HHİHİHİHŞHİİHİH ABLANIZ GELDİ ÇEKİLİN YOLDAN AŞKOLAĞĞPPRRRR.
NEYSE ŞAKATI ŞAMATAYI BIRAKIP BÖLÜME GEÇÇÇELİMMMMMMMM! Heheheh
Cama gelen ani bir cisim ile ani fren yaparak durmak zorunda kalmıştık. Cam ıslanmıştı.
Ne olduğuna bakmak için araçtan indik. Biz araçtan indikten hemen sonra suratıma gelen Su balonunın serinliği ile istemsizce irkilmiştim.
Yüzümü silip etrafıma baktıktan sonra 9-10 yaşlarında çocukları gördüm. Ellerinde Su balonu vardı.
Erkan:"Demir abi özür dilerim istemeden oldu ama bu abla kim?"
Demir:"Sorun değil Erkan. Bu abla benim kardeşim. Neyse biz geç kalıyoruz hadi görüşürüz."
Demir abimin Erkan demesi ile istemsizce "Saçmalirsan Ercaaan!" repliği aklımda canlanmıştı.
Demir:"Sen çocuğun babasının adını nereden biliyon lâ?"
Şeker:"Ne yani Ercan babasının ismi mi? Oha! Bir dakika lan ben yine mi dışımdan söyledim?"
Demir:"Evet. Bu sayede bütün sırlarını öğrenecez ha!"
Şeker:"Saçmalirsan Demiiiir!"
Demir:"Hadi gidelim bak yoksa güne geç kalıcaz."
Biz tam arabaya binerken Demir abimin sesi ile direkt ona döndüm.
Demir:"Anasını avradını siktiğim. Başka sıçacak yer yok muydu amına godumun guşu!"
Şeker:"Kafanda booğğğk var!"
Ben istemsice gülmeye başlamıştım. Cebimden hızla telefonumu alıp fotoğrafını çekmiştim. Bu sayede Toprak ile ortak olan priv hesabımıza malzeme çıkmıştı.
Fotoğrafı hemen WhatsApptan Toprak'a atmıştım daha sonra benden sil yaptım.
Demir:"Çekme beni. Beni çekme. Zaten psikolojik sorunlarım var.(!)"
Şeker:"Artık çok geç ve sen o repliği nerden biliyon?"
Demir:"O kadar da cahil değilim canım neyse hadi bin arabaya oraya gidince temizlerim kafamı. Her yanım bok içinde. "
Biz arabaya tekrar binip yola koyulmuştuk. Hava çok sıcak olduğu için üzerim çoktan kurumaya başlamıştı.
Şeker:"Kafama kuş sıçtığığığığğğ(!). Her yanım bok içindeğeğeğpeğ(!). Evimi bulamıyorğuğğuğum(!). Kaybolduğğuğu-"
Demir abimin beni cimcirmesi ile susmuştum.
Demir:"Sen benle dalga mı geçiyor lan velet!"
Şeker:"Acıdı ya! Hem dalga denizde olur."
Demir:"Deniz kim?"
Şeker:"Manitam aşkooo💅🏻"
Demir:"Atma Recep donun düşecek!"
Şeker:"Atmıyorum ki!"
Demir:"Atma Bekir salavat getir."
Bunu derken torpidoyu açıp içinden bana tespih çıkarmıştı. Bişmiş kelle gibi sırıtıyordu gevur.
Şeker:"Yeter yeter komik değil!"
Demir:"Tamam tamam burası hadi inelim çabuk. Kafamı hemen yıkamak istiyorum. Hatta direkt saçlarımı kesmek."
Şeker:"Sende amma nazlı çıktın ha şeker pancarı."
Bunu der demez üzerime doğru gelmeye başlamıştı.
Şeker:"Şaka şaka gelmeğğğ gelmeğğğ!"
Ben daha koltuk değneklerini elime alamadan beni bir çuval misali omzuna atmıştı.
Beraber büyük bir evin önüne gelmiştik. Annemler bizden önce gelmişti. Demir abim benim bodyguardım olduğu için biz ayrı gelmiştik. Babam sağolsun💅🏻.
