Yeni Üyelik
15.
Bölüm

[15.BÖLÜM] FUTBOL...

@toz_seker

 

Helllooooo bebişleriimmmm! Yeni bölüm geldi hihihihiihihi cadı gülüşü.Kusura bakmayın bölümü erken atamadım. Bu aralar çok yğundum. Bu arada parantez içinde ~R:Rabia ~N'de benim zaten anlamışsınızdır neyse bölüme geçellliiimmmmmm!

 

 

ŞEKER ÇELİKOĞLU'N DAN DEVAM;

 

İçimdekileri Kumsal'a boşaltınca çok rahatlamıştım. Ve çok iyi uymuştum. Burnumda birşeyler hissediyordum ve birkaç adım sesi.

 

Yüzümde ki elimi aniden çekmeye çalıştığımda burnum acımıştı. Acıyla gözlerimi araladım.

 

Lan! Bir kakka! Lan dakka demeyi unuttum!

 

Ben gece burun mu deşiyorum? (Karıştırıyorum demek.👍🏻).

 

Hızla elimi burnumdan çıkardım. Yataktan doğrulup etrafa bakmıştım ama odada kimse yoktu ve yeni fark etmiştim ki, oda sıradan bir misafir odası değildi. Sanki birisinin odası gibiydi.

 

Yan tarafa duran boy aynasına baktığımda kafam kuş yuvası gibiydi ve ağzımdan akan salyalardan yanağıma iz olmuştu. Kumsal beni bu halde gördü düşüncesi ile içiim içimi yiyordu. Üzerimde büyük bir utanç vardı ve geçmiyordu.

 

Hızla odanın banyosuna girip yüzümü yıkayıp çıktım.

 

Şu anki planım hiç kimseye görünmeden bana verilen odaya gitmekti. Tam odadan adımımı atar atmaz boşluğuma gelmişti ve kolumdan tutulup tekrar odaya sokulmam ile ne olduğunu şaşırmıştım.

 

(Geliyorrr! Olta geldi uuuuuu fift fift fiiiiyt! Buraları ıslık olarak düşünelim shdjjf. Biliyorum şu an herkes Karan olmasını bekliyor ehehehehe.~N)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Hızla gözlerimi karşımdaki kişiye diktim.

 

Furkan:Lan oğlum sen bu odada ne arıyorsu- lann!"

 

Demesi ile kahkaha atması bir oldu. Ona sinirli olduğunu düşündüğüm bakışlar ile bakmaya çalıştım ama beni bu hâlim ile ne kadar ciddiye alır bilmiyorum.

 

Furkan:"Tipe bak amına koyim. "

 

Şeker:"Furkan seni bir sikerim!"

 

Bunu demem ile küçümseyici bir bakış atıp göz devirdi.

 

Furkan:"Bu boyla mı-"

 

Daha cümlesini bitirmesine izin vermeden üzerine atladığım gibi saçını yolmaya başladım.

 

O ise ilk başta ne olduğunu anlayamamıştı. Kendine geldiğinde beni üzerinden atmaya çalışıyordu ama ben şaşkınlığından istifade ederek kafasına koala gibi yapışmıştım.

 

Bağırmaya çalışıyordu ama kafasına yapıştığım için sesi boğuk çıkıyordu.

 

Furkan:"Yardım edin! Alın şunu başımdan. Sal lan beni."

 

Ben kafasına yapıştığım için pek sesi çıkmıyordu. O da bunu fark ettiği için ellerini öne doğru uzatarak etrafı taramaya başladı. Bir taraftanda beni üzerinden atmaya çalışıyordu.

 

Kapıyı açıp ikimizi birden dışarıya attığında merdivenlere yöneldi.

 

Şeker:"Furkan gitme oraya. Sen de yanarsın bende. Dur lan!"

 

Furkan:"Kesin öyledir. Annemler var orda demi!? Beni kurtarın anne-"

 

Demesi ve merdivene adımını atması ile merdivenden yuvarlanmamız bir oldu. İstemsizce düşmenin etkisi ile ondan ayrılmıştım ama ellerimle onun kafasını hâlâ bırakmıyordum. O ise düşmemize rağmen beni itmeye çalışıyordu.

 

Şeker:"Furkan söyle! Bir daha benle dalga geçmeyeceğini. Yoksa bırakmam."

 

Furkan:"Dalga geçmiyorum. Dalga denizde olur ben senle taşak geçiyorum."

 

Bunu demesi ile kafasını ısırmam bir oldu.

 

Furkan:"Ahhh! Manyağa bak!"

 

Şeker:"Manyak anandır Furkağğğn!!"

 

Furkan:"Anamız aynı bırak lannn!"

 

Artık o şıllık da dayanamayacak ki bana karşılık vermeye ve kuş yuvası olan saçımı çekmeye başladı.

 

Herkes sesimize gelmişti ve biz yine ayrılmıyorduk. Annem ve Buray bizi ayırmaya çalışıyordu.

 

Duygu:"Yeter ayrılın artık."

 

Furkan-Şeker:"Önce o bıraksın!!!"

