Selammm şekerlerim biliyorum bana çok fazla beddua ve tehdit ettiniz ama yani biraz ağır oldu 🥲 neyse yeni bölüme geçelim. (Birisi evime gelip bombalamakla tehdit etti. Çok korktum üğhüğhükfkvkİkkvXLXLHTOYLDDYO)
Medya Toprak
ŞEKER ÇELİKOĞLU'N DAN DEVAM;
Kapının aniden açılması ile gözlerimi oraya çevirdim. Karan karşımdaydı. Kumsal'a döndüğümde bir anlık göz göze geldik ve tekrar kapıya döndüğümüzde Hasan, Karan'ın boynuna sarılıp nefesini kesmeye çalışıyordu.
Gözümün önüne gelen görüntüler ile istemsizce sağ gözümden yaş aktı. Abim...
Kumsal'ın bağırması ile içimdeki acı daha da büyüdü.
Kumsal:"ABİİİİ! Bırak abimi oruspu çocuğu!"
Şeker:"Bırak Karan'ı! Abimle kardeşimi benden aldığın yetmedi mi?! Bırak lütfen bırak!"
Hıçkırıklarım ve göz yaşlarım birbirini kovalıyordu.
Karan'ın nefessizlikten bem eyaz olan teni kızarmıştı.
Hasan'ın onu aniden bırakması ile yere düştü. Karan'ın yere düşmesinin ardından Hasan'da yere düşünce Demir abim ile göz göze geldik.
Kumsal:"Demir abi! Lütfen bizi çöz!."
Demir, Kumsal'ın yanına gidip direkt onu çözmüştü. Kumsal kalkar kalkmaz sarsak adımlar ile abisinin yanına gitmişti.
Tek kolu ile yerden destek almaya çalışıyor bir yandan da öksürüyordu.
Demir abim yanıma gelip ellerimi ve ayaklarımı çözmüştü. Daha sonra yüzüme bakıp eli ile akan yaşlarımı siliyordu.
Demir:"İyi misin abim?"
Ben daha cevap veremeden hızla beni kendine çekip sarılmıştı. Bende çok geçmeden sızlayan kollarım ile ona sarılmıştım.
Kumsal, koluyla destek verdiği Karan ile beraber yanıma gelmişti.
Kumsal:"Şeker iyi misin?"
Şeker:"Şu an nasıl iyi olabilirim sence? Ve bunların hepsi senin yüzünden olmuşken. Ben ilk defa Toprak'tan başka birisine bu kadar güvenmiştim. Ama sen ne yaptın. Sana verdiğim güveni sikip attın."
Demir abim ve Karan'ın gözleri ikimizin arasında dolanıyordu.
Tam sandalyeden doğrulacakken gözümün kararması ile geri oturdum. Demir abim telaşla;
Demir:"Ne oldu? İyi misin abim? "
O an gözleri boynumda ve kollarımda dolaştı. Kollarımdan akan kanlar durmuştu ama boynumdan hâlâ kanlar akıyordu.
Abim hemen beni kucağına alıp dışarıya çıkarmıştı. Bedenime değen sıcak hava ile gözlerimi kapattım.
Abim beni oturtunca tekrar gözlerimi açtım. Arabanın arka koltuğunda oturuyordum. Hızla bagajdan ilk yardım kiti çıkarıp yanıma geldi.
Boynuma birkaç ilaç sürdükten sonra sardı.
Demir:"Kollarını fazla kareket ettirmemeye çalış. Bazı kesikler dikişlik ama şu an halledemem. Şimdi ben Karan'ı da alıp geliyorum."
Yanımdan ayrılıp hızla eve girdi. Karan'ın koluna girmiş ve arabaya yürütüyordu.
Arabanın uanına geldiklerinde Karan'ı ön koltuğa oturtacakken konuştum.
Şeker:"Hayır! Öne oturmasın. Ben Kumsal ile oturmak istemiyorum. Karan arkaya gelsin. Kumsal öne binsin."
Abim başı ile onaylayıp Karan'ı da yanıma bindirmişti. Yan yanaydık ve olduğumuz duruma rağmen kalbim küt küt atıyordu.
Demir:"Ben polisi arıyorum. Siz arabada oturun. "
Kumsal'da abimin yanındaydı. Biz ise arabada oturuyorduk.
Aşırı derecede stres olmuştum. Gelen bakma isteği ile başımı ona çevirdiğimde göz göze geldik. Gözlerimi kaçırmak için aniden başımı eğince boynum acımış ve ağzımdan bir inilti çıkmıştı.
Karan:"İyi misin?"
Aniden ellerimi tutması ile başımı kaldırıp ona baktım. Endişeyle bakıyordu. Yada ben öyle olmasını istiyordum birilerinin benim için endişelenmesini beni önemsemesini istiyordum.
Zar zor da olsa içtenlikle tebessüm edip konuştum.
