@toz_seker
|
Merhaba çok sevgili arkadaşlarım. Kitabımı okuyup destek olan herkese çok teşekkür ederim ☺️ 🍬 🤎. Neyse yeni bölüme geçellliiimmmmmmm!!!
Sabah gözümü güneş ışığı ya da kuş cıvıltıları ile açtım demeyi çok isterdim ama ne yazık ki gözümü Furkan denen ikiz bozuntusunun bağırması ile açtım.
Babamın bana sürekli bağırıp şiddet uyguladığı dan dolayım hem irkilmiş hem de gözlerim dolmuştu.
Gözlerimi birkaç kere kırpıltırdıktan sonra etrafa baktım. Furkan başımızda dikelmiş car car bağırıyordu.
Bütün evi ayağa kaldıracaktı amına kodumun angut beyinlisi.
Furkan:"Uyanın! Siz ne yaptığınızı sanıyorsunu-"
Sözünü kesen Ertuğrul'un bağırmasıydı.
Ertuğrul:"Furkan sabah sabah car car bağırma beynimi siktin yeminle. Anana küfrederdim ama dua et ki anamız aynı."
Başını dizlerimden kaldırdı ve doğruldu.
Buray'ın ise nasıl bir uykusu varsa arkadaş hâlâ uyuyordu. Kolunu hafif hafif dürttüm. Gözlerini aralayıp etrafa baktı.
Sinirli Furkan ile göz göze gelince Ertuğrul ile bana 'Ne oluyor amk?' bakışı attı.
Buray:"Ne oldu abi sabah sabah? Niye bu kadar sinirlisin?"
Furkan:"Şu halinize bak."
Sağ eli ile beni gösterdi.
Furkan:"Daha bir günlük kız. Ne olduğu belli değil. Siz burda sarmaş dolaş yatmışsınız."
Ertuğrul:"Ee! Furkan yani?"
Furkan:"Ne yani! Bu kızı nasıl bu kadar erken kabul ettiniz arkadaş? Kız bir anda sürpriz yumurtadan çıkar gibi çıkıyor ve siz ilk gece beraber burda sarmaş dolaş yatıyorsunuz! Haksız mıyım?"
Ertuğrul:"Furkan siktir git! Sabah sabah günaha sokma beni."
Bütün ev halkı salona toplanmıştı.
Ulaş:"Sabah sabah ne bu gürültü?"
Buray:"Valla baba bizde anlamadık. Furkan abim durduk yere bağırmaya başladı. Ertuğrul abim de ona bağırdı falan filan."
Onların konuşmasını duymamak ve dolan gözlerimi saklamak için kimsenin dediğini dikkate almayarak bana verilen odaya geldim.
Kapıyı kilitledim ve kendimi sırt üstü yatağa attım.
Kendimi yatağa atmam ile bile sırtımda ki yaralar acımıştı. Acıyla yüzümü buruşturdum.
Telefonumdan saate bektığımda 07:26'ydı. Bu gün hafta sonuydu. Toprak ile buluşmak istediğim için Topra'a mesaj attım;
Ciğerimin Sol Köşesi:
Siz:Nabıyon lan ciğerimin sol köşesi? 07:27
Ciğerimin Sol Köşesi: Hiç oyun oynuyodum. Sen ne yapıyon? 07:31
Siz: Valla ne yapayım seni özledim bi yazayım dedim.07:31
Siz: ✨İyİ yapmış mıyım?✨ Kslcmfkg 07:32
Ciğerimin Sol Köşesi:✨İyİ yApMıŞsIn✨ dnkfkfkgkkg. 07:32
Siz: Toprak bu gün buluşalım mı? 07:32
Ciğerimin Sol Köşesi: Tabi olur Toz Şeker'im. 🍬 🍭 07:33
Siz:Tamam o zaman ben hazırlayayım. Duygu hanımdan izin alayım gelirim. 07:33
Ciğerimin Sol Köşesi: Nerde buluşacaz şebek Şekerim.07:33
Siz:Medine teyzenin evinin önünde buluşalım hem armut istiyom armııııııt! 🍐🍐🍐 07:33
Ciğerimin Sol Köşesi: Tamam saat 12'de Medine teyzenin evinin önünde okkey!
Siz: İzin alabilirsem okeeeryyyyy!
Ciğerimin Sol Köşesi: Bai bai Toz Şeker'im
Siz:Bye bye cigerimin sol kösesi.
