Yeni Üyelik
14.
Bölüm

[14.BÖLÜM] MARDİN...

@toz_seker

Helllooooooo ballariiiiim. Naslsınız ben iyiyim Allah'a şükür. Yorum ve oy yapmayı unutmayın hemen bölüme geçeliişşm. Kaçççavvvv.

 

 

Sabah uyandığımda kollarını bana dolayan ikinci bir ben vardı. Elimi saçlarına daldırıp arasından geçiriyordum.

 

Yumuşacıktı...

 

Gözleri titrediğinde hemen gözlerimi kapattım.

 

Biraz kıpırdama olduktan sonra saçlarımda gezinen eller hissettim.

 

Alnıma tüy kadar hafif bir öpücük kondurmuştu.

 

Gözlerimi aniden açıp;

 

Şeker:"Böööööhh!"

 

Hemen kendini çekmeye çalışırken korkuyla kendini yere attı. O yere düşünce kahkahamı tutamamıştım. Onun da bana yaptığı gibi;

 

Şeker:"Salak!"

 

Deyince göz devirdi.

 

Furkan:"Gel sene."

 

Yerden kalkıp hemen kolumu kavrayarak beni kendi odasına sürükledi.

 

Dolabın karşısına geçince hemen içinden birbirinin aynısı ama bedenleri farklı, çok rahat ve ince iki tane takım çıkardı.

 

Furkan:"Beraber giyelim diye almıştım. "

 

Takımlardan küçük olanı bana vermişti.

 

Hızlıca odama girip üzerimi giyindim. Saçlarımı ise çoğunlukla yaptığım gibi iki yandan rahat hissettirecek şekilde ördüm.

 

Hızlıca valizimi alıp odadan çıkınca Furkan'la artık piştiydik.

 

Furkan:"Önce ben valizimi indireyim sonra seninkini indireyim."

 

Kendi valizini indirirken Gökhan yanıma gelip hiç bişey demeden valizimi alıp aşağıya indirdi.

 

Duygu:"Hadi çocuklar. Valizlerinizi arabaya koyun. Burdan hemen havaalanına gidiyoruz."

 

Valizleri yerleştirip direkt arabaya binmiştik. Yol boyunca Furkan ile Brawlstars oynamıştık.

 

Havaalanına gelince valizleri uçağa yerleştirip sırayla binmiştik.

 

Şeker:"Uçak ne zaman kalkacak ve neden bizden başka kimse yok?"

 

Emre:"Uçak bizim çünkü ve Ateş amcaları bekliyoruz. Onlar da bizle beraber gelecek."

 

Buray:"Oooofffff! Ne güzel. Evde Koray, okulda Koray, sokakta Koray, Uçakta Koray, Mardin'de Koray. Yeter be!"

 

Şeker:"İnan sana katılıyorum kardeşim."

 

Buray:"Sonunda bana katılan birisi."

 

Biz onları beklerken Toprak ve pilot gelmişti.

 

Sorun bakalım şimdi Toprağm ne alaka?

 

Dün akşam onu da çağırmıştım. Tek başıma ne yapayım bilmediğim memleketlerde?

 

Toprak:"Ben geldiiiiiipğğm!"

 

Şeker:"Hoş geldin koçum."

 

Beraber tokalaştıktan sonra o da yanıma oturdu.

 

Ben,Buray, Furkan ve Toprak dördümğz beşli Nakavt oynuyorduk. Diğerleri ise telefonlarına bakıyordu.

 

Şeker:"Toprak ananı sikerim çabuk öldür şu Emrepro'yu. Yoksa kaybedecez."

 

Karan:"Ayıp ayıp. Sana hiç yakıştıramadım."

 

Geldiklerini fark etmemiştim. Başımı kaldırıp baktığımda onlar da bizle beraber pişti olmuştu.

 

Şeker:"Ayıbın yolları kayıp aslan parçası."

 

Toprak:"Şeker ve racon kesmeler vol bilmem kaç."

 

Furkan:"Lan oğlum ilk defa ikizimle aynı giyineyim dedim başkalarıyla pişti olduk."

 

Furkan'ın söylenmesi ile fark ettim ki Kumsal, Koray ve Karan'da bizle beraber aynı takımdan giymişlerdi.

 

Şeker:"Takım giyme fikri kesin Koray'ın dı. Doğru bildim mi?"

 

Koray:"Doğru cevap. Ben aldım takımları ama pişti olacağımızı bilmiyordum."

 

Ulaş:"Son işlerinizi halledin. Birazdan kalkıcaz. "

 

Babamın öyle demesi ile hepimiz lavabo ihtiyacımızı gidermiştik. Geri yerimize oturacağımızda ben Kumsal'ın yanına oturmuştum.

 

Furkan:"Lan! Toprak vardı bi'. Nerde o?"

 

Şeker:"Bilmiyorum. En son bu arada bir yerlerdeydi."

 

Telefonumu çıkarıp Toprak'ı aradım.

 

Toprak:"Efendim Toz Şeker'im."

 

Şeker:"Lan oğlum sen nerdesin?"

 

Toprak:"Şeker'im, pilot abilerin yanındayım. Baya sohbetleri sardı gelirken. Canları sıkılmasın diye yanlarına geldim. "

 

Şeker:"Anladım. Ha bu arada senin yüzüne hi telefon kapatan oldu mu?"

 

Demem ile telefonu yüzüne kapatmam bir oldu. Bu halime Furkan, Ertuğrul abim,Buray ve Koray gülüyordu.

 

Telefonun tekrar çalması ile bakışlerım oraya döndü.

 

Şeker:"Ne oldu Toprağm?"

 

Toprak:"nE!"

 

Şeker:"nE!"

 

Toprak:"nE!"

 

Furkan:"Geldiler amca nerdeler?"

 

Toprak:"Beşiktaş'ta hep Yunuslar."

 

Şeker:"Come to do home baby bin dolar."

 

Toprak:"Partiler ve de diskolar."

 

Furkan:"Kız dedi bana 'hemen ver dolar!' Dedim ona bende TL'var."

 

Şeker:"Araç ver bende turbo var."

 

Toprak:"Senin eski manitanda Clio var-"

 

Demir:"Şeker! Senin manitan kim?"

 

Şeker:"Manitam yok şarkı bu."

 

Ertuğrul abim sanki her an Demir abime laf sokmak istermiş gibi atıldı.

 

Ertuğrul:"Şarkı bu cahıl daktır. "

 

Demir:"Sus! Esas sen cahilsin. Ben senin yaşın kadar okul okudum."