Şeker:"İyiyim, teşekkür ederim."
Abimin ve Kumsal'ın arbaya binmesi ile yeni fark etmiş gibi ellerini hemen çekmişti.
Öne baktığımda Demir abim arabayı çalıştırmıştı. Kumsal ise başını cama yaslayıp yolu izliyordu. Çokta sikimde...
Uzayıp giden yolun ardından durmuştuk.
Şeker:"Neden durduk?"
Demir:"İhtiyaçlarımızı giderelim birde sen sabah kahvaltı da yapmadın sana yiyecek birşeyler alalım.
Karan arabanın Şeker'den taraftaki koltuğun cebinde insülin iğnesi var. Şeker'in vurulması lazım. Biz gelinceye kadar onu ayarla birşeyler atıştırdıktan sonra vuralım."
Arabadan inip gittiğinde arkasından Kumsal'da gitmişti. Beni neden bu çocuk ile baş başa bıraktılar ki. İstemsizce gerilmiştim.
Karan yanıma yaklaşınca kalbim mümkünmüş gibi daha da hızlandı. O yaklaştıkça yaklaşıyordu. Nefesimi istemsizce tutmuştum. Aramızda zaten fazla mesafe yoktu.
Hızla geri çekilince sessiz bir şekilde tuttuğum nefesimi verdim.
Bir elini ensesine atıp elindeki insülin iğnesini gösterdi.
Karan:"Bunu alacaktım da."
Sadece başımı salladım. Arabada bir sessizlik vardı ama fazla rahatsız etmiyordu.
Karan:"Çok korktuk biliyor musun? Açıkçası o an ne yapacağımı bilemedim. Seni o halde görünce elim ayağım birbirine dolandı.
O an o adama yalvarışın gözlerimin önünden gitmiyor. Seni korkurttuğum için özür dilerim. Kumsal ne yaptı onu da bilmiyorum ama onun adına da senden çok özür dilerim."
Şeker:"Özür dinlenecek bir şey yok. Beni bulduğunuz ve o adamın eline bırakmadığınız için teşekkür ederim."
Sürekli gözlerimi kaçırıyordum.
Karan:"Şeker, yanlış anlamazsan sana birşey sormak istiyorum."
Şeker:"Tabi sor."
Konuşurken asla yüzüne bakmamıştım. Utanıyorum oğlm ne yapayım.
Karan:"Benden korkuyor musun?"
Hızla başımı kaldırıp gözlerinin içine baktım.
Şeker:"Hayır! Niye korkayım? Nerden çıkardın bunu?"
Karan:"Hiç sadece ne zaman göz göze gelsek yada yan yana gelsek sürekli uzaklaşıyorsun. "
Şeker:"Hiçte bile öyle yapmıyorum. Hem ne zaman kaçırdım ki hıh!"
Gözlerimi istemsizce yine ksçırdığımda ağzından küçük bir kıkırtı çıktı.
Karan:"Bak yine kaçırdın. Kaçaksın kızım sen. Kaçak!"
Şeker:"Bana böyle deme!"
Sitemle konuşmam ile yüzünde bir sırıtış oluştu.
Karan:"Ne diyem hoca hanım mı diyem şah mı diyem ha! Kaçak!"
Şeker:"Bane."
Benim tepkim ile gözlerini açmış ardından büyük bir kahkaha atmıştı.
Bir kaç dakikanın ardından Demir abim gelmişti.
Karan:"Kaçağın kaçak abiside geldi. Arabada iki tane kaçak var."
Demir:"Ne kaçağı lan?"
Şeker:"Gaz kaçağı abi. "
Demir:"Ne lan? Osurdumuz mu? Araba zaten bir garip kokuyor anlamam lazımdı öf öf!"
(Aşk kokuyor abisi aşk. (◍•ᴗ•◍)❤(~ ̄³ ̄)~. ~R)
Diyerek yüzünün önünü yelleyip camları açması ile Karan ve ben kahkahalarımızı tutamamıştık. Gülerken yumruklamadan yapamayan birisi olarak Karan'ın omzuna yumruk atmıştım.
Karan bana ters bir bakış attığında yerime iyice sindim.
Şeker:"Özür dilerim abi!"
Yavru köpek bakışı olduğunu düşündüğüm bakışlarım ile Karan'a bakıyordum. Bu halimle ne kadar oluyorsa artık.
Karan:"Ne abisi ya! Ben senden gencim bir kere."
Demir:"Bence de abi demeli. Ne de olsa aranızda iki yaş var."
Şeker:"Ne? Sen benden iki yaş büyük müsün?"
Karan:"Yoo! Senden iki yaş küçüğüm."
Tip tip ona bakarken bir anda arabaya Kumsal'ın binmesi ile yüzümü düz bir çizfi haline getirdim.
Demir:"Al abim. Bunları ye daha sonra iğneni vuralım. Kumsal bunlarda senin için."