 

Gözlerim etrafta dolanırken Ertuğrul abim ve Koray'da çarptı. Ellerine çekirdek almış ve gülerek bizi izliyordu.

 

Şeker:"Sıra Sanada gelecek Ertuğrul Çelikoğlu."

 

Toprak, Karan ve Kumsal yoktu. Biz hâlâ birbirimizi yerken kimsenin dediğini duymuyorduk ve kimse bizi ayıramamıştı.

 

Furkan:"Sal beni vahşi karııı!"

 

Şeker:"Sensin vahşi sen bana nasıl vahşi dersin şıllık orangutan!!!"

 

Ben,tam Furkan'dan ayrılacak gibi yapıp üzerine atlamıştım. Şu an o altta ben üstte yerdeydik. Saçlarını tutup tam tekrar ısırırken karşımdaki kapıda bizi şaşkınlıkla izleyen Karan, Toprak ve Kumsal ile göz göze geldim.

 

Şu an çok rezil bir pozisyondaydım ve Toprak kesin benle en az iki ay dalga geçerdi.

 

Furkan:"Karan! Gel şunu ayır benden! İkiye bir kafamı ısırıyo!!."

 

Furkan'ın bağırması ile tam tekrar ısıracakken birisinin belimden tutup beni asılması ile ellerimi daha sıkı Furkan'ın saçına doladım.

 

Şu an havadaydım ama ellerim hala saçlarını tutuyordu.

 

Furkan benim saçlarımı bırakıp saçlarını kurtarmaya çalışıyordu.

 

Ellerimi saçlarından ayırınca havada debelenmeye başladım.

 

Şeker:"Bırakın benii! Biraz daha döveyim şunu. Daha tavandaki florasanı göt-"

 

Beni tutan kişinin ağzımı kapatması ile sözüm yarıda kesildi. Ne güzel olurdu florasanı götüne soksaydım.

 

Birkaç dakika herkes birbiri ile bakışırken sinirim az da olsa dinmişti ve artık debelenmiyordum.

 

Ulaş:"Gelin bakalım ifadenizi alayım. Beş dakika içinde salona gelin."

 

Babam birazcıcık sinirlenmişti sanırım. Toprak beni bırakmadan önce Furkan'ın gitmesini beklemişti.

 

Daha sonra beni yere bıraktıktan sonra tam ona çıkışacakken beni tutanın Toprak değil Karan olduğunu fark ettim.

 

Şeker:"Toprak florasanı sana sokaca- pardon Toprak sandım."

 

Karan bir an gülecek gibi oldu sonra tekrar ciddileşti.

 

Karan:"İnan bazen aynı şeyi bende yapmak istiyorum."

 

Şeker:"Neyse ben ıı- gideyim yoksa babam bacaklarımı kıracak."

 

Hızla Karan'da uzaklaşıp salona doğru giderken kısık kısık Karan'ın gülme sesi geliyordu.

 

Salondan içeriye girerken sesli bir besmele çektim.

 

Şeker:"BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM!"

 

Bu dediğim ile Furkan gülmemeye çalışıyordu. Babam ikimizi karşısına oturttu.

 

Ulaş:"Anlatın bakalım ne oldu?"

 

Olm adam çok ciddi duyuyo lan. Ömrümde ilk defa bu kadar ciddi gördüm bu adamı.

 

Furkan:"Baba, Şeker bana hiç bir suçum yokken saldı-"

 

Şeker:"Furkan sen nasıl bir ruh hastasısın ya? Ya baba benim boyumla sürekli dalga geçiyor. Bende en son dayanamadım atladım üzerine. "

 

Furkan:"Yalan, kuru iftira! Dalga geçmed-"

 

Şeker:"Yalan söyleme lan. Tersimdesin bak elimin tersiyle bir çakarım ağzına."

 

Furkan:"Kolaysa gel çak."

 

Bilerek elimi yüzüne çok hızlı olmayacak şekilde vurur gibi yaptığımda bileğimi tutup engelledi. Tabi bende fırsattan istifade ederek hemn gözlerimi doldurdum.

 

Ulaş:"Furkan! Niye sıkıyorsun kızımın bileğini. Çabuk bırak."

 

Furkan:"Baba vallaha ben birşey yapmadım. Numara yapıyor."

 

Ulaş:"İtiraz etme Furkan. Cezalısın! AOdandaki klima kapanıcak."

 

(Owww tam Furkan'lık ceza nihahahha~R)

 

Ben çekiyorsam o derdi sende ikizim olarak aynısını çekmek zorundasın Furkan NİHAHAHAHHAHAHAHA!

 

***

 

Biz babamın yanından ayrılmıştık ve kahvaltı yapıyorduk. Kumsal başını hiç kaldırmıyordu. Aynı zamanda sadece yemeği ile oynuyordu.

 

Uzay:"Bu gün halısahaya gidelim mi? Bayadır gitmiyoruz. "

 

Karan:"Bana uyar peki siz Furkan."

