@toz_seker
|
İVit arkedeşler oy ve yorum yaparsanız çok sevinirim. Şimdiden teşekkürler ederim. Hadi bölüme geçellliiimmmmmmm.🤎🍬🍭💅🏻
BURAY ÇELİKOĞLUN'DAN
Meraklı bir Melahat olarak tuvaletin yerini sormuştum. 'Tuvalete gidiyorum.' diyerek kalkıp hemen ablamların yanına gelmiştim. Kapı hafif aralıktı.
Ne kadar ayıp olduğunu bilsem de merakıma yenik düşerek kapının önünde onları izlemeye başladım.
Açıkçası ablama üzülmüştüm. Neden bilmiyorum ama gözlerim dolmuştu. Sanırım onsuz geçen yıllar, çektiği acılar, vs. duymak beni üzmüştü.
Görüp duyduklarım beni dumura uğratmıştı. Çünkü; Şeker gibi bir kızın bu kadar mutlu gözüküp onca acıya katlanışı beni şaşırtmıştı.
Aklımda tek bir soru vardı şu an. O adam bu kıza yani ablama bunları yaptı ama ablam neden polise falan gitmedi?
Bu düşünce aklımı kurcalamıştı ama soramazdım. Bilmemizi istese zaten kendisi anlatırdı diye düşündüm.
Acaba o kadar dayağı yerken canı çok acımış mıydı?
Ya da abimin sürekli her akşam aynı saatte kalbinin sıkışması bu yüzden miydi? İkizler ne de olsa birbirlerini hissederler.
Daha fazla dinlemek istemediğim için tekrar salona gelip Toprak abinin yanına oturdum.
ŞEKER ÇELİKOĞLU'NDAN:
Selma teyze sırtıma ve kollarıma yara kremi sürdükten sonra odadan çıkıp salona geçmiştik.
Sema teyze diğerlerine dedikodu anlatıyordu.
Sema:"Şu mahallede ki Kader kocası Hüsnü'yü Veysel ile aldattı. Sonra Hüsnü bunu duyunca 'Sen beni nasıl aladtırsın?' diye hem Kader'i hem Veysel'i vurdu. Sonra hapse girdi yazık adamcağıza."
Buray:"Valla çok kötü olmuş ya. Peki Kader ile Veysel ölmüş mü?"
Sema:"Yok ölmemiş. İyileştikten sonra tekrar bereber olmuşlar hatta çocukları falan olmuş."
Buray:"Abooo! Gençlik bitmiş."
Sema:"Sonra ne olmuş biliyon mu? Hüsnü uyanmış"
Buray:"Nası uyanmış?"
Sema:"Bunların hepsini rüyasında görmüş. Sonra sırf rüya yüzünden boşanmışlar."
Buray:"Ee! Kadın bir şey demiş mi boşanınca?"
Sema:"Zaten gerçekte de kocasını Veysel ile aldatıyormuş. Ayrıldılar."
Buray:"Abovvvv abovvvv!"
Buray'ın bu haline gülümsedim. Toprak beni görünce yanına çağırdı.
Yanına oturunca Buray beni yeni fark etmişti.
Buray:"Abla kaç saattir nerdesiniz? Dedikodu bitti."
Tek kaşını kaldırmıştı. Lan oğlum ben daha kaldıramıyom tek kaşını sen nasıl jaldırıyon mk.
Şeker:"Selma teyze ile konuştuk. Hem zaten biz bu dedikoduları duyduk. İlk bize anlatmıştı Selma teyze."
Toprak:"Şeker isterseniz artık kalkalım. Kendim için değil de sizin için diyorum. İlk günden eve geç kalmayın. "
Buray:"Görüşürüz Selma ve Sema teyze."
Şeker:"Bye Semoşlarım."
***
Otobüsle eve dönüyorduk. Saat 16:00'dı. Evden çıkalı 4 saat olmuştu. Saat 14:00'de ki otobüsü kaçırmasaydık daha erken gelebilirdik.
Buray:"Abla Toprak abinin ailesi hiç aramadı onu? Annemler beni aradı birkaç kere."
Nasıl söyleyeceğimi bilememiştim. Biraz saçmalayacaktım ama olsundu.
Şeker:"Şimdi Toprak'ın annesi ve babası yok. Daha doğrusu bir ailesi yok."
Buray:"Nasıl yani?"
Şeker;"Toprak'ı altı aylık bir bebekken annesi ve babası camiye bırakmış. Bizim Sema ve Selma teyze de o gün hapisaneden çıkmış."
Buray:"Nasıl yani? Selma ve Sema teyze hapse mi girmiş?"
Şeker:"Evet öyle ama sakın sana söylediğimi kimseye söyleme."
Buray:"Tamam tamam da anlat bana da yoksa ben meraktan çatlarım."
Şeker:"Tamam anlatıyorum iyi dinle yoksa bir daha anlatmam. Hapisten çıktıkları için şükür namazı kılmaya camiye gitmişler. İçeri girince kaloriferin yanında bir bebek varmış.
Bu bebek bizim Toprak. Bebeğin kundağında bir de not varmış. 'Ailemiz bizi arıyor. Peşimizdeler. Bizi öldürecekler ama bebeğimize bir zarar gelmesin. Eğer bizi bulurlarsa onu da öldürürler. Adı; Toprak. 06/01/2007 doğumlu." Tarzı şeyler yazıyormuş.
Sema ve Selma teyze beraber büyütmüş Toprak'ı. Biz de küçüklükten beridir beraber kardeş gibi büyüdük.
Şimdi ise kendi küçük evinde kalıyo.."
Buray:"Anladım. Üzüldüm Toprak abiye."
Şeker:"Birşey diyim mi? Ben senin yaşlarındayken Toprak'a sordum. 'Annenler seni bıraktığı için üzülüyor musun?' diye."
Buray:"Eee! Ne dedi?"
Şeker:"'Yok üzülmüyorum aksine mutluyum çünkü; senin ki gibi bana bulaşan akrabalarım yok hıh.' Diye bana hava atıyodu."
Buray ile gülmüştük. İlk defa kardeşimle bir gün geçirmiştim. Çok güzel,huzurlu ve dayaksız bir gündü.
Evin önünde otobüsten inmiştik.
Herkes bahçedeydi. Furkan yine bağırıp çağırıyordu. Ertuğrul abi ise onu susturmaya çalışıyordu.
Duygu hanım ise bir kenarda sessiz sessiz ağlıyordu. İçim acımıştı.
Bahçeye önce ben arkadan Buray girmişti.
Furkan beni görünce öfke ile soluyup yanıma geldi. Kolumdan tutup beni sürükledi ardından fırlatır gibi bırakınca dengemi sağlayamayıp yere düştüm. Götüm acımıştı. Üzerime doğru yürümeye başladı.
Furkan:"Buray nerde? Kardeşim nerde? Ona ne yaptın?"
Bağırarak konuşuyordu gözlerim dolmuştu. Her an ağlayabilirdim.
Şeker:"Hiç bir şey yapmadım."
Sesim cızırtılı çıkmıştı. Engel olamamıştım.
Buray Furkan'ın kolundan tutup asılarak benden uzaklaştırdı. Ertuğrul sinirliydi Va bana doğru yürümeye başladı. Geri geri apalıyordum resmen.
Bana elini uzatması ile kollarımı kendime siper ettim ve gelecek darbeyi bekledim ama vurmamıştı.
Şeker:"Vurma!"
Yavaşça yüzümü açtığımda gözlerinin dolduğunu gördüm. Benim duyamayacağımı düşündüğü bir ses ile fısıldadı ama duymuştum.
Ertuğrul:"Ben vurmayacaktım."
Ertuğrul:"Gel kaldırayım."
Elini uzattığında tutmayıp elini ittirdim. Korkudan bacaklarım titriyordu. Ayağa kalkmıştım ama bacaklarım zangır zangır titriyordu.
O korkuyla koşarak bana verilen odaya çıktım.
Kendimi yatağa attım ve artık gözümdeki yaşları tutmadım. Yaşlar gözlerimden istemsizce yağıyordu. Bir yanadan kendime de kızıyordum. Bana sadece elini uzatmıştı. Ben ise babam gibi vuracağını düşünüp kollarımı kendime siper etmiştim.
Kapım tıklatılmıştı. Cevap vermedim ve yorganı kafama kadar çektim. Benden ses almayan kişi odaya girdi. Yatağın çökmesi ile oraya oturduğunu anlamıştım.
Buray:"Abla ne kadar özür dilesem de az ama ben senden çok özür dilerim. Otobüsü benim yüzümden kaçırdık ve eve geç gelince de abim ya da vaz geçtim Furkan dicem banane o sana bağırdı. Neyse hepsi benim yüzümden oldu. Sana bunları yaşatmaya hakkım yoktu. Özür dilerim."
Yorganı üzerimden atıp doğruldum. Kollarımı Buray'a sardım.
Şeker:"Hiç birşey senin suçun değil velet. Kendini suçlu hissetme."
Buray:"Ama abla-"
Şeker:"Şhhh! Sus bakim aması yok. Gel beraber biraz uyuyalım."
Buray:" Ne! Valla mı abla?"
