20. Bölüm
Nazire Sultan Doğan / Toz Şeker (Gerçek Ailem) / [20.BÖLÜM] EVDEKİ YABANCI...

[20.BÖLÜM] EVDEKİ YABANCI...

Nazire Sultan Doğan
toz_seker

Miraba kavdeslerim umarım yeni yılda çko mutlu olursunuz. Bol bol paralarımız olur inşallaahhhh! Neyse biz saçmalamadan yeni bölüme geçellimm!

ŞEKER ÇELİKOĞLU'DAM DEVAM;

Duyduğum çığlık sesi ile istemsizce yerimden sıçramıştım. Sıçramanın etkisi ile her yerim acımış ve ağzımdan acı dolu bir inleme kaçmıştı.

Yerimden kalkıp sarsak adımlar ile kapıya yöneldim. Bir çığlık sesi daha duyduğumda irkilmiştim. Aynı benim attığım ama kimsenin duymadığı çığlıklarım gibiydiler ama duymuştum ben.

Kapıdan dışarı adımımı attığımda Alparslan abimin kucağındaki Ertuğrul abim ile karşılaştım. Bu haline gülmek istemiştim ama burda olaylar dönüyordu o yüzden daha sonra gülmek için aklıma not aldım.

Ertuğrul abim bayılmıştı. Ben ne olduğunu anlamadan birisi beni kucağına almıştı. Alan kişiye baktığımda Emre abimdi.

Şeker:"Ne oluyor burda? Ertuğrul abime ne oldu?"

Emre:"Eve fare girmiş. Ertuğrul'da sana çorba yapmak için mutfağa gidince fare ile karşılaşmış. Ertuğrul fareden çok korkar. Sonrası da çığlık çığlığa işte."

Başımı sallayarak anladığımı belirttim.

Alparslan abim, Ertuğrul abimi yukarı kata götürürken diğerleri fare arıyorlardı. Benimde uykum kaçtığı için salonda oturuyordum.

***

Uzun bir süre fare aramışlardı ama görünürde yoktu.

Ertuğrul abime gelecek olursak iyiydi ama ne kadar ısrar etselerde odadan çıkmamıştı.

'O fareyi bulmadan odadan sikselerde çıkmam.' demiş. Hah! Haspam. Hüçücük fareden korkuyor.

Ona nazaran ben fareleri severdim. Hasan beni bodruma kilitlediğinde bana küçükte olsa yiyecek birşeyler getirirlerdi.

Neyse konumuza dönelim.

(Bu arada arkadeşler yazarınız farelerden asla ama asla korkmuyo aksine çko sevio. ~N)

Ulaş:"Hatunum valla yeter hiç bir yerde fare falan yok. Yanlış görmüşsünüzdür belki de."

Annem sinirli bir yüz ifadesi ile sağ elini beline koyup babama baktı.

Duygu:"Ne yani sen bana yaşlı mı demek istiyorsun Ulaş? Ben senden gencim bir kere hem ben ne gördüğüme eminim. Kocaman fareydi."

Ulaş:"Tamam hatunum. Sakin ol daha gençlere taş çıkarırız biz."

Annem babamın dediklerine gülerken bir yandan da göz devirmeyi ihmal etmemişti.

Bu hallerini sırıtarak izliyordum. Babam gelip kendini yanıma atınca bir ses duyar gibi oldum ama sanırım yanlış duymuştum.

Ulaş:"Şeker hanım nasılsınız? Daha iyi msisiniz?"

Şeker:"İyiyim Ulaş Beycimğim. Eşiniz nasıl?"

Ulaş:"Nasıl olsun işte ya. Her zamanki gibi hırçın hatunum ama ben onu her hali ile çok seviyorum."

(Bunlar aşık yağğğğğĞĞĞğĞğğĞĞ! ~N)

Tam o sırada aynı sesi tekrar duymuştum. Artık cidden duyduğuma emindim çünkü konuşma sırasında birkaç kere daha duymuştum.

Ulaş:"Neyse kızım annen daha da sinirlenmeden yanına gideyim sende uslu uslu burada otur."

Başımla onu onaylarken o ise yanımdan kalkmıştı. Babam gittikten sonra sesler kesilmişti.

Etrafa bakınırken koltuğun üzerini kaplayan örtüdeki kabarıklık dikkatimi çekmişti. Tam da babamın oturduğu yerdi. Örtü hafif açılmıştı. Açılan yerlerini kapayıp düzeltirken elime gelen şey ile durdum.

Örtüyü kaldırıp altına baktığımda ölmüş yavru bir fare ile karşılaştım. Ama bu çok tatlığğğğ!

