Yeni Üyelik
8.
Bölüm

[8.BÖLÜM] NEZARETTEN KAÇIŞ...

@toz_seker

Selamlarrrr yine ben ve yine bennnnn!

Polisler kolumuza girip beşimizide arabaya bindirmişti. Şu an ne yapacağımı düşünüyordum. Ondan yardım beklerken ne demişti? 'O benim kdesim degil ara polisi bla bla.'

Karakolun önünde durunca hepimizi araçtan indirmişlerdi. Bir an ayağım takılıp yere kapaklanacakken polis asılınca karnım acıdı. Dikişlerim tazeydi ve uyuşuk geçmişti.

Karakola girince herkesten ifade almışlardı. Daha sonra kızları bir tarafa Toprağmı bir tatarafa koydular. Nezarethaneler yan yanaydı. Toprak gelir gelmez ağıt yakmaya başladı.

Toprak:" Oyyy! Bu günlerinde mi görecektim? Ömrüm çürüyüp gidecek hapislerde a dostlar."

Bir yandan ağıt yakıyor bir yandan dizlerine vuruyordu.

Tuğba:" Ayyy! Yeter valla Toprak içim şişti."

Toprak:"Düştüm Mapus damlarına öğüt veren çok olur..."

Yandaki adamlardan birisi artık dayanamamış olcak ki;

Adam:"Toprak mısın? Kum musun? Nesin yeter artık susmassan ağzının ortasına çakarım bir tane."

Toprak:"Tamam abi sustum."

***

Karakola geleli hemen hemen üç saat olmuştu. Ve daha gelen kimse yoktu. Aramak istiyordum ama korkuyordum...

Şu an saat akşam 19:35'ti. Yemek saati geçmişti ve ben daha eve gitmemiştim. Acaba beni Demir gibi onlar da mı istememişti?..

***

DUYGU ÇELİKOĞLU'NDAN;

Saat yediyi çoktan geçmişti ama Şeker daha gelmemişti. Başına birşey gelmiş olabilir miydi? Yok ya gelseydi arardı. Diye kendimi teselli etmeye çalıştım.

Ama olmuyordu işte. İçimde bir dert vardı. Arayınca telefonlarına da cevap vermiyordu. Toprak'ı aradığımda o da cevap vermiyordu. Yukarı kata çalışma odasına çıktım.

Direkt içeri girince Ulaş şaşırmıştı.

Duygu:" Ulaş, kızım kaç saattir gelmedi. Başına bir iş gelmiş olmasın. "

Ulaş:"Bilmiyorum. Ama biz yinede de içimizi ferah tutmaya çalışalım. Telaş yapma.."

Duygu:"Nasıl telaş yapmayayım ya! Kızım yok kızım. İçimde bir dert var."

Ulaş:"Tamam sen git şimdi dinlen ben bulurum."

Duygu:"Hayır bende gelicem."

Hızlıca odaya gidip üzerime birşeyler aldım.

***

Annem aramıştı ama telefonun zil sesini polisler duyunca hepimizden telefonlarımızı aldılar.

Burdan kurtulabilmek için tek çare Demir'in onlara söylemesiydi. O götü poklu da sikseler söylemezdi.

***

Saat kaç olmuştu acaba? Dünya dönüyordu sanki ve ben üşüyordum. Uykum da vardı. Diğerleri uyumuştu. Artık başımı kaldıramayınca bende gözlerimi kapattım.

***

ULAŞ ÇELİKOĞLU'NDAN DEVAM;

Kaç saattir çocukları arıyorduk ama bulamamıştık. Buray'da bizimle gelmiş ve Medine teyzenin ve İkizlerin evinin yolunu tarif etmişti. Medine teyze temmizlik falan olmadığını söylemişti.

En son çare olarak İkizlerin evine geldik. Kapı açılınca karşımızda bir kadın belirdi. Gözleri uykuluydu.

Selma:"Buyrun kime bakmıştınız?"