İçeriye girdiğimizde bir sürü kadın ve annemler vardı.
Abim beni annemin yanındaki boş yere oturtmuştu.
Nebahat teyze hızla elime dolu bir tabak doldurmuştu. İçli köfteden tut elmalı kurabiyeye kadar vardı ama burdan en çok yemek istediğim ve yiyemeyeceğim şey yeşil yeşil olan fıstıklı sarmaydı.
(Fıstıklı sarma tatlı arkadaşlar. Şu baklava tarzı.)
Tabaktan birkaç birşeyler yemiştim ve cidden abartıldığı kadar güzeldi.
Nazmiye:"Kızım tatlılardan da ye."
Şeker:"Teşekkür ederim ama yiyemem. Ben şeker hastası-"
Ben daha sözümü bitiremeden Şerfanam ağzıma sarmalardan birisini sokmuştu.
Şerfana:"Sus gız. Aç ağzını. Bu yaşda şeker hastası olunur muymış?! Sus bi' daha duymayayın."
Ağzıma yayılan tat ile gözlerimi kapattım. Çok güzel ve tatlıydı...
En son kaç yıl önce yemiştim acaba bitter çikolatadan başka tatlı.
Sesler boğuk geliyordu ama ben ne denildiğini duymuyordum.
En son hatırladığım şey birinin beni tutup kaldırmasıydı.
ALPARSLAN ÇELİKOĞLU'N DAN DEVAM;
Açıkçası birkaç gündür aklımı kurcalayan şeyler vardı. Geçen akşam duyduklarım gerçek miydi bilmiyorum ama cidden gerçek olmadığını düşünüyordum.
İlgi çekmek içindir diye düşünüp geçiştirmeye çalışmıştım ama duyduklarım gerçekti. Şeker üvey ailesinden şiddet görmüştü.
Sürekli uzun ve kapalı giyinmesi, sürekli bizden çekinmesi, ani seslere ve hareketlere irkilmesi artı Demir ve Ertuğrul'un konuşmaları. Aklımı iyice kurcalıyordu. Demir yalan söylemezdi.
Demek ki işin aslı vardı ve benim kardeşim cidden şiddet görmüştü. Olayları öğrendikten sonra birkaç adamdan bilgi toplamalarını istemiştim ama falza bilgi yoktu.
Sadece kızın yıllardır okula gitmediği, deli raporu olduğu, üvey babasının işsiz olduğu ve abisi ile kardeşinin öldüğü haberi vardı.
Bir dakika ne ? Bu kız deli değil ki. Niye deli raporu vardı.?
Bunların hepsini araştırmam lazımdı.
Askıdan ceketimi alıp hızla konaktan ayrılıp arabaya bindim.
***
En yakın karakola gelmiştim. Şikayette bulunacaktım...
Derin bir nefes alıp karakola girmiştim.
Alparslan:"Merhaba ben şikayette bulunacaktım."
Polis:"Tabi sizi böyle alalım."
Polisin yönlendirmesi ile beraber başka odaya geçtik. (Fesat düşünme Rabiaaaaaa!!! ~N)
Ne biliyorsan hepsini anlamıştmaya başladım.
***
İşim bitince karakoldan çıktım. Polisler ne kadar ilgileneceğiz dese de içim pek rahat değildi.
KUMSAL BARKIN 'DAN DEVAM;
Maçtan sonra konağa gelmistik kendimi odama attım kavgada yıpranmıştım ama değdi ehehheh
Bi' duş alıp yatağıma geçmiştim ki telefonum çalmaya başladı.
Kumsal:"Alo!"
TeL:"Alo merhabalar. Tarık Deniz'in ölümü ile ilgili soruşturma açıldı ve sizi ifade vermeniz için karakolda bekliyoruz."
Kumsal:"Tamam. Ben gelip ifademi veririm. İyi günler."
TeL:"İyi günler."
Telefonu kapayıp dolabın karşısına geçmiştim. Altıma siyah mini fırfırlı bir tane etek üzerime ise oversize beyaz bir t-shirt giymiştim.