İçten içe ölmemesini istiyordum. Elime aldığımda bedeninin soğuduğunu ve nefes almadığını fark ettim. Açıkçası üzülmüştüm.

Gözlerim istemsizce dolmuştu ve sağ gözümden bir yaş akmıştı.

Artık kendimi tutamamış ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştım.

Benim sesimi duymuş olacaklar ki abimler yanıma gelmişti.

Gökhan:"Ne oldu lan niye ağlıyon?"

Elimdeki fareyi kaldırıp gösterdiğimde gözleri büyümüştü.

Buray:"Oha! Abla sen nasıl yakaladın onu?"

Furkan, Buray'ın ensesine vurmuştu.

Furkan:"Lan benim salak kardeşim. Kız burda ağlıyo sen fareyi nasıl yakaladığını soruyon. Acaba sen normal misin?"

Buray:"Öff! Tamam ve! Biz kaç saattir fare arıyoz ablam yakalayınca da şaşırdım abi."

Demir abim fareyi elimden peçete ile almak istemişti ama ben izin vermemiştim.

Demir:"Abim bırak ne yapıcaksın ölü hayvanı. "

Şeker:"Ama abi çok tatlı. Ve babam bu tatliş şeyi öldürdü."

Emre:"Babam mı? Babam kaç saattir bizim yanımızda fare arıyo. Ne ara gelip öldürdü?"

Hıçkırıklarım birbirini kovalarken Emre abim önüme eğilip göz yaşlarımı silmeye başladı.

Emre:"Tamam birşey demedim ağlama."

Babamın sesi ile ona döndüm.

Ulaş:"Kim ağlattı lan benim kızımı? Hangi meymenetsiz?"

Benim cevap vermeme kalmadan abilerim cevap vermişti.

Abişler:"Sen!"

Babam yanıma geldi ve kapalı olan ellerimi tuttu içinde fare olduğunu bilmeden.

Ulaş:"Ne oldu kızım? İstemeden kalbini mi kırdım? Özür dilerim ay parçam."

Şeker:"Baba sen fareyi öldürdün."

Ulaş:"Ne ara ve benim bundan niye haberim yok."

Şeker:"Baba sen benim yanıma oturunca koltuk çarşafının açıldığını gördüm. Onu düzeltirken fark ettim. Sen farenin üzerine oturmuşsun."

Bunu demem ile abi tayfası büyük bir kahkaha atmıştı ama ben gülmemiştim.

Ulaş:"Eee tabi kızım bende bu göt varken kimse bana yen bakamaz."

Alparslan:"Yalnız kasa sağlam reis."

Annem babamın poposuna vurunca istemsizce göz yaşlarımın arasından kıkırdamıştım.

Duygu:"Şimdi söyle bakalım küçük hanım neden ağlıyorsun?"

Annem neden ağladığını sorunca abilerim koca bir kahkaha atmıştı.

Onlara katil civciv bakışlarımı atarak susturmulrum tabikide.

Şeker:"Fare öldü diye ağladım. Bak sana minnacık daha yavru."

Avcumu acıp fareyi gösterdiğinde babam ellerini hemen çekip kendini yere atmıştı. Demek ki sende fareden korkuyorsun reis. Öğrendiğim iyi oldu.

***

Fare için küçük bir cenaze yapmıştık. Arka bahçeye gömdükten sonra eve girdik.

Ben odama çıkarken annemler babanemler ile salonda oturuyorlardı. Bu gün Barkın'ları hiç görmemiştim.

Zaten ne gerek var diyerek odaya girdim.

Artık çok terlemiştim ve banyo yapmam lazımdı. En son banyo yapalı dört gün oldu abi dört. Saçlarım yağlanmış ve ekşi ekşi kokuyordum artık.

Tek başıma yaparken zorlanacaktım ama annemin yaralarımı görmesini pek istemiyordum.

Üzerimdeki hırkayı çıkarıp içimdeki kısakollu ila kaldım.

Dolaptan su geçirmez bantlardan alıp açık yaraların üzerini sarmıştım. Son olarak bacağımdaki yarayı sararken kapı tıklatıldı.

Üzerimden çıkradığım hırkayı bacaklarıma örtüp kapıya döndüm.

Şeker:"Gel!"

Kumsal başını uzatıp bana baktı.

Kumsal:"Gelebilir miyim?"

Sessizce başımı salladım. İçeri girip kapıyı ardından kapatınca hırkayı çekip bacağımı sarmaya devam ettim. O ise sessizce beni izledi.

Ben bacağımın son yara olduğunu düşünerek ayağa kalkacağım sırada Kumsal'ın bana seslenmesi ile durdum.

