Yeni Üyelik
10.
Bölüm

[10.BÖLÜM] PAİNTBALL...

@toz_seker

HElloooooo yine ve yine bne geldim. Neyse yeni bölüme geçellliiimmmmmmm!.

 

Herkes birbirini ararken ben de ortadaki ağaca tırmandım. Toprak beni görmüştü ama vurmamıştı.

 

Açıkçası pusmayı ve sona kalan kişileri vurmayı planlıyordum. Ne de olsa ödül paha biçilemezdi. Toprak , Furkan'ı indirdiğinde dallara iyice girip bağırdım.

 

Şeker:"Yürü be ikizim. Aferim sanaaaa!"

 

Toprak:"Sağolasın Küp Şekeriiim!"

 

Toprak arkasından gelen Göthan'ı görmemişti. Dabancamı ona doğrultup sırtından vurdum.

 

Gökhan:"Beni sırtımdan vuranlar var ya, sürüne sürüne kapımı çalacak."

 

Bu haline gülmüştüm. Gülme sesimi duyunca başını kaldırıp bana baktı.

 

Şeker:"Hellü. Sorry vurmak istememiştim aslında ama Toprak dedinmi bende akar sular durur. "

 

Çarpık bir gülümseme bıraktım. O ise gözlerini devirmişti, gözleri çıkasıca.

 

Benim tepesinde olduğum ağaca yaslandı.

 

Gökhan:"Sen niye pusuyorsun? Hem hani sen oynamayacaktın?"

 

Şeker:"Valla ne yapim oynamayacaktım ama Abuke beni gaza getirtti. Kışkırtınca dayanamadım. Ha! Niye pustuğuma gelirsek, bütün takımlar dörder kişi. Bende tek olduğum için burdayım ehehehehe."

 

Gökhan:"Anladım."

 

Gözlerini kapatmıştı. Ben ise etrafı tararken Ertuğrul abimi hedef alan Ertoş'u gördüm.

 

Onu da göğsünden vurunca kendini ölü gibi yere attı.

 

Şeker:"Yes! İkinciyide indirdim ama benim asıl hedefim Abuke."

 

Demir, Alparslan'ı indirmişti. O sırada yan taraftan gelen konuşma sesiyle o tarafa döndüm.

 

Abdullah ve Mustafa yine kavga ediyorlardı.

 

İkisinide indirdiğimde bana baktılar. Ben ise sadece göz kırptım.

 

Aşağıda yatan Gökhan uyumuştu. Camış. Horul horul horluyordu.

 

Buray, Emre'yi vurmuştu.

 

Emre:"Dur bir vuruliyim. Hem oyunculuğa alıştırma olur."

 

Diyerek yere kendini attı. O sırada Buray gülerken arkadan Aybüke gelip Buray'ı vurdu.

 

Buray:"Öffff! Abi sırf senin yüzünden vuruldum ya!"

 

Buray sızlanırken Abuke'ye nişan aldım. Tam tetiğe basarken kaçtı. Beni fark ettiği için hemen aşağıya indim.

 

Ağaçların arasından hızlı hızlı ilerlerken kendimi asker filminde gibi hissettim. Ertuğrul abim, Mehmet'i indirmişti.

 

O sırada Toprak'ın duyup duymamasını umursamayarak bağırdım.

 

Şeker:"Hava kötü kolla götü Toprak!"

 

Ertuğrul abim bu dediğimle bana döndü.

 

Şeker:"Abim canım abim n'olursun beni vurma la. Abuke'ye inat kazanayım. Hem bak takımda ben tek kişiyim. Olmaz mı he?"

 

Ertuğrul:"Abi dedin mi bende akar sular duruyor. Tamam vurmayacam ama oyunun sonuna kadar sana yardım edeyim. Yoksa tek başına zor olur."

 

Şeker:"Yürü be aslan abimmm benimmm!"

 

Ben tekrar ağaçların arasına dalmışken yavaş yavaş temkinli adımlarla yürüyen Ömer'i gördüm. Ona nişan alıp vurduğumda yere düştü.

 

Boyam bitmişti ve benim tekrar geri dönüp başlama noktasından boya almam lazımdı.

 

Şeker:"Aaahh! Kahretsin! Boyam bitti!"