Saçlarımı ise Şeker'e özenip iki yandan örnüştüm. Açıkçası baya rahat bir modeldi ama çok soft duruyordu. Bu gün bir karar vermiştim. Bütün tabularımı yıkacaktım.
Birincisi saçlarımdı...
Çantamı alıp hızla kendimi dışarıya attım.
Kumsal:"Abi güne gitmeden önce beni karakola bırakır mısın? Tarık'ın ölümü ile ilgili ifade vermemi istiyorlar."
Karan:"Tamam şekerim. Ben seni bırakayım ordan güne geçerim. Sende işin bitince beni ara tamam mı?"
Sadece başım ile onaylamıştım.
Beraber arabaya binip karakola gitmek için yola çıkmıştık.
***
Karakoldan çıkmıştım ama abimi ne kadar arasam arayayım telefonlarımı açmıyordu. Sonuna kadar çalıyordu ama açan yoktu.
Nebahat teyzelerin ebi buraya o kadarda uzak değildi. Yürüyerek gitme kararı aldım. Zaten başka çaremde yoktu sanırım.
Ben yürürken aniden birisinin önümü kesmesi ile duraksayıp başımı kaldırdım.
Geyoğlan...
Yien mi bu amk.
Kumsal:"Yine mi sen amina goduğum."
Gey:"He! Beğenmedim mi?"
Kumsal:"Çekil git şurdan sinirlerimi bozma ayağımın altına alırım seni."
Gey:"Kumsal'cımmdur bir kız daha abinle evlenmedim. Şimdiden görümcelik yapmaya başladım bana kız."
Göz devirip yanından geçerken başka birisinin kolumu tutması ile göz devirdim.
Kumsal:"Ne var amina goduğum. Sizi bana taksit taksit mi yolluyorlar?"
Enes:"Yoo! Onu ben yollamadım. Hem bu güzellik nedir kız?"
Kumsal:"Enes Patos sinirimi bozma şimdi çabuk sittir git şurdan."
Enes:"Kumsal ister inan ister inanma ama ben senden cidden çok hoşlanıyorum. "
Kumsal:"Eee! Ne yapayım yani? Kına mı yakayım? Madalya mı dakayım? Ne istiyon? Şimdi girt şuradan yoksa dayağımı yiyecen ha it ogli it."
Enes:"Bir kerecik öpebilirsin mesel-"
Daha sözünü bitirmeden önce kafalık daha sonra sağ kroşe ve sol kroşe indirmiştim.
Gey:"Oha! Görümcemin içinden Mike Tyson çıktı."
Kumsal:"Çabuk burdan uza yoksa sıra Sanada gelecek."
Demem ile birlikte yanımdan hızla uzaklaşmıştı. Bende Enes'i bırakıp hızla Nebahat teyzelerin evinin yolunu tutmuştum.
Uğraştığım şeylere bak. Çocuk çocuk işler.
KARAN BARKIN'DAN DEVAM;
Kumsal'ı karakola bıraktıktan sonra Nebahat teyzelerin evine gelmiştim. İçeriye girdim ve tam annemlere selam verecekken gözüm ela gözlerin sahibine kaydı...
Yemek yerken Şerfana ağzına baklava yıkmıştı. Lan bu kız şeker hastası değil mi?
Nazmiye:"Kızım tatlılardan da ye."
Şeker:"Teşekkür ederim ama yiyemem. Ben şeker hastası-"
Şerfana:"Sus gız. Aç ağzını. Bu yaşda şeker hastası olunur muymış?! Sus bi' daha duymayayın."
Kimse tatlı yediğini görmemişti ama Şeker'in elleri titremeye başlamıştı. Demir abim nerdeydi?
DEMİR ÇELİKOĞLU'NDAN DEVAM;
Kafama kuş sıçtıktan sonra Nebahat teyzelerin banyosuna girip saçımı yıkıyordum.
Demir:"Bıcı bıcı yaparım dalinle amına goyarım. Bıcı bıcı yaparım dalinle mis gibi gokarıın bıcı bıcı."