Abimin bana verdiği kutuyu alıp önüme açtım. İçindeki köfte,pilav,patates ve salataya resmen aşık bir şekilde bakıyordum.
Bir yandan arada Karan'a bakıyordum diğer yandan yemeğimi yiyordum. Amin ise arabayı sürüyordu.
Tekrar Karan ile göz göze gelince kutudaki köftelerden birisini uzattım.
Karan:"Hayır teşekkür ederim. Sen ye."
Şeker:"Ben bunları bitiremem. Al bak uçak geliyor geliyo ham. Ye sana çocum."
Karan:"Çocuğum mu? Şeker ben senden büyüğüm. Ne çocuğu?"
Şeker:"Ee! Sen demedin mi biraz önce sen büyüksün diye."
Bana sen iflah olmazsın bakışlarını atıp çataldaki köfteyi aldı. O onu yerken bende patates yiyordum.
Yemeği beraber yemiştik resmen.
Yol kenarında bir yerde durup kuruları çöpe atmış arka tarafta Karan olduğu için karnımdan iğneyi vurmuştu.
Karan o anda bacağımdaki hâlâ kanayan yarayı gördü.
Karan:"Bacağın. Kanıyor. Ne oldu oraya?"
Cevap vermek istememiştim. Abim ise arabadan inip benim yanıma gelmişti. Üzerimdeki pijama altının zaten her yeri kan olmuş yırtılmıştı.
Abim bagajdan ilk yardım kitini alıp önüme çömelmişti.
Kutudan bir makas çıkararak bacağımın kan akan kısmının biraz üzerinden pijama altını kesmişti.
Bacağımın yarıdan fazlası açılmıştı. Yara ve dikiş izleri ile dolu olan bacağımda gezdirdi biraz gözlerini. Derince nefes alıp yaraya baktı.
Demir:"Buraya dikiş atılacak ama hastaneye gidinceye kadar saralım ki kan akışı yavaşlasın."
Bacağımın o kısmını sarmıştı ve biz tekrar yola koyulmuştuk.
Benim gözlerim kafanıyordu. Hem yemek yemiştim hem yaralarıma ilaç sürülmüş ağrısı azalmıştı hem de şu an kendimi güvende hissediyordum.
Başımın düştüğünü hissettim ama gözümü açmaya dermanım yoktu.
Başım koyduğum yerden düşünce bir el tekrar omzuna yerleştirdi. Saçlarımda dolaşan eller ile daha çok mayışıp uykuya kucak açtım. Gel uyku gel kuçu kuçu.
KUMSAL BARKIN'DAN DEVAM;
Şeker'in dedikleri aklımda dolanıp duruyor. Ben bunları düşündükçe kafayı sıyırcak gibi oluyorum ama bi yandan ona da hak veriyordum. Onun yerinde olsam bende beni suçlardım.
Şimdi anlıyorum bende Tarık'tan başkasına neden başımı yaslayamadığımı olay dönüp dolaşıp yine bana patladı her neyse...
Kulaklığımdan hangi şarkılar çalıyor anlayamıyordum, dışarıya bakıyordum bedenim arabadaydı ama ruhum çok başka yerlerdeydi...
Şu an aklımda olan tek şey Şeker...
Yaklaşık 5dakika sonra benziklikte durmuştuk ben ağladığım için biraz toparlanmayı bekledim gözyaşlarımı silip arabadan indim.
Direkt markete dalmıştım kafamı dağıtmaya çalışıyordum kafamda hala kulaklık vardı.
İçeriyi geziyordum arkamdan Demir abi de geldi yanıma yaklaştı ben biraz tedirgin oluyordum. Onunda beni suçlamasından korkuyordum.
Elimi rastgele bir yiyeceğe attım elim titriyordu yiyeceği bırakıp durdum. Sadece durdum...
Benzinliğin tuvaletine gelip bir klozetin üzerine oturdum. Ne kadar oturdum bilmiyorum ama baya yarım saat kadar geçmişti sanırım. Yüzümden akan yaşları silip usulca kalktım.
Tuvaletten çıkıp arabaya oturdum. Sadece oturdum ve yolu izledim. Düşündüm. Neyi düşündüm onu bile bilmiyorum ama düşündüm. Boşluktaydım.
KARAN BARKIN'DAN DEVAM;
Şeker uyumuştu. Uyuması normaldi. Yoruldu, acı çekti.
Ellerim istemsizce saçlarına gitti. Sanki dokunmam ile kırılacağını hissediyordum.
Ben onu kırmaya korkarken insanlar onu bile isteye kırmıştı.
Bende başımı onun başının üzerine yaslayıp gözlereimi kapattım. Kokusu buram buram burnuma geliyordu ama kanla karışıktı. Buna rağmen içime çekmeye devam ettim.
Yavaş yavaş mayışırken araba durmuştu.