 

Geri dönüp hızla boya alacakken Ömer akıl verdi.

 

Ömer:"Şekko gel geri dönme. Benim boyalarımı al."

 

Yanına inip boyalarını aldım. O ise oturur pozisyona geldi. Tam o sırada Eymen' i gördüm. Beni nişan aldı. Vurulmayı beklerken önüme gelen beden ile hızlıca silahımı kaldırdım.

 

Demir siper olmuş beni korumuştu.

 

Ne oluyor amk bu çocuğa? Bir haller var bu aralar. Neyse çıkar kokusu.

 

Demir kendini yere atınca direkt Eymen'i vurdum.

 

Şeker:"Ablanızdan ders alın ucubeler."

 

Tekrar yüksek bir ağacın tepesine çıktım. O sırada bütün takım arkadaşları vurulmuş Ayşe'yi gördüm. İndirmezsem ayıp olur.

 

Ayşe'yi de vurduktan sonra beklemeye başladım.

 

Vurmam gereken sadece Abuke kalmıştı ve avını bekleyen dişi aslan gibi bekliyordum.

 

Ağaçtan tekrar indiğimde Aybüke ile burun buruna geldik. Direkt silahımı alıp ona doğrulttum. Tam onu vuracakken ikimizde aynı anda sırtımızdan vurulduk.

 

Arkama döndüğümde Toprak ile karşı karşıya geldik. Abuke'yi de Ertuğrul abim vurmuştu.

 

Şeker:"Hain arkadaş. İnsan hiç 12 yıllık kardeşim, ikizim, ruh eşim dediği arkadaşını, sırtından vurur mu?"

 

Ertuğrul abime döndüm.

 

Şeker:"Sanada aşk olsun abi. Ben vuracaktım onu."

 

Ertuğrul:"Valla Şeker kusura bakma kardeşim. Ben seni vurmayacam diye söz verdim. O yüzden Toprak vurdu."

 

Şeker:"Valla ben saymıyom. Herkes dört kişilk takımdı. Bir tek ben tektim ve en çok kişiyi ben vurdum. O yüzden ben kazandım sayarım. Hıh!" (Trip göstergesi dnxmcmmvlv)

 

Toprak:" Kanka trip atmayı beceremiyorsun. Farkındasın değil mi?"

 

Tamam, kabul, trip atmayı asla beceremiyorum.

 

Şeker:"Biliyorum."

 

***

 

Hepimiz başlangıca gelmiştik. Ve puan tablosuna bkıyorduk.

 

KIRMIZI TAKIM: Toprak=02 Ertuğrul=02 Buray=01 Demir=01 Toplam Skor:06

 

SARI TAKIM: Mustafa=00 Abdullah=00 Ayşe=00 Ertuğrul= 00 Toplam Skor=00

 

YEŞİL TAKIM: Furkan=00 Gökhan=00 Alparslan=00 Emre=00 Toplam Skor:00

 

MAVİ TAKIM: Mehmet=00 Ömer=00 Eymen=01 Aybüke=01 Toplam Skor:02

 

PEMBE TAKIM: Şeker=07 Toplam Skor:07

 

Mustafa:"Amına koyim bir kişi bile vuramadınız mı?"

 

Abdullah:"Beni lafa tutmasan vurulmazdım götelek."

 

Şeker:"Kazanan belliiiii!"

 

Alparslan:" Amına koyim, kız, biz daha bir kişi vuramamışken tek başına haritanın yarısını vurmuş. Bir daha sizinle takım olanı siksinler."

 

Şeker:"Şimdi bir soru; ödülü ben mi aldım yoksa Ertuğrul abim ve Toprak mı?"

 

Emre:"Üçünüz aldınız. Çünkü sen en çok kişiyi vurdun. Onlar ise sona kaldı."

 

Toprak beni omzuna alıp döndürmeye başladı.

 

Toprak:"Ödül biziiim!!!"

 

Toprak beni indirdiğinde Buray yanıma yaklaşıp;

 

Buray:"Abla ödüle bende dahil olabilir miyim?"

 

Şeker:"Gel lan sıçmık. Sende dahil ol."

 

Diyerek kolumu omzuna atarak başını eğdim. Orta parmağımın eklem kısmıyla saçını karıştırdım.