Buray:"Selma teyze ablam sabah evden çıktı bir daha gelmedi onları bulamıyoruz nerde olduklarını biliyor musun?"

Selma:"Sizin eve de mi gelmediler? Bende onları beklıyorum kaç saattir. Toprak ve Sema'da Şeker ile gitmişti daha dönmediler."

Ulaş:"Nereye gittiklerini biliyor musunuz?"

Selma:"En son hastaneye gideceklerdi. Başka da birşey bilmiyorum. "

Duygu:"Teşekkürler Selma Hanım. Hadi gidip hastaneye bakalım."

***

Hastaneye geldiğimizde ilk işim sekretere kızımın gelip gelmediğini sormaktı.

Ulaş:"Kevser bu gün kızım gelmiş buraya herhalde. Acaba nerde biliyor musun?"

Kevser:"Hayır efendim kızınız gelmedi. "

Ulaş:"Tamam sağolasın."

Tam dışarı çıkacak iken Demir ile karşılaştık.

Demir:"Baba!?"

Ulaş:"Oğlum Şeker sabahtan beri kayıp. Her yerde onu arıyoruz ama bulamadık. Buraya geldiğini duyduk ama Kevser'de gelmediğini söyledi. Sen gördün mü?"

Demir:"Hayır baba."

Ulaş:"Tamam öyleyse bir haber alırsan beni ara."

Hızlıca arabaya binmiştik. Belki gelmişti.

***

DEMİR ÇELİKOĞLU'NDAN DEVAM;

Ailemi nasıl manipüle ettiyse artık her yerde onu arıyorlardı. Tekrar odama gidecekken Ayfer'in sesini duydum.

Ayfer:"Demir!"

Demir:"Efendim Ayfer."

Ayfer:"Kardeşin söylememi istemedi ama ben tutamicam sanırım hem söylemezsem içimde kalır."

Demir:"Söyle o zaman dinliyorum."

Ayfer:" Sabah kardeşin geldi. Karnı çok kötüydü. İltihaplanmaya başlamış yaralar vardı ve kocaman bir kesik. Aynı zamanda daha yeni yeni geçmeye başlayan göğsüne doğru bir yanık vardı.

Pek sorgulamadım. Çünkü zaten muayeneye istemeye istemeye gelmişti sanırım. Karnına ne olduğunu sorduğumda geçiştirmeye çalıştı. Sana söyleyeceğimi dediğimde anlattı. Birşeyler uydurdu.

Kardeşin iyi değil. Biraz sahip çık, yakınlaş. Arada ateşini de kontrol et iltihabı kana karışmış olabilir bu yüzden dikkatli olun."

Demir:" Tamam tamam ben onla görüşürüm eve gidince."

Hemen odama girip telefonumu cebimden çıkardım.

Demir:"Alo baba."

Ulaş:"Efendim Demir. Bir haber var mı?"

Demir:" Baba bu gün Kevser'in dediğine göre senin kızın olduğunu iddia eden birisi gelmişti. 'Cüzdanı yok, parayı ödemiyor, sstemde adı da gözükmüyor ne yapayım polisi arayayım mı?' Dedi. Bende ara demiştim. Onun Şeker olma olasılığı var mı?"

Ulaş:"Tamam oğlum biz birde karakolu kontrol edelim."

Demir:"Tamam benim işim var sonra konuşuruz."

Telefonu kapadım...

ULAŞ ÇELİKOĞLU'NDAN DEVAM;

Soluğu direkt karakolda almıştık.

Ulaş:"Merhaba başkomiserim acaba bu gün buraya Şeker Çelikoğlu adında bir kız ve arkadaşları geldi mi?"

Başkomiser:" Evet geldiler. Yakını mısınız?"

Ulaş:"Evet babasıyım. "

***

Başkomiser ile konuşunca bizi içeri aldılar. Hepsi uyuyordu. Toprak'ın kolunu sürtüp onu uyandırdım.

Toprak:"Valla Ulaş amca sen de gelmesen hapislerde çürüyeceğimi düşünüyordum."

