut ve Vanilya kokusunu içime çekerken benimde uykumun geldiğini hissettim. Zaten normaldede arabada uyumayı seven bir insandım. "peki şimdi nasıl uyuyacağız?" dedi iç sesim. benden beklenmeyecek bir şekilde başımı omzumdaki Korayın başına yasladım ve gözlerimi kapattım.. ☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆ "Abdulkadir hu yakul" "Ene ceddi yar resul" "El medetmik ka kennur" "Sahibi sırrı burhani" (İlahi ismi: Abdulkadir Geylani) Otobüsten gelen bağırma ve ilahi sesi ile gözlerimi açtım. Bizimkiler ilahi açmış bir yandanda ilahiye eşlik ediyorlardı. Gözlerimi açtığımda Bu sefer benim başımın Korayın omzunda olduğunu Korayın ise kitap okuduğunu farkettim. Kafamı Korayın omzundan çekerken beni farkedip bana döndü. "Günaydın uykucu" dedi Koray. "Sanada" dedim. Sonra "kaç saattir uyuyorum?" Dedim. "Ben uyandıktan sonrasını söylersem 1 saattir falan." Dedi. Ben tam tekrar konuşacakken bir ses duydum. "Oğlum naptın yaa!" Bu Egenin sesiydi. "Dayanamadım" dedi Umut. Koray ve ben onlara doğru bakarken Umutun Egenin üstüne kustuğunu farkettim. Yüzüm buruştu. İğrenç.. "Ay camları açın" dedi Yaren. Ortalıkta berbat bir koku vardı. "Bu gerçekten iğrenç" dediğimde Koray onayladı. ☆☆☆☆☆☆☆☆☆ Aradan bir süre geçmişti ve biz çoktan Kamp alanına gelmiştik. Tabii elimdeki Lanet çadırı kurmak bulmaca çözmekten bile daha zor olabilirdi. "Ay bu ne biçim bir çadır be?! Kur kur olmuyor" diye sitem ederken yanımda çadırını çoktan kurmuş olan Yaren "Aslında kolay. Sadece sen yapamıyorsun" dedi. Yaren bunu diyince içimde bir azim ve hırs oluştu. Hırsla Elimdeki çadır direğini baston gibi yere vururken "Bu sefer olucak!" Dedim. "Diğer 8 seferde de aynı şeyi dedin Elif..istersen bırak ben yapayım." Dedi. Evet. Doğru duydunuz. Tam tamına 8 kere denemiştim ama bu Lanet çadırı bir türlü kuramıyordum. Tezgah lan bu.. Hırsla Çadırı tekrar kurmaya başlarken bu sefer Yarende Yardım ediyordu. Yarenin yardımı sayesinde çok şükürki çadırı kurabilmiştik. Rahat bir nefes alarak kollarımı zafer kazanmış gibi kaldırdım. "Sonunda be!" Dedim. "Bu bir savaş ilanıdır!!" Duyduğum bu ses ile kafamı döndürdüm. O sırada Ufukun, Umutun, Ömerin ve Egenin ellerindeki çadı direkleri ile sanki korsan filmlerindeki 'kılıç savaşları' gibi dövüştüklerini gördüm. Deliler.. Onlar birbiri ile dövüşürken Oradan tam gezi için görevlendirilmiş Rehber hocası geçiyordu ki Ege yanlışlıkla direği ile hocanın kafasına vurdu. işte şimdi sıçmıştı.. 4 üstün zekalı hocaya bakarken "Hocam kusura bakmayın. iyi misiniz?" Dedi Ege. Hoca hala kafasını tutarken "Hocam ders programı yazarsanız geçer" dedi Umut alayla. Rehber hocamız maşallah herşeye ders programı yazıp sorunlarımızı giderebileceğini düşündüğü için Umut bunu demişti. Diğerleri çaktırmadan gülerken Rehber hocası Egeye "sıkıntı yok Egecim..daha dikkatli olun" dedk ve yanlarından ayrıldı. Allahım! Bu gözler neler görüyor!? "Biz doğru mu duyduk?" Dedi iç sesim..Evet. doğru duyduk iç ses. Rehber hocasının gitmesi ile rahat bir nefes alan dörtlüye baktım. Hafifçe güldüm. ☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆
|
0% |