Kumsal:"Boynundaki kesiği sarmayacak mısın?"

Onun hatırlatması ile boynuma yöneldim ama kollarımı kaldırdığım için canım yanmıştı.

Kumsal hemen elimdeki sargı bezini alarak yavaşça boynuma doladı. Boynumda sarıldıktan sonra tam banyoya girmek için hazırlanıyordum ki Kumsal beni durdurdu.

Kumsal:"Şeker banyo yaparken yardım ister misin? Hani kolların yara ya tak başına yapamazsan diye şey ettim."

Yere bakıyordu. Ben ise onu odada bırakıp giyinme odasından üzerime giyecek iç çamaşırı, bordo kısa bir şort ve siyah sporcu atleti aldım.

Giyinme odasından çıktığımda Kumsal'ın hâlâ orada olduğunu fark ettim.

Şeker:"Kumsal, üzerimdekileri çıkarmama yardım eder misin?"

Yanıma gelip tişörtümün uçlarından kaldırıp çıkardı. Beraber banyoya geldiğimizde küveti sıcak su ile doldurup ayarlamıştı.

Küvete girince istemsizce irkilmiştim. Suya yavaşça oturunca o da yanıma gelip saçlarımı ıslarmış ardından şampuanlamaya başlamıştı.

O saçlarımı sabunlarken bende bedenimi hafif hareketlerle keseliyordum.

Ben sıcak su ile mayışırken işimiz bitmiş bende durulanıp sudan çıkmıştım.

Bu süre zarfında asla konuşmamıştık.

Suyu boşaltıp banyodan çıkmıştı. Ben ise üzerime bornoz geçirip giyinme odasına giyinmeye gitmiştim.

Üzerimi elimden geldiğince giyindikten sonra giyinme odasından çıkıp yatağa oturdum. O ise nerden bulduğunu bilmediğim tarak ile saçlarımı taramaya başladı.

Saçlarımı kabarmaması için hafif nemli bırakmıştı. Kuruması ile gözlerime girmeye başlayan kahküllerim ile ofladım. Gerçek ailemin yanına geldiğimden beridir hiç kesmemiştim ve biraz uzamışlardı.

Şeker:"Makas var mı?"

Hızla odadan çıkıp birkaç dakika sonra geri döndü. Elindeki makası bana uzattı.

Önüme bir eşarp açtım ki kesilen saçlar yere dökülmesin. Saçlarımı tarak ile tarayıp hafif fön çekmiştim ki şekli tam belli olsun. Uçlarından biraz aldıktan sonra tamamdı.

İşim bitince eşarbın üzerindeki saçları banyo çöpüne atıp geri odaya geldim.

Şeker:"Teşekkür ederim."

Elimdeki makası geri verdiğimde alıp hemen odadan gitti. Bu neyin kafası kavdes?

Bedenimde ki sargı bezlerini yavaşça açmıştım. Çünkü; Demir abim üzeri açık duran yara daha hızlı kabuk başlayıp iyileşir demişti.

İşim bitince ışığı kapatıp yatağa uzandım ve uykunun gel kuçu kuçu diye beni çağırmasına göz devirdim.

KARAN BARKIN'DAN DEVAM;

Bu gün Şeker'i hiç görmemiştim. Neler olduğunu sormak Kumsal'ın yanına geldiğimde yatakta oturduğunu gördüm.

Yanına oturdum. Ellerini tuttuğumda bana baktı.

Karan:"Kumsal, Şeker ile aranızda ne oldu?"

Gözleri dolmuştu.

Kumsal:"Abi inan ne olduğunu bende bilmiyorum. Kazadan sonra ara ara ne yaptığımı unutuyorum.

Şimdi o Hasan denen adam onu polise şikayet ettikleri için Şeker'i kaçırmış. Şeker'e şiddet uyguladığını sadece ben, Toprak ve Şeker biliyormuş.

Şeker, Toprak'ın yıllardır arkadaşı olduğunu ve hiç kimseye söylemediğini söyledi ama birisi ihbarda bulunmuş. O da benden şüpheleniyor.

Açıkçası bende kendimden şüpheleniyorum. Ne yaptığımı unutuyorum. "

Ağlamaya başlamıştı. Kollarımı ona sarıp yüzünü göğsüme bastırmıştım.

Bir süre ağladıkltan sonra sesleri iç çekişkere döndü.

Kumsal:"Abi, biraz önce Şeker banyo yaparken benden yardım istedi. Bende yardım ediyordum sonra e sonra ben onun bedenindeki yaraları gördüm. Çok kötüydü. Sigara,kesik, kemer, yanık ve dahası bir sürü iz. Çok kötüydü ve ben kendimi suçlu hissediyorum."