 

Ertuğrul:"O kadar okul okumuşsun yine cahilsin. Cahil insana çözüm yok."

 

Şeker:"Üfff! Abi tamam yeter! Didişmeyin."

 

Ertuğrul:"Abiye üff denmez hanımefendi."

 

Şeker:"Ben hanımefendi değilim. Kekoyum ben abbbe hğayran!"

 

Bunu demem ile Toprak tekrar konuşmaya başladı;

 

Toprak:"Şeke hatırladın mı? İlk okulda çocukları kandırıp şekerini alırdık ya. Ne güzeldi lan o günler."

 

Şeker:"Toprağm lütfen o konuyu açma şimdi."

 

Toprak:"Yooo! Açacam. Senin küçüklüğünden geliyor oğlum dobralık kekoluk. Hatırlarsan duvarın üzerine çıkar sınıf arkadaşlarımızdan evdeki şekerlerini getirmesini isterdik ya. Senin parçalarını çaldıklarını geri getirmelerini istediğini söylüyorduk. Onlarda evdeki şekerlerinş getiriyordu. Oğlum küçükken ne enayiler varmış lâ"

 

Şeker:"Neyse Toprak ben kapatıyom bai bai."

 

Toprak ile olan atmayı kapatınca Furkan bana döndü;

 

Furkan:"Hadi Pubg oynayalım. Şeker sen oynamayı biliyon demi?"

 

Şeker:"Biliyorum da hesabım yok. Hep Toprak'ın telefonundan oynuyodum."

 

Furkan:"Karan senin yedek hesabı gir sene."

 

Furkan elinden telefonumu alıp Karan'a verdi.

 

Bir beş dakika sonra Karan telefonumu vermişti. Takımı kurmuştuk.

 

Karan ismi değiştirip direkt hesabını bana vermişti sağolsun.

 

Furkan: Furkican, Karan:Eti_Karan, Toprak:Kara_Toprak31,Ben: Toz_Seker'dim. Hesabın adını değiştirmeden önce adı; Tc_ArtizZ'di.

 

***

 

Maçın sonuna kadar gelmiştik. Son bir kişi kalmıştı. Alan iyice daralmıştı ve biz son kişiyi bulamıyorduk. Furkan olmuştu. Neden, çünkü; ben sürekli bayıldığım için beni kaldırmıştı ve sağlık kitleri hep bitmişti.

 

Bu süre zarfında çok fazla ses yaptığımız için bizi başka bölüme kovmuşlardı.

 

Furkan, Suriye'li birisi tarafından vurulmuştu. Ona ne kadar küfür varsa etmişti. Ayıp dediğimizde ise bize; ' Zaten Arap anlamıyor siktir et.' demişti.

 

Toprak'ne ara düştü bilmiyorum ama sürünüyordu yerde garibim.

 

Toprak:"Oğlum ben adamı göremiyom ama bu arada bir yerde. Beni vurdu."

 

Etrafa bakarken bende düşmüştüm.

 

Şeker:"Toprak, bana bak. BeN öZgÜr bİr bAlıĞım dEnİzleRde yÜZerİm(!). "

 

Benim böyle demem ile Furkan ve Toprak gülmüştü.

 

Karan ise etrafı kolaçan ediyordu. Bana yaklaşıp tam kaldırırken o da vurulunca oyun bitmişti.

 

Toprak:"Sikerim böyle işi ya! Oğlum biz hepimiz nasıl tek kişiye vurulduk amına goyim?"

 

Furkan:"Bana bakmayın. Ben Suri abiye öldüm."

 

Onlar konuşurken Kumsal'ı ihmal ettiğimizi fark ettim. Tam ne yaptığını sormak için telefonuna eğildiğimde aslında bizi vuranın o olduğunu gördüm.

 

Şeker:"Oha! Yuh amına koyim. Oğlum sen üçümüzü birden nasıl indirdin lan?"

 

Kumsal:"Çocuk oyuncağıydı."

 

***

 

Uçak inmiş ve Mardin'e gelmiştik. Uçaktan dışarıya ayağımı atar atmaz çok yoğun bir sıcak yüzüme çarptı.

 

Şeker:"Oha! Ben buranın bu kadar sıcak olacağını bilmiyorum."

 

Ben konuşurken Emre abim gelip enseme vurmuştu.

 

Emre:"Ayıp ayıp. Öyle konuşulmaz."

 

Şeker:"Ayıbın yolları kayıp aslan parçası."

 

Benim öyle demem ile beni kovalamaya başladı.

 

Şeker:"Baba! Beni koru."

 

Hızla babamın arkasına geçtiğimde adam bir anda taş kesti. Ne oldu ki amına koyim?

 

Ben abbamın arkasına saklanınca Emre abim peşimi bırakmıştı. Babam ise hızla bana dönüp kollarını dolamıştı. Kafasını boynuma gömüp kısık bir sesle;

 

Ulaş:"Kızım, bu kelimeyi senin ağzından duymak için ne kadar çok beklediğimi bilemezsin. Bizi kabullendiğin için teşekkür ederim."

 

Dedi. Bende kollarımı sıkıca ona doladığımda arkadan asılmam ile babamdan ayrılmak zorunda kaldım.

 

Furkan:"Baba o benim ikizim. Sizin değil ve paylaşmayı da düşünmüyorum. Bu yüzden eklemeyin ikizime."

 

Furkan'ın bu haline gülmüştüm. Aklı sıra beni kıskanıyordu.

 

Beraber büyük bir konağın önüne gelince durduk. Kapı görevliler tarafından açılmıştı.

 

İçeriye girince bir adam elinde ki bıçak ile kuzuyu kesiyordu. Hızla parmağına kan alıp alnıma sürdüğünde istemsizce midem bulanmıştı.

 

Aklıma o adamın boğazıma bıçak dayayıp beni, benim kanım ile sıvanmış Bodrum'a kilitlediği geldiği için hızla kendimi bahçe dışına attım.

 

Hızla yere eğilip içimi boşaltırken arkamdan Furkan saçlarımı tutmuştu. O da dayanamayacak ki hemen yanıma o da çömelip içini boşaltmaya başladı.

 

Saçımı başka birisi daha tutmuştu ama çok naif ve nazikti tutuşları. İşim bitince abna peçete uzattı. Peçete ile ilk ağzımı sonra alnımdaki kanı sildim.

 

Karan:"İyi misin?"

 

Şeker:"İyiyim teşekkür ederim. Kanı görünce biraz midem bulandı."

 

Karan:"Tamam öyleyse hadi içeriye geçelim. Elinizi yüzünüzü bir yıkayın."

