Yeni Üyelik
11.
Bölüm

[11.BÖLÜM] MİSAFİRLİK...

@toz_seker

Helllllooooo yeni bölüm ile geldiiiiiğğğm!!! Bu bölüm çok eğlenceli olacak. Sıkı tutunun. Kemerlerinizi bağlayın. Dikkat yanıma konuk yazar aldım. Benden de esprili. Neyse kalkışa geçellliiimmmmmmm!!!💅🏻🧔🏻‍♀️🍬🍯🍭

 

Bu arada Yakamoz_okur canım kankam. Sonunda delirip başımın etini yediğin şeyi yaptım. Rahat bir nefes alabilirsin smkccklvppb.

 

Sabah uyandığımda hızlıca Ertuğrul abimin yanından kalkıp kendi odama gittim.

 

Arkama bulaşmıştı ve hemen hızlıca banyoya girip duş aldım.

 

Bu gün Pazar'dı. Rahat ve koyu renkli eşofman takımımı giydim. Daha sonra kahvaltıya kadar test çözmek için masama oturdum.

 

Birkaç dakika sonra Ertuğrul abimin bağırışını duyup hemen aşağıya indim.

 

ERTUĞRUL ÇELİKOĞLU'NDAN DEVAM;

 

Sabah uyandığımda yanımda Şeker yoktu. Hızlıca yataktan kalkarken üzerimde bir ıslaklık hissettim.

 

Üzerime baktığımda gözlerim dehşet ile açıldı.

 

Ben regl olmuşum ya amına koyim. Ne yani şimdi erkekler de mi regl oluyordu? Peki annem bu zamana kadar bana neden söylemedi?

 

Hızlıca aşağıya indim. Direkt salona girdim.

 

Ertuğrul:"AnnneeeEeeEEE!"

 

Duygu:"Efendim oğl- lan ne oldu sana?"

 

Ertuğrul:"Anne ben regil olmulum. Niye bana daha önceden erkeklerinde regil olduğunu söylemedin? Abi siz ne zaman oldunuz? Şimdi benim karnımın aprıyıp canımın çikolata istemesi mi gerekiyor?"

 

Salondaki herkes kahkaha atıyordu. Komik birşey mi var amına koyim?

 

O sırada kapıdan gelen adım sesiyle oraya döndüm. Şeker beni görünce yüzü kızardı. Kesin Şeker'in işiydi. Ben niye abilerimi dinlemedim ki?

 

Demir abim hemen kalkıp Şeker'i kolumdan sürükleyerek götürdü.

 

DEMİR ÇELİKOĞLU'NDAN DEVAM;

 

Ertuğrul'u o halde görünce aklıma direkt Şeker gelmişti. Dün karnına yumruk yediği için dikişleri patlamış olabilir miydi?

 

Tam onun yanına gitmek için salondan çıkıyordum ki kapıda karşılaştık. Yanakları kızarmıştı. Kolundan tutup onu kenara çektiğinde şaşkınca bana baktı. Ardından yanakları daha da kızardı.

 

Demir:"Abim iyi misin?"

 

Şeker:"İyiyim sadece üfff! Boş ver."

 

Demir:"Boş veremem ne oldu anlat çabuk."

 

Şeker:"Üff! Tamam. Ben dün regl olmuştum. Dün Ertuğrul abiyle yatınca da dışına çıkıp ona bulaşmış."

 

Kafasını eğmıştı. Yanakları kıp kırmızıydı. Çenesinden tutup başını kaldırdım ama benle göz teması kurmadı.

 

Hızlıca yanağına bir öpücük kondurdum. Öpücük kondurmam ile dahada utanıp yukarı kata kaçtı.

 

Tekrar annemlerin yanına salona gelip oturdum.

 

Demir:"Korkma ben çözdüm olayı. Regl falan değilsin. Şimdi git üzerini değişip duş al. Yatağınıda Sultan teyzeye temizlettiririz."