KARAN BARKIN'DAN DEVAM;
Şeker'in gözleri kayıp başı yana düşmüştü. Hızla yanına eğilip bir elimi dizlerinin altına diğer elimi ise ensesinin ordan geçirip kucağıma aldım.
Kadınların hepsi benim Şeker'i kucağıma almam ile ikimize döndü. Hepsi ambulans gibi ötüyordu amg.
Hızla salondan çıkıyordum. Duygu hanım ise hızla arkamdan geliyordu.
Duygu:"Karan, kızımı nereye götürüyorsun?"
Karan:"Duygu teyze, kızın baklava yedi. Gözleri kaydı. Şeker komasına girmeden hastaneye yetiştirelim."
Duygu:"Tamam tamam."
Duygu teyzenin arabanın arkasını açması ile Şeker'i oraya yatırmıştım. Hızla sürücü koltuğuna geçince Duygu teyze de yolcu koltuğuna bindi.
Hızla arabayı çalıştırıp hastanenin yolunu tutmuştum. Bu sırada telefonumda arka arkaya çalıyordu. Ama arabayı çok hızlı kullandığım ve işimiz acil olduğu için cevap vermemiştim.
Hastaneye geldiğimizde Şeker'i tekrar kucağıma alıp hastaneye doğru koşmaya başladım. Duygu teyze de arkamdan geliyordu.
Acil bölümünden hastaneye geldiğimizde Şeker'i doktor direkt acil servise almışlardı. Duygu teyze stresle tırnaklarını kemiriyordu.
Açıkçası bende stresliydim. Ne kadar belli etmesemde çok stres olmuştum.
Cebimden telefonumu alıp ısrarla arayan kişiye baktım. Kumsal'dı. Kumsal'ı tekrar arayıp beklemeye başladım.
Kumsal:"Alo! Efendim abi."
Karan:"Kumsal, benim acil işim çıktı. Sen tek başına gidebilir misin?"
Kumsal:"Abi ben zaten geldim. Yolda Alparslan abi ile karşılaştık. Onla beraber geldim. Beni merak etme de senin ne acil işin var şimdi?"
Karan:"Eve gelince anlatırım. Şu an pek müsait değilim. Neyse ben seni sonra ararım."
Telefonu kapattım ve Duygu teyzemlerin yanına girdim. Doktor, Şeker'e serum takmıştı ve şekerini ölçüyordu.
Doktor:"Kızınıza ani gelen şeker yüklenmesi ile bayılmış. Bedeni az çok gerekli insülin hormonunu üğretiyormuş ama bu olaydan sonra bedeni artık gerekli miktarda insülin salgılayamayacak gibi duruyor. Bu yüzden artık insülin iğnesi kullanması gerekli. Serum bittikten sonra çıkabilirsiniz ama reçetedeki ilaçları almayı sakın unutmayın."
Duygu:"Tamam teşekkürler ederiz doktor bey."
Doktor bana dönünce baş selamı verdim. Bana yaklaşıp konuştu.
Doktor:"Biliyorum abisi olarak çok endişelenmişsin. Ama insülin iğnesi kullandığı sürece bir daha böyle bir durum olmayacağını düşünüyoruz. İyi günler."
Diyerek yanımdan ayrıldı. Ben ise şaşkın gözlerle doktorun arkasından bakıyordum.
Duygu teyze ise doktorun dediklerini duymuştu sanırım ve bana bakmadan pişkin pişkin sırıtıyordu. İstemsizce utanmıştım. Ne yapayım abi. Utanç bu boru değil.
ŞEKER ÇELİKOĞLU'NDAN DEVAM;
Başım çatlıyordu. Keşke o tatlıyı yemeseydim diye kesinlikle düşünmedim. Çünkü; aklım hâlâ yiyemediklerimde.
Gözlerimin üzerinde bir ağırlık vardı. Bir süre açmayı denedim. Bu süre zarfında boğuk boğuk sesler duymuştum ama gözlerim inatla açılmıyordu.