 

Furkan:"Abimlerinde işi yoktu olur bence. Kahvaltıdan sonra gideriz."

 

Yarrama bak hele yarrama. Bize de bi' fikrimizi sorsaydınız Furkan beyyyy! Neyim ben eşşek başı mı?

 

Şeker:"Kumsal sende gidecek misin?"

 

Kumsal bir an irkilip bana baktı. Göz göze gelince tekrar başını eğdi.

 

Kumsal:"Hayır, pek gitmeyi düşünmüyorum."

 

Şeker:"Tamam öyleyse. Bu arada bende gitmeyi düşünmüyorum. Beraber biraz vakit geçirip daha sonra annemlerle güne gidelim mi?"

 

Kumsal:"Bilmem bana ferk etmez."

 

Furkan bir anda başını kaldırıp bana baktı.

 

Şeker:"Furkan niye öyle bakıyon çocum? Yüzümde bok falan mı var?"

 

Furkan:"Sen gelmek zorundasın."

 

Şeker:"Banane oğlum zorla mı? Gelmiyom."

 

Furkan:"Şeker, farkındaysan abim cezalı ve sen gelmezsen abimde gelemiyor. Bu yüzden gelmen gerekiyor."

 

Şeker:"Bane."

 

Furkan:"Nasıl banane ya! Hadi gel Allah rızası için. Ne istersen yaparım gurrrban olduğum ikizim!"

 

Şeker:"Oğlum Allah aşkına benim ne işim var halısahada. O kadar erkeğin içinde oynamam artı tek başıma orda ne yapıcam. "

 

Furkan:"Tamam hadi sende oynarsın birşey olmaz ne olur gel askim."

 

Şeker:"Höst! Bana sadece Toprağm askim diyebilir."

 

Toprak karşımda oturuyordu ve bana öpücük attı.

 

Furkan:"Ne Toprak'mış arkadaş!"

 

Toprak:"Furkican farkındaysan bende burdayım."

 

Furkan, Toprak'a göz devirdi ve önüne döndü.

 

***

 

İvit arkadaşlar şu anda bilin bakalım ne yapıyordum?

 

Odada üzerimi değişiyordum. Üzerime Şeker yazan 31 numaralı Galatasaray formam ve şortumu giymiştim. Tabiki içime tayt ve badi giymeyi unutmamıştım.

 

Saçımı sıkı çok sıkı bir at kuyruğu yapmıştım. Kahküllerimide fönleyip odadan çıkmıştım ama ondan önce uğurlu Galatasaray bilekliğimi takmıştım. Tabi ki Toprak 'ın hediyesi olduğu için uğurluydu neyse.

 

Kramponlarım elimde aşağıya inince Kumsal'ı gördüm. O da geliyordu sanırım. Ben de inince kadro tamamlanmıştı.

 

***

 

Halı sahaya gelince takımlaşmıştık ama beni oynatmak istememişlerdi. Soru sorduğunuzu duymuş gibiyim. Evet Demir abim yine takım elbise giymişti.

 

Tam başım asık bir şekilde trübünlere gidiyordum ki ismimi duymam ile duraksadım.

 

Furkan:"Şeker bizim takımda."

 

Şu an takımlar;

 

1.Takım: Ali, Hidayet, Fatih, Mükremin,Faruk,Uzay, Gökhan, Emre,Kemal, Serkan,Cahit.

 

2.Takım: Alparslan,Demir, Ertuğrul, Berkan,Berkay, Umut, Furkan, Toprak,Ben ve Karan.

 

Takımlar bu şekildeydi. Furkan bana dönüp;

 

Furkan:"Şeker, senin forman ve Toprak'ın forması niye aynı? Sende Şeker 31 onda Toprak 31."

 

Şeker:"Beraber yaptırdık ondan."

 

Koray ve Buray hakem olmak istemişti. Daha doğrusu Koray hakem, Buray ise spiker olmuştu.

 

Koray'ın düdüğü ile yerlerimizi alıp maça başlamıştık. Bizim kalede Umut onlarda ise Fatih vardı.

 

Top Alparslan'daydı hızla kaleye gidiyordu ki Uzay kayarak topu aldı. Uzaya doğru koşup topu almayı başarmıştı ama uvuspicucu top sürdüğüm yani sol ayak bileğime tekme atmıştı.

 

Biraz sendelesemde topu alıp kaleye koşmaya başladım.

 

Tam orta sahadan kaleye şut çekeceğimde karşıma beş-altı kişi geçmişti. Hızla sağ tarafımda duran Toprak'a pas verdiğimde aralarından sıvışınca Toprak bana pas atacakken Ali abi topu kapmıştı.

 

Tam oraya koşarken Uzay'ın çelme takması ile yere kapaklandım. O ise aptal aptal sırıtıyordu.

 

Ben yerden doğrulurken Karan topu alıp hızla kaleye şut çekti. Tam direğe gelmişti ama geri gelince Karan hızla zıplayarak rövanşta çekti. Ve top ağlarda.

 

Buray: Evet sayın seyirciler. Karan Barkın'dan harika Tsubasa golüüüü! Tsubasa mısın mübarek."