Sohbetten çıkıp banyoya girdim. Kısa bir duşun ardından banyodaki ilk yardım dolabından yara kremi alıp sırtımdaki ve birçok yerimdeki yaralara sürdüm.
Bornozumu giyip odadaki dolabın önüne gelip içinden tabiki Toprak'tan arakladığım (çaldığım) Kahverengi bana baya bol t-shirt, siyah bol paça pantolon ve t-shirt'in içine giymek için beyaz uzun kollu body aldım.
Üzerimi giyindikten sonra saçlarımı tarayıp iki yandan balıksırtı ördüm.
Sadece telefonumu aldığım için çanta alma gereğinde bulunmadım. Telefonumu cebime koyup yatağa oturdum.
Kavga gürültüsü bittiğinde aşağıya indim. Herkes yemek odasındaydı. Bende içeriye girip bana kalan son yere Ertuğrul ve Buray'ın arasına oturdum.
Ulaş:"Günaydın kızım nasılsın? İyi uyuyabildin mi?"
Şeker:"Teşekkür ederim iyiyim. İyi uyudum yerim rahattı."
Ben yine saçmalamıştım. Ulaş bey ise benim bu halime gülmüştü. Ertuğrul'a baktığımda bana göz kırpmıştı.
Karşımda oturan Furkan ise mırıldanıyordu.
İşte fırsat bu fırsat diyerek konuya girdim;
Şeker:" Duygu hanım dışarıya çıkabilir miyim?"
Duygu:"Tabi ki kızım istersen korumaların birisini de seninle beraber gelsin."
Şeker:"Gerek yok teşekkür ederim arkadaşım ile buluşucam da."
Duygu:"Dün telefonda konuştuğun arkadaşın mı?"
Diyerek güldüğünde gülerek başımı salladım. Buray'ın da aklına o gün dedikleri gelmişti sanırım. Çünkü; o da gülüyordu.Kulağıma eğilip fısıldadı;
Buray:"Amip beyinli öglena."
Öyle deyince ikimizde gülmüştük.
Şeker:"Çimen kafalı kaplumbağa."
Dmöfmckckkc.
Furkan sahte bir öksürük ile konuştu;
Furkan:"Öhöm! Öhöm! Yemek masasında fısıldaşmayın."
Buray:"Bakma sen o salak abime. Ben seni sevdim kız."
Şeker:"Ne kadar sana ilk başlarda gıcık olsamda ben de seni sevdi Burki. Toprak'ın yanına beraber gidelim mi? Hem seni çimen kafalı kaplumbağa ile tanıştırırım."
Buray:"Anne ben de ablam ile Toprak abinin yanına gidebilir miyim?"
Duygu:"Oğlum bana sorma ablana sor izin verirse git. "
Buray:"Ablam çağırdı zaten anne."
Duygu:"Tamam öyleyse gidin ama çok geçe kalmayın."
Buray:"Tamam validem sultanım."
Ertuğrul:"Yağcı velet"
Yanımda oturan Ertuğrul abim kendi kendine fısıldanıyordu.
Lan! Bir dakika bu velet bana abla mı dedi? Başımı hızlıca kaldırıp Buray'a baktım.
Şeker:" Lan sen bana abla mı dedin?"
Buray:"Evet dedim rahatsız olursan söylemem."
Diyerek yerine kedi gibi sindi.
Şeker:"Yok yavrum yok rahatsız olmadım. Sadece aniden duyunca şaşırdım."
Yüzümde aptal bir sırıtış vardı. Buray'a baktığım da onun da benden bir farkı olmadığını gördüm.
Neden bilmem ama o kahvaltı çok güzel geçmişti.
***
Telefonnumdan saate baktığımda 11:40'tı ve ben Süslü Buray'ı bekliyordum.
Kahvatımızı yaptıktan sonra Buray hazırlanmaya gitmişti ama daha hazırlanamamıştı.
Şeker:"Buray! Kaç saat oldu hadi! Bak son beş dakikan var! Beş dakika içinde burda olmazsan valla seni bırakıp giderim."
Dediğimde merdivenden koşarak gelen Buray'ı gördüm. Olm çok şirin koşuyo lan sjjxnx.
Buray:"Geldim abla geldim. Sakın bensiz gitme. "
Şeker:"Hadi gidelim geç kalıcaz."