 

***

 

Ananem ve Dedem yukarıya yatmaya gitmişti. Biz ise salonda oturuyorduk. Ödülümüz; Kazananın her istediğini yapmaktı. Daha çok bir günlük köle denilebilir.

 

Canım browni istiyordu ama fazla üzerlerine gitmekte istemiyordum. Ayağa kalkıp mutfağa giderken abim durdurdu.

 

Ertuğrul:" Abim nereye?"

 

Şeker:"Canım browni çekti. Mutfağa yapmaya gidiyordum."

 

Ertuğrul:" Niye sen yapıyorsun ki onlar yapsınlar."

 

Beni kolumdan sürükleyip koltuğa oturttu.

 

Ertuğrul:"Browni istiyoruz. Yapamayız diyorsanız dışarıya yemeye çıkalım."

 

***

 

Beraber browni yemeye gelmiştik. Açıkçası Aybüke'ye emir vermek cidden çok eğlenceliydi. Fakat o bu durumdan pek memnun değildi.

 

Browniler gelmişti. Hep beraber upuzun bir masada oturuyorduk.

 

Toprak:"Furkan seni nasılda vurdum ilkten amma."

 

Sağ elinin parmaklarının uç noktasını birleştirip öpme sesi çıkardı. Furkan ona göz devirdi.

 

Buray:"O değilde ben sırf Emre abim yüzünden vuruldum. Neymiş oyunculuk yapacakmış peh!"

 

Onun dadikleriyle hepimiz gülmüştük.

 

Şeker:"Bu arada Abdullah ve Mustafa kavga etmeselerdi ben onları asla vuramazdım."

 

Abdullah:"Tabi oğlum. Sen bizi ne sandın? İstesem ben haritayı ful tek başıma indirirdim de gönlüm el vermedi."

 

Mustafa:"He he kesin öyledir.(!)"

 

Eymen:"Bu arada Şeker dediğinde cidden alındım. Benim bu yakışıklı yüzümle bana hakaret etmen pek uygun olmadı."

 

Trip atarcasına konuşunca gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Bu sırada garip şu domuz sesi gibi olan ses çıktı boğazımdan.

 

Herkes gülüyordu ama Demir dikkatlice beni izliyordu. Sanki her hareketimi ezberlemek istiyor gibiydi.

 

Toprak:" Ben de Toprak isem Şeker kesin 'Siz vuramıyorsunuz dimi? Ağlayın betalar.' tarzı birşey demiştir."

 

Beni taklit ederken hem saçıyla oynamış hemde sesini değiştirmişti.

 

Şeker:"Benim sesim öyle değil bi' kere. Hem ben tam olarak onu demedim. ' Ablanızdan ders alın ucubeler' dedim."

 

Toprak:" Oha kanka ucube kelimesi ve sen? Ciddi misin? "

 

Geçmiş;

 

Toprak koluma vurup karşıda ki çocuğu göstermişti.

 

Toprak:"Görüyorsun demi şu ucube- ahh! Ahhh! Ahhhh!"

 

Toprak' ı dövmüştüm. Bir daha ucube dememesi için yemin ettirmiştim.

 

Gelecek;

 

Şeker:" Şey Toprak ağzımdan kaçtı kankam."

 

Toprak:"Lan oğlum ben o gün sırf ucube dedim diye senden ölesiye dayak yedim amına koyim. Şimdi sen mi ucube diyon?!!"

 

Toprak milkshak bardağında takılı olan çileği hafama atacağında kafamı yana kaçırıcam derken, yanımda oturan Furkan'ın kulağına kafalık attım.

 

Furkan:"Ahhh! Napıyosun çatlak?!!"

 

Şeker:"Ahh! Kafam."

 

Ertoş:"Aha! İkizler çatlak yumuta oldu."

 

İkizler:"Kapa çeneni!"

 

Bizim böyle dememiz ile herkes gülüyordu.

 

Kesin kafamda yumuta çıkacaktı. (Bilmeyenler için yumurta, kafayı çarpma durumunda çarpılan bölgenin şişerek tümsek oluşturması."

 

Furkan kulağını tutarken bende kafamı tutuyordum. Şimdiden şiştiğini hissediyordum.