Karan:"Tamam geçti balım. Ağlama. Bak ben yanındayım."

Bir süre öylece oturup birbirimize sarılmıştık. Benden ayrılınca ayağa kalkıp odadan çıktım. Tam Şeker'in odasına yönelirken içeriye giren iri yarı, uzun boylu, geniş omuzlu birisini gördüm.

Kafamdaki tek soru; Kimdi o?

Bir süre bekledim adamın çıkmasını. Çünkü; yüzünü tam anlamıyla görememiştim.

Birkaç dakika sonra gelen çığlık ile hızla odaya daldım.

(Evet arkadaşlar gönül isterdi ki bölümü burda bitireyim ama ne yapayım çok kısa oldu o yüzden devam keee! ~N)

(Amınakeeee! ~R)

ŞEKER ÇELİKOĞLU 'DAN DEVAM;

Tam gözlerimi kapatmış uykuya dalıyordum ki kapı açılmıştı. Gelenin kim olduğunu bilmiyordum ama gözlerimi açma gereksinimi duymadım.

Gelen kişi yatağın kenarına oturmuştu. Elleri önce saçlarımda daha sonra kollarımdaki yaralarda gezindi.

Ya abicim yapmayın şöyle şeyler duygulanıyorum.

Gelen kişinin kokusu kimseye benzemiyordu. Büyük ihtimalle Alparslan'dı.

Ne diyeceğini yada ne yapacağını merak ettiğim için sadece bekledim.

Yavaşça alnıma,yanaklarıma,burnuma kısacası yüzümğn her yerine hafif hafif öpücükler konduruyordu.

Ne yapıyor olm bu amk salağı?

Gözlerimi yavaş yavaş araladığımda karşımda Alparslan değil asla tanımadığım ve ömrümde hiç görmediğim birisi vardı.

O anın korkusu, stresi ve adrenalini ile çığlığı bastım.

Şeker:"AAAAAA! SAPIK VAR YARDIM EDİ-."

Eli ile ağzımı kapatması ile sözlerim yarıda kaldı.

Çırpınıyordum ama nafıla adam beni tutuyordu.

Adam:"Şşşh! Sakin ol guddük."

Bide bana guddük diyor oruspu çocuğu. Lan sen ağzımı kapatıp beni tutmadan zaten kaçmaya çalışmam.

Kesin yine Hasan'ın tuttuğu adamlardan birisiydi...

Elini hızla ısırdım ama elleri nasırlıydı ve bu yüzden hissetmemeiş olacak ki;

Adam:"Ah! Bir sinek ısırdı galiba. (!)"

Şeker:"Al bni uvupu çcu."

Adam:"Ayıp ayıp. Sessiz ol millet uyanmasın. Yoksa sürprizi batırırsın guddük."

Ya hâlâ fuddük diyor bu bana. Valla ben bunu parçalarım.

Tabi kurtulabilirsem...

Elinden kurtulabilirsem çığlık atıp yardım çağırabilirdim ama bu biraz zordu ve bende çko zeki olduğum için bunu yapardım.

Ben debelenirken o ise ellerimi kollarımı sıkı sıkı tutuyordu. Tutuşunu sıkılaştırdığında sesli bir şekilde inledim.

Ellerini hızla çekip yanaklarıma koydu.

Adam:"İyi misin?"

Şeker:"Yav emmi sen kimsin Allah aşkına gecenin bu saati. Gelmişsin yüzümü öpüyon ala tükürekli. Bir bitmediniz ya. Valla bıktım ha. Kaçıracaksan al kaçır sende kurtul bende kurtulayım. En sonda ölüp giderim zaten."

Ellerimi ona uzattığımda anlamazca bana baktı. Kaşının birisi havaya bariz bir şekilde kalkmıştı. Karanlığa rağmen çok rahat görüyordum.

Adam:"Seni kaçırmaya gelmedim."

Şeker:"Ee! O zaman kimsin sen dayı? Valla sapıksan falan bana sakın bulaşma. Zaten bulaşmakta istemezsin. Tam beş tane abim var. Niye bu kadar çoksa. Anamlar futbol takımı kuracaklarmış sonradan vaz geçmişler herhalde."

Bunu demem ile sert yüz ifadesinden sıyrılıp sessiz bir kahkaha atmıştı. Ne var olm komik mi?

Eliyle sahte göz yaşlarını silip yüzünü yüzüme yaklaştırdı.

Emmi ne oluyoruz?