Beraber evden çıktıktan sonra evin koruması Pusat abi bizi araba ile Medine teyzenin evinin önünde bırakmıştı.
Beraber arabadan indikten sonra Pusat abiyi eve yollamıştık.
Toprak'ın kulağında kulaklık olduğu için bizi fark etmemişti.
Şeker:" Mukaddes hanım nasılsınız?"
Kulağından kulaklıkları çıkarıp bize baktı;
Toprak:"Ooo! Toz Şeker hanım. Hoş geldiniz. Yanınızda ki bu yağışuklu beyefendi kim?"
Ben daha söze atlamadan Buray söze atlamıştı;
Buray:"Merhabalar çimen kafalı kaplumbağa bey. Şeker yani sizin tabiriniz ile amip beyinli öglena benimmm ablam olur."
Dediğinde Toprak kaşlarını çattı.
Toprak:"Toz Şeker'im dün senin beni susturma sebebin bu velet miydi?"
Diyerek Buray'ı gösterdi. Buray ise ilk başta kaşlarını çatmış sonrasında gülmüştü.
Şeker:"Öncelikle benim kardeşime benden başka kimse 'Velet' diyemez. İkincisi-"
Buray:" Annemler de duyuyordu seni o yüzden susturdu. Bu arada lafını böldüm abla kusura bakma."
Şeker:"Yok zaten bende aynısını söyleyecektim. Üçüncüsü hadi armut alalım(!)"
Benim dediklerim ile Toprak göz devirdi.
Toprak:"Hadi gidip armut alalım(!) Sakın çalmayalım. Kesin çalmayalım."
Buray ile gülmüştük.
Şeker:"Eee! Hadi öyleyse kalkın da armut alalım."
Bereber ağacın önüne geldiğimizde ilk Minnak'ı kontrol ettim. Yine aynı yerinde uyuyordu.
Toprak ile ikimiz ağaca çıkmıştık. Buray ise aşağıda ona verdiğimiz armutları tutuyordu.
Buray:"Abla biz bunları alıyoruz da sahibi kızarsa."
Diye endişeyle sorduğunda Göz kırpıp;
Şeker:"Yok oğlum sahibi kızmaz çok minnoş bir teyze. Bize zaten izin veriyo ama aksiyon olsun diye yapıyoruz biz."
Dediğimde rahatlamış ve derin bir nefes almıştı. Buray Minnak'ı yeni fark etmiş olacak ki;
Buray:"Abla bu köpeğin adı ne?"
Şeker:"Minnak o dev canavarın adı. Az kovalamadı bizi."
Dediğimde Buray güldü.
Buray:" Aslında biz de pitbull alacaktık ama ben istemedim."
Şeker:"İyi yapmışsın akıllı velet. Eğer alsaydınız bizi çok kovalardı."
Buray:"Abla sen Stella ile Brandon'ı gördün mü?"
Şeker:"Onlar kim len?"
Buray:"Bizim Alman kurtları abla."
Şeker:" Ben görmedim. Eve gidince bana göster sana."
Buray:"Gösteririm. "
Yeteri kadar armut topladığımız kanaat getirince ağaçtan indim. Hemen arkamdan Toprak'ta inerken yine her zamanki gibi Minnak'ın kuyruğuna bastı.
Minnak'ın uyanıp bizi kovalaması da cabası. Biz Toprak ile su bulmuş Afrikalılar gibi koşuyorduk. (Aklıma verecek örnek gelmedi sncmmvlsmcjkv)
Buray ise gülerek bizi izliyordu.
Toprak:"Oğlum bu köpek Buray'ı niye kovalamıyo lan?"
Buray:"Gel Minnak gel kızım."
Dediğinde köpek Buray'ın yanına gitmiş ve oturmuştu. Buray ise elinde ki armutları yere koyup köpeğin karnını gıdıklamaya başlamıştı.
Minnak şu an yerinden çok memnundu. Biz ise Toprak ile şoktaydık. (Bende bim ehehehhe)
Toprak:"Ne! Oğlum bu köpek bizim anamızı ağlatıyor senin yanında kedi gibi mübarek amına koyim."
Şeker:"Çocuğun yanında küfretme mal amip beyinli."
Toprak:" Bana diyon kendine bak amına kodumun salağı."
Küfrettiği için ensesine geçirdim. Buray ise bu halimize gülüyordu.
