Yeni Üyelik
7.
Bölüm

[7.BÖLÜM] DÜŞTÜM MAPUS DAMLARINA...

@toz_seker

Selamlar yine ben geldim ballarım. Küççççüüüüççççücüüük bir spoi. Size enişte getirebilirim neyseyeysesese. Bölüme geçellliiimmmmmmm!!!!!🤎🍬🍯🍭

 

 

Sabah erkenden kalkıp hemen hazırlanmıştım. Karnımdaki acı hafiflemişti ama hem sızlıyor hem de yanıyordu ve biraz daha şişmişti.

 

Saçlarımı iki taraftan yine balık sırtı örmüştüm ama bu sefer daha gevşek ve dağınıktı.

 

Çantamı alıp aşağıya indim.

 

Herkes yemek odasına gidiyordu.

 

Bende yemek odasına geldiğimde sadece Emre ve Demir'in arası boştu. Bende ortalarına oturmuştum.

 

Ulaş Bey'in başlamasıyla hepimiz kahvaltıya başladık.

 

Ulaş:"Kızım telefonunu verir misin? Numaralarımızı kaydedelim. Lâzım olursa ararsın."

 

Cebimden telefonumu çıkarıp uzattım ama telefon Buray ve Ertuğrul abime gitmişti.

 

Telefonumdan herkesi teker teker çaldırdılar.

 

Ertuğrul:"Al bakalım Toz Şeker'im."

 

Diyerek telefonumu uzattı. Telefonu almadan önce ağzıma yumurtadan attım.

 

Kişilere girdiğimde numaraları görünce gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Ertuğrul abim ve Buray ise pişmiş kelle gibi sırıtıyorlardı.

 

Anam Kari

 

Babam'a Ulaş

 

Evde Kalmış

 

Yağışıklı Demir Daktır

 

Göthan

 

Ay Peşimden Koş Emre

 

En Sevdiğim Abim

 

Pick Me Su

 

Ablasının Güllü

 

Biraz daha gülmemek için kendimi tutarsam osururdum.

 

Kendimi tutmayı bırakıp kahkahayı saldım. Kahkahayı salmamla ağzımdaki yumurta sarısı boğazıma kaçtı.

 

Ben öksürürken yanımdaki Emre adlı şahıs kocaman elini öldürmek ister gibi sırtıma vurmaya başladı.

 

Gülmem ve öksürüğüm geçince yavaş yavaş nefesim düzelmeye başlamıştı.

 

Önümdeki çaydan bir yudum aldığımda tamamen kendime geldim.

 

Hızlıca kahvaltımızı yapıp dışarıya çıkmıştık. Bakalım bu gün kim götürüyordu?

 

Evet tabikide Ertuğrul abimdi.

 

Siyah bir Range Rover ile gelmişti. Furkan öne bineceği sırada ensesinden tutup arkaya fırlattı ve eliyle bana buyurun diyerk önü gösterdi.

 

Bu haline gülümsemiştim. Hemen öne oturdum. Furkan'da istemeye istemeye arkaya oturdu.

 

Yol boyu Ertuğrul abim ile birbirimize kaçamak bakışlar attık.

 

Okulun önüne geldiğimizde üçlü platin kizlar bahçenin önündeydi. Bana bakıyorlardı.

 

Şeker:"Buray şu çakma sarı gacılar kim?"

 

Buray:"Abla onlar Hilal, Şeyma ve Rümeysa. Hiç sevmem o karı ıyyyyy aynı Filiz Bebek gibi. Öğğhk!"

 

Şeker:"Bişey sorcam bir olay falan mı oldu?"

 

Buray:"Ne gibi?"

 

Şeker:"Dün birisinden zorla para almaya çalışırlarken gördüm de ondan sordum."

 

Buray:" Evet öyle. Geçen gün bir kızı dövmüşlerdi. Müdür velilerini çağırmıştı. Babaları da harçlıklarını kesmiş. "

 

Şeker:"Hmm! Tamam sağol. Neyse ben sınıfıma gidiyorum."

 

Sınıfa girip yerime oturdum ardından başımı sıraya koyup gözlerimi kapadım.

 

Üzerime bir karatının düştüğünü hissettim ama başımı da kaldırıp bakmadım.

 

Birkaç dakika sonra Tuğçe ve Tuğba yanıma gelip oturdular. İkisinde arkaya yanıma gelmişti.