 

O an aklıma üvey babamın beni fırlattığı ve başımı duvara vurduğum görüntüsü geldi. Gözlerim dolmuştu.

 

Ayağa kalkıp direkt lavaboya girdim. Elimi yüzümü yıkadım ardından başımın şişmeye başlayan yerini soğuk su ile ıslattım.

 

Bir taraftan karnım da ağrıyordu. Dayanılmaz bir ağrı çekiyordum. Reglim yaklaşmıştı sanırım.

 

Tekrar masaya dönünce yerime oturdum. Gözlerim arada gidip duruyordu.

 

Toprak ile sinemaya giderken bir anda arkamdan ittirilmemle yola uçtum. Toprak'ta bana koşarak beni yoldan ittirdi.

 

Beni ittirdikten sonra ona araba çarptı. Daha ona şaşırmama zaman gelmeden arkama döndüm.

 

Arkama döndüğümde üvey babam...

 

Silahını bana doğrultmuştu. O sırada Toprak sürünerek kendini bana siper etti.

 

Şeker:"Topraaaaağk! Hayııır!"

 

Toprak vurulmuştu. Kanlar içinde kucağımda yatıyordu. O adam ise tekrar baktığımda kaybolmuştu.

 

Hemen ambulansı aradım. Tekrar gözümü açtığımda hastanedeydik. Toprak yoğun bakımda yatıyordu.

 

Bana gelip sorsalar 'İyi bir sevgili mi yoksa vefalı Bir dost mu?' deseler Yağlı bir tost derdim sanırım.

 

Gelen sesle dikkatim tekrar Toprak'a kaydı. Kalbi durmuştu. Morga götürüyorlardı. Fakat benim elimden birşey gelmiyordu.

 

O an sanki üzerime bir ağırlık çökmüş gibiydi. Ne konuşabildim ne de arkasından gidebildim. Hemşireler beni kolumdan tutup morga getirdi.

 

17 Numaralı kutuya koymuşlardı Toprak'ımı. Daha sonra cenzesi düzenlendi.

 

Tabutunu abilerim ve babam taşıyordu. Hepsinin gözünde güneş gözlüğü vardı. Bir anda hepsi siyahi oldu ve arkada dıddırı dıt dıt dıt dırı dut çalıyordu ve hepsi dans ediyordu.

 

Tabutu yere indirdiklerinde kefenli mumya Toprak çıktı. Mumya bir anda twerk atmaya başladı. Ardından oppa gamgsm stye çalıyordu. Selma ve Sema teyze ise gamgsm stye dansı yapıyordu.

 

Daha sonra Toprak boş mezara girdi ve uzandı. Elini dışına çıkarıp havaya kaldırdı.

 

Toprak:"Topraktan geldim toprağa gideceğim yupppiiiiiiİİİİİİİİ!"

 

Şeker:"Hayııırrr!"

 

O sırada arkaya baktım. Orda iki sima vardı. İkiside çok tanıdıktı ama hatırlayamıyordum. Daha sonra bana bakark sırıtan üvey babamı gördüm ve her şey silindi. Bir boşluğa düştüm...

 

FURKAN ÇELİKOĞLU'NDAN DEVAM;

 

Omzuma düşen baş ile yanıma baktım. Şeker'di. Uyukluyordu. Bir yandan halsizdi, rengi bembeyazdı.

 

Yanımda oturan Ertuğrul abimin koluna dokundum.

 

Furkan:"Abi bence kalkalım artık."

 

Ertuğrul:"Hadi kalkalım öyleyse. Furkan ikizini kucakla getir."

 

Ertuğrul abiminde dediği gibi yavaşça Şeker'i kucağıma aldım.

 

Ben arabanın arkasına binerken Ertuğrul abim sürücü koltuğuna, ön koltuğa da Toprak oturdu.

 

Yolda giderken yüz ifadesi değişiyordu. En son ağzı açıktı ve elini ağına götürüp kapattı. Daha sonra yüzü hüzünlü bir hâl aldı. O sırada yine kalbim hafif sıkışmıştı ama umursamadım.

 

Bir süre sonra Şeker gözlerini açtı.

 

Toprak:"Günaydııın geç uyandııın ama bittiii- "

 

Şeker:" Lan oğlum sen ölmedin mi ya?"