 

Kumsal:"ABİİİ!"

 

Karan ona baktığında işaret parmağını sağa sola sallayıp sırıttı.

 

Abisi ise ona piçevenk gülüşü atarak önüne döndü.

 

Düdüğün çalması ile topu hızla alıp Demir abime attım o ise direkt Toprak'a attı. Hızla arkama dönüp peşimden koşan Demir abime baktım.

 

Şeker:"Sen niye hep benim arkamdan koşuyon oğlum. Şizofren misin?"

 

Demir:"Yoo! Bu benim görevim efendim."

 

Diyerek üzerindeki takım elbiseyi gösterdi. Bu hâline gülmüştüm. Tekrar önüme dönüp koşarken Toprak bana pas attı.

 

Tam o an tekrar Uzay gelip sol ayak bileğime çelme takınca ben yere düştüm ama topu hâlâ bırkamayıp oyuna devam ettim. Kerem Aktürkoğlu'nun Barcelona ile olan maçtaki hareketini yapmıştım bizzat.

 

Buray:"Sayın seyirciler Şeker'den harika bir Kerem hareketi geliyorrr! Kerem Aktürkoğlu görse bu benim ikizim, kardeşim der."

 

Buray'ın dediği son şey ile bizimkilerin hepsi ona dönmüştü. Fırsattan istifade ederek önümde duran Emre abime bacak arası attım.

 

Benim bunu yapmam ile Buray, Koray ve Toprak kahkaha attı.

 

Buray:"Evet sayın seyirciler Şeker'den Emre'ye harika bir bacak arası."

 

Hızla kalenin önüne geldiğimde Gökhan önümü kesince yan tarafa duran Alparslan abime topu attım.

 

Hızla topu alıp kaleye şut çekti.

 

Buray:"Alparslan Çelikoğlu'n dan harika bir ölü yaprak vuruşu arkadaşlar. Şu an 2/1 devam ediyor maç."

 

Koray'ın düdüğü ile hepimiz durmuştuk.

 

Koray:"Birinci yarı sona erdi. On dakika mola."

 

Kendimi hemen Kumsal'ın yanına atmıştım. Yanında duran suyu ve krakeri bana uzattı.

 

Hızla suyu ağzıma aldım. Çalkalayıp geri tükürdükten sonra birkaç tane kraker yedim.

 

Kumsal:"Uzay sana resmen faul yaptı. "

 

Şeker:"Farkındayım. İnadına çelme taktı."

 

Kumsal:"Ee! Sen niye bunu söylemedin? En azından kendini yere falan atsaydında sarı kart yeseydi."

 

Şeker:"Boş ver siktir et ya. Beni sinir ediyor zaten. Ben eğer faul yaptığını söyleseydin bana bir sürü laf söylerdi. Sırf çenesini çekmek istemediğim için demedim. O değilde çoooğğğk sicağğğk!"

 

Son söylediğim ile Kumsal kıkırdamıştı.

 

Koray:"İkinci yarı başlıyor çabuk gelin!"

 

Koray'ın bağırması ile yerlerimizi almıştık.

 

Koray'ın düdüğü ile maç başladı. Mükremin abiye baktım nedensizce.

 

Mükremin:"Ayyy! Nası koşuyorum ben AYOLLL!"

 

(Slaylik göstergesi💅🏻~N)

 

Topu Toprak kapmıştı ve Barış Alper 'in yaptığı gibi kafasında sektire sektire gidiyordu.

 

Bu hâline istemsizce kahkaha atmıştım. Ben gülünce Ali, Hidayet,Serkan, Cahit, Ertuğrul abim Berkay ve Berkan bana mal görmüş gibi bakıyorlardı.

 

Tekrar önüme dönüp Toprak'a baktığımda Emre abim ondan topu almak isterken kafalık atmıştı. İkiside yere düşünce Buray konuştu;

 

Buray:"Evet çok sevgili futbol severler, Emre'nin, Toprak'a kafa atması ile ikiside çatlak yumurta olmuştu. Emre Çelikoğlu'na sarı kart sayın seyirciler."

 

Koray hızla ceza sahasına girip Emre abimin karşısında cebinden sarı kartını çıkarıp yüzüne tutup düdük ile melodi yaptı.

 

Düdük:"Düüüd ddüüdt dürü düt düt düt."

 

Buray:"Korkmaaa sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak. Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır parlayacak. O benimdir o benim milletimindir ancak."

 

Koray:"Tamam oğlum yeter. İstiklal Marşı mı söylüyon spikerlik mi yapıyon belli değil."

 

Benle birlikte sahadaki herkes dik dik Buray'a bakıyorduk.

 

Buray:"Ne bakıyonuz lan buraya?"

 

***

 

Koray'ın düdüğü ile tekrar maça başladık.

 

Demir abim topu Serkan abiden alıp hızla kaleye koşarken Müko yani Mükremin abi ehehe ve Cahit abi, Demir abimin önünü kesince abim topu hızla Berkay abi yada her kimse işte ikizlerden birisine attı.