 

Ertuğrul hızla salondan çıkıp yukarı kata gitmişti.

 

Biz ise salonda oturuyorduk. Kahvaltı birazdan hazır olurdu.

 

ŞEKER ÇELİKOĞLU'NDAN DEVAM;

 

Hızlıca camı kırık odama gelip direkt kapıyı kilitlemiştim. Ertuğrul abimin üzerine bulaştığını hiç fark etmemiştim. Hem Demir'e hemde diğerlerine rezil oldum.

 

Kendimi tutamayıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Böyleyim işte. Regliyken aşırı duygu patlaması yaşıyordum. Bu yüzden çok ağlıyordum. Artı ağladığım için kendime sinirlenip tekrar ağlıyordum. Çıkmaz bir döngüdeydim.

 

Bir kaç dakika sonra annem gelmişti. Kapıyı çalmıştı ama ben açmamıştım. Çünkü yine döngüdeydim ve kendimi tutamıyordum.

 

(ÜHÜHÜHÜHÜÜHĞH SJKDKFKCKFKKV)

 

Duygu:"Şeker, sen ağlıyor musun annem? Ağlama kızım. Aç şu kapıyı da biraz konuşalım."

 

İstemeye istemeye kapıyı açtım. Annem direkt içeriye girmişti.

 

Beni kolumdan tutup yatağa oturttu. Yüzümü elleri arasına alıp göz yaşlarımı sildi.

 

Duygu:"Kızım böyle olaylar olması çok normal. Bunda ağlanacak birşey yok. Ne olursun o ela gözlerinden dökülmesin inci gibi yaşlar."

 

Beni kollarıyla sarıp sarmaladı.

 

Şeker:"İyi de ben kendimi tutamıyorum ki."

 

Dedikten sonra tekrar gelen ağlama hissiyle kendimi tutamadım.

 

Annem bu halime güldü.

 

Duygu:"Eskiden bende ilk olduğum zamanlar çok ağlardım. Bana herhangi bir şey dediklerinde bile hıçkıra hıçkıra ağlardım. Daha sonra niye ağlıyorum diye ona da ağlardım. Kendimi tutamazdım.

 

Hatta bir keresinde bakkala ekmek almaya gitmiştim. Yaşlı bir çift annemin ve babamın kim olduğunu sormuştu. Bende ağladığım için öksüz, yetim sanmışlardı. "

 

Bu anlattığı anı ile istemsizce güldüm.

 

Duygu:"İşte şöyle. Gülsün birazcık yüzün. Hadi elini yüzünü yıka kahvaltıya gel."

 

Odadan çıktığında bende banyoya girip elimi yüzümü yıkıyorum. Gözlerim kızarmıştı ve hâlâ dolu doluydu.

 

Hızlıca aşağıya inip Demir ve Emre'nin arasına oturdum.

 

Demir sürekli tabağıma birşeyler koyuyor ve yemem için ısrar ediyordu.

 

Sessizce yapılan kahvaltıda başımı hiç kaldırıpta Ertuğrul abime bakmamıştım.

 

Biz kahvaltı yaparken camcı geldi. Yukardan sesler geliyordu. Açıkçası bu kısa süre zarfında çok fazla yük olduğumu düşündüm istemsizce.

 

Kahvaltıdan sonra bahçeye çıktım. Bahçede otururken yanıma Alparslan geldi.

 

Alparslan:"Sabahki gösteri güzeldi. Çok beğendim."

 

Gülerek tekrar içeriye girdi.

 

Bu sürede ben yine ağlamamı tutamamıştım. Sessiz sessiz ağlarken Toprak geldi.

 

Direkt eve girmeden yanıma geldi.

 

Toprak:"Senin sürekli ağlayacağını biliyordum. O yüzden sakinleştiricini getirdim."

 

Toprak'ın getirdiği sakinleştirici den içtikten sonra biraz daha kendime geldim.