 

Toprak:"Ne ölmesi Şeker'im. Ben daha Ertuğrul Abiye taş çıkarıcam."

 

Ertuğrul:"Sen anca böbrek taşı çıkarırsın ya da çakıl taşı. Adı üstünde Toprak ne ararsan çıkar. "

 

Furkan:"Bokta çıkabilir güvenmiyorum da."

 

ŞEKER ÇELİKOĞLU'NDAN DEVAM;

 

 

Gözlerimi açtığımda direkt Toprak'ın sesini duydum. Amına koyim bu daha yeni ölmemiş miydi?

 

Toprak:"Ne ölmesi Şeker'im. Ben daha Ertuğrul Abiye taş çıkarıcam."

 

Ertuğrul:"Sen anca böbrek taşı çıkarırsın ya da çakıl taşı. Adı üstünde Toprak ne ararsan çıkar. "

 

Furkan:"Bokta çıkabilir güvenmiyorum da."

 

Furkan'ın sesini duymam ile ona döndüm. Oğlum ben bunun kucağında ne arıyorum ya?

 

Hemen kendimi yan tarafa atıp oturur pozisyona geldim.

 

Şeker:"Gördüklerim rüyaydı o zaman."

 

Toprak:"Ne rüyası Şeker'im anlat bakim."

 

Şeker:"Önce sen ölüyodun, Allah hayıra getirsin. Daha sonra Ertuğrul abim, babam, Gökhan, Emre, Alparslan ve Demir senin tabutunu taşırken mezarcı dansı yapmaya başladılar.

 

Daha sonra sen tabuttan çıkıp boş mezarın önünde twerk atıyodun. Daha sonra oppa gamgam stye çalmaya başladı. Bir tarafında Sema teyze diğer tarafında Selma teyze vardı. Onlarda dans ediyordu. Daha sonra sen 'Yupppi!' diyerek mezara girip elini uzattın. Sonrası yok."

 

Toprak:"Benim rüyaların saçmalık seviyesi. "

 

Diyerek koca bir kahkaha attı.

 

Eve gidinceye kadar benle dalga geçmişlerdi.

 

***

 

Eve gelince ilk işim tuvalete girmek oldu. Tam da düşündüğüm gibi regl olmuştum.

 

Telefondan Toprak'ı aradım.

 

Toprak:"Efendim Şeker'im. Biliyorum ne kadar yanında olsam da beni çok özlüyorsun. Çünkü ben harika-"

 

Şeker:"Toprak susacak mısın? Acil durum ve ben kimseden isteyemiyorum. Lütfen bana ped alır mısın?"

 

Toprak:"Tamam alırım 10 Bilemedin 15 dakikaya ordayım."

 

***

 

Ağrıyla kıvranıyordum. Bir yandan da odanın kırık camından hava geliyordu.

 

Kapı zilinin çalması ile koşarak aşağıya indim. Toprak yine Sema ve Selma teyzenin kıyafetlerini giyerek gitmişti markete.

 

Başında eşarp, üzerinde yelek, altında ise şalvar vardı.

 

Hemen elinde ki siyah poşeti aldım.

 

Toprak:" Kanka bir daha özel isteklerin için beni kullanma!"

 

Şeker:"Teşekkür ederim. Şimdi de görüşürüz Toprak."

 

Kapıyı yüzüne kapatıp odama koştum.

 

Hızlıca duşa girip çıkmıştım. Hem rahatlamış hem de karın ağrıma iyi gelmişti.

 

***

 

Hava kararmış akşam olmuştu. Aybüke bana sürekli bulaştığı gibi şimdi yine bulaşıyordu.

 

Aybüke:"Abiilerin seni sevmiyor. Boşuna rol yapma. Üvey baban gibi seni istemiyorlar. Sulu göz git annenin yanındamağla bu gün ağladığın gibi."

 

Gibi vesayre konuştuktan sonra tek dediğim;

 

Şeker:"En azından abilerim de olsa senin kadar yapışmıyorum."

 

Deyince saçımı tuttu. Bende onun saçını tuttum. Biz saç baş girişirken annem geldi.

 

Duygu:"Ayrılın kızlar!"

 

Annem bizi ayırmaya çalışırken teyzem geldi.

 

Rüveyda:"Sen benim kızıma ne yapıyorsun?"