 

İkiziler kendi aralarında sürekli paslaşarak diğerlerinin aklını karıştırmaya çalışıyorlardı ama Uzay olayı anlamış ve hızla topu kapmıştı vs bana doğru koşuyordu.

 

Ayağından topu almaya çalıştığımda yine aynı şekilde sol ayak bileğime tekme atmıştı ama buna rağmen topu alıp hızla kaleye koştum.

 

Ayağım acıyordu ama buna değerdi...

 

Benim önüme Hidayet abinin gelmesi ile kaleye baktım. 'Buradan gol atabilir miyim?' diye.

 

Ama burdan şut çeksem rahatlıkla tutacağını bildiğim için sağ tarafımda duran Karan'a pas attım ve hızla Hidayet abinin yanından ayrılıp kaleye yaklaşmaya başladım.

 

Karan, Alparslan abime yollamıştı topu yollamasına ama Alparslan abimin önünde Faruk, Kemal, Serkan ve Ali abi vardı. Dördü de Alparslan abimi tutuyordu.

 

Hızla bana pas atması ile topu kapıp sol ayağım ile doksandan şut atmam ile gol girmişti.

 

Golü atmam ile birlikte kendimi yere bıraktım. Zaten maç bitmişti ve ayağım cidden çok acıyordu.

 

Sahanın ortasında otururken bizim takımın sevinç nidaları duyuluyordu. Hep beraber sarılıp seviniyorlardı.

 

Hep Beraber:"Lalalalalalalalaaayyyy! Ooooo Alparslan. Lalalalalalalalaaayyyy! Ooooooo Karan."

 

O an hızla Furkan etrafına bakındı. Beni görünce hızla yanıma gelmeye çalışırken bir anda tökezletip düşmesi ile kahkahamı tutamamıştım.

 

Ayağa kalkıp yanıma geldi.

 

Furkan:"Bir sattir koşuyorum bacaklarım yürüyünce garipsedi."

 

Diyerek güldü.

 

Şeker:"Bence bacakların bedeninin hızına yetişemedi."

 

Ben böyle deyince mal gibi suratıma bakarken bir anda iki eli ile yüzümü kavradı.

 

Furkan:"Şeker'im iyi misin? Yüzün bembeyaz olmuş."

 

Şeker:"Yok birşey sadece şekerim düştü sanırım. "

 

Furkan:"İyi misin? Daha doğrusu iyi olduğuna emin misin?"

 

Şeker:"İyiyim iyiyim yok birşeyim. Kumsalın yanına gideyim ben."

 

Tam ayağa kalkıp yürüyeceklen ayağımın dayanılmaz acısı ile istemsizce yüzümü buruşturdum.

 

Furkan'da bunu görmüş olacak ki önümde eğilip bana sırtını gösterdi.

 

Furkan:"Gel ben götüreyim. Her an bayılacak gibi duruyosun"

 

Şeker:"Yok birşeyim. Ben kendim yürürüm."

 

Furkan:"İtiraz istemiyorum ikizim."

 

Onun dedikleri ve acı ile daha fazla naz yapamayacağımı anlayıp sırtına binip kollarımı boynuna doladım. O ise öndeki bacaklarımdan tutuyordu.

 

Bileğim cidden aşırı derecede ağrımaya başlamıştı. Furkan ile beraber diğerlerinin yanına geldiğimizde Ertuğrul abim alnımdan öptü.

 

Şeker:"Abi artık helallinim demi?"

 

Benim bunu demem ile birkaç kişi kaşını çatmış diğerleri ise gülmüştü.

 

Ertuğrul:"Helallimsin, Şeker."

 

Onun öyle demesi ile kahkaha atarken Furkan'ın omuzları sarsılıyordu.

 

Bir an arkaya düşecekken Umut abi beni tutup havaya atmıştı. Bu seferde onun omuzlarının üzerindeydim. Burası daha rahattı. Furkan'ın sırtının aksine.

 

Bu sefer tam Demir abim beni sırtına almıştı ki yanda duran telefonumu işaret edip Toprak'tan fotoğraf çekmesini istedim.

 

Şeker:"Toprak beni Bodyguard'ım ile çekte Instagram'a atayım aslanım."

 

O fotoğraf çekerken bende İcardi sevinci yapıyordum. Demir abim ise gözlüğünü takıp poz veriyordu.

 

Daha sonra Ertuğrul abimin üzerimize atlaması ile ikimizde yere devrilmiştik. Ben yerde 2,80 uzanırken Toprak hâlâ fotoğraflarımızı çekiyordu.

 

Demir abim ve Ertuğrul abim yerden kalkarken ben ise hâlâ yerde uzanıyordum. O sırada Uzay gelip sol ayağımı ayağı ile dürtünce istemsizce yüzümü buruşturup acı ile inledim.

 

O sırada Karan hızla yanıma eğilip ayağıma baktı.

 

Karan:"Ayağına ne oldu?"

 

Şeker:"Birşey yok. Sadece biraz burktum o kadar."