Toprak çıkarken diğerleri de çıkıyordu.

Duygu'nun gözleri fal taşı gibi açıldı.

Duygu:"Ulaş! Ateş, ateşi var. Yanıyor kızım. "

Şeker:"Cehennem ateşinde yanmayalım da burda yanarsak yanalım aney."

Uykulu uykulu konuşuyordu. Bir yandanda sanki üşüyormuş gibi titriyordu.

Hemn kucağıma alıp karakoldan çıkıp arabanın arka koltuğuna oturdum. Duygu ise sürücü koltuğuna oturmuştu.

Ulaş:"Duygu biraz daha hızlanalım. Cayır cayı yanıyor."

Duygu daha da hızlandığı da kollarımı ona sardım ve saçlarının arasına bir öpücük kondurdum.

***

Hastane o kadar da uzak değildi. Hemen gelmiştik. Acilden girip hemen içeri geçtik. Demirin odasına daldığımızda Demir irkilmişti.

Duygu resmen ağlıyordu.

Duygu:"Oğlum nolur yardım et. Cayır cayır yanıyor kızım."

Demir hemen ayağa kalkıp yanımız geldi.

Demir:"Sedyeye yatır baba."

Sedyeye yatırınca direkt ilk olark ateşini ölçmüştü. Daha sonra bizi odadan çıkarıp başka bir doktorun gelmesini istedi...

DEMİR ÇELİKOĞLU'NDAN DEVAM;

Babam aniden odaya girince korkmuştum ama hiç böyle bir manzara beklemiyordum.

Hemen ilk olarak ateşini ölçtüm. 42⁰C'di. Hemen Ayfer'i çağırdım. İkimiz birkikte üzerindekileri çıkamıştık. Yüzerinde sadece iç çamaşırları vardı.

Ayfer'i gözleri dehşet ile açıldı. Açıkçası benimde ondan kalır yanım yoktu.

Vücudunun her yerinde yara izleri, yanık izleri ve daha taze olan yaralar vardı.

Hemşire den hemen buzlu suyu alıp bazle eline koluna sürmeye başladık.

Elini tutunca hemen geri çekti.

Şeker:" Vhhhhhuv! Ç-çok soğuk."

Ayfer:"Tama Şeker birşey yok. Ateşin var. Ateşini düşürmemiz lazım. Lütfen engel olma."

Ateşini düşürmüştük. Ve karnındaki sargıyı açmıştık. Atılan dikişlerden ikisi patlamıştı ve kan akıyordu.

Hemen temiz bir bezle orayı sildim. Ve tekrar kendim dikmeye başladım. Dikiş bitince krem sürüp tekrar sargıya aldık.

Üzerinde ki değer taze yaralarada krem sürüp sardık. Ardından tekrar üzerini giydirdik.

Odadan çıkıp annemlerin yanına geldim;

Demir:"Hadi anne siz eve gidin dinlenin. Şeker gece burda kalsın. "

Duygu:"İyi mi kızım?"

Demir:"İyi iyi. Ateşi düştü ama tekrar çıkabilir ama merak etmeyin ben başındayım.."

Ulaş:"Tamam oğlum. Aman iyi bak kardeşine."

Demir:"Tamam merak etmeyin, hemen gidin. Ben burdayım."

Annemleri eve yolladıktan sonra Ayfer ile koridora geçtik.

Demir:"Ayfer , Şeker soracak olursa benim görüp görmediğini sakın söyleme. Dün akşam sadece sen ilgilendin olacak."

Ayfer:"Tamam da niye bu kadar fazla yarası var? Ben ikindin sadece karnını görmüştüm. Durum düşündüğümden de kötü. Önce ki aikesinde şiddet görme ihtimali var mı?"

Demir:"Bilmiyorum..."

Cidden olabilir miydi? Araştırmadan bilemeyiz.

***

Gece birkaç kere daha ateşi çıkmıştı. Antibiyotik vermiştim. