Yeni Üyelik
2.
Bölüm

[2.BÖLÜM] KARDEŞ GECESİ...

@toz_seker

Bir baktım sevgili okuyucularım sürekli bölüm istiyo. Bende dayanamadım buyrun yeni bölüm. Çok iyi bir yasarım dimi? 🧔🏻‍♀️ 🍬🤎💅🏻🧕🏻

 

 

 

Ne demişti o 'oğlum' mu?

 

Şeker:"Neğh?'

 

Buray bu halime koca bir kahkaha atarken ben ise şaşkın şaşkın bakıyordum.

 

Buray:"Ne oldu kız? Niye şaşırdın?"

 

Şeker:"Lan oğlum bunların hepsi senin abin mi?"

 

Diye fısıldadığımda başını salladı. Ben ise hâlâ olayın şokundaydım. Oğlum bu kadar abiyi ben ne yapayım amk.

 

Şeker:"Oğlum ablam falan var mı bari bu kadar erkeğin arasında tek başına olmaz."

 

Dediğimde gülerek başını iki yana sallayıp;

 

Buray:"Yok!"

 

Dedi. Tekrar kapıdaki devlere baktığımda bana kaşları çatık bir şekilde bakıyorlardı.

 

Duygu:"Oğlum gelin sana artık içeriye sofra hazır."

 

Diye bize seslendiğinde transtan çıkıp Buray'ı takip ederek yemek odasına geldim.

 

Herkes yerlerine oturunca bana da Ulaş beyin çaprazı yani Buray'ın yanı kalmıştı. Bence şu an oturabileceğim en iyi yer burasıydı.

 

Ben de yerime oturunca Ulaş beyin başlaması ile hepimiz yemeğe başladık.

 

Ulaş:"Bak kızım bu 1Nambır en büyük abin Alparslan. 28 Yaşında."

 

Diyerek en büyüklerini gösterdi.

 

Başımı sallayıp selam verince o da bana kaşları çatık bir şekilde selam verdi.

 

Şeker:"Buray abin niye bu kadar sinirli biliyon mu?"

 

Diye fısıldadığımda onaylamaz bir şekilde başını salladı.

 

Şeker:"Evde kalmış ondan."

 

Deyince Buray güldü. Gülmemek için ikimizde kendimizi zor tutuyorduk.

 

Ulaş:"Bu 2Nambır Demir abin. 26 yaşında."

 

Başımla selam verince karşılık bile vermedi. Tip tip bakıyodu amına kodumun angut beyinlisi.

 

Ulaş:"Bu 3Nambır Gökhan abin. 24 yaşında."

 

Baş selamı verdim ama o da Demir denen angut gibi sadece kaş çatıp dik dik baktı piçevenk.

 

Ulaş:"Kızım bu 4 Nambır Emre abin. 22 yaşında."

 

Emre diğerleri gibi çatık kaşla bakmadı aksine karşılık verdi. Selamımı almasıyla mutlu olmuştum sebepsizce. Yüzümde mal gibi bir sırıtış belirince ne yapıyorum amk diyerek hemen sildim.

 

Ulaş:" Bu da 5 nambır en küçük abin Ertuğrul. 20 yaşında"

 

Ertuğrul bana göz kırpıp sırıtınca utanıp yerime iyice sindim.

 

Ulaş:" Son olarak bu da ikizin Furkan."

 

Ne benim ikizim mi var? Heyecanla kafamı Furkan denen çocuğa çevirdim. Fakat o benim gibi değildi. Diğer sinir bozucu abileri gibiydi. Dış görünüş olarak ise baya benziyorduk.

 

Yemek Faslı bitince hep beraber salona geçtik.

 

Aklıma Toprak gelince Duygu hanıma döndüm;

 

Şeker:"Acaba benim kalacağım odayı gösterebilir misiniz? Biraz yorgunum da."

 

Duygu:"Tabi gel kızım."

 

Odam ikinci kattaydı.

 

Karşıda ki oda Furkan'ın diğer oda ise Buray'ın dı.

 

Duygu hanıma dönüp teşekkür ettikten sonra odama girip kapıyı kapattım. Eşyalarımı bu odaya getirmişlerdi.

 

Toprak'ı çaldırdım.

 

O ise beni görüntülü aradı.

 

Aramayı açtığımda yüzünde ona aldığım maymun maskesi vardı.

 

Toprak:"Nabıyon lan şebek Şeker."

 

Şeker:"Şebek Şeker ne lan."

 

Diyerek güldüm. Bir yandan gardolaba eşyalarımı yerleştiriyor bir yandan da telefonda konuşuyordum.

 

Toprak:"Onu bunu boş ver de nasılsın?"

 

Şeker:"İyiyim sana sormalı."

 

Toprak:"Ben hiç iyi değilim."

 

Şeker:"Ne oldu lan? Neyin var."

 

Toprak:"Seni çok özledim."

 

Şeker:"Bende seni çok özledim."

 

Toprak:"Sus yalancı beni gandırma kopek. Ha köpek demişken Minnak beni yine kovaladı ama sensiz tadı çıkmıyor be Toz Şeker'im."

 

Şeker:"Seni yerim Toprak."

 

Toprak:"Ne yemesi höst. Bok olurum sonra."

 

Şeker:"Yerim sıç-"

 

Sözümü kapının aniden açılması bölmüştü. Gelen Furkan'dı.

 

Furkan:"Sen de o kız gibisin bize sakın numara yapma. Yapsanda çok güzel, inanmam. Sevgilinle görüntülü konuşurken gördüm duydum. Artık ne yaparsan yap. "

 

Dedikten sonra kapıyı çarpıp gitti.

 

Toprağın sesi ile kendime geldim.

 

Toprak:"Neyin kafası bu amına koyim."

 

Şeker:"Valla ben de anlamadım. Gram birşey anladıysam Arap olim."

 

FURKAN ÇELİKOĞLU'NDAN DEVAM

 

Biraz ön yargılı olabilirdim ama o da o kız gibiydi. Annemlere onun yanına gittiğini belli etmemek için esnedim birkaç kere.

 

Duygu:"Oğlum bak uyukluyorsun kalk odana git."

 

Başımla annemi onaylayıp odama doğru yol aldım. 2. Kata onun odasının önüne geldiğimde bir erkek sesi vardı.

 

Demiştim işte o da o kız gibi diye. Dinlemek için kulağımı kapıya yasladım. Bir yandan da etrafı gözlerimle tarıyordum yakalanmamak için.

 

Toprak:"Nabıyon lan şebek Şeker."

 

Şeker:"Şebek Şeker ne lan."

 

Sevgilisiyle konuşurken mutluydu. Sürekli gülüyor, kahkaha atıyordu.

 

Toprak:"Onu bunu boş ver de nasılsın?"

 

Şeker:"İyiyim sana sormalı."

 

Toprak:"Ben hiç iyi değilim."

 

Şeker:"Ne oldu lan? Neyin var."

 

Toprak:"Seni çok özledim."

 

Şeker:"Bende seni çok özledim."

 

Toprak:"Sus yalancı beni gandırma kopek. Ha köpek demişken Minnak beni yine kovaladı ama sensiz tadı çıkmıyor be Toz Şeker'im."

 

Şeker:"Seni yerim Toprak."

 

Toprak:"Ne yemesi höst. Bok olurum sonra."

 

Şeker:"Yerim sıç-"

 

Konuşmalarına artık dayanamadığım için dingonun ahırına girer gibi odaya daldım.

 

Görüntülü telefonda konuşuyordu. Bir yandanda dolabına birşeyler koyuyordu.

 

Aynı o kız gibi o da kesin 'Hangi geceliği giyeyim?' diye soruyordu.

 

Sinirlenmiştim.

 

Furkan:"Sen de o kız gibisin sakın numara yapma. Yapsanda çok güzel, inanmam. Sevgilinle görüntülü konuşurken gördüm duydum. Artık ne yaparsan yap. "

 

Diyerek odadan çıktım. Yüzüne hiç bakmamıştım. Ama şaşırdığını biliyordum. Bir yanım buruktu. Bir yandan 'Acaba çok üzülmüş müdür?' diye düşünürken bir yandan da 'Hak ediyor o da o kız gibi.' diye düşünüyordum.

 

Odama gelince kendimi yatağa attım ama uyuyamamıştım.

 

***

 

ŞEKER ÇELİKOĞLU'NDAN

 

Ne olduğundan gram birşey anlamamıştım.

 

Toprak; 'Eğer bir daha sana öyle davranırsa haşatını çıkarırım.' demişti. Buna birkaç benzer cümle daha kurduktan sonra telefonu kapamıştık

 

Üzerimi değiştirmeden kendimi yatağıma atıp uzun uzun ağlamıştım.

 

Neden yaptım bilmiyorum ama bana öyle bağırması canımı yakmıştı.

 

Biraz daha ağladıktan sonra uyumuştum.

 

***

 

Ağzım da ki kuruluk ile gözlerimi açtım. Çok susamıştım. Önümü tam göremiyordum. Çok ağladığımdan dı sanırım. Önce lavaboya gidip yüzüme baktım.

 

Gözlerim kopkırmızıydı. Şiş değildi. Ne kadar ağlarsam ağlayayım şişmediği için şükrettim.

 

Lavabodan çıkıp aşağı kata mutfağa geldim. Işıkları açma gereğinde bulunmadan dolaptan bir bardak ve su çıkardım. Soğuk suyu doldurup lıkır lıkır içtim.

 

Suyu dolaba koyup kapattığım sırada bir tıkırtı duydum. Hemen arkama dönmüştüm ama hiçbir şey yoktu.

 

Bardağıda makineye koyup tam mutfaktan çıkacağım sırada karşıma siyah maskeli birisinin belirmesi ile çığlık attım.

 

Daha doğrusu atamadım. Çünkü; maskeli kişi eliyle ağzımı kapatmıştı. Diğer kolu ile de beni tutuyordu.

 

Debelenip kendimi kurtarmaya çalışıyordum. Aklıma türlü türlü şeyler geliyordu.

 

Korkudan gözlerimden damla damla yaş gelmeye başladığında adam konuşmaya başladı.

 

Adam:"Seni bırakıcam ama sakın çığlık atma."

 

Dediğini başımı hızlı hızlı sallayarak onayladım.

 

Elini ağzımdan çekip yüzündeki maskeyi çıkardı.

 

Neee! Bir dakika bu Ertuğrul. Sanırım öyle hatırlamıyorum eheheh.

 

Ertuğrul:"Küçük bir şaka yapmak istemiştim bu kadar korkucağını bilemedim."

 

Şeker:"Şakanı si-seveyim. Nasıl şaka o. Ödüm bokuna karıştı. Hem sen bu saatte niye uyanıksın?"

 

Ertuğrul:" Gece boyunca ödev yaptım kapı açılma sesi duyunca da bir bakayım dedim. Sen niye uyanıksın?"

 

Şeker:"Susadım su içmeye geldim."

 

Ertuğrul:"Odanda su yok mu?"

 

Şeker:" Bilmem hiç dikkat etmedim."

 

Ertuğrul:"Anladım. Neyse ben ödevimin başına gideyim sende uyu. Uykunu al."

 

Başımla onaylayıp odama doğru yol aldım.

 

***

 

Gece boyunca birkaç kere tuvalete gitmek için ve su içmek için kalktım. Yine su içmeye kalkmıştım. Merdivenlere yol aldığım sırada karşı odadan ses geldiğini fark ettiğim için kapıyı tıklattım.

 

Sesler devam ediyordu. Kapıyı yavaşça aralayıp içeriye girdim. Furkan sanırım kabus görüyordu.

 

Furkan:" Buse! Buse! Yapma Buse! "

 

Furkan terlemişti ve bir yandan da ağlıyordu. Boş boş dikildiğimi fark ettim.

 

Kolunu dürttüm uyanması için.

 

Şeker:"Furkan uyan sadece bir kabus. Buse yok. Hiçbir şey yapmadı. Kalk hadi."

 

Furkan aniden doğrulunca bir adım geriye gittim. Gözlerini hafif araladı. Birkaç kez kırpıştırdıktan sonra etrafa bakındı. Hızlı hızlı nefes alıyordu.

 

Şeker:"F-furkan iyi misin?"

 

Furkan:"Benim iyi olup olmamam seni ne ilgilendirir? Hem ne yapıyorsun benim odamda?"

 

Diye sinirle soludu. İyilikte yaramıyor angut beyinliye.

 

Şeker:"Su içmeye kalktım. Odandan sesler gelince merak edip bakmaya geldim. Sana iyilikte yaramıyor."

 

Furkan:"Merakını gidersiysen şimdi çık odamdan!"

 

Diye gürleyince irkildim. Gözlerimin dolmasına engel olamamıştım. Babam da bana böyle sürekli bağırıp dövdüğü için gözlerim sürekli dolardı. Engel olamıyordum bu amına kodumun gözlerine.

 

İkiletmeden odasından çıktım. Suyumu içtikten sonra tekrar odama geldiğimde yatağıma girdim ama ne yaparsam yapayım uyku tutmuyordu.

 

Furkan'ı düşünüyordum.

 

Uyuyamayacağımı anlayınca odamdan çıktım. Ertuğrul uyudu mu? Uyumadı ise onun yanına gideyim diye düşündüm. Sonra daha ilk günden milletin canını sıkmayayım gidip Toprak'ı arayayım diye odama dönerken Ertuğrul bana seslendi.

 

Ertuğrul:"Şeker ne oldu niye uyumadın?"

 

Şeker:"Hiç su içmeye kalkmıştım ama bir türlü uyku tutmadı. Senin yanına gelmeyi düşündüm uyumuşsundur rahatsız etmeyeyim diye odama gidiyordum."

 

Ertuğrul:"Ne rahatsızlığı uyumuyodum. Ödevimi bitiremedim daha ve mutfağa kahve yapmaya gidiyordum. İstersen gel biraz konuşalım."

 

Şeker:"Aslında benim de sormak istediğim şeyler var."

 

Berber mutfağa gelmiştik. Ertuğrul suyu ısıtcıya koymuştu. Ben de sandalyeye oturdum karşıma da o oturdu.

 

İçimde tutamadığı için pat diye söyledim.

 

Şeker:"Furkan neden böyle kaba?"

 

Ertuğrul:"Nasıl kaba?"

 

Şeker:"Şimdi ben su içmeye kalktım. Merdivenlere doğru giderken Furkan'ın odasından sesler gelince merak ettim. Kapıyı tıklattım ama cevap vermedi. Yavaşça kapıyı açtım. Furkan kabus görüyordu. Uyandırmaya çalıştım ama uyandırınca bana bağırdı ve odadan kovdu?"

 

Ertuğrul:"Furkan biraz önyargılı sana karşı. O yüzden öyle yapmıştır."

 

Şeker:"Anladım."

 

Ertuğrul:"Yanlış anlamazsan sana birşey soracağım."

 

Şeker:"Tabi."

 

Ertuğrul:"Sen niye sürekli tuvalete ve su içmeye çııkıyorsun? Saat şu an gecenin 4'ü ve 12 kere kalktın toplam."

 

Şeker:"Üşenmeden saydın mı birde? Ben bile saymadım. Neyse. Ben şeker hastasıyım o yüzden."

 

Ertuğrul:"Anladım. Peki isminin Şeker olupta şeker hastası olmak nasıl bir his?"

 

Diyerek kahkaha attığında bende gülmüştüm. Sonra kolunu cimcirdim.

 

Ertuğrul:"Ahh! Cimcirme kız. Acıdı."

 

Diyerek kolunu ovaladığında gülmüştüm. Diğerlerine nazaran Ertuğrul'a ısınmıştım. İyi bir insandı sanırım. Ne de olsa zaman geçmeden bilemeyiz.