 

Karan'ı takip ederek içeriye gelmiştik. Arkadan ise Furkan geliyordu.

 

Önce elimi yüzümü yıkamış daha sonra salona geçmiştik. Annemler ve yaşlı bir çift vardı.

 

Hızla ayağa kalkıp yanıma geldiler.

 

Tahminimce babannem olduğunu düşündüğüm kadın elini uzatınca hiç tereddüt etmeden öpüp başıma koydum. Ardından dedemin de elini öpünce babannem hemen bana sarıldı.

 

Şeker:"Boğuluyorum sanırı-"

 

Babanne:"Sus gı. Buncacık sarılmayla boğulman."

 

Dede:" Ver gı torunumu Şerife. İcıkkta ben sarılayım gıza."

 

Dedem beni babannemden alıp kendisi sarılmıştı.

 

Dede:"Adın ne gızım senin?"

 

Şeker:"Şeker, dede."

 

Ali:"Benim ki de Ali gızım. Bobannende Şerife."

 

Şerife:"Gelin gızım. Yoldan geldiniz. Siz geleceniz diye hazırlık yaptırdım. Gelin önce bir ekmek yeylim. Sonra odalarınıza geçersiniz."

 

Babannemin bizi yönlendirmesiyle yemek yenilen odaya gelmiştik. Hepimiz oturup gelen yemeklere bakıyorduk.

 

Şırdan, işkembe çorbası, içli köfte, mumbar, sarma, vs. Vardı.

 

Hiç birisini daha önceden yemediğim için sadece içli köfte ve sarma yiyordum. Furkan'a baktığımda ise bir şırdana pul biber ve limon sıkıp ağzına tüm bir şekilde attığını gördüm.

 

Nasıl attın onu ağzına tüm mk.

 

Karan ve ailesi ise yavaş yavaş yemek yiyordu. Herkes masada ne var ne yok yerken fark ettim ki Karan'da aynı ben gibi sadece sarma ve içli köfte yiyordu.

 

Kumsal'a da yeni fark etmiştim. Tabağında ki hiçbir şeyi yemiyor sadece oynuyordu. Annesinin biraz zorlaması ile bir tane sarma yemişti. Onun dışında da hiçbir şey yememişti.

 

***

 

Yemeğimizi yedikten sonra hepimiz odalarımıza çıkmıştık. Hava çok sıcak olduğu için dayanamayıp duşa girdim. Çıkınca üzerime ince, bol, gri bir eşofman takımı giydim.

 

Islak saçlarımı ise tarayıp salık bırakmıştım. Saçlarım enseme soğuk soğuk dokunduğu için sıcak havada çok güzel hissettiriyordu. Toprak'ı aradığımda telefonumu açmamıştı.

 

Odadan çıkıp bahçeye geldiğimde gençlerin hepsi orda oturuyordu Toprak dışında. Demir abim beni görünce hemen yanıma geldi.

 

Demir:"Şeker bir isteğin var mı abim?"

 

Şeker:"Hayır teşekkür ederim de! Sen niye durduk yere bunları soruyom?"

 

Demir:"Hani babam bana ceza vermişti ya. Onu çekiyorum."

 

Şeker:"Anladım. Hadi gel diğerlerinin yanına geçelim."

 

Diğerlerinin yanına geçip oturduğumda sohbet ediyorlardı.

 

Furkan:"Şeker, saçlarını niye kurutmadın? Hasta olursun."

 

Şeker:"Bu havada hasta onanın ta-"

 

Tam küfredecekken Demir midir çelik midir nedir artık ağzımı kapattı.

 

Demir:"Babam bu konuda da sana göz kulak olmamı söyledi."

 

Şeker:"Yuh amına goyim. Olmazsa ağzıma birde biberon daya."

 

Dememle arka cebinden buzlu su dolu bir biberon çıkardı.

 

Şeker:"Yok amına goyim?"

 

Furkan:"Anana huk onanaknim."

 

Şeker:"Abi dikkat et Furkan büyü yaptı."

 

Furkan:"Ne büyüsü ya! Tam anasına küfrediyodum. Anasının anam olduğu aklıma geldi."

 

Şeker:"Vay yalanına. Sen Toprak'tan büyü dersi falan almıyon demi lâ?"

 

Kumsal:"Birşey sorcam. Toprak kim? Ben onu hiç görmedim de."

 

Şeker:"Toprak benim en yakın arkadaşım. O da gelmişti bizle birlikte Mardin'e ama geldiğimizden beri görmedim."

 

Abime dönüp yavru köpek bakışı atmaya başladım.

 

Şeker:"Abi, Toprak geldiğimizden beridir telefonlarımı açmıyor. Onu bulabilir misin?"

 

Demir'e bir anlık bir kal gelmişti. Ne oldu mk. Sanki birşey dedik.

 

Lan! 

 

Ben bu embesile abi dedim ya!?

 

Demir:"Sen daha yeni bana 'abi' mi dedin?"

 

Şeker:"Yo embesil dedim."

 

Dediğim şeyin farkına vararak ellerimle hızlıca ağzımı kapattım.

 

Abim bana şaşkınca bakarak daha ben ne olduğunu anlamadan önce alnıma bir fiske attı sonra fiske attığı yeri öpüp hızlıca kalktı.

 

Demir:"Ben Toprak'ı bulmaya gidiyom baiiiii!"

 

Hızlıca yanımızdan ayrılınca gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Arkamı dönüp sesizce gülmek istediğimde Karan 'ın ciddi ifadesi ile göz göze gelince bu pek mümkün olmadı ve eşek gibi anırmaya başladım.

 

Benim gülmem ile birlikte hepsi ciddi bir ifade ile bana bakmaya başladı. Tek üç kişi dışında Ertuğrul abim, Buray ve Furkan. Onlarda aynı ben gibi kendilerini gülmemek için zor tutuyordu.

 

Şu an aralarında en ciddi duran Emre ve Alparslan'dı. Alparslan'ın normal hali bile katil gibi amk. Ciddi hali daha korkunç. Peki şapkacı şamatacı Emre abim. O niye bu kadar ciddi?

 

Bir an kendimi tutamayarak ismini hatırlayamadığım oyun karakteri repliğini söyledim.

 

Şeker:"Neden bu kadar ciddiğğğsin!(!)"

 

Bunu demem ile Emre abimde kendini tutamamış olcak ki gülmeye başladı. Çoğu kişi gülüyordu. İki kişi dışında Alparslan ve Göthan.