Buray:" Abla valla sende de ne el varmış güzel şakladı benim için bir kere daha vur sana."
Şeker:"Sen iste ben vururum ablasının gülü."
Tam vuracağımda Toprak elimi tuttu.
Toprak:"Kızım ne yapıyon çocuk dedi diye cidden vurcan mı?"
Şeker:"Ne bilim Topitop. Valla bana her "Abla dediğinde kendimi kaybediyom amına koyim."
Buray:"Abla küfretme."
Şeker:"Tamam ablasının birtanesi. Ben hiç küfür eder miyim?"
Buray:"Şaka yaptım abla. Hem sen yine çok hafif küfrediyosun abilerimi görcen bir de abovvvv!"
Deyip mahalle karısı rolüne girdi.
Toprak kulağıma eğilip fısıldadı;
Toprak:"Amk çocuğu nasıl inandırdın? Sen de çok ağır küfrediyon."
Şeker:"Sus lan ben küfretmem."
Buray:"Abla küstüm bensiz fısıldaşıyorsunuz."
Şeker:"Hemen küsme velet. Toprak; 'Mahallenin dedikoducusu Sema ve Selma teyzelerin yanına gidelim mi?' diye sordu. Gidelim mi bücürüm?"
Buray:"Olur ama armutları ne zaman yicez?"
Toprak:"Yer gideriz hemen."
***
Oturup topladığımız bütün armutları yemiştik.
Buray:"Bu armutlar da çok güzelmiş."
Deyip durmuştu. Şimdi ise Sema ve Selma teyzelerin evinin önündeydik.
Buray heyecanla zile basmıştı. Kapıyı İkiz teyzeler yine kavga ederek açmıştı. Bu hiş şaşmazdı.
Sema:"Biz de tam bizimkiler bizi unuttular diyordum. Hoş geldiniz çocuklar."
Selma:"Kız bu çocuk kimin oğlu. Pek yakışıklıymış maşallah."
Toprak:"Toz Şeker'in kardeşi teyze."
Selma:"Oğlum sana kaç kere diyecem bu gıza Toz deme diye. Şeker kızım senin kardeşin var mıydı gız? Yoksa ben yaşlandım mı?"
Şeker:"Yok teyze yok yaşlı değilsin ben sana anlatırım konuyu."
Selma:"Valla rahatladım gız neyse gelin dışarda kalmayın. Bir de Şeker sen benimle gel gızım."
Şeker:"Geleyim."
Sema teyze diğerleriyle dedikodu yaparken biz Selma teyze ile başka odadaydık.
Selma:"Gızım baban hâlâ dövüyo mu seni?"
Şeker:"Yok teyze artık dövmüyo zaten dövemez de."
Selma:"Öyle deme gızım. Ben senin babandan her şeyi beklerim. Geç yüz üstü uzan yatağa da yaralarına bakalım iyileşmiş mi."
Şeker:"Yok teyze babam dövmüyo yaralarım iyi oldu zaten."
Selma:"Nasıl dövmüyo gızım. Daha evelsi gün dövmüş. Duydum sizin komşulardan. İtiraz istemiyorum bak geç yaralarına krem sürelim."
İkiletmeden yatağa yüz üstü uzandım. Selma teyze ise dolaptan krem çıkarmıştı.
Yatağın kenarına oturup sırtımı açtı. Gözleri dolmuştu. Bize bir keresinde anlatmıştı;
Onun babası da benim ki gibiymiş. İkizleri aynı adamla evlendirmeye çalışmış. Aynı beni 14 yaşında evlendirmeye çalıştığı gibi. Evlendirmiş ama bunlara dokunmak istediğnde izin vermemişler. Dokunmaya kalkışmış Sema teyzeye. O sırada Selma teyze de elinde ki bıçağı sırtına saplamış.
Adam ölmüş. İkisi suçlu çıkmış ama yaşları küçük olduğ u için içeri almamışlar. 18 yaşında hapse girmişler.Hapse girinceye kadar babaları her gün dövmüş.
Hapisten çıktıktan sora da beraber yaşamaya başlamışlar.
Şimdi benim bu halim ona eski kötü anılarını hatırlatıyordu büyük ihtimalle.
Selma teyze sırtıma krem sürüyordu Buray'ın kapıdan bizi izlediğinden bir haber.
DEVAM EDECEK...
|
0% |