 

Toprak:"Şimdi anlat bakalım ne oldu?"

 

Şeker:"Ya! Toprak şimdi biz dün akşam abim ile beraber uyuduk. Bende regl olunca onun üzerine bulaştı. Bende fark etmemişim. Sabah salonda herkes onu o şekil gördü. Kendimi çok suçlu hissediyorum."

 

Benim gözlerim dolarken Toprak bana kollarını doladı.

 

Toprak:"Birşey diyim mi?"

 

Şeker:"De."

 

Toprak:"Ama ağlamayacağına söz ver."

 

Şeker:"Tamam söz."

 

Toprak:"Sabah keşke bende olsaydım. O görüntüyü merak ettim şimdi."

 

Ensesine sert bir şekilde vurdum.

 

Toprak:"Amına koyim elin çok ağır ya!"

 

***

 

Biz Toprak ile bahçede otururken annem geldi.

 

Duygu:"Kızım akşam bir aile dostumuzun evine gideceğiz. Haberin olsun. Hemen hemen senle yaşıt kızları var. Senle tanışmak istediler.

 

Akşam ben, baban, Buray, Furkan ve Ertuğrul gideceğiz. Diğerlerinin işi var. Sende gelir misin?"

 

Toprak'a baktım. Başıyla beni onayladı.

 

Şeker:"Tamam o zaman geleyim."

 

Annem içeriye girince Toprak direkt atıldı.

 

Toprak:"Kanka kız bizimle yaşıtmış. Bir bak güzelse bana numarasını ver bacim."

 

Şeker:"Hössst! Dur bakim orda. Sana sevgili mevgili yok. Seni daha bir kızla paylaşmayı düşünmüyorum."

 

Toprak:"Aman be iyi."

 

Şeker:"Neyse kanka sence ben akşam ne giyeyim. Aile dostuymuş sonuçta. Kızları falan varsa yanında sönük kalmamam lazım. Kalk bana kombin yap."

 

Beraber benim odama çıktık.

 

Toprağm bir stilist edasıyla gardrobu açtı.

 

İçinden petrol yeşili bir bluz, altına bileklerimin hafif üstünde biten bordo bir etek, bluzun üzerine giymeyede krem rengi sade bol örgü bir hırka çıkardı.

 

Kombini denediğimde güzel olmuştu. Pinterest kombini gibiydi.

 

Ben makyaj masasının önüne oturunca Toprak bu sefer bir makyöz edası ile kağıt maske yapıştırdı. Maske yüzümde beklerken saçlarıma geçti.

 

Saçlarımı bu sefer balık sırtı yerine iki tarafa da normal gevşek bir örgü yapmıştı. Kahküllerimi fönleyince iş bitmişti.

 

O yüzümde ki maskeyi çıkarıp suyunu yüzüme iyice yedirirken gözlerimi kapadım. O sırada yüzüme birşeyler sürüyordu. Şu an kendimi tam olarak ona bırakmıştım.

 

Toprak:"Tada tadan! Nasıl olmuşsun aç bakalım gözlerini?"

 

Gözlerimi açıp aynadan kendime bakınca saçlarım baya iyiydi ama Toprak yanakalrıma ve dudaklarıma kırmızı birşeyler sürmüştü. Ardından boynuma bir kolye taktı. Üzerinde Şeker yazıyordu.

 

Şeker:"Toprağm ne sürdün yüzüme? Aynı utanmışımda kızarmışım gibi duruyo."

 

Toprak:" Kırmızı tint sürdüm kanka. İstediğin kadar sil çıkmaz boşuna silmeye kalkma. Hem şu an çok soft duruyorsun ayyyyyyy! İsırim mi lan yanaklarını-"

 

Emre:"Kim ısırıyor lan kardeşimi!?"

 

O sırada kapı aniden açıldı. Elimi damağıma götürdüm. Gelen kişi Emre'ydi

 

Emre:"Lan bu tip ne?"