Arabanın durması ile gözlerimi açtım ve birkaç kez kırpıştırdım. Şeker'e baktığımda hâlâ uyuyordu.
Demir:"Hastaneye geldik. Şeker'i gösterelim geri döneriz Mardin'e."
Yavaşça kucağıma almıştım. Göğsüme iyice sinip rahat olacağı bir pozisyonda uyumaya devam ediyordu.
Hastaneye girdiğimizde Demir abi kayıt işlerini hallederken bende Şeker'i uyandırıyordum.
Karan:"Kaçak! Uyan hadi sabah oldu."
Gözlerini açıp şaşkın şaşkın bana bakmaya başladı.
Karan:"Günaydınlar kaçak hanim."
Dudaklarının kenarı kıvrılmıştı.
Şeker:"Bana kaçak deme ya."
Tam dönecekken tuttum. Tutmasam düşecekti manyak.
Karan:"Kızım manyak mısın sen? Burda dönmeyi nasıl düşünüyon? "
Bir an etrafına bakındı. O an fark etmiş olacak ki;
Şeker:"Oha! Ne ara aldın lan? Ben daha yeni arabada uzanıyordum."
Demir abi işlemleri halledip bizi doktorun yanına götürdü.
Demir:"Şeker, dikişlerini ben atmak isterdim ama burda çalışmadığım için pekte mümkün değil. "
Şeker:"Sıkıntı yok ama Karan abicim. Bırakır mısın? Kendim yürüyebilirim."
Küçümseyici olduğunu düşündüğüm bir şekilde baştan aşağıya süzdüğümde verilmişti.
Karan:"Bu ayakla mı yürüyeceksin?"
O an aklına gelmiş olacak ki eli ile alnına vurdu.
Demir:"Lan ne yapıyon? Vurma elini alnına. Zaten malsın vurunca daha da mallaşıp başımıza kalma."
Göz devirmişti. Ellerini nereye koyacağını bilemeyerek boynuma doladığında istemsizce nefesimi tutmuştum.
Doktorun odasına girdiğimizde güler yüzlü bir kadın vardı.
Daktır:"Hastamı alayım bakalım."
Kucağımaki Şeker'i odada bulunan yatağa yatırdığımda gerildiğini hissettim.
Kadin bacağındaki sargıyı açıp yaraya baktı. Yüzünü buruşturmuştu. Demir abinin yüzüne bakıp müzip bir şekilde gülümsedi. Aklı sıra Demir abiye cilve yapıyordu.
Daktır:"Derin gözüküyor."
Demir:"Farkındayım hanımefendi bende bir doktorum ama işimiz acil olduğu için buraya getirdim. Şimdi lütfen işinize bakar mısınız?"
Şeker'de kadının Demir abiye yaptığı cilveyi fark etmiş ve yüzünü buruşturmuştu.
Kadın elimdeki iğneyi uyuşturmak için dikilecek olan yaraların etrafına vurmaya başladı.
Şeker Demir abiye bakıp müzipçe sırıtınce niye sırıttıpını anlayamadım.
Şeker:"Aşkım, burdan çıkınca direkt annemlere gidelim mi?"
Demir:"Gidelim gidelim."
Şeker:"Alparslan, yine tuvalete düşmüş. Annem aradı gelin çocuğa bşr bakın ağlıyor diye."
Şeker'im dedikleri ile gülmemek için yanaklarımın içini ısırmaya başladım.
Şeker:"Ne gülüyon oğlum? Ben sana ananenlerde kal da kardeşlerine bak demedim mi? Alparslan, tek başına tuvalete gidemiyor.
Hayatım, birde sen kız. Beni hiç dinlemiyor. Artık büyüdü diye terlikleri falan yok sayıyor.
Anne terlikleri özlediysen akşam evde rövanş atabiliriz istersen oğlum."
Ben gülmemek için kendimi zor tutarken doktor kadın ise şokla bize bakıyordu.
Doktor:"Hanım efendi bu genç çocuk sizin oğlunuz mu?"
Şeker:"Evet benim oğlum. Nasıl yakışıklı değil mi aynı anasına çekmiş ama huylarını babasından almış babası kılıklı."
Doktor:"Çok genç duruyorsunuz. Bu genç adamın oğlunuz olduğunu duyduğumda biraz şaşırdım kusura bakmayın. "
Şeker:"Önemli değil. Zaten beni sürekli oğlumun kardeşi sanıyorlar. Arkadaşları ise beni sürekli sevgilisi sanıyorlar değil mi oğluşum."
Yanınsa oturduğum için aniden yanaklarımı tutup mıncırmasıyla başlamıştı. Ben ise yanaklarımı kurtarmaya çalışıyordum.
Karan:"Yanakalrımı bırak anne!"
Sitemle söylenince sırıtmıştı. Bu sefer fısıldayarak;
Karan:"Yanaklarımı bırak kaçak yoksa annemlere beni taciz etti diye şikayet ederim bak. "
Hızla ellerini çekmişti.