 

Tuğçe:"Kalk uykucu kalk."

 

Şeker:"Efendim Tuğba."

 

Tuğçe:"Ağlıyorum şu anda. Beni Tuğba ile nasıl karıştırırsın hı! Beni beni Bihterini."

 

Tuğba:" Birde bayıl istiyorsan Feriha."

 

Şeker:" Üff! Yeter! Yeter! Komik değil!"

 

Demem ile ikiside güldü. Başımı sıradan kaldırınca karşımda önde oturan çocuğu gördüm. Aramızda 3 sıra mesafe vardı. Bir yerden gözüm ısırıyordu ama nerden çıkaramadım.

 

Toprak:"Birisi Toprak mı deDİĞĞĞ!"

 

Şeker:"Lan Toprağm şükür sonunda geldin ha. "

 

Toprak:" Geldim işte dostum, yüzün gülsün be, yaraların ağır,olsun varsın ve, halimizi birtek Allah bilsin be, ben varım yanında yalnız değilsin."

 

Diyerek yanıma adımladı. Önde oturan çocuk sanırım sesten kaynaklı bize dönmüştü.

 

Yüzünü tam görünce aklıma geldi.

 

Bu revirdeki çocuktu. Sanırım aynı sınıftaydık. (Yooooo çocuk 11/ J sınıfında mk.)

 

Göz göze gelince önüne döndü. Toprak hemen yanımdan Tuğba'yı kaldırıp oturmuştu.

 

Toprak:" Seleme kızlar."

 

Tuğba ,Toprak'a göz devirdi, istemsizce bu hallerine güldüm.

 

Toprak:"Göz devirme kız ceneme."

 

Şeker:" Allah aşkına sus artık Toprağm"

 

Diye gülerek omzuna vurdum. O sırada Toprak kulağıma eğilip;

 

Toprak:"Kanka karnın nasıl oldu?"

 

Şeker:"Düne göre daha iyi ama biraz şişti Toprak."

 

Toprak:" Okuldan sonra hastaneye gidelim."

 

Şeker:"Gerek yok Topitop."

 

Toprak:"Ağzına sıçarım bak ikimiz gideriz neyse kızlara dönelim."

 

Tuğçe:Ne konuşuyordunuz?"

 

Şeker:"Dün Toprak karnımı gördü de hastaneye gidelim diye tutturdu."

 

Toprak şaşkınlıkla bana baktı. 'Hayırdır birader' bskışımı attım.

 

Toprak:"Nasıl yani bu çingene kızlar biliyor muydu?"

 

Tuğba ve Tuğçe:"Çingene senin anandır."

 

Toprak hiç üstüne alınmadı.

 

Tuğba:"Ayrıca biz senden önce gördük. Dikiş atılmadan önce. Hayırdır oğlum."

 

Toprak gözlerini doldurup bana yavru köpek bakışı atmaya başladı.

 

Toprak:" Ne yani benden başka hatta benden daha yakın kankaların mı var? 12 seneyi çöpe mi attın Toz Şeker'im"

 

Konuştuktan sonra Toprak hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Tuğba ve Tuğçe şaşkınca Toprak'a bakmaya başladı.

 

Sağ elimle sırtını sıvazlamaya başladım.

 

Şeker:" Tamam Toprak ağlama sen benim tek kankam, best frendim, kardeşim, dostum ,İKİZİM'sin. Tuğba ile Tuğçe besleme."

 

Dediğimde Toprak gülmeye başladı.

 

Toprak:"Kanka şimdi niye önce onlara gösterdin anlat bakalım."

 

Şeker:" Açıkçası Toprak ben dün kendimi tuvaletten dışarıya zor attım. O sırada Tuğba ve Tuğçe ile karşılaştık. Onlar beni revire götürdü. Açıkçası ben onları tanımıyordum bile ama iyi kızlar be Toprağm. "

 

Önüme çilekli süt konulması ile gelene baktım.

 

Buray:"Ablammmmmm! Güllllümmmmm! Birtanemmmmmmmmm! -fısıldayarak- Furkan sevmeyenler birliğinin başkanııııı! Al sana süt getirdim."

 

Son dediğinde kendimi tutamayıp gülmüştüm. Çilekli sütü alıp içerken Toprak sol kolumu tuttu.