 

Annem ve teyzem de birbirine girmişti ne güzel. O sırada Aybükenin karnına dizimi vurdum. İki büklüm kıvarnadığı sırada karnıma yumruk attı.

 

Bu sefer acı içinde yere düşen bendim ve kalkamadım.

 

Ertuğrul abim geldi ağağağğağğsğs.

 

Elinde ruj vardı. Dudaklarına sürdü.

 

Ertuğrul:"Şartlar eşitlendi."

 

Diyerek Aybüke'nin saçına yapıştı. O sırada Demir beni yerden kaldırdı.

 

Demir:"İyi misin abicim?"

 

Şeker:"İyiyim iyiyim. Zayıf noktamdan vurdu boklu."

 

***

 

Kavgamız bitmiş ve anane zebanileri gitmişti.

 

Ertuğrul abimin odasına gitmek için pijamalarımı giydim. Üst kata Ertuğrul abimin odasına gelince kapıyı tıklattım.

 

Komut alınca içeriye girdim. Kendimi daha etrafa atmadan direkt yatağa attım. Zaten çok uykum vardı.

 

O sırada duyduğum ses ile gözlerimi hemen açtım.

 

Alparslan:"Ne oldu küçük hanım? Bakıyorum da yatağıma kurulmuşsun."

 

Hemen doğrulup ayağa kaltım. Sorry, sorry, sorry.

 

Şeker:"Yanlış oda ben en iyisi çıkayım. Sana da iyi akşamlar. Bayyyyy!"

 

Tam çıkarken beni kolumdan tuttu.

 

Alparslan:"Kardeşlerimi kendine fazla bağlamasan iyi edersin. Çünkü; zaten on sekizine geldiğinde bu evden gitmek isteyeceksin. Ayrıca Toprak'a da söyle ben asla katil kılıklı değilim. "

 

Kolu gevşemişti. Tam o sırada kendimi tutamamıştım;

 

Şeker:" Sen zaten katil değil. Evde kalmışsın."

 

Hemen kolumu kurtarıp kaçarak başka odaya girdim. Bu arada da kahkahamı da tutamamıştım. Şu anda kimin odasında olduğumu bilmiyordum ama saklanmam lazımdı.

 

Hemen gardobun içine girip saklandım.

 

Dolabın üzerindeki küçük deliklerden odanın içerisini görüyordum.

 

O an yine aklıma üvey babamdan kaçarken saklandığım geldi.

 

Saklandığımda daha çok döverdi ama ben, belki bir ihtimal saklanırsam bulamaz ve dövmez diye düşünürdüm. Ama her seferinde bulurdu.

 

Alparslan hızlıca kapıyı açıp içeriye baktı. Ardından geri çıktı. Tam oturup arkaya yaslandığımda odaya başkası girdi.

 

Ve direkt gardrobu açtı.

 

Şeker:"Hellüü!"

 

Elimi salladım o ise korkmuştu.

 

Demir:"Allah cezanı vermesin. Korktum. Hem sen ne arıyorsun benim odamda?"

 

Şeker:"Heee! Bura senin odan mıyıdı ya? Hiç incelemedim. Bu arada Alparslan'dan kaçıyordum. Neyse ben kaçççavvv."

 

Bir şimşek mequeen edasıyla odadan çıkıp başka odaya girdim. Bu sefer tutmuştu.

 

Şeker:"Abiii! Ben geldim."

 

Ertuğrul:"Hoş geldin abicim de sen niye nefes nefesesin?"

 

Şeker:"Valla abi yanına gelinceye kadar ne badireler

atlattım. Ha bu arada abilerine söyle bir daha beni kovalamasınlar. "

 

Kendimi yatağa atmıştım. Ama cidden atmıştım.

 

Ertuğrul: Öyle olsun neyse kay bakalım."

 

Şeker:"O değilde Aybüke'nin saçını nasıl yoldun ama."

 

Benim konuşmam ile güldü.

 

Ben yana kayınca o da yanıma yatmıştı. Bana kollarını dolayınca bende ona doladım.

 

Uykuya dalmadan önce son hissettiğim Furkan'a kafalık atınca yumurta çıkan yere öpücük kondurmasıydı.

 

 

DEVAM EDECEK...

 

 

Loading...
0%