Doktor:"Uyuştu mu?"
Şeker:"Yeteri kadar uyuştu. "
Kadın kikkatle var nazikçe dikiş atarken sanki bilerek Şeker'in canını yakmaya çalışıyormuş gibi batırıyordu iğneyi.
Demir abi kadının elinden iğneyi alıp narince dikiş atmaya başlamıştı.
Şeker bana dönüp kaşları çatık bir şekilde;
Şeker:"Karan! Oğlum ben sana babası kılıklı diyorum ama baban gibi çapkın değilsin değil mi oğlum? Sevgilin var mı?"
Karan:"Hayır sevgilim yok anne ama sevdiğim bir kız var."
Şeker:"Ben bu kızı tanıyor muyum çocum? Anası kim babası kim helal süt emmiş mi sevdiği var mı?"
Karan:"Anne ne yaparsan yap ne kadar araştırısan araştır ben söylemediğim sürece ulaşamazsınız. "
Şeker:"Hay bu günleri de mi görecektim beğğn! Oğlum oruspunun birine tutulmuş lilililililili!"
(PUAHHSHSHAHAHHAHAHAHAHAHAAJAJAJSJSJSJJ ~N)
Dedikleri ile kaşlarım havaya kalkmıştı.
Karan:"Anne valla bak tanısan sende çok seversin öyle birisi değil. Senin gibi hatta huyları sana çok benziyor."
Şeker:"O zaman tanıştır bir ara beni gelinimle. Ama şu an evlenemezsiniz. Daha kaynana olmak için çok gencim yavrucum."
Demir abi dikişi bitirdiğinde ayağa kalkıp tam Şeker'i alacağımda göz devirdi.
Şeker:"Bırak bırak. Baban alsın beni kucağına."
Onun öyle demesi ile Demir abi kucağına alıp kapıdan çıkmıştı. Bende ördek yavrusunun annesinin peşinde dolandığı gibi arkalardında dolanıyordum.
Demir:"Karan al anneni. Ben işlemleri halledinceye kadar siz arabaya gidin."
Demir abi annen derken ima yapmıştı. Şeker ise ona göz devirip kucağıma gelmemeye çalışıyordu. En son Demir abinin çikolata sözü ile gelmişti.
Hastaneden çıkar çıkmaz kahkahamı daha fazla tutamayıp gülmüştüm.
Karan:"Canım annem. Alparslan demek tuvalete mi düştü? "
Şeker:"Evet düştü var mı diyeceğin?"
Karan:"Belki de düşmedi yüzme öğreniyor."
Bunu demem ile ensemdeki eli ile şaplak atmıştı. Bir yandan yüz ifadesinden de belliydi onunda gülmemeye çalışıyordu.
Karan:"Gül gül."
Şeker:"Yoo! Papatya."
Bunu der demez sanki dünyanın en komik esprisini yapmış gibi gülmeye başladı.
Arabaya geçip oturduğumuz da Demir abiyi beklyorduk. O da gelince yola koyulduk.
Demir:"Şeker abicim bu senin ikinci kezz kıskançlık krizin oluyor."
Şeker:"Hiçte bile kıskanmadım. Ben senin nereni kıskanayım onlardan? Rahatsız olmuşsunuzdur diye dedim öyle Allah Allah!"
Demir:"İlkinde de aynı bahaneyi sundun. O değilde Karan nasıl sana benziyor? Göz desen senin ela onun yeşil, burun desen senin fındık onun düz büyük, saç desek onun siyah senin kırmızı. Gram alakanız yok birbirinizle. "
Karan:"Abi, Şeker bana 'Babası kılıklı.' dediğinde gülmemek için götümü yırtacaktım az kalsın."
O anda gözüm Kumsal'a takılmıştı.
Karan:"Kumsal şekerim, iyi misin?"
Bunu dememle irkilmişti beklemediği yerden sormuştum sanırım. Kulaklığı çıkarıp bana doğru döndü ve;
Kumsal:"Ha? Birşey mi sordun abi duymadım da."
Karan:"iyi misin?"
Gözlerinde bi' çökmüşlük vardı. Ten rengi daha da mümkünmüş gibi beyazlamıştı.
Kumsal:"İyiyim... Ha bu arada Şeker iyi misin?"
Şeker sadece göz devirip başını sallamıştı.
Şeker'e baktığımda uyukluyordu. Omzuma düşen başını kucaklarıma yatırdım. Kendiside rahat edeceği şekilde yayılmıştı.
Bir elim istemsizce yine saçlarına gitti. Yumuşacıktı... Dudağında ki yara çok kötü duruyordu. Yüzü solgundu, her yeri yara bere içindeydi.
***
Şeker yol boyunca uyumuştu. Biz ise Mardin'e gelmiştik. Uyandırmamaya çalışarak kucağıma aldım.