 

Biz gülerken Demir abim yanıma geldi.

 

Demir:"Şeker, Toprak biraz senle mahalleyi gezmek istiyormuş."

 

Şeker:"Geliyorum ihihihihihi."

 

Demir abim ile beraber bahçenin önüne Toprak'ın yanına gelmiştik. Bir yandan Demir abim bize mahalleyi tanıtıyordu.

 

Toprak ile ben önde Demir abim ise bizden briaz arkada yürüyordu.

 

Toprak:"Üfff! Kanka bu daktır abini niye getirdin ya! Ne güzel beraber dedikodu yapa yapa gezecektik. O değilde adam zaten karizma. Birde yanımızda takım elbise ile bodyguard gibi gezmesi çok havli lan!"

 

Demir:"Bir Toprak seni duymadığımı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. İki karizma olduğumu biliyorum ve teşekkür ediyorum."

 

Toprak:"Abi gey olsam inan ilk sana verirdim."

 

Öyle demesi ile Demir abim Toprak'ın ensesine sert bir şekilde vurdu.

 

Demir:"Lan oğlum sen otistik misin? İnsanlar Kız olsam der. Sen gey olsam diyon amına goduğum."

 

Toprak:"Abi inan kendime kız olmayı hiç yakıştırmıyorum. Hem sana kız değil women lazım womennnn!"

 

Demir:"Toprak, elimden bir kaza gelmeden sussan iyi edersin kardeşim."

 

Toprak:"Üffff! Erkek yağpğp! Bana suss dedi yağppp!"

 

Toprak kaçarken Demir abim arkasına veriyordu. Onlar birbiri ile kovalamaca oynarken teyzenin birisi eli ile beni çağırdı.

 

Teyze:"Pişt! Pişt! Gel gızım bakem bura."

 

Şeker:"Efendim teyze."

 

Teyze:"Sen kimin gızısın? Kimlerdensin necisin? Seni hiç görmedim burlarda gı!"

 

Şeker:"Teyze, ben Ali'nin torunuyum. Ulaş Bey'in kızı. Beni buralarda görmemeniz normal. Çünkü; buraya daha ilk defa geliyorum."

 

Teyze:"Sen şu garışan gızsın demi deyzem."

 

Şeker:"Evet deyze. Ben o garışan gızım. "

 

Teyze:"Anladım eyi eyi. Yarın bizim evde altın gunü var. Annenlerle gelin emi."

 

Şeker:"Annemlere bir sorayım önce teyze. Birde senin adın neydi? Onu bilmiyom. Şimdi ismini öğrenmezsem anlatamam anamlara. "

 

Nebahat:"Nebahat benim adım gızım. Hem ananlara selam söyle. Şindi işim var ben gideyin."

 

Şeker:"Aleyküm selam teyze. Geliriz inşallah."

 

Demir:"Şeker sen kimle konuşun?"

 

Şeker:"Nebahat teyze ile tanıştım abi. Yarın bizi altın gününe davet ediyor. "

 

Demir:"Vallaha mı? Vay anam vay vay vayayyyyyyy!"

 

Toprak:"Ne oldu lan. Bu niye kişniyo?"

 

Şeker:"Yarın altın gününe davetliyizde bende anlamadım."

 

Demir:"İnan Toprak seni şu an çok güzel döverdim ama şu an çok mutluyum. Nebahat teyze biz her geldiğimizde altın günü yapar. Yemekleri çok güzel olur. Yarın bende gelicem. Çünkü sana bakıcılık yapıyorum. "

 

Toprak:"Şeker, bence buna inanma. Nebahat teyzenşn kesin kızı var. Onun için seviniyor."

 

Böyle demesi ile istemsiz ağzımdan bir kıkırtı çıktı. Ardından hep beraber evin yolunu tuttuk çünkü; hava kararmaya ve akşam olmaya başlamıştı.

 

Eve geldiğimizde sofra hazırdı. Fakat sabahki gibi büyük tek bir masa yerine iki tane büyüp masa vardı.

 

Şeker:"Babanne, bu masa ne için?"

 

Şerife:"Amcanlarda gelecedi gızım. Aha şindi damlarlar-"

 

1.Amca:"Biz geldik ana."

 

Şerife:"Aha damladılar."

 

Gelen amcakarım sanırım babamdan daha küçüklerdi. Çünkü; hem kalıp olarak daha küçük hemde daha zayıf duruyorlardı.

 

1.Amca:"Ulaş gardeşim bu yegenim midir ha?!"

 

Ulaş:"Evet abi yeğenin."

 

Amca beni kollarının arasına alıp hamur gibi resmen yuğurmuştu.

 

Diğer amcamda benle sarıldıktan sonra kendilerini tanıttılar.

 

Muammer:"Ben en büyük amcanım Muammer. Zaten iki tane amcan var. Baban en küçüğümüz. Bak bu da Aynur yengen."

 

Eliyle yanındaki orta yaşlı kadını gösterdi. Diğer amcam konuşmaya başladığında ona döndüm.

 

Osman:"Bende ikinci amcanım yeğenim. Adım Osman. Yengenin adı da Hamide."

 

Eliyle balık etli bir kadını göstermişti. Çok güzeldi...

 

Yengelerimle de tanıştıktan sonra sıra kuzenlerle gelmişti.

 

Muammer:"Bu benim en büyük oğlan; Ali 29 yaşında, bu ikinci oğlan; Hidayet 28 yaşında, bu üçüncü oğlan; Fatih 26 yaşında, bu dördüncü oğlan; Mükremin 24 yaşında, bu da beşinci oğlan; Faruk 21 yaşında."

 

Sırayla çocuklarını tanıtan Muammer amcama başımı sallamıştım.

 

Osman:" Bunlarda benim çocuklar. Bu birinci oğlan; Kemal 28 yaşında, bu ikinci oğlan; Serkan 25 yaşında, bunlar üçüncü ve dördücü ikizler; Berkan ve Berkay 23 yaşındalar, bu beşinci oğlan; Cahit 20 yaşında, bu altıncı oğlan; Umut 18 yaşında, bu da sonuncu oğlan. Ayyyyy! Yoruldum valla. Neyse bu da sonuncu oğlan; Uzay 17 yaşında."

 

Şeker:"İnan amca sadece sen yorulmadın. Dinlerken ben bile yoruldum."

 

Osman amcamda kuzenlerim tanırınca beraber yemeğe geçmiştik. Küçükler bir masaya büyükler bir masaya oturduk.

 

Yemeğimizi yedikten sonra hep beraber salona geçince babannem sordu.