 

Ertuğrul:"Beraber film izleyelim mi?"

 

Şeker:"Şimdi mi?"

 

Ertuğrul:"Evet?"

 

Şeker:"Ee! Ödevin var ama."

 

Ertuğrul:"İki dakikalık birşey kaldı. Ben ödevimi yaparken sen de mısır falan patlat. Olur mu?"

 

Dediğinde başımı salladım. İlk defa -Toprak hariç.- birisi ile film izleyeceğim için içim kıpır kıpırdı.

 

Ertuğrul odasına gittikten sonra mutfak dolaplarını karıştırmaya başladım. Elimden geldiğince sessiz olmaya çalışıyordum çünkü;biz hariç herkes uyuyordu.

 

Üstteki tencerelerden birini almaya çalışmıştım ama boyum yetmemişti.

 

Şeker:"Bu dolabı yapan marangozun amına koyim."

 

Deyince arkadan bir kıkırtı sesi geldi.

 

Arkama baktığımda gelen kişi Buray'dı.

 

Buray:"Ne yapıcaksın tencereyi?"

 

Şeker:"Ertuğrul ile film izleyecektikte mısır patlatmak için alcaktım. Şu tencereyi al sana."

 

Buray kılırdadıktan sonra yanıma gelip tencereyi aldı ve havaya kaldırdı.

 

Şeker:"Ya! Ne yapıyosun? Ver tencereyi."

 

Buray:"Bir şartla."

 

Şeker:"Ne şartı?"

 

Buray:"Film gecenize ben de katılcam."

 

Diyerek piç smile yaptı.

 

Şeker:" Tamam gülüm olur ama şu tencereyi artık versen?"

 

Buray:"Tamam tamam al."

 

Diyerek tencereyi bana verdi.

 

Tencereyi ocağa koyduktan sonra içine biraz tereyağı ve ayçiçek yağı koyup erittim. Mısırı içine döktükten sonra biraz tuz attım. Patlamaya başladıktan sonra kapağını kapattım.

 

Ben mısır patlatırken Buray da dolaptan cips, çikolata, içecek vs. çıkarıyordu.

 

Mısır tamamen patladıktan sonra altını kapattım.

 

Büyük bir kase çıkarıp içine dökecekken elimin yanmasıyla tencereyi Hemen bıraktım tekrar.

 

Elimi lavaboda soğuk suya tutarken Buray bana baktı;

 

Buray:"Ne oldu? İyi misin?"

 

Şeker:"Elimi yaktım birşey yok."

 

Dedikten sonra Buray dolaptan buz çıkardı. Elime verdi. Elimi biraz buza tuttuktan sonra daha iyiydi.

 

Biz herşeyi hazırlayıp salona geldiğimizde Ertuğrul'da gelmişti.

 

Ertuğrul:"Ben geldim."

 

Şeker:"Hoş Geldin."

 

Buray:"Hoş buldum."

 

Hepimiz gülmüştük.

 

Koltuğa oturduktan sonra ne izlesek diye düşünürken aklıma Spider-Man geldi.

 

Şeker:"Spider-Man izleyelim mi?"

 

Buray:"Bana uyar."

 

Ertuğrul:"Tamam açıyorum."

 

Spider-Man izliyorduk. L koltuğun ortasında oturuyordum. Ertuğrul bacaklarıma uzanmıştı. Buray ise başını omzuma yaslamıştı.

 

May'in dü

ştüğü sahnede hüngür hüngür ağlamıştım. Tabi Buray ile Ertuğrul benle dalga geçmişti ne yapim arkadaş ağlayasım geldi ne var yasak mı? (Bu sahnede bende çok ağladım vhjnbvgj)

 

Gözlerim yavaş yavaş kapanıyordu. Buray ve Ertuğrul uyukluyordu.

 

Ne ara uyudum bilmiyorum ama ne kadar rahatsız bir pozisyonda olsam da ilk defa bu kadar huzurlu hissetmiştim...

 

***

 

DEVAM EDECEK...

 

Loading...
0%