Karan:"Abi ben Şeker'i odasına götürüyorum."
Demir:"Tamam kardeşim. Bende arabayı park edeyim."
Şeker'i odasına götürürken Furkan ile karşılaşmıştık. Birşeyler söylemek istiyordu ama çekiniyor gibiydi.
Karan:"Şeker'i odasına götüreyim. Sonra konuşuruz."
Furkan:"Tamam."
Odasına girip yatağa yavaşça bırakmıştım. O ise elimi tutmuştu.
Şeker:"A-abi! N-ne olur bırakma beni. K-kağan abi!"
Kağan'da kimdi?
Karan:"Tamam burdayım geçti geçti."
Biraz sakinleştikten sonra nefesleri düzeldi. Yanından kalkıp yavaşça odadan çıktım.
Çıkmam ile Furkan ile karşılaştım.
Furkan:"Odadan çıkman niye bu kadar uzun sürdü?"
Karan:"Gelmburda konuşmayalım. "
Kendi odama götürmüştüm. Yatağa oturunca o da gelip yanıma oturdu.
Karan:"Yatağa bıraktığımda elimi tutup gitme dedi. İlk başta anlayamadım ne dediğini sonra Kağan abi dedi. Kağan kim sen tanıyor musun Furkan?"
Furkan:"Bende tanımıyorum ama babamlara diyeyim araştırsınlar. Şeker'i nerde buldunuz?"
Karan:"Açıkçası Toprak'a sordum. O da üvey babası yapmış olabilir dedi. Eskişehir'e geldiğimde ne ara geldiğini anlamadığım Kumsal ile karşılaştık.
Eve girip ararken Kumsal kayboldu. Aşağı kata bodruma indiğimde ikisi de sandalyede bağlıydı.
Açıkçası ikisi içinde çok korktum. Ben daha ne olduğunu anlamadan beni boğmaya kalkıştı it herif.
Ben ondan kurtulmak için cebelleşirken bir anda Demir abi geldi. Adamı etkisiz hale getirdi.
Polisi arayıp ordan kaçtık işte. Şöyle birşeyde vardı. Buse ilk defa korkmuş duruyordu. Annesi de aynı şekilde baya tırsmıştı. "
Furkan:"Adamı aldılar mı peki?"
Karan:"Bilmiyorum. Polisi arar aramaz ordan uzaklaştık. Şeker zaten çok kan kaybetmişti. Acil hastaneye gittik ama o halde bile abisini kıskanmayı beceriyor ya helal olsun."
Furkan:"Abim anlatmıştı bir ara yine o olay mı? Alparslan tuvalete düştü?"
Bunu demesi ile başımı sallayarak gülmeye başladım. O da benle birlikte gülünce biraz da olsa kafam dağılmıştı.
Karan:"Toprak nerde?"
Furkan:"Hapiste. Hemde ev hapsi. "
Karan:"Nasıl yani? "
Furkan:"Tarık ile ikisi ikizmiş. Annesi ve babası bunları öğrendikten sonra gitmesine izin vermediler. Ohh be! Şükür sonunda kurtuldum kumandan."
TOPRAK DENİZ'DEN DEVAM;
Geleli kaç saat olduğunu bilmiyordum DNA testi yapılmıştı ve sonucu bekliyorduk ama şu anda tek isteğim Şeker'imi görmekti. Bana verilen odanın yatağında öylece uzanıyordum.
Telefonuma düşen arama ile hemen cevap verdim.
Toprak:"Alo Ertuğrul abi buldunuz mu Şeker'i?"
Ertuğrul:"Evet bulduk ama onun için aramadım."
Toprak:"Ne için aradın öyleyse?"
Ertuğrul:"Kardeşim şu an evde ama senden önce onu gördüm ve ilk ben sarılcam onu haber etmek istemiştim. Kudur köşke kral ben oldum. "
Toprak:"Sen bu ara çok Prens izliyon herhalde Ertuğrul abi. Elimde olsa hiç düşünmeden gelir Şeker'in yanaklarını
ısırırdım."
Ertuğrul:"Höst! Sen kimsin de kardeşimin yanaklarını ısırıyon lan it?!"
Toprak:"O benimde kardeşim. "
Ertuğrul:"Gel de onu külahıma anlat. Siz sadece arkadaşınız. Ama ben onun abisiyim abisiii!"
Toprak:"Yoo! Biz Şeker ile süt kardeşimiz bir kere!"
Ertuğrul:"Anne ne diyo bu çocuk. Ne diyon lan Toprak çocu!"
Telefonu yüzüme kapatması ile sırıtmıştım. Bir yandan Şeker'de bulunmuştu bu yüzden mutluydum ama yanında olamadığım için de mutsuzdum.
Kapının çalınması ile oraya döndüm.
Toprak:"Gel!"
İçeriye kıvırcık saçlı, hafif çilli yaklaşık benim yaşlarımda, beyaz tenli bir kız gelmişti.