 

Toprak:"Yalakalık yapma lan tirrek. O benim kardeşim, yeri geldiğinde ablam, kurtarıcım, boz kurdum o benim."

 

Şeker:"Toprak şu an elimde süt olmasa daha inandırıcı olurdu."

 

Kızlar gülmüştü ama Buray'ın kaşları çatıktı. Hemen sağ koluma yapıştı o da. Süt sağ elimdeydi.

 

Toprak:"Benim kankam o!"

 

Diye sol kolumu asıldı.

 

Buray:"Hayır o benim ablam sal ablamı!"

 

Diyerek o da sağ kolumu asıldı. Ama sağ elimde süt olunca Buray ve benim üzerime süt dökülmüştü.

 

Toprak öyle bir kahkaha attı ki sınıfta ki herkes öküzün trene baktığı gibi Toprak'a bakıyordu.

 

Toprak'ın ensesine bir şaplak yapıştırınca sustu.

 

Şeker:" Kalk Buray çabuk zil çalmadan şu üzerimizi değiştirelim."

 

Buray ile kalkıp sınıftan çıkacakken Toprak elimdeki süt kutusunu alıp içinde kalanı içmeye başladı. Bu yaptığına istemsizce göz devirdim.

 

Toprak:"Şeker'im sakın bir daha göz devirme Allah muhafaza gözün öyle kalır bak."

 

Buray:"Abla ama yanımızda yedek kıyafet yok."

 

Şeker:"Buray soyunma odasındaki beden kıyafetlerini giy."

 

Buray:"Hakkaten o aklıma gelmedi bak gideyim giyineyim."

 

Hemen bende gidip kendi kıyafetlerimi giymiştim. Derse biraz geç kalmıştım ama. Zil çalmıştı ve hoca çoktan girmişti. Hoca müdürden geç kağıdı almamı söyleyince müdürün kapısının önüne geldim.

 

Tam kapıyı çalacağım zaman kapı aniden açılıp içeriden çıkan kişi bana çarptı. Tam arka düşecekken beni belimden yakaladı.

 

Acıyla küçük bir inilti kaçtı ağzımdan.

 

Endişeyle baktı bana.

 

Çocuk:"Kusura bakma yanlışlıkla oldu iyi misin birşey oldu mu?"

 

Çok yakışıklı bir sesi vardı. (Yakışıklı ses nasıl oluyor diye sormayın sndkkfkgk)

 

Şeker:"Yok hayır önemli değil."

 

Belimde ki elini yeni fark etmiş olacak ki elini hemen çekti.

 

Nedensizce utanmıştım açıkçası.

 

Çocuk:"Neyse ben sınıfıma gidetim tekrar kusura bakma."

 

Eli ensesine gitti ve kaçar adım uzaklaştı.

 

Kapıyı çalıp gel komutunu alınca içeriye girdim.

 

Şeker:"Kusura bakmayın rahatsız ediyorum hocam. Derse girmeden önce çilekli süt içerken üzerimi döküldü. Üzerimi değiltirdiğim için biraz geç kaldım acaba geç kağıdı alabilir miyim?"

 

Müdür:"Tabi kızım. Buyur."

 

Kağıdı aldıktan sonra hemen sınıfa girdim. Kağıdı hocaya verirken önce Furkan ile daha sonra çarpıştığım sesi yakışıklı beyefendi ile göz göze geldim.

 

Hemen yerime Toprak'ın yanına oturdum. Toprak yemek yiyordu.

 

Şeker:"Lan Toprağm derste yeme. Hoca kızacak bak."

 

Toprak:" Valla kanka sence ben niye arkaya oturdum sanıyorsun? Yemek yemek için. Sabah kahvaltı yapmadım dur da yiyin şunları. Sende ister misin?"

 

Uzattığı patates cipsinden bir tane alıp ağzıma attım.

 

***

 

Şu an öğle arasıydı. Toprak,ben,Buray, Tuğçe ve Tuğba kantinde oturuyorduk.

 

Toprak:"Buray hadi bize süt al gel canım kardeşim. "

 

Buray:"Banane ya git kendin al. Hem ben nerden senin kardeşin oluyorum ki?"

 

Toprak:"Bak ablan benim ikizim. Sende onun kardeşi olduğun için benimde kardeşim sayırlırsın."

 

Buray:"Mantıklı aslında. Ama yine de sana süt alacak bir nedenim yok."