Ellerinden birisi tekrar saçlarımı bulduğunda bu sefer bütün gücümü toplayıp cidden çığlık atmıştım.

Adam:"Tekrar görüşücez guddük."

Adam bu sefer hiç susturmamış direkt alnıma sert ama kısa bir öpücük bırakıp hızla camdan aşağı atlamıştı. Lan! Lan! Lan! Mal mısın aw?

Çığlığım ile odaya Karan dalmıştı ama adam artık gitmişti. Ellerim istemsizce titriyordu.

Karan hemen yanıma gelip sarılmıştı. Çok geçmeden titreyen ellerimi bende ona sardım.

Karan:"İyi misin?"

Şeker:"Bilmiyorum. Bir adam vardı. Geldi gitti. Daha yeni camdan atladı."

Diyerek bakışlarımı açık pencereye çevirdim. Karan'da benimle birlikte bakışlarını oraya çevirdi.

Işığın açılması ile kafamı oraya çevirdim. Annem, babam,abilerim, kardeşim, ikizim, dedem, babannem, Tomris teyze, Ateş amca, Kumsal ve Koray herkes buraya toplanmıştı.

Ne ara ağlamaya başladığımı anlamamıştım. Karan, elleri akan göz yaşlarını silmeye başladı.

Duygu:"Kızım iyi misin?"

Şeker:"İ-iyiyim."

Ulaş:"Ne oldu kızım anlat bana."

Şeker:"Baba, odaya birisi girdi. Sizin her gece biriniz yanıma geliyorsunuz ya. Bende siz sandım yine. Ama değişik bir ses duyunca gözlerimi açtım.

Tam çığlık atacaktım ki elleri ile ağzımı kapattı. Çırpındım ama kurtulamadım. En son kurtulduğuöda çığlık attım zaten. Ben çığlık atınca bana "Tekrar görüşücez guddük." Deyip gitti. Daha doğrusu uçtu."

Alparslan'ın kaşları çatılmıştı. Sana ne oluyor aw.

Alparslan:"Nasıl uçtu?"

Şeker:"Camdan atladı."

Diyerek elimle açık pencereyi gösterdim.

Furkan, hızla yanıma gelip Karan'ı benden ayırarak kendisi sarıldı.

Karan:"Ulaş amca, biraz konuşabilir miyiz?"

Ulaş:"Konuşalım oğlum."

İkisi odadan çıktıktan birkaç dakika sonra herkes çıkmıştı. Sadece ben, Buray, Ertuğrul abim ve Furkan kalmıştık.

Ertuğrul:"Lan veletler siktirin gidin kardeşimle ben yatacam."

Furkan:"Banane abi o benim ikizim ben yatıcam."

Onlar kavga ederken Buray koluma sokulup uyuklamays başlamıştı bile.

Ertuğrul:"Lan oğlum anamın karnında dokuz ay beraber yatmışsınız zaten şimdi de biraz ben yatayım."

Furkan:"Banane-"

Buray:"Abi vallaha yeter ya! Uyutmadınız bi'. Yatak zaten kocaman iki kişilik. İki tarafa yatın hep beraber sarılıp yatalım işte ya! Ne bıdı bıdı yaptınız allen!"

İkiside yan tarafa yatmıştı. O an kendimi daha güvende hissediyorduma ama Ertuğrul abim sanırım korkuyordu sjdjfjkckv.

Uykusunun arasında bir ara 'siktir git fare.' dediğini duymuştum.

Bende daha fazla dayanamadı Buray'a sıkı sıkı sarılıp gözlerimi kapattım.

ADAMDAN DEVAM;

Cidden de çok güzeldi. Melek gibi ama küçücüktü. Yaşını bilmesem kesin on dört yada on beş derdim.

Attığı çığlık ile kendimi camdan aşağıya atmıştım. Hızla koşup evip etrafındaki ağaçlardan birinin tepesine çıktım.

Elimdeki dürbün ile açık olan pencereden içeriyi izliyordum.

Demir pencereyi kapatmıştı ama perde hâlâ açıktı. Bir süre yine içeriyi izledim. Buray ve Ertuğrul ise ahtapot gibi yapışmıştı kıza.

Bir süre daha karanlıkta onu izledikten sonra ağaçtan inip arabama bindim...

DEVAM EDECEK...

PUAHAUAUAHAAAHAHHA Bölümü burda bitirirken ne hissettim? 🧔🏻‍♀️😎🖕🏻🕷️💪🏻🧕🏻💸✨🫴🏻🍊

Neyse güzel bölümdü artık bir dahaki bölümü bekleyin kavdesler.






















































































































(Uwu~R)

Bölüm : 31.12.2024 20:42 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...