 

Şeker:"Olmamış mı?"

 

Tam ağlayacaktım gözlerim dolmuştu."

 

Emre:"Yok lan çok güzel olmuş. Çok tatlı yanaklara bak kırmızı kırmızı. İsırim mi yanaklarını?"

 

Şeker:"Sizin yanak ısırma sevginiz nerden geliyor ya."

 

Emre:"Tamam ağlama lan şaka yaptım. Süslü."

 

Şeker:"Ne yapmışım da süslenmişim ya!?"

 

Toprak ve Emre beni sakinleştirmeye çalışıyordu.

 

Şeker:"Toprak sence Ertuğrul abim bana kızmışmıdır? Ya da darılmış mıdır?"

 

DEMİR ÇELİKOĞLU'NDAN DEVAM;

 

Ertuğrul'un odasına gelmiştim. Kapıyı çalmadan dan diye girdim.

 

Ertuğrul:"Birşey mi oldu abi?"

 

Demir:"Hiç sadece niye Şeker'in yanında değilsin diye kontrol etmeye geldim."

 

Ertuğrul:"Ne yapayım abi onun yanında ya? Sabah sabah beni millete rezil etti. "

 

Demir:"İsteyerek yapmadı ki oğlum o da. Bir süredir gözetliyorum ben onu. Şimdi sana birşeyker anlarıcam ama aramızda sır tamam mı?"

 

Ertuğrul:"Tamam hadi ne anlatacaksan anlat çık odadan."

 

Demir:" Geçen gün Şeker... Hani hastaneye gelmişti ya ateşten. O zaman biz ateşini düşürülen ne gördük biliyor musun? Bir sürü yara izi, yanık izi, kemer izi ve dikil izi. Şu an önceki ailesinde üvey babasından şiddet gördüğünü düşünüyoruz. Fakat bunu daha kimseye söylemedim.

 

Mesela dün görmüşsündür Aybüke karnına yumruk atınca ayağa kalkamadı. Sence neden? Çünkü geçen gün okulda dayak yemiş ve bunu bize anlatmamış. Hastaneye de o yüzden gelmiş tabi ki bu da Toprak'ın zoruyla.

 

Ben o yaraları teker teker gördüm Ertuğrul. Üzerine fazla gitmeyelim. Hatırlarsan Buray ile gittiğinde sen ona yaklaştığında 'Vurma' demişti. Ben açıkçası cidden şiddet görmüş olabileceğini düşünüyorum. "

 

Ertuğrul derin bir nefes verdi.

 

Ertuğrul:"Açıkçası abi o gün Buray gelince bana anlattı. İkiz teyzeler mi ne varmış onların evine gidince kadınlardan birisi Şeker'i çağırmış. Yaralara krem sürerken görmüş Buray.

 

Kadın 'Babsm yine dövüyor mu?' diye sormuş. İlk başta pek ihtimal veremedim. Çünkü; eğer öyle birşey olsaydı polise gider yada bize anlatıldı diye düşündüm. Ama şimdi kesinleşti gibi birşey oldu."

 

Demir:"Yani sana diyeceğim o ki kızdan uzaklaşma daha çok yakınlaş. Belki sana güvenip anlatır. Şimdi uzaklaşırsan hiçbirimize anlatmaz."

 

Ertuğrul:"Tamam o zaman abi ben yanına gideyim onun."

 

Ertuğrul odadan çıkınca bende kendi odama gidip yatmıştım.

 

ERTUĞRUL ÇELİKOĞLU'NDAN DEVAM;

 

Abimle konuştuktan sonra Şeker'in odasının önüne gelmiştim.içerden konuşma sesleri geliyordu. Bir yandan hoşkırık sesleri.

 

Şeker:"Toprak sence Ertuğrul abim bana kızmışmıdır? Ya da darılmış mıdır?"

 

Bu cümleyi duymam ile odaya daldım.