Kız:"Bilal Bey ve Feyza Hanım sizi bekliyor efendim."
Toprak:"Niye ki?"
Kız:"Bilmiyorum bana sadece sizi çağırmam buyruldu."
Başımı salladım.
Toprak:"Tamam geliyorum. Acaba beni yanlarına götürür müsün?"
Kız:"Tabi efendim."
Kız önde ben arkada ilerliyorduk. Feyza Hanım ve Bilal Bey'i görünce hızla kızın yanından geçerek yanlarına ilerledim.
Kızın yanından geçerken istemsizce irkilmiştim.
Karşılarında duran koltuğa oturdum.
Toprak:"Buyurun beni çağırmışsınız?"
Bilal:"Belinay sen bize birer tane türk kahvesi yapar mısın? "
Kız gitmeden önce nasıl içtiğimi sormuştu ve gitmişti. Ben ise sadece gözlerine bakmıştım.
Gözümün önüne gelen yeşil gözleri göndermek için başımı sağa sola salladım.
Bilal:" Toprak, sonuçlar geldi ve sen bizim oğlumuzsun. "
Toprak:"Zaten düşünebiliyordum. Feyza Hanım ile çok benziyorduk."
Feyza:"Bizim düşüncemiz senin bundan sonra bizim yanımızda kalman. Daha doğrusu bizim ile yaşamanı istiyoruz."
Toprak:"Olmaz!"
Direkt düşünmeden reddetmiştim. Çünkü; aklımda ki tek kişi Şeker'di ve okulum, beni şimdiye kadar büyüten Sema ve Selma teyze süt annem hepsi Eskişehir'deydi
Feyza Hanımın gözlerinin dolduğunu görmüştüm.
Bilal:"Bir nedeni var mı yoksa bizi istemediğin için mi?"
Derin bir nefes aldım ve nedenini açıkladım.
Toprak:"Birincisi okulum, arkadaşlarım, beni büyüten Sema ve Selma teyzem,süt annem ve en önemlisi de Şeker yani en iyi arkadaşım, ikizim,dostum, süt kardeşim orda. Ben ordaki düzenimi bozupta buraya yerleşemem."
Bilal:"Bende bu konuya değinecektim. Açıkçası Şeker ile görüşmeni istemiyorum. Diğerlerine gelirsek istediğin zaman Eskişehir'e onları ziyarete gidebiliriz."
Toprak:"Ne! Siz şaka mı yapıyorsunuz? Farkındaysanız ben şu anda bu evde resmen alı koyuluyorum. Siz ise bana gelmiş diyorsunuz ki bizimle yaşa. Çokta kolaydı değil mi? Ordaki AİLEMİ bırakıp buraya yerleşmek, arkadaşlarımdan ayrılmak. Asla öyle birşey olmayacak ve Şeker ile görüşüp görüşmeyeceğimi de size sormadım.
Benim zaten bir ailem var. Bu demek oluyor ki sizi ne kadar biyolojik oğlunuz olsamda ailem olarak görmüyorum ve asla görmeyeceğim."
Hızla salondan çıkıp bana verdikleri odaya geldim. Telefonum orada kalmıştı ama önemli değildi.
Birkaç dakika sonra kapım çaldı.
Toprak:"Gidin sizinle konuşmak istemiyorum!"
Belinay:"Efendim benim. Kahvenşzi getirmiştim."
Toprak:"Gel Belinay gel. Bu arada bana efendim yerine Toprak dersen daha iyi olur benim açımdan."
Belinay:"Tamam Toprak."
Kahvey önüme bırakınca gözlerine baktım. Meraklı gözlerle bana sanki birşeyler sormak istiyordu.
Toprak:"Bir şey mi sormak istiyorsun?"
Belinay:"Açık olmak gerekirse evet. Sizi burda zorla mı tutuyorlar?"
Sorduğu soru ile istemsizce dudaklarımın kıvrıldığını hissettim.
Toprak:"Açık olmak gerekirse evet. Zorla tutuyorlar. En iyi arkadaşım, dostum,kardeşim dediğim hatta süt kardeşim olan kız ölümden döndü ama yanına gidemiyorum. Bu da yetmezmiş gibi onla görüşmemi yasakladılar ve benim buraya taşınmamı istiyorlar. Orda beni büyüten insanları bırakamam ben. Onlara karşı yaptığım bir saygısızlık olur."
Belinay:"Seni anlıyorum diyerek yalan söylemicem ama şunu demek istiyorum ki biraz onlara zaman tanı. Alışmaya çalış. Onlarında endişelereri, kaygıları var.
Senin onları terk edip yüzlerine dahi bakmamandan, tekrar çocuklarını kaybetmekten yana bir sürü korkuları var. Bana sorarsan birkaç gün burda kal. Daha sonra zaten seni dinleyeceklerdir. "
Toprak:"Denerim ama benim telefonumu almam lazım. "
Hızla ayağa kalkıp odadan çıktım. Salona gelince telefonumu aradım ama bulamadım.