 

Toprak:"Ablan istiyo-"

 

Buray:"Tamam hemen geliyorum abla."

 

Diye koşarak ömrümden uzun kantin sırasına girdi.

 

Toprak:"Kanka okuldan sonra gidiyoruz değil mi hastaneye?"

 

Şeker:" Nau Nau Toprak."

 

Tuğçe:"Şeker Bencede bir git hastaneye. Kötü olur sonra. Ne olur ne olmaz iyi olsan bile görün doktora."

 

Şeker:"Bir şartım var Toprak."

 

Toprak:"Söyle kankam. Allah aşkına gidelim de ne olursa olsun söyle."

 

Şeker:"Tuğçe ve Tuğba' da bizle gelecek ve yakınlarda sadece bir hastane var sözde öz abim orda çalışıyor. Beni ondan saklayacaksınız."

 

Toprak:"Tamam o zaman okul çıkışı üzerimizi değiştirdikten sonra buluşalım. Ama nerde buluşcaz?"

 

Tuğba:"O da soru mu? Caminin önünde buluşalım. Hem hastaneye de yakın."

 

Tuğçe:"Ama bir sorunumuz var. Aramızda 18 yaşında olan var mı? Sanmıyorum. 18'ndan büyük velimiz yada büyüğümüz olmadan muayene olamıyoruz."

 

Toprak:"O iş bende. "

 

Diyerek göz kırptı.

 

***

 

Okul çıkışı birbirimize görüşürüz dedikten sonra gelen arabaya bindik.

 

Şimdi eve gidinceye kadar bahane bulmam lazımdı. Çünkü Toprak ile buluşucam dersem Buray'da gelmek isteyebilirdi.

 

Yol boyunca ne bahane uyduracağımı düşündüm.

 

***

 

Üzerimi hızlıca değişip aşağıya indim.

 

Şeker:"Acaba dışarıya çıkabilir miyim?"

 

Duygu:"Tabi kızım çıkabilirsin."

 

Buray:"Abla bende geliyim mi la!"

 

Şeker:"Temizlik yapmayı seviyorsan gel Buray. "

 

Buray:"Ne temizliği?"

 

Şeker:"Medine teyze artık yaşlandığı için evini Toprak ile ben temizliyorum. Bu gün bizi çağırdı. Yarın misafirleri gelecekmiş. O yüzden temizliğe gidecektik onun yanına."

 

Buray:"Yok abla kalsın sen git abimle. Ben gelmiyom. Evde yatıp telefona bakıcam byeee."

 

Koşarak merdivenleri çıktı. Bende onun ardından ayakkabılarımı giyip evden çıktım.

 

***

 

Caminin önünde Toprak'ın gelmesini bekliyorduk. O sırada arkadan birisinin gelmesiyle korkup elimi damağıma götürdüm. Sema teyze ve Toprak gelmişti.

 

Toprak:"Geldim şükür valla. Hadi gidelim."

 

Yürüyerek hastanaye doğru gidiyorduk.

 

Tuğba:"Toprak niye bu kadar geç kaldın?"

 

Toprak:" Valla gülüm Sema ve Selma teyze izin vermedi dışarıya çıkmama. Geçen gün akşam eve geç gidince kızdılar. Yasak koydular."

 

Şeker:"Ne zaman lan?"

 

Toprak:"Sizin evden geldikten sonra internet kafeye gittim orda da zaman nasıl geçti anlamadım. Eve gittiğimde saat 2'ydi. Sema ve Selma teyzeyede geldiğimi haber vermeyince kızdılar. Tam bir hafta yasağım vardı. O yüzren izin vermediler. Bende hastaneye gideceğimizi söyledim ondan sonra izin verdiler. Sema teyze de 18'den küçük olduğumuz için bizimle gelmek istedi."

 

Şeker:"Allah cezanı vermesin Toprak. Bizim evden çıkınca zaten saat 10'du. Birde internet kafeye mi gittin mal."

 

Tuğçe:"Neyse kavga etmeyin geldik."

 

Hastanenin önündeydik. Acilden içeri girdiğimizde direkt kapıda ki doktor isimlerine baktım ki muayene alırken Demir Oğlan ile karşılaşmayayım.

 

Sekreter:"Buyrun hasta kim?"

 

Şeker:"Benim. Buyrun."

 

Kimliğimi uzattım. Sisteme girerken arada bana bakıyordu.

 

Sekreter:"İstediğiniz bir doktor var mı? "

 

Şeker:"Ayfer Bala olursa sevinirim."

 

Sekreter:"Tabi. Şu koridorun sağında."

 

Kimliğimi aldıktan sonra kapıda beklemeye başladık. O sırada Tuğçe ve Tuğba etrafı kolaçan ediyordu.

 

Ayfer:"Şeker Çelikoğlu!"

 

Sema teyze ile içeriye girip kapıyı kapattım.

 

Ayfer:"Buyrun şikayetiniz nedir?"

 

Üzerimde ki ince sweet'i kaldırıp karnımı gözterdim. O sırada doktor eliyle sedyeyi gösterdi. Sedyeye uzanınca karnımda ki sargıyı yavaş yavaş çıkardı. Kadının gözleri büyümüştü.

 

Ayfer:"Kızım ne oldu karnına?"

 

Şeker:"Aramızda kalsın olur mu? Abime gitmesin. "

 

Ayfer:"Tamam tamam abime söylemem ama ne oldu çabuk anlat yoksa ailene haber vermek durumunda kalıcam."

 

Şeker:"Ben okul değiştirdim ve orda ailem zengin olunca benden para istediler bende yok deyince dövdüler. Karnıma tekme atan kızın ayağında ki topuklu karnımı kesti."

 

Ayfer:" Tamam. Şimdi karnın şişmiş. Çünkü iltihaplanmaya başlamış. Aynı zamanda dikiş düzgün olmamış dikiş çıkarılıp tekrar atılacak. Ayrıca dikişlerden birisi patlamış o yüzden kanıyor."

 

Ben sedyede uzanırken kadın karnımdan dikişleri cımbızla çıkarıyordu. Bütün dikişleri çıkarınca uyuşturup kendisi dikiş atmaya başladı. Ne kadar uyuşsada atılan her dikişte iğnenin girip çıkan ucunu hissediyordum.

 

Dikiş bittikten sonra üzerine soğuk bir krem sürdü ve tekrar temiz bes ile sardı.

 

Ayfer:"Karnında ki yara iltihaplanmaya başladığı için ateşin çıkabilir bu yüzden bir ateş düşürücü ve antibiyotik krem. Ve iz kalmaması için bir krem daha yazıyorum. Pansuman yap ve temiz bez ile sar."

 

Şeker:"Teşekkür ederim. "

 

Ayfer:"Ne demek bu benim görevim."

 

Odadan çıkınca direkt resepsiyona gittik. Hastane özel olduğu için paralıydı ve sigortam ödemiyordu.

 

(Babanın Hastanesi'nde bile para düşünüyon ya amk.)

 

Resepsiyon:" Toplam 800 TL tuttu."

 

Şeker:"Toprak ben cüzdanımı unutmuşum sende var mı?"

 

Toprak:"Valla kanka bende de yok."

 

Diğerlerine baktım. Hiç birinde yoktu.

 

Şeker:"Hanımefendi ben Ulaş Bey'in kızıyım. Acaba hesabı onun üzerine yazar mısınız? Ya da abim, Demir Bey'e."

 

Resepsiyon:"Kimliğinizi alabilir miyim?"

 

Hemen kimliği aldı ve sisteme baktı.

 

Resepsiyon:"Böyle bir işlem yapamıyorum malesef; çünkü sistemde Ulaş Bey'in çocukları arasında sadece bir kız var ve o da Buse Çelikoğlu. Sırf soyadınız aynı diye sizden ücret almayacağım anlamına gelmiyor. Ya ücreti verin ya da polisi çağırıcam."

 

O sırada hiç görmek istemediğim ve kaçtığım Demir Oğlan yanımızda belirdi.

 

Demir:"Konu nedir?"

 

Resepsiy

on:"Efendim bu kız ücret ödemiyor. Sözde cüzdanını unutmuş. Aynı zamanda Ulaş Bey'in kızı olduğunu ve sizin kardeşimiz olduğunu iddia ediyor."

 

Demir:"Arayın o zaman polisi. Çünkü benim böyle bir kardeşim yok."

 

Resepsiyon hemen yanda ki telefondan birkaç tuşu tuşladı.

 

Polisin gelip bizi götürmesi 15 dakikayı bulmadı.

 

DEVAM EDECEK...

 

 

Loading...
0%