 

Ertuğrul:"Baskın basanındır heyyyyyyt!"

 

Şeker:"Abi sana bir soru sorucam ama sakın yalan söylim deme. Külahları değişiriz."

 

Ertuğrul:"Gönder gelsin gülüm."

 

Şeker:"Sabah olablardan sonra bana darıldın mı? Darıldıysan beni affeder misin? İstemeden oldu. Farkedemedim."

 

Ertuğrul:"Ne darılıcam lan lolipop. İnsalık hâli. Hem sabah sabah gülmüş olduk fana mı?"

 

Şeker kalkıp direkt bana sarıldı. Bende kollarımı ona doladım.

 

Ertuğrul:"Kız sen makyaj mı yaptın?"

 

Şeker:"Valla ben yapmadım. Toprak yapmış. Tit midir mit midir nedir bilmem ondan sürmüş çıkmıyormuş."

 

ŞEKER ÇEKILİKOĞLU'NDAN DEVAM;

 

Ertuğrul abim benim boyuma eğilip yanaklarımı ısırmıştı.

 

Toprak ve Emre:" Abi onu ben yapacaktım."

 

Ertuğrul:"Banane oğlum o benim kardeşim benden başkası onun yanaklarını ısıramaz. Isıranın yanaklarını keserim."

 

Bu haline gülmüştüm.

 

Ertuğrul:"Neyse bende hazırlanayım. Annem hadi geç kaldık diye tutturur şimdi."

 

Benden ayrılıp odamdan çıktı.

 

***

 

Abimide dediği gibi annem bizi hemen yarım saat içinde toplamıştı.

 

Hepimiz arabaya binmiştik. Ben, abim,Furkan ve Buray arkadaydık. Buray benim kucağımda oturuyordu bir yandanda söyleniyordu.

 

Buray:" Ne vardı da sanki gitmesem. Hep annem yüzünden gidiyorum. Ya ben ne yapim orda Allah aşkına. O meymenetsiz Koray'ınnyüzünü bile görmek istemiyorum. Bıkkınlık geldi yeminle. Okulda o evde o yeter diye bağıracam en son."

 

Şeker:"Buray annem sakın duymasın."

 

Güldüğümde o da gülmüştü.

 

Büyük iki katlı bir evin önüne geldiğimizde durduk.

 

Hepimzi arabadan teker reker inip zili çaldık.

 

Yüzünde büyük bir gülümseme olan yaklaşık en fazla benden beş, altı santim uzun bir kadın vardı. O da benle aynı kaderi yaşıyordu kısa olmak...

 

Annemle sarıldıktan sonra benle sarıldı.

 

Hıızlıca tanışmış ve salona geçmiştik.

 

Kadının adı: Tomris'ti eşi ise zaten bizim okul müdürümüz Ateş hocaydı.

 

Biz salonda otururken siyah saçlı ortalamanın üzerinde boyu olan, zayıf, beyaz tenli güzel bir kız geldi.

 

O da yanımıza oturmuştu.

 

Tomris:"Kızım Kumsal isterseniz ikiniz odanda oturun. Hem tanışırsınız."

 

Kumsal:" Tamam anne ama önce odamı toplamam lâzım. Ben gideyim odamı toplayayım."

 

O kalkıp yukarı kata çıkarken ben sakın sessiz bir şekilde oturuyordum.

 

Buray ise Koray denen çocuk ile başka bir odaya gitmişlerdi.

 

Bir beş dakika sonra Tomris teyze bana dönüp;

 

Tomris:"Şeker, Kumsal odayı toplamış bana mesaj attı. İstersen onun yanına çık. Üst tarafta soldan ilk kapı."

 

Şeker:" Tabi. Teşekkür ederim."

 

Kadına gülümseyip soldan ilk kapıyı çalıp girdim. Ama kimse yoktu. Yatağa oturup odayı incelerken diğer kapı açıldı.