Yavaşça gözlerimi açmıştım. Beyaz bir tavan ile bakışmıştık. HUuuuhuuu! Tavan bey ne kadar yakışıklısınız. Acaba üzerinizdeki florasanı bana verir misiniz? Furkan'ın götüne sokmam lâzım da!
Gözlerimi birkaç kere kırpıştırıp açmıştım. Annem ve Karan'dan başka kimse yoktu. Annem yan tarafta koltukta başını arkaya atmış gözleri kapalıydı. Sanırım uyuyordu.
Karan ise dalgın dalgın suratıma bakıyordu. Bir anda sanki yüzümde bok varmış gibi bakmaya başladı. Biliyorum ağzım çok temiz ehehehe.
Karan sanki birşeyi yeni fark etmiş gibi hızla yanıma gelince kendimi biraz geriye atıp yatağın diğer tarafına geçmiştim.
Öyle gelinir mi abi? Hadi ayağın kayıpta tepeme düşsen. Fıstık ezmesi olurum maazallah yani. Taş gibi gacıyım. Neyse önüme dönmeliyim.
Karan, kaydığım yere oturup dik dik bana baktı.
Ayı mı oynuyo ne bakıyon yarram. Hele dümdük? Dümdük! Yüzüne? Yüzüne! He içimden dedim ama misafirdir sonuçta xjckkckvkv....
Yesilleri yüzümün her yanında dolanıyor sanki yere düşen bir telefonda kırık çatlak var mı diye hasar kontrolü yapıyor gibiydi.
(Yazarınız telefonunu çok seviyor arkedeşler! Geçen gün motordan düşürdüm. Canımdan can gitti beya. Ama helal olsun ne bi çatlak ne bi çizik vardı. Sağlammış garibim.~N)
Şeker:"Ne bakıyon lan izmarit!"
Karan:"Akıllı ol Şeker. "
Şeker:"Olmazsam ne yaparsın lan Memat- lan bir dakika. Repliği unuttum. "
Benim böyle demem ile dudakları yukarıya kıvrılmıştı.
Karan:"Neyse ben anneni uyandırayım. Çıkış işlerini halledelim."
Karan anneme yaklaşıp koluna dokunduğunda annem irkilerek gözlerini açtı. Hızla yanıma gelip avuçlarını yanaklarıma bastırdı.
Duygu:"Kızım iyi misin? Kendini nasıl hissediyorsun? Çok korktum sana birşey olacak diye. Karan da-yavrucum sende doktoru çağır da hemen çıkalım."
Annem hızla yanaklarımı ve alnımı öpmüş başımı göğsüne yaslayıp bana sarılmıştı. Saçlarımda gezinen eller hissedince başımı kaldırıp anneme baktım. Saçlarımı okşuyordu. Gözlerimi Karan'a çevirdiğimde sırıtarak odadan çıkmıştı.
Şeker:"Anne biz buraya geleli ne kadar oldu?"
Annemin saçımı okşayan elleri aniden durmuştu. Ben daha ne olduğunu anlamadan saçlarıma arka arkaya öpücükler kondurmaya başlamıştı.
Duygu:"Beni kabul ettiğin için çok teşekkür ederim kızım. Sorunun cevabına gelecek olursak geleli üç buçuk dört saat oldu. Geldiğimizde saat üçtü şimdi yediye geliyor."
Anladım manasında hafif başımı salladım.
Karan ve doktorun odaya girmesi ile bakışlarımı onlara yönelttim.
Doktor:"Ooo! Tatlı kaçamakçısı uyanmış. Serumu çıkardıktan sonra gidebilirsiniz."
Doktor yanıma yavaş adımlar ile gelip serum iğnesini kolumdan yavaşça acıtmayacak şekilde çıkardı. Üzerine pamuk yapıştırdı.
Doktor:"Geçmiş olsun."
Diyerek yanımızdan ayrıldı.
Ben yataktan inip yere bakınca ayakkabım olmadığını fark ettim. Karan hızla yanıma gelip bir elini bacaklarımdan diğer elini de sırtımdan geçirerek beni hızlıca kucağına almıştı.
Aniden kucağına alınmam ile düşmemek için kollarımı hızla boynuna doladım.
Bedenim çok yorgundu ama buna rağmen bedenimdeki kanların hepsi yanaklarıma hücum ediyordu. Bunu hissettiğim için başımı göğsüne iyice saklamıştım.
Hareket ederken kısık sesli gülüşünü duymuştum. İlerlememiz dışında omuzlarınında kalkıp inmesi güldüğünü belli ediyordu. BEN DAHA DA KIZARDIĞIMI HİSSEDİYORDUM!
Kızarmamı yanlış anlamaması için başımı kaldırdım. Dudaklarımı büzerek aklıma gelen ilk soruyu sordum.
Şeker:"Çok ağırım demi! Kollarını ağrıttığım için özür dilerim."
Konuşmam ile hızla kaşlarını çatmıştı.
Karan:"Ne ağırı kızım? Tüy gibisin. Kaç kilosun sen çok hafifsin."
Şeker:"Kadının kilosu, erkeğin maaşı sorulmazmış niye soruyon oğlum?"
Karan:"Off! Dalga geçme. Adam akıllı sordum. Düzgün cevap ver."
Şeker:"45 kiloyum."
Karan:"Kızım seni evde hiç beslemiyorlar mı?"
Şeker:"Abilerim bana evde besleme muamelesi yapıyorlar."
Annem bana dönüp kaşlarını çatmışrı. Yani ciddi misin sen diyordu bana ehehe. Kesin eve gidince soracaktı.
Arabaya binip konağa gelmiştik. Karan benim inmeme izin vermeden yine beni kucağına bir çırpıda alıp arabadan inmişti. Asla şikayetçi değildim. Taşısındı köle bane.
Gözlerimi kapatmıştım. Açıkçası çok güzel kokuyordu... Çok uykum vardı ve yorgundum. Gözlerimi açınca istemsiz yavaş yavaş kapanıyordu. Gözlerimi tamamen kapatım başımın yaslı olduğu göğüse iyice sokulmuştum. Yerim çok iyiydi. Öneririm kızlar slayyyyy!
KARAN BARKIN'DAN DEVAM;
Şeker göğsüme iyice sinip uykuya dalmıştı. Tam kimseye bakmadan odasına çıkaracakken Kumsal ile karşılaştım.
Bana imalı imalı bakıp sırıtmıştı. Ardından göz kırpıp;
Kumsal:"Ooo! Abi yenge hayırlı olsun. Düğün ne zaman?"
Onun bu haline göz devirmiştim.
Kumsal:"Efekan yapma çocuğum. Gözlerin öyle kalacak."
Bunu derken kıkırdıyordu. Açıkçası Şeker ona iyi geliyordu. Kaza geçtikten sonra Kumsal ilk defa bu şekilde gülüyordu.
Şeker göğsümde biraz daha kıpırdanınca odaya geçtim.
Tam yatağa yatırdığım sırada kolumdan tuttu. Hâlâ uyuyordu.
Şeker:"Furkan kaçma çocuk gel buraya daha götüne florasan sokacaktık beraber."
Uykulu uykulu dediği şeyler ilestemsizce gülmüştüm. Demek ki florasanı Furkan'a sokmayı bu kadar çok istiyordu.
Yavaşça üzerini örtüp odadan çıktım. Tam içeriye gideceğimde arkamdan birisi boynuma kollarını doladı.
Kumsal:"Gardını al abi. Ben Mike Tyson hağğağğağağağğğ!"
Karan:"Sana Şeker ile takılmayı yasaklıyorum. Yanında kala kala ona benzemişsin iyice. "
Kumsal:"Aaa! Abi niye ki. Ben gelinimi çok seviyorum. İnanıyorum ki ona çok iyi bir görümce olacam bak görrr. Görrr ağğpbi göğğğr!"
O an aklına sanki birşey gelmiş gibi kolunu beline atıp yüzünü buruşturdu.
Karan:"Ne oldu? Niye ekşittin yüzünü?"
Kumsal:"Boş ver abi yine şu gey arkadaş. Sabah beni görümcem diye kovaladı."