Feyza:"Birşey mi arıyorsun oğlum?"
Toprak:"Acaba benim telefonumu gördünüz mü?"
Bilal:"Bende ama burda kalmayı kabul edinceye kadar bende kalacak."
Toprak:"Tamam burda kalıcam."
Bilal:"Pek inanamadım gibi. O yüzden vermiyorum."
Bu neyin kafası amk. Sinirle soluyarak tekrar odaya gireceğimde Belinay ile karşılaştık.
Toprak:"Belinay, acaba izin verirsen telefonunu kullanabilir miyim?"
Hızla cebinden telefonunu çıkarıp bana uzattı.
Belinay:"Tabi buyur. Ben şimdi gidiyorum mutfakta biraz işlerim var. "
Toprak:"Tamam ben işim bitince sana veririm geri teşekkür ederim."
Kız baş selamı vererek yanımdan ayrılmıştı ve gözleri cidden çok güzeldi. Birde oğlum bu kız kıvırcık saçları nasıl kavarmadan saatlerce böyle duruyor amk. Neyse.
Odaya girip telefonu açtım. Şifresi yoktu. Evin internetine bağlıydı. Önce Şeker'in numarasını kaydettim. Daha sonra WhatsApp'tan görüntülü aramıştım.
İlk başta açmamıştı ama bir kaç kere çaldırınca açtı. Ekrana Şeker'in düşmesi ile gülümsedim ama baya bitkin ve yorgun duruyordu. Yüzü yara bere içindeydi.
Toprak:"Şeker'im. Nasılsın?"
Şeker:"Toprak? Sen misin? Bu kimin telefonu?"
Toprak:"Uzun hikaye ama sen söyle bakalım iyi misin? Seni çok merak ettim ama gelemedim yanına. Ertuğrul abim yada Furkan anlatmıştır. "
Şeker büyük bir kahkaha atmıştı ama sanırım canı yanmıştı. Bu yüzden yüzünü buruşturdu.
Şeker:"Evet anlattılar. Furkan hatta dedi ki ' Yaşasın artık kumamdan kurtuldum. Tek tabancayım' dedi. Ertuğrul abim ise baya dalga geçti gelemedim diye.
Açıkçası senin adına mutlu oldum. Gerçek aileni bulmuşsun ama bir yandan da üzüldüm. Sana daha kaçırılma libidosu, fantazisi anlatacaktım."
Toprak:"Buluşabilirsek buluştuğumuz bir zamanda anlat bana. Kesin kaslı, yakışıklı erkeğin seni kurtarmıştır. "
Bunu deyince büyük bir kahkaha attım ama o yüzünü buruşturdu.
Toprak:"Ne oldu lan?! Yoksa kaslı erkek yerine Mustafa gibi pırasa mı geldi?"
Bu sefer yüzünü iyice ekşitti.
Şeker:"Yoo! Beni Karan kurtardı ama Allah'a şükür o kurtarmış. Mustafa falan olsa tövbe bismillah beni taşıyacam diye hık diye giderdi."
Biraz daha konuştuktan sonra telefonu kapatmıştık. Telefona gelen bildirim ile kaşlarımı çattım. Birisinden mesaj gelmişti.
Canım🤍: Arka bahçede ki çardaktayım işin bittiyse çabuk gel askim muah! 🫠
Kimdi bu amk. Fazla kurcalamadan telefonu kapattım. Güzel, çekici kız sonuçta sevgilisi olması normal.
Merak ediyordum mesajı atan kişiyi. Yakışıklı mı yoksa tipi mala mı benziyor diye. Hızla kalkıp odadan çıktım.
Mutfağa geldiğimde Belinay yemek yapan annesine yardım ediyordu.
Toprak:"Teşekkür ederim Belinay. Bu arada birisinden mesaj geldi sanırım. Bir bak istersen."
Telefonu alıp gülümsemişti.
Mutfaktan çıkıp arka bahçeyi gösteren odaya çıktım tekrar. Perdeyi aralayıp dışarıya bakmaya başladım.
Çardakta birisi oturuyordu ama belli değildi. Belinay yanına gelince ona bir mektup zarfı uzattı.
Zarfı alıp geri seke seke eve girdi. Bende tam perdeyi kapatacakken çardaktan çıkan kişi ile tekrar oraya döndüm.
DEVAM EDECEK...
Hello bebişleriimmmm! Bölüm nasıldı bir yorumlarınızı alalıym efendim. Bu arada Canım 🤍 sizce kim olabilir? Düşünün bakem neyse yeni bölümde görüşmek dileğiyle hoşçakalın byeee 🤎🤎🤎
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
17.25k Okunma |
1.53k Oy |
0 Takip |
22 Bölümlü Kitap |