 

İçeriden siyah saçlı birisi çıktı saçını kurularken havludan dolayı yüzünü görememiştim. Tam odadan çıkacakken kolumu tuttu. Saçları ıslaktı, altında havlusu vardı. Bir anda gözlerim istemsiz karnına kaydı. Altılı baklava...

 

Neyse hemen kafamı kaldırdım.

 

İşte o yeşil gözler...

 

Çocuk:"Ne arıyorsun benim odamda?"

 

Şeker:"Burası senin odan mıydı? Kusura bakma ben yine sağımı solumu karıştırdım herhalde."

 

Yanaklarım zaten kırmızıydı dahada kızarmıştı.

 

O anda kapı çalınca beni direkt çıktığı odaya soktu. Bir eli yanımda duvara yaslıydı. Ben daha da kızarıp iki büklüm olurken ondan bakışlarımı kaçırdım. Çok yakındık ve kalbim istemsizce hızlanmıştı. Nefeslerim düzensizdi.

 

Yandan fışkiyeyi açtı.

 

O sırada odaya birisi girdi.

 

Furkan:"Karan! Duşta mısın?"

 

Yavaşça benden ayrılıp kapıdan başını uzattı.

 

Karan:"Duştayım gelcen?"

 

Furkan:"Yok yok kalsın ben en iyisi annemlerin yanına gideyim bayyyy!"

 

Kapıyı kapatıp tekrar bana döndü. Ben ise inadına ona bakmıyordum. Yandan fışkiyeyi kapatıp. Sol elini duvara yasladı. Sağ eliyle çenemden tutup başımı kaldırdı. Bu boy ne amk. Çüş deve. Boynum acıdı sana bakarken.

 

Karan:"Demek odaları karıştırdın ha?"

 

Şeker:"E-evet!"

 

Karan:"Bu hangi elim sağ mı sol mu?"

 

Sağ elini göstermişti.

 

Şeker:"Sol."

 

Karan:"Cidden sağın ile solunu hâlâ karıştırıyor musun? Kaç yaşındasın sen?"

 

Şeker:"Offf! Dalga geçme sene!!"

 

Karan:"Tamam tamam. Neyse daha fazla kişi gelmdeden odadan çık istersen çünkü bu halde ve durumda yakalanmak istemezsin diye düşünüyorum."

 

Bir yan tarafıma yaslanmış eline ardından çenemi tutan eline baktım.

 

Karan:"Ha doğru!"

 

Birşeylerin farkına yeni varmış olacak ki hızlıca ellerini çekti. Nefeslerim ve kalp atışlarım çok dizensizdi.

 

Karan:"Kumsal'ın odası karşı taraf."

 

Şeker:"T-Teşekkür ederim."

 

Hızlıca kendimi karşı odanın önüne attım. Kapıyı çalıp içeri girdiğimde Kumsal yatakta oturuyordu. İlk başta ikimide hiç konuşmadık.

 

KARAN BARKIN'DAN DEVAM;

 

Tam duştan çıkmıştım ve odamda oturan kızı fark ettim. Bu o Şeker... Beni görünce kızarmıştı. Kapının çalması ile direkt onu banyoya soktum.

 

İstemsizce kalp atışlarım hızlandı. Nefes alış verişlerim düzensizleşti.

 

O ise mümkünmüş gibi daha fazla kızarmıştı. Düzensiz nefesleri göğsüme değiyordu. O sırada odaya Furkan girdi.

 

Karan:"Duştayım gelcen?"

 

Furkan:"Yok yok kalsın ben en iyisi annemlerin yanına gideyim bayyyy!"

 

Kapıyı kapatınca tekrar ona döndüm. Yüzüme bakmıyordu. Aramızdaki boy farkından dolayı minnacık kalıyordu.

 

Başını kaldırıp ela gözlerine baktım. (AUSJYAYYAYAYAYAYYSYAYSYSYYSYSYSYSY BURALARI YAZARKEN ÇIĞLIK ATMAK İSTİYORUMMMMM!)