 

Alparslan abi hızla beni kucağına alıp Kumsal'ın yanına oturttu.

 

Alparslan:"Birazdan gideriz. Siz burda durun."

 

Alparslan abinin konuşması ile arkamdan bir ses daha işittim.

 

Erkek:"Ooo! Alparslan abi! Kız mı düşürdün?"

 

Alparslan:"Ne kızı düşürücem be!"

 

Erkek:"Ooo! Yengede fena değilmiş he!"

 

Alparslan:"Yenge falan deme çakarım ağzına beni sinir etme Yağız!"

 

Erkek:"Çak sana! Ne dedim yenge yiymiş dedim. Dimi gençler?"

 

Yanındaki diğer kişilere sorduğu sorular ile onaylar mırıltılar yükseldi.

 

Alparslan:"Sana dedim ki o yenge falan değil! O benim kardeşim. Ağzımı bozdurmayın bana kızların yanında."

 

Kardeşim...

 

Bu kelime bana ne kadar uzaktı. Ama ilk defa Alparslan abimin ağzından bunları duymak içimde bir yerlerde birşeylere dokunuyordu. Sanırım içimdeki yıllarca sevgiye aç kız çocuğuydu...

 

Yağız denen adam yanıma gelip yanağımdan makas alınca hızla kendimi geriye attım. Gözlerim dolmuştu ve ben çok ama çok Korkuyordum...

 

Yine o gün olanların tekrar yaşanmasından...

 

Birilerini kaybetme korkusundan...

 

Alparslan:"Yağız kardeşime yavşama yavşak!"

 

Yağız:"Kendi ağzın ile dedin yavşak diye. O zaman niye yavşamayayım?"

 

Yağız denen adamın ağzından bu kelimelerin çıkması ile Alparslan abim hızla kafayı gömmüştü aslanım.

 

Onun kafa gömdüğünü gören diğer sahanın içinde duran abilerim ve kuzenlerim hızla yanımıza gelmişti. Onlarda diğerleri ile birbirlerine girince ortalık iyice karışmıştı.

 

Diğer takımda kızlarda vardı ve onlarda bizim gibi kavga edenleri izliyordu. Furkan'a baktığımda benim sabah kafasını ısırdığım gibi bir çocuğun kafasını ısırıyordu.

 

Bu hâline gülmemem lazımdı ama benim aşırı derecede gülesim vardı. Yanıma birinşn oturması ile oraya baktığımda Toprak ile göz göze geldik.

 

Şeker:"Lan sen niye kavgada değilsin?"

 

Toprak:"Ben kenarda oturuyordum. Tabiki Emre abinin kafama kafalık atmasından sonra. Şimdi kavgayı görünce yanına geldim. Birisin kaostan beslenirim."

 

Diyerek göz kırptı.

 

Şeker:"Oğlum birşey diyim mi? Benim aşırı derecede gülesim var ama ortam çok gergin ve ciddi yani anlayacağın pek müsait değil."

 

Dediğimde Toprak ile göz göze geldiğimde istemsizce ikimizde kahkaha attığımızda kavga aniden durup herkes tren görmüş öküz gibi bize bakıyordu.

 

Etrafa bakıyormuş gibi yaptığımda Karan ile göz göze geldik. Otoriter bir ses ile konuşmaya başladı. Ben bile ürktüm amina.

 

Karan:"Kavgayı bırakın! Hadi Alparslan abi. Gidelim. Boş verin daha sonra hesaplaşırız."

 

Bu sefer gözlerinde far sürülü başka bir erkek konuşmaya başladı.

 

Gay:"Yağğğ! Karan askim! Daha yeni geldik, karpuz kesecektik. Hem sen beni öpmeden nereye gidiyorsun yağğğğğ!"

 

Kumsal hızla ayağa kalkıp çocuğun yakalarına yapıştı. Şu an tak ihtiyacım olan şey çekirdekti.

 

Toprak sanki içimi okumuş gibi neresinden çıkardığını bilmediğim çekirdeği bana verdi. Hiç sorgulamadan elinden alıp çitlemeye başlamıştım.

 

Kumsal:"Abime yavşama lan geyoğlan."

 

(Keloğlan APK sürüm fmkfk. ~N~R)

 

Toprak:"Gey! Yankılı."

 

Onun öyle demesi ile gülmemeeye çalışıyordum. Tam o sıra fark ettim ki gelen kızlar Rümeysa,Hilal,Şeyma'ydı.

 

Onlarda bana doğru geliyordu.

 

Hilal:"Şeker, bu yanındaki kim?"

 

Şeker:"Toprak o, süt kardeşim."

 

Hilal hızla Toprak'ın ve benim arama girip koluna sarıldı.

 

Hilal:"Eee! Toprak askim nasılsın?"

 

Toprak:"Yaklaşma, evliyim, iki tane kızım var. Selma ve Sema. İki çocuklu bir aile babasıyım."

 

(Benim adım Serdar Tezcan. Dolandırıcılar kralıyım. İki tane kızım var. Eyşan ve Bahar. Kskdkckgl ~N)

 

Bunları duyunca bir yanım kahkaha atmak istiyor diğer yanım ise Hilal'in saçını başını yolmak istiyordu.

 

Diğer kızlarda Toprak'ın yanına gelip beni iyice ondan ayırmışlardı. Şu an kızlar Toprak'ı sanki yiyordu. Ama sadece onlar değil herkes biribirini yiyordu.

 

Gerçek anlamda diyecek olursak Furkan Yağız'ın kafasını yiyordu. Ciddi anlamda.

 

***

 

En son bizimkileri mahalleliler ayırmıştı.

 

Ertuğrul:"Ben saymıyorum abi! Toprak hiç birşey yapmadı biz adamları döverken."

 

Ertuğrul abimin böyle demesi ile kendimi daha fazla tutamayıp kahkahamı basmıştım. Bir yandan da konuşmaya çalışıyordum.

 

Şeker:"A'abi, en büyük derdi Toprak çekti. Kızlar resmen yedi onu. Artı kafalık yedi. Çocuk daha ne yapsın."

 

Demir:"Neyse boş verin onu bunu da ayağın iyi mi 'abim'?"

 

Bir anlık dumura uğramıştım. Bedenimden bir irkilme geçmişti.

 

Şeker:"İyi dedim ya. Sadece biraz burkuldu. Onun dışında sıkıntı yok."

 

Demir:"Olsun biz yinede hastaneye gidelim bi' röntgen falan çektirelim. Ne olur ne olmaz. İşimizi garantiye alalım."

 

Başımla onu onaylayıp tam ayağa kalkarken acıyla yüzümü buruşturdum. Ben daha ne olduğunu anlamadan ayaklarım yerden kesilmişti.

 

Beni kucağına alan kişiye baktım. Emre abimdi. Kollarımı boynuna doladım.

 

Şeker:"Niye aldın ki beni şimdi? Yürüdüm ben."

 

Emre:"Aynen aynen. Sence Demir abim buna izin verir miydi?"

 

Şeker:"Evet."

 

Demir:"Çene çalacağınıza gelin arabaya."

 

Toprak:"Demir abi. Bende geleyim mi sizinle? Ne olur ne olmaz kafama baktırayım bi'. Malum Emre beyciğim kafamı top sandı."

 

Toprak Emre abime imalı imalı bakıyordu. Emre abim ise sadece göz devirmekle yetinmişti.

 

Biz arabaya binerken diğerleride eve gidiyordu.

 

***

 

Hastaneye geldiğimizde direkt röntgen istemişti doktor. Ben ne kadar Demir abime sen doktorsun başaksına ihtiyacım yok desemde beni dinlemedi. Zaten dinleyemezdi de çünkü içimden dedim ehehehhe.

 

Benden sonrada Toprak'ın kafasının röntgeni ve tomografisi çekilmişti.

 

Biz doktorun yanına sonuçlara bakmaya giderken Toprak arkadan geliyordu. Kapıyı tıklatıp içeriye girdiğimizde doktor sonuçlara bakıyordu.

 

Daktır Hanim:"Bileğinde küçük bir çatlak var. Onun dışında sıkıntı yok. İleride sağ tarafta alçı odası var. Orda ayağını alçıya alsınlar. Bu iki hafta alçını ıslatma ve ayağının üzerine basma. "

 

Doktoru onaylayıp alçı odasına girmiştik. Toprak'ın doktoru farklıydı. O yüzden ayrılmak zorunda kalmıştık.

 

Alçı odasına geldiğimizde benim boylarımda bir kız ayağımı plastik alçı ile sarmaya başladı. Bir yandan da abimi yiyip bitiriyordu.

 

Şeker:"Aşkım biz şimdi yarın nasıl at binmeye gidicez? Benim ayağım kötü. Başka zaman gidelim."

 

Dudaklarımı büzüp yavru köpek bakışı sandığım bakışlarımı abime atmaya başladım. Kadının bana baktığını hissediyordum. Nerden hissettiğini sormayın 7.hissim her zaman kuvvetlidir.

 

Demir:"Biz erteleyelim o zaman at binmeyi. Ayağın iyileşince gideriz. Hem çocukları anneme bırakırız."

 

Abim imalı imalı bana bakıyordu. Bir yandan da yalanımo devem ettiriyordu. O değil birde çocuk çıkarı başıma.

 

Şeker:" Çocuklarımı asla o meymenetsiz anana bırakmam. Çocukları benim annemin yanına bırakıcaz."

 

Demir:"Niye? Benim annemin nesi var?"

 

Şeker:"Lan daha ne olsun? Alparslan'ı klozetin içinden çıkardım en son. Emre ve Toprak ise birbirine kafa atmış. Peki Gökhan ve Furkan'a ne demeli? Gökhan evde benim adım Göthan diye dolanıyor. Furkan ise gece kafamı ısırdı garibim.

 

Çocukları sanki mülteci kampına yolladık. Bir dahakine benim anneme yollicaz. İtiraz istemiyorum."

 

Demir abimin gözleri kocaman açılmış ve bana dik dik bakıyordu.

 

Demir:"Senin annene yolladıkta ne oldu? Çocukların hepsini sıraya dizmiş yaprak sardırıyordu."

 

Şeker:"Ne yani çocuklar şimdiden yemek yapmayı öğreniyor kötü mü yani? Çocuklar şimdiden öğrensin."

 

Alçıyı saran kız ise her dediğimiz ile bir bana birde abime şok ile bakıyordu.

 

Alçıcı:"Sardım ayağınızı. Kurudu da. Allah acil şifalar versin efendim ama bu kadar çocuğu doğurup nasıl bu bedende kalabildiniz?"

 

Şeker:"Ben doğurmadım ki. Babası doğurdu. Ben böyle çocuk doğurur muyum hiç?"

 

Dediğimde abim beni kucağına alıp odadan çıkardı.

 

Yüzüme bakınca istemsizce utanıp iyice göğsüne sokuldum.

 

Demir:"Demek Alparslan tuvalete düştü ha!?"

 

Koca bir kahkaha atması ime bende sarsılırken kollarımı boynuna iyice sıkı bir şekilde dolamıştım.

 

Demir:"Sen beni mi kıskandın ha!?"

 

Şeker:"Yok canım. Sadece kız yiyecekmiş gibi bakınca rahatsız olmuşsundur dedim."

 

Demir:"Peki benim çocuk doğurmama ne demeli?"

 

O sırada tam zamanı gibi Toprak yanımızda bitmişti.

 

Toprak:"Neeeee! Sen nasıl çocuk doğurdun Demir abi? Trans falan mısın yoksa? Belliydi zaten bu kadar yakışıklı olman anormaldi. Bir yandan o geyin sana göz koydupuda belliydi. Maa çocuk doğurduysan sen nasıl hâlâ bu formdasın? Kesin gerdirdin."

 

Toprak'ın bu haline aşırı derecede gülesim vardı. Sorularında hiç nefes almadan arka arkaya sıralıyordu.

 

Demir:"Yeter armudunu yediğim. Öyle bişey yok sus artık. Hadi eve gidelim. "

 

Emre abim be ara geldi onuda bilmiyordum ama yanımıza gelince;

 

Emre:"Hadi ben çıkışı yaptım eve gidelim. Yorucu bir gündü nede olsa."

 

***

 

Eve gelir gelmez ayağıma streç film sarıp duşa girmiştim. Hızla duş alıp banyodan çıkınca altıma siyah paraşüt pantolon üzerime ise beyaz bluz giymiştim.

 

Saçlarımı tarayıp kurutma makinesi ile fön çektim. Saçlarımı ise her zamanki gibi yine iki yandan ördüm ama bu sefer gevşek ve biraz dağınık örmüştüm. Kahküllerime de şekil verdikten sonra tamamdım.

 

Yan tarafta duran koltuk deyneklerini alıp yavaş yavaş merdivenlerden inerken aniden havalanmam ile ağzımdan küçük bir çığlık kaçmıştı.

 

Umut:"Ne oldu kız korktun mu?"

 

Şeker:"Üfff! Aniden gelinir mi öyle? Tabi korktum ami-amin!"

 

Umut:"Şşşhhh! Deme öyle. Duble günah olur o zaman. Puh! VİP cehennem."

 

Onun bu hali ile gülmüştüm. İyi birisiydi aslında.

 

Beni sırtına çuval gibi atıp aşağıya kadar götürmüştü.

 

Şeker:"Teşekkür ederim Umut işigim. "

 

Umut:"Yağğğğ! Yapşikellloooooom!"

 

Onun bu haline gülmüştüm. Annemler beni bekliyorlardı salonda.

 

Duygu:"Sende hazırasn çıkalım mı artık kızım?"

 

Şeker:"Çıkalım."

 

Samimi olduğunu düşündüğüm ve cidden samimiyet ile attığım gülümseme ile beraber dışarıya çıkmıştık.

 

Tabi ki de yürümdeim canım. Babam sağolsun. Bana Demir gibi sağlam bir bodyguard tutmuştu.💅🏻

 

İzahı olmayan şeyin mizahı olurmuş xncjvklvblo.

 

Biz arabaya binip Nazmiye teyzelerin evinin yolunu tutmuştuk.

 

Bilin bakalım Demir abim radyodan ne açmıştı?

 

Tabi ki de İsmail YK'nın Şekerim şarkısıydı. Ve abim dinlerken keyifle eşlik ediyordu.

 

Demir:"Üff! Şekerim benim. Seni kutlarım yerim. Of of yarim yarim. Dayanammamm yandım bittim."

 

Yol bu şekilde devam ederken

cama aniden bir şeyin fırlatılması ile ani fren yapmıştık...

 

 

 

DEVAM EDECEK ...

 

NASIL BÖLÜMDÜ AMMMAAAA! NEYSE YENİ BÖLÜMDE GÖRÜŞMEK ÜZERE HOŞÇAKALIN BEN KAÇÇÇAVVVV!

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%