 

Şerife:" Anam nerde gı?"

 

Anası:" Senin anan kim gı? "

 

Osman:"İyi insan lafının üzerine gelirmiş ana."

 

Şerife:"Ana sen nerelerdeydin gı zabahtan beri?"

 

Anası:" Ben mi? Ne anası ve! Ben daha gencecik gızım. Gözellik uykhğukmdan galkıp geldim şindi."

 

Uzay:"Valla Şerfana sen bizdende gençsin ha! "

 

Şerfana:"Tabi lan. Ben hepinizden gencim. Ayanızı deng alın ha!"

 

Böyle demesi ile istemsiz gülmemek için ağzımdan domuz sesi çıkarmıştım.

 

Şerfana:" Kim donguz aldı eve? Donguzu nerden buldunuz gos goca Mardin'de?"

 

Şeker:"Domuz yok o ses benden çıktı."

 

Uzay:"Bahsedilen domuz sen olabilir misin?"

 

Şeker:"Uzay mısın gökyüzü müsün nesin valla beni sinirlendirme ağzının ortasına bir çakarım."

 

Toprak:"Osmanlı tokadını ona bir yapıştırdım. Daha hâlâ ayağa kalkamadı."

 

Şerfana:"Bu hız kim gı?"

 

Büyük babannem beni eli ile göstererek kim olduğumu sormuştu.

 

Ulaş:"Şerfana, o benim kızım. Adı Şeker."

 

Babamın beni tanıtması ile babanne hanım yüzüme ala balgamlı tükürüp;

 

Şerfana:"Maşşallah maşşallah pek gözelimişsin gızım. "

 

Şeker:"Teşekkür ederim babanne."

 

***

 

Salonda otururken bir anda Nebahat teyzenin yarın bizi çağırdığı aklıma geldi.

 

Şeker:"Unutmadan söyleyeyim Nebahat diye bir teyze yerın bizi altın gününe çağırdı"

 

Bunu dememle annem ve babannemler yarın için konuşmaya başladı.

 

Salonda oturanlara göz gezdirirken Kumsal dikkatimi çekti gözleri şişmişti...

 

O imrenerek baktığım saçlarını kısacık kestirmişti...

 

Karanın yanında oturuyordum Karan'a eğilip;

 

Şeker:"Karan ,Kumsal iyi mi neden saçını kestirdi?"

 

Karan eğilip fısıltıyla;

 

Karan:"Bilmiyor musun? "

 

Şeker:" Neyi? "

 

Karan:" Tamam bilme Kumsal anlatırsa öyle bilmelisin yoksa ben bunu sana söyleyemem."

 

Birşeyler dönüyordu...

 

Kumsal bizi duymuş olucak ki masadan kalktı.

 

Peşinden gitmiştim ama onu bulamamıştım.

 

Şeker:" Offf! Nereye gitti bu kız yaa? "

 

Gidip tekrar yerime oturdum.

 

Büyüklerin arasında aşşırı hararetli siyaset dönüyordu.

 

Karan:"Konuşmadı mı seninle? "

 

Şeker:"Arkasından gittim ama bulamadım kız sanki puf dedi yok oldu. "

 

Değer tarafımda oturan Furkan ise eğilip;

 

Furkan:" Noldu Şeker'cim Kumsal trip mi attı? "

 

Bunu söylerken kıkırdıyordu.

 

Fısıltıyla ;

 

Furkan:"Uğraşma kızla eminim tırnağı kırıldı diye üzgündür"

 

Karan:"Yapma şöyle şeyler yoksa ağzının ortasına bir çıkarım Furkan."

 

Birden arkamı döndüğümde Kumsal gelmişti ve Furkan'a öldürcek gibi bakıyordu. Sehpanın üzerindeki telefonunu alıp uzaklaştı

 

Karan:"Cenaze var yarın. Kumsal hâlâ olayın şokunda. Kabullenemiyor bir türlü."

 

Bunu derken Furkan buz kesmişti...

 

Furkan:" Korkuyorum laan! Yarın karabasan gibi Kumsal beni döver mi ki?"

 

Şeker:"Neyse ben yatmaya gidiyorum. Sizin muhabbetiniz sarmadı."

 

Yukarı kata bana verilen odaya gelmiştim. Direkt yatağa girip gözlerimi kapattım...

 

***

 

Kaç saat oldu bilmiyorum ama ben sıcaktan uyuyamamıştım.

 

Önce yatağın kenarındaki telefonumdan saate baktım. 02:31'di. Yataktan kalkıp aşağıya mutfağa indim. Bir bardak su içip tekrar odaya gideceğimde kapıda Kumsal ile karşılaştık.

 

Kumsal:"Şeker, senle biraz sohbet edip içimi dökebilirmiyim? Şu an buna gerçekten çok ihtiyacım var."

 

Şeker:"Tabi."

 

İkimizde mutfak masasına geçip karşılıklı oturmuştuk.

 

Kumsal:"Hani bir hafta önce kaza geçirmiştim ya. "

 

Şeker:"Evet."

 

Kumsal:"İşte ben o gün en sevdiğim arkadaşım Tarık'ı kaybettim. Ama sanki bir güç bana hâlâ onun yaşadığını inandırmaya çalışıyor gibi. "

 

Derin bir nefes verdi.

 

Kumsal:"Şeker, eğer o gün ben 'Hadi motorla gezelim biraz.' diye söylenmeseydim belki de yaşıyor olacaktı. "

 

Şeker:"Bunun suçlusu sen değilsin Kumsal. Bu insan. Doğar, yaşar ve ölür. Eğer kaderinizde ölüm yazılıysa inan bana buna engel olunmuyor. Bende abim ve kardeşimi kaybettim. Seni çok iyi anlıyorum diyemem. Ama sevdiğin birisini kaybetmenin nasıl bir duygu olduğunu çok iyi bilirim."

 

Bunu demem ile Kumsal hızlıca kollarını bana doladı. Bir kaç saniye sonra bende hızlıca kollarımı ona doladım.

 

Omzumda sanki küçük bir bebek ağlıyor gibiydi. Hıçkırıkları nefes alış verilerine karışıyordu. Omzum ıslanmıştı.

 

Benden ayrılınca;

 

Kumsal:"Çok teşekkür ederim Şeker. Sanırım ben bunu birisine anlatmasaydım daha fazla dayanamazdım."

 

Şeker:"İşte sırf bu yüzden her şeyini anlatabileceğin ikinci bir arkadaşının olması lâzım. Ama sor bana ikinci arkadaşın var mı? "

 

Kumsal:"Var mı?"