 

Karan:"Demek odaları karıştırdın ha?"

 

Şeker:"E-evet!"

 

Karan:"Bu hangi elim sağ mı sol mu?"

 

Sol elimi göstermiştim. Ama o yalan atmak isterken cidden karıştırmıştı.Gözlerinden belliydi.

 

Şeker:"Sol."

 

Karan:"Cidden sağın ile solunu hâlâ karıştırıyor musun? Kaç yaşındasın sen?"

 

Şeker:"Offf! Dalga geçme sene!!"

 

Karan:"Tamam tamam. Neyse daha fazla kişi gelmdeden odadan çık istersen çünkü bu halde ve durumda yakalanmak istemezsin diye düşünüyorum."

 

Ellerime bakınca ferk ettim. Bu durumdayken fidemezdi. Hemen kendimi geri çekip geçmesine izin verdim.

 

Karan:"Kumsal'ın odası karşı taraf."

 

Şeker:"T-Teşekkür ederim."

 

Ela gözleri gözlerimin önünden gitmiyordu...

 

ŞEKER ÇELİKOĞLU'NDAN DEVAM;

 

Şu an Kumsal ile sadece oturuyorduk. O konuşmuyordu.

 

Şeker:"Kuzenim Abuke'yi tanıyor musun?"

 

Kumsal:"Evet nefret ederim o kızdan. Bir ara abime sulanıyordu."

 

Şeker:"Şimdide benim abilerime sürtünüyo. Geçen gün saçını başını yolmuşum var ya üfff!"

 

Kumsal:"Nasıl yoldun kız anlat."

 

Şeker:"Şimdi ben karşımışım ya işte bana diyor ki 'Abilerin seni sevmiyorlar, beni senden ha çok seviyorlar,bu yüzren rol yapmana gerek yok zaten yakında bu evden gideceksin sulugöz.'

 

Bana bir sürü laf saydı. Zaten konuşmasına gıcık oldum kızın O an nasıl sabrettim inan bende bilmiyorum ama ben ona sadece 'En azından sevilmediğimi bilip senin kadar yapışmıyorum.'dedim.

 

Sonra geldi benim saçımı tuttu. Bu benim saçımı tutunca bende bununkini tuttum. Annem bizi ayırmaya gelmişti. Teyzemde anneme saldırdı. O sırada karnına dizimi geçirince iki büklüm oldu. Daha sonra o da karnıma yumruk attı. Zaten yeni merdivenden düşmüştğm karnımda dikiş falan vardı. Ben orda kalkamadım. Bil bakalım ne old-"

 

Ertuğrul:"Baskın basanındırrr! Sonrasını ben anlatayım güllüm. Bir baktım bunlar kadın kavgası ediyor. Bende şartları eşitlemek için ruj sürdüm. Daha sonra gittim Abuke'ye birde ban yapıştım. Yolunmuş tavuk gibi gitti. Valla hiç acımadan yoldum. O benim kardeşimin güzel saçlarını acımadan yolarsa bende onu yolarım."

 

Şeker:"Abi daha fazla devam edersen ağlarım."

 

Ertuğrul:"Aman aman sakın ağlama. Evde zaten zor susturduk."

 

Bu dediğine güldüm.

 

Kumsal:"Ertuğrul abi sen niye geldin?"

 

Ertuğrul:"Sizi yemeğe çağırmamı istediler. Hadin yemeğe."

 

Beraber odadan çıkıp yemeğe indik. Kimseye bakmadan masada kalan boş yere oturdum.

 

Tam da adama söver gibi iş yapmışlardı. Abi ben zaten yerin dibine girmek istiyorum birde beni karşısına oturtmuşlar yağğğğ! Çıldırıcammmm!

 

Önce çorbamızı içmiştik. Daha sonra ana yemek yenmişti. Tomris teyze herkese tatlı dağıtırken istemediğimi belirtmiştim.

 

O ise bana tatlı koymamıştı. Yemeklerimiz bittikten sonra çay faslına geçiş yapılmıştı. Biz ise tekrar odaya çıkıp Abuke dedikodusu yaparken odaya yeşil gözlerin sahibi girdi.

 

Karan:"Size kalan tatlılardan ve çay getirdim."

 

Başım eğikti. Yüzüne bakmamaya çalışıyordum. O ise sanki inadına bakmaya çalışıyordu.

 

Kumsal:"Teşekkür ederiz abi!"

 

Daha sonra odadan çıkmıştı.

 

KARAN BARKIN'DAN DEVAM;

 

Şeker'in tatlı yemediğini görünce kendimce sorguladım. Acaba tatlıyı mı beğenmemişti? Bir tepsiye iki bardak çay ve bir tabak taşı ile iki çatal koyup Kumsal'ın odasına gelmiştim.

 

Hayret Kumsal ilk defa birisi ile bu kadar erken konuşuyordu.

 

İçeriye girip tepsiyi bıraktığımda fözümğn önünden gitmeyen ela gözleri görme isteğiyle yüzüne baktım. Ama başını eğiyordu. Burdan sadece yanakları gözüküyordu. Yine kızarmıştı.

 

Odadan çıkıp tekrar onları yalnız bıraktım.

 

ŞEKER ÇELİKOĞLU'NDAN DEVAM;

 

Kumsal:"Tatlıdan ye sene annem çok güzel yapar. Yemektede yemedin tadına bak."

 

Kumsal beklentiyle yüzüme bakıyordu. Kumsal kusura bakma kardeşim ama bir tatlı için hastanelik olamam bacım.

 

Şeker:"Teşekkür ederim. Çok güzel duruyor ama yiyemem."

 

Kumsal:" Niye ki?"

 

Şeker:"Ben şeker hastasıyım. Doktor tatlı yemeyi yasakladı. Kusura bakma o yüzden yiyemem."

 

Kumsal:"Yok canım ne kusuru. Biz sadece senin şeker hastası olduğunu bilmiyorduk. Birşey sorcam; şeker hastası olup adının Şeker olması nasıl birşey?"

 

Şeker:"Bu soruyu bana ilk soran kişi değilsin. Açıkçası

bende pek emin değilim. Tatlı severim ama yiyemediğim için ben zaten tatlının ana malzemesiyim diye kendimi avuturum."

 

İkimizde koca bir kahkaha atmıştık.

 

Çaylarımızı içince tepsiyi aldım.

 

Kumsal:"Nereye?"

 

Şeker:"Tepsiyi mutfağa bırakayım şimdi kurursa bulaşıklar zor çıkar. Bunu yıkayanda bir insan."

 

Diyerek kapıdan dışarıya adımımı attığım anda yine onunla karşılaştım. Yeşil gözleri gözlerime bakıyordu.

 

Hemen başımı eğip tepsiyi mutfağa götürüp tezgahın üzerine bıraktım.

Tekrar odaya girdiğimde Kumsal telefonuna bakıyordu. Yanına oturduğumda bana doğru döndü.

 

Kumsal:"Şekerz sakıncası yoksa telefon numaranı alabilir miyim?"

 

Şeker:"Tabi."

 

O beni çaldırmıştı bende kaydetmiştim.

 

Bir saat kadar daha Abuke dedikodusu yaptıktan sonra eve gelmiştik.

 

Odama girdiğimde camımın yapılık olduğunu gördüm. Direkt üzerime şimşek mequeenli kırmızı Buray'da arakladığım pijamaları giydim.

 

Kendimi yatağa atıp yorganla üzerimi örttüm...

 

Kendimi uykunun tatlı kollarına bıraktım ama o güzel yeşil gözler aklımdan çıkmıyordu...

 

DEVAM EDECEK...

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%