Şeker:"He valla."
Buray:" Seni yerim ben ama!"
Diyerek ikimizi beraber yatağa yatırdı velet. O değilde olm bu çocuk niye benden uzun amk?
Neyse beraber uzanmıştık. Kollarımı ona doladım o da bana doladı. Üzerimize yorganı da örttüğümde tamamdı.
Gözlerim yavaş yavaş kapanıyordu. Uykuya dalmadan önce duyduğum son şey Burayın mayışmış sesiydi;
Buray:"İyi uykular abla."
***
BURAY ÇELİKOĞLU'NDAN DEVAM;
Ne ara uyumuştum bilmiyorum ama uyandığımda ablam hâlâ uyuyordu. Yanda ki ablamın telefonuna uzanıp saate baktım. 20:51'di. Baya uyumuştuk.
Ablamı uyandırmamaya özen göstererek yataktan kalktım. Yan tarafta ki Ertuğrul abimin odasının kapısını çaldım.
Ses gelmediği için girmiştim. Abim dalgın dalgın birşeyler düşünüyordu. Ona sesleninceye kadar geldiğimi fark etmemişti.
Buray:"Abi."
İrkilip başını bana çevirdi.
Ertuğrul:"Efendim Buray."
Buray:"Ne düşünüyorsun böyle dalgın dalgın?"
Ertuğrul:"Hiç sadece Şeker'in neden öyle bir tepki verdiğini düşünüyorum."
Buray:"Abi ben biliyorum ama anlatsam mı anlatmasam mı bilemedim şimdi."
Ertuğrul:"Anlat anlat. Anlatmazsan çatlarım."
Buray:"Ama abi kimseye söyleme tamam mı? Zaten bilmemizi istese kendisi bize söylerdi."
Ertuğrul:"Söz. Hadi anlat şimdi."
Buray:"En baştan anlatıyorum abi. İyi dinle. Şimdi biz ablamla evden çıkıp Toprak abinin yanına gittik. Beraber biraz sohbet ettik. Armut falan yedik. Sonra köpek falan kovaladı onları. Baya güzel geçmişti günümüz.
Ablam küfredince ben şakasına küfretmemesini söyledim. Hatta ablam ciddiye almıştı tamam bir daha etmem tarzı konuştu. Sonra bende şaka olduğunu hatta sizin daha beter küfrettiğinizi falan söyledim neyse. Sonra Toprak abi ablamın kulağına fısıldadı. Benim duymadığımı düşünmüşlerdi ama duymuştum.
Şey demişti; 'Toz Şeker sen bu çocuğu nasıl kandırdın lan. Sen daha ne küfürler ediyon.' tarzı konuştu. Bende ne dediğini sorunca beni dedikoducu teyzelerin yanına götürdüler.
İki teyze vardı. Biz içeriye girince birisi ablamı çağırdı. Biz de diğeri ile oturuyorduk bize dedikodu falan anlattı. Sonra ben merak edip lavabonun yerini sorup ablamların yanı gittim. Daha doğrusu kapının önüne.
Kapı zaten aralıktı. Teyze ile ablam konuşuyodu. Tayze;'Kuzım baban hâlâ dövüyo mu seni?' dye sordu. Ablam reddetti. Ablam şimdiye kadar hep şiddet görmüş. Bu teyzeler de bunu biliyormuş.
Ablamın sırtına krem sürmek için açmışlardı."
Gözlerimin dolduğunu hissettim. Görüntüler bir bir gözümün önündeydi. Ben bunları görünce canım yandıysa ablam o acılara nasıl dayandı?
Buray:" Ablamın sırtı çok kötüydü. Büyük büyük kesik izleri, yara, yanık izleri vardı abi. Bileğinin birisinde birkaç tane kesik ve dikiş izi vardı. Ablam intihar etmeye kalkmamıştır değil mi?"
Artık resmen ağlıyordum. Abime baktığımda onunda gözleri dolmuştu.
Kaç saniye? Kaç dakika? Orda oturdum bilmiyorum ama artık ağlamam sessiz iç çekişlere dönmüştü.
Buray:"Abi lütfen annemlere bahsetme. Zaten anlatmak istese kendisi derdi. Hem o onun özeli. Ben de bir hata yapıp öğrendim."
Abim ağır ağır başını sallamıştı.
Abimin odasından çıkıp ablamın od asına girdim. Hâlâ uyuyordu. Yanına tekrar uzanıp üzerimizi öttüm. Kafamı boyun girintisine sokup gözlerimi kapadım.
Çok güzel kokuyordu. Aynı yeni doğmuş bebek gibi bir kokusu vardı.
***
DEVAM EDECEK...
|
0% |