 

Şeker:"Artık var var var var!"

 

Bunu demem ile küçük bir kakırtı kaçtı ağzından.

 

Şeker:"Kumsal, madem sen bana birşeyler anlattın. Bende sana birşeyler anlatayım şartlar eşitlensin."

 

Kumsal:"Tabi, dinliyorum."

 

Şeker:"Kumsal, aslında ben hiç bir zaman göründüğü kadar mutlu birisi olmadım. Yada olamadım diyeyim. Hepsi kötü geçmişim yüzünden.

 

Ben şu an halime şükrediyorum. iyi ki karışmışım, karışmasaydım kurtulamazdım diye. Ama bazende kendimi çok bencil hissediyordum böyle düşündüğüm için. "

 

Kumsal:"Neden? "

 

Şeker:"Ahh! Ben bu yaşıma kadar hep üvey babamdan şiddet gördüm. Kaç kere ölümden döndüm. Hani dedim ya abim ve kardeşimi kaybettim diye. Onlarda hep beni korumaya çalıştıkları için öldü.

 

Toprak ise benim bu süreçte destek aldığım tek insandı. İnan bana eğer o olmasaydı bende bu zamana kadar fazla yaşamazdım.

 

Hepimizin bir acısı var aslında. Mesela hep Toprak'tan bahsediyorum ama onunda ailesi o daha altı aylıkken terk etmiş. "

 

Kumsal:"Şeker, sana birşey sorucam ama yanlış anlama."

 

Şeker:"Tabi sor."

 

Kumsal:"Sen bu yaşına kadar hep şiddet gördün ya. Hiç polise gitmek aklına gelmedi mi?"

 

Şeker:"Açıkçası kaç kere polise gittim. Ama üvey amcam polis olduğu için hiç bir zaman içeri girmedi. En son buraya geleceğimde de tehdit etti. Eğer bir kişiye bile anlatırsan değil seni cesedini bile bulamazlar demişti.

 

Aynı zamanda ben her onu şikayete gittiğimde beni aşağıya bodruma kilitler iki gün ne su ne yemek verirdi.

 

Çok fazla kriz geçirdim şimdiye kadar. Şeker hastası olmam da cabası. "

 

Kumsal:"Anladım. Ne diyeyim? Senin için daha iyi olmuş. "

 

Kumsal:"Şimdi aklıma geldi de sen niye uyumadım gı?"

 

Şeker:"Odam çok sıcak ne yapayım uyuyamadım."

 

Kumsal:"Klima yok m?"

 

Şeker:"Klima mı? Sizde var mı?"

 

Kumsal:"Var var."

 

Şeker:"Beni cehennem ataşına atmışsınız daha ne olsun aneyyy!"

 

Bunu demem ile ikimizde gülmüştük.

 

Kumsal:"Gel istersen benim odamda yatalım. Zaten uyku problemim olduğu için tek başıma uyuyamıyorum."

 

***

 

İkimiz berabar odaya gelmiştik. Oda serindi ve tam uyumak için idealdi. Önce Kumsal yatağa uzanmış daha sonra ben yanına uzanmıştım.

 

Kollarını bana dolayınca bende ona doladım.

 

Ne ara uyuduğumu hatırlamıyorum...

 

KUMSAL BARKIN'DAN DEVAM;

 

Yemek yerken bir fısıltı duydum. Sanırım benim hakkımdaydı. Şeker ,abimle benim hakkımda birşeyler konuşuyordu.

 

Şeker ile göz göze geldim.

 

Midem aşşırı bulanmıştı ve kusmamak için kendimi zor tutmultum. Koltuktan kalkıp hızlıca lavaboya gittiğimde arkamdan adım sesleri geliyordu ama takmadım.

 

İşimi bitirip tekrar salona geldiğimde furkan kıkırdayarak;

 

Furkan:"Tırnağı kırılmıştır ona üzülüyordur. "

 

Sinirlenmiştim,kırılmıştım, üzülmüştüm,incinmiştim... En çokta yorulmuştum...

 

Ama bunlardan kimsenin haberi yoktu.

 

Sehpaya telefonumu almak için yanaştım ve Furkan'a öldürücü bir bakış atıp odama döndüm.

 

Hâlâ midem bulanıyordu. Biraz dinlenirken geçer diye düşündüğüm için kendimi yatağa attım.

 

Kendimi yatağa atmamla kolum ve karnımdaki dikişler acımıştı.

 

Kolumu sıyırıp sarılı koluma baktım.

 

Kumsal:"Benim yüzümden öldü."

 

Ne ara ağlamaya başladığımı bilmiyordum. Göz yaşlarım sessizce gözlerimden firar ediyordu. Ben cidden ağlıyordum...

 

Kapı açılma sesi duyduğumda pikeyi kafama kadar çektim. Hıçkırıklarımı gizlemekte ustaydım.

 

Kim olduğunu anlayamadığım bi ses;

 

Toprak:" İyi misin? "

 

Uyuyormuş gibi bi sesle;

 

Kumsal:"Uyuyorum."

 

Toprak:" Peki... Bir dakika, uyuyorsan nasıl konuşuyon amına goyim? Neyse ben seni rahat bırakayım."

 

Beni rahatsız etmek istemediği için çıkıp gitmişti sanırım.

 

Pikeyi açıp telefonumdan saate baktım pansuman zamanıydı abime mesaj attım...

 

***

 

Abim pansumanı bitirince;

 

Kumsal:"Abi sence T-tarık hâlâ y-yaşıyor mu?"

 

Karan:"Şekerim sen şimdi bunlara kafanı yorma. hem Eğer yaşıyor olsaydı Demir abim bunu sana söylerdi dimi?"

 

Kumsal:"Biliyorum bunu defalarca konuştuk ama... -"

 

Karan:"Şşş... Ağlama. Gel buraya. "

 

Eliyle sus işareti yapıp, kollarını açarak beni kucağına çekmişti.

 

Ben ağlamamaya çalışıyordum.

 

Abim bana sıkı sıkı sarılıyordu.

 

Bense dayanamayıp bebek gibi ağlıyordum...

 

***

 

*Feyza:"SEN ÖLDÜRDÜN BENİM OĞLUMU SEN! "

 

Kumsal:"H-hayır ben birşey y-yapmadım."

 

*Tarık:"Neden kurtulmak istedin benden?! "

 

Kumsal:"T-tarık özür dilerim. İstemeden oldu. Seni kurtaramadım. "

 

*Feyza:"SEN BİZİM YUVAMIZI YIKTIN! "

 

Kumsal:"B-ben öldürmedim ben y-yapmadım."