Bunu demesi ile istemsizce kahkaha atmıştım.
Karan:"Bir daha derse canım gelinim diye de sen onu kovala."
Kumsal:"Üfff! Arkadaşlar komik değil komik değil!"
Bunu derken aradan eli bileğine gidiyordu.
Bileğine baktığımda mor ve tırnak izi çıktığını gördüğüm için hızla yanına yaklaşıp kolunu elime aldım.
Karan:"Ne oldu koluna?"
Kumsal:"Yok birşey abi ya. Sabah hem gey arkadaştan hemde Enes latostan kaçtım. Kolumu tuttu ondan öyle oldu boş ver hem sen birde karşı tarafı gör."
Ulan Enes senin ben yedi ceddini ... Devam etmek istemiyom lan. Yetererereerer!
Kumsal:"Ama abi birşey diyim mi. Sanırım çenesi çıktı. Yumruk attığımda çıt etti. En son o kadar korktular ki benden ikisi de beraber kaçacak delik aradılar."
Karan:"Aferin şekerim."
Gelip bana kollarını doladı ... Bende ona doldım ve saçlarını okşamaya başladım arada minnak öpücükler konduruyordum...
Kumsal:"Eee! kimin kardesiyim?"
Karan:"Kıçımın kardeşi."
Bunu demem ile beni ayağındaki terliği çıkararak kovalamaya başladı.
Karan:"Allah'ımın manyağı. Sal peşimi! Biliyorum bana aşıksın ama KARDEŞİZ BİZ KUMSAAALLLLL!"
Kumsal:"Kıçının kardeşiİİİİ!"
Tam o anda kıçıma terliği yemiştim.
Karan:"Hay ebeni! "
Kumsal:"Ayıp ayıp. Farkındaysan ikimizde ebesi aynı. Git Koray'ın ebesine söv. Onun ebesi farklı."
Bi' yandan sırıtıp diğer yandan öbür terliği fırlatıyordu.
ŞEKER ÇELİKOĞLU'N DAN DEVAM;
Uyandığımda karşımda Toprak vardı.
Toprak:"Lan oğlum yine ne boklar yedin de hastanelik manyak!"
Gözümü açar açmaz beni sorguya almasıda ayrı cabası.
Şeker:"Şekerim çıktı. Ondan oldu. Neyse sen çıkta ben üzerimi değişeyim."
Onu odadan yolladıktan sonra hızla duş alıp üzerimi giyindim. Odadan çıkıp yemek odasına geldiğimde bir tek ben eksiktim. Ne kadar uyursam uyuyayım hâlâ yorgunluk vardı üzerimde.
Masaya geçip oturduğumda kahvaltıya başlamıştık. Pek iştahım yoktu ama yine de elimden geldiğince birşeyler yemeye çalışıyordum.
Doğru düzgün hiçbir şey yememiştim. Hava almak için bahçeye çıktım. Bahçenin arkasındaki çardakta otururken bir teyze seslendi.
Teyze:"Kızım sen kimin kızısın? "
Hemen hemen benimle aynı uzunlukta olan duvarın yanına geldiğimde teyze beni süzdü. Rahatsız olmuştum ama belli etmemeye çalıştım.
Şeker:"Ben Ali'nin torunuyum teyze.
Ulaş'ın kızı."
Teyze:"Anladım kızım. Yabancı görünce merak ettim kim olduğunu."
Ben teyze ile konuşurken arkamdan birisi burnuma pamuk tutmuştu.
Benim daha çığlık atıpta debelenmeye fırsatım olmadan gözlerim de sanki bunu bekliyormuş gibi hızla kapanmaya başladı. Üzerimdeki yorgunlukta eklenince pekte uzun sürmemişti.
DEVAM EDECEK...
İbit arkadeşler. Bölüm nasıldı? Hehehe. Çoğu yer Rabia'nın fikriydi. Neyse ben diğer bölümğ yazmaya gidiyorum bayayy !!!!!
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
17.25k Okunma |
1.53k Oy |
0 Takip |
22 Bölümlü Kitap |