 

*Tarık:"Yardım et... Hâlâ şansın varken beni kurtar.!"

 

Kumsal:" Gitme g-gitme n'olur... "

 

Hıçkırıklara boğuluyordum...

 

Karan:" Kumsal Kumsal uyan! "

 

Abim beni sarsıyordu. Gözlerimi açınca abimi gördüm.

 

Kumsal:"Ben y-yaptım... Benim yüzümden ö-öldü... "

 

Karan:"Geçti geçti... "

 

Boşlukta gibiydim... Ne kadar geçti denilsede geçmiyordu...

 

KARAN BARKIN'DAN DEVAM;

 

Kumsal'ın iniltilerine uyanmıştım. Tİtriyordu çok kötüydü... Kumsal'ı uyandırmaya çalıştım ama uyanıyordu.

 

Nabzına baktığımda kalbi anormal ve cok hızlı bir şekilde atıyordu.

 

Kabus görüyordu... Her ne görüyorsa uyanamıyordu.

 

Hızlıca Demir abiyi aramaya başladım. Ama telefonlara cevap vermiyordu.

 

Karan:"Kumsal, Kumsal uyan güzelim. Geçti hadi kalk! "

 

Kumsal:" H-hayır ben y-yapmadım"

 

Sarıldım çok çaresizdim.

 

Kapı tıklanmadan direkt açılınca başımı kapıya doğru kaldırdım.

 

Furkan:" Abi n'oldu kıza? "

 

Karan:"Git çabuk Demir abiyi bul."

 

Furkan:"Tamam,tamam"

 

O odadan hızla çıkmıştı. Ben ise sadece Kumsal'ı izleyebiliyordum... Elimden hiçbir şey gelmiyordu...

 

Kumsal:"Ben y-yapmadım b-ben öldürmedim..."

 

Karan:" Şekerim kendine gel. Abim ben burdayım. Uyan hadi lütfen."

 

Kumsal hâlâ titriyordu. Birden odaya Furkan ve Demir abi dalınca istemsizce irkilmiştim.

 

Demir:" Ah kumsal ah... "

 

Demir abi, Kumsal'a sakinleştirici iğne yapmıştı.

 

Kumsal:" G-gitme nolur... "

 

Demir:"Daha öncede böyle olmuştu-"

 

Karan:"Sonra ne olduğunu hepimiz biliyoruz... "

 

Furkan boş boş bakınıyordu.

 

Furkan:"Ne olmuştu ki? "

 

Karan:"Boşver... Tamam hadi siz gidin yatın ben ilgilenirim"

 

Demir abi eğilip bana birkaç tane ilaç verdi.

 

Demir:"Kalp atışının biraz daha dizginlemesine yardımcı olur."

 

Karan:"Teşekkürler abi."

 

Furkan hâlâ bişey anlamıyordu. Ve öküzün trene baktığı gibi bize bakıyordu.

 

Karan:"Tamam sabah anlatırım. Şimdi siktir git odadan Furkan."

 

Kucağımda bir kıpırtı oldu, Kumsal uyanmıştı.

 

Furkan odanın bi köşesine sinmişti ve bizi dinliyordu. Birkaç kez git işareti yapsamda gitmedi.

 

Kumsal:"B-ben yaptım b-ben öldürdüm... "

 

Karan:"Geçti güzelim geçti. Ağlama. Hiç birşey senin suçun değildi. Sen kendini suçlama. Hem suçlasanda birşey değişmez ki. Şu an elimizden gelen sadece ona dua etmek."

 

Önce yanaklarından süzülen damlaları sildim ardından kollarımı sıkıca ona doladım.

 

Furkan sonunda odadan çıkmıştı.

 

Kumsal:"Abi? "

 

Karan:"Şekerim?"

 

Kumsal konuşmaya çalışıyordu ama pek iyi değildi. Anlatmak istiyordu ama anlatamıyordu.

 

Karan:"Şekerim sen şimdi yat ben senin yanındayım tamam mı? "

 

Bir yandan saçlarını okşuyordum bir yandan saçlarına küçük buseler konduruyordum.

 

Kumsal:"Ben bir lavaboya gideyim önce."

 

Yataktan usulca kalktı biraz afallamıştı. Düşmemesi için bileğinden tuttum.

 

Kumsal:"Tamam tamam iyiyim."

 

KUMSAL BARKIN'DAN DEVAM

 

Lavaboya kalktığımda hafif başım dönmüştü. Abim tutmasa kesinlikle yerle öpüşürdüm. Zaten en çok sevdiğim şeydi (!)

 

Lavaboda elimi yüzümü yıkadıktan sonra yatağın yanına geldim odada su yoktu.

 

Kumsal:"Ben aşağından su alıp geliyorum."

 

Karan:"Ben alıp gelirim sen otur."

 

Kumsal:"Yok ben gideyim , hem biraz kendime gelirim... "

 

Karan:" Peki ama dikkat et tamam mı? "

 

Kumsal:"Tamam."

 

Su içmek için mutfağa gidiyordum ki kapıda Şeker ile karşılaştım...

 

***

 

DEMİR ÇELİKOĞLU'NDAN DEVAM

 

Furkan:"DEMİR ABİİİİİİİĞ LAAN KAAAALK KUMSAL ÖLÜYO SEN BURDA CAMIŞ GİBİ YATIYORSUN KAAAALK!!! "

 

Demir:"N'oluyo amına goyim? "

 

Furkan:"Kalk Kumsal'a bir şeyler oluyo kaaalk!"

 

Demir:"Noldu? "

 

Heryerim tutulmuştu heryerim ağrıyordu.

(Sıçarım ağrına kız gidiyo kaaalk. ~R)

(Allah seni kahretmesin Rabia zmxkkckvk.)

 

Furkan:"Beni Karan yolladı Kumsal fenalaşmış."

 

Demir:"Yine mi kabus görüyor? "

 

Furkan:"Sanırım evet"

 

Ayağa kalkıp çantamı hızla elime geçirdim.

 

Demir:"Gidelim."

 

***

 

KARAN BARKIN'DAN DEVAM

 

En son Kumsal'ın gelmesini bekliyordum. Ne ara uyudum bilmiyorumm...

Her tarafım tutulmuştu zar zor gözlerimi açtım.

 

Yanıma baktığımda Kumsal yoktu, ani bi reflex le doğruldum.

 

Aklıma gece yaşadıklarımız gelmişti , panikle ayağa kalktım, kapıya yöneldim.

 

Ayağa biraz hızlı kalktığım için başım döndü gözum karardı...

 

Duvara tutunup 5 saniye kadar bekledim.

 

Kendime geldiğimde kapıyı açıp dışarı çıktım. Sağa sola baktım yoktu , mutfağa indim belki Ordadır diye oradada yoktu AYY AKLIMI DELİRECEĞİM!! (Prens sjdjjfkvk)

 

Birileri Ayak seslerime uyanmış olucak ki kapı açılma sesleri geliyordu.

 

Arkama dönüp baktığımda Buray'ı gördüm.

 

Buray:"Abi ne yapıyosun sabahın köründe !? off uyandırdın ya sanki asker ordusu dolanıyor gibi yürüyorsun."

 

Bunları söylerken gözlerini ovuşturuyordu.

 

Karan:" Kumsal'ı gördünmu? "

 

Buray:"Nasıl göreyim am-abi uyuyodum."

 

Karan:"Nerede bu kız?! "

 

Bir kapı açılma sesi daha duymam ile kafamı sesin geldiği yöne çevirdim. Emre abiyile göz göze geldik. Kapıdan kafasını çıkararak;

Emre:"Ne bu gürültü oğlum uyuyoruz burda."

 

Yapacak birşey yok her tuşa basacam.

 

Karan:"Kumsal'ı gördun mü abi?"

 

Emre:"Yoo dün yemekten sonra hiç görmedim, n'oldu? "

 

AKLIMI DELİRECEĞİM...

 

Karan:"Bulamıyorum dün gece yanımdaydı su içmeye gitmişti gelmedi."

 

Emre:"Neden korkuyorsun ki birşey olmaz buralardadır. Kos koca kız nasıl kaybolsun-"

 

Karan:"Dün gece biraz fenalaştı! Birşeyler olmasından korkuyorum."

 

Emre:"Tamam sakin ol buluruz şimdi."

 

Ama ben sakin olamıyordum...

 

Yavaş yavaş ev yani konak ahalisi toplanmaya başlıyordu.

 

Furkan:"Karan sabah anlatcaktın ya. Anlat sana."

 

Furkanın geldiğini görmemiştim.

 

Karan:"Furkan bi siktir seninle uğraşamam"

 

Furkan Emre'ye dönüp ;

 

Furkan:"N'oldu buna? "

 

Emre:"Kumsal'ı bulamıyor, sen gördün mü? "

 

Furkan:"Yok ben en son akşam Karan'la beraber gördüm."

 

Bi ayak sesi daha...

 

Tomris:"Oğlum ne oldu? Ne bu gürültü? "

 

Karan :" Kumsalı görmüş olma ihtimalin yüzde kaç anne? "

 

Tomris:"Yok en son akşam yemekte gördüm... Kızıma birşey mi oldu?"

 

Karan :"Yok birşey olmadı da merak ettim... "

 

İçim içimi giyiyordu AKLIMI CİDDEN DELİRECEĞİM...

 

Kendimi koltuğa atıp düşünmeye başladım. Aklıma Şeker geldi nedensizce, ela gözleri NE DİYORUM BEN!!!.

 

Hemen yukarı çıkıp Şeker'in odasını buldum.

 

Kapıyı tıklatınca ses gelmedi. Bundan cesaret alarak hızla içeriye girdim. Bu odada da kimse yoktu ve yatak dağınıktı. Şeker'i de hiç görmemiştim.

 

Hızla salona girdiğimde Furkan bana döndü;

 

Furkan:"Karan cidden ne bu telaş? Tamam buluruz kardeşini-"

 

Karan:"Lan mal! Sence sadece benim kardeşim mi kayıp? Şeker'de yok ortalıkta."

 

Furkan:"Ne! İkizim yok mu? Allah'ım ben nerelere gidem!?"

 

Karan:"Oğlum sen cidden iyi değilsin ha. Yürü kızları bulalım. "

 

Furkan:"Odalarına baktın mı?"

 

Karan:"Baktım ama yoklar diyorum ya."

 

Furkan:"Aramayı denedin mi ?"

 

Karan:"Bak bu hiç aklıma gelmedi."

 

Telefonumu almak için odama geldiğimde oda baya serindi. Battaniyem bozulmuştu. Tam düzeltmek için yaklaştığımda aniden elimi tutan bir el ile istemsizce çığlık attım.

 

Korku ile kendimi yere attığımda götüm acımıştı. Biraz geriye doğru gittiğimde yataktan sarkan eli gördüm.

 

Kendimi hızla topralayıp pikeyi kaldırıldığımda sarılarak uyuyan Kumsal ve Şeker'i gördüm.

 

Kumsal:"Ne oluyo ya sabah sabah. "

 

Karan:"Şekerim. Beni çok korkuttun. Nerelerdeydin?"

 

Kumsal:"Burdayım ya abi. Sessiz ol kız uyanacak."

 

O an fark ettim ki Şeker hâlâ uyuyordu. Alt dudağını büzmüştü. Saçları ise birbirine girmiş, kuş yuvası gibiydi. Bu hâline istemsizce sırıttım.

 

Karan:"Ben, Şeker'i daha yeni fark ettim. Seni ararken onun yokluğunu fark etmemişiz. Neyse uyuyacaksan sen biraz daha uyu."

 

Kumsal:"Yok ya uyumicam. "

 

Kumsal yataktan kalkıp banyoya girerken bir anda Şeker'in elini alıp işaret parmağını sağ burun deliğine soktum. Uykusunda mırıldandığı için konuşturma akrarı aldım.

 

Karan:"Şeker, acıktım mı?"

 

Şeker:"Evet acıktım. Mide de ekmeksizlik oluştu. Beni doyur."

 

İngiliz ağzı ve boğuk bir sesle konuşuyordu.

 

Karan:"M

enemen yapayım mı? Yer misin?"

 

Şeker:"Olur olur yeriz yeriz."

 

Birkaç dakika demeyelim. Birkeç saniye sonra tekrar konuşmaya başladım;

 

Karan:"Menemen hazır tatatatamm!"

 

Şeker ilk başta yüzünü buruşturup sonra cevap vermişti;

 

Şeker:"İyyy! Bu ne ya! Bunda kabuk var. Yemem bunu."

 

Daha sonradan ağlamaklı bir hâl almıştı. Bu yüzden hem uyandırmak hemde ağlatmamak için sessizce odadan sıvıştım.

 

 

 

 

DEVAM EDECEK...

 

En uzun bölümdü bu ehehehhehe.(⁠≧⁠▽⁠≦⁠)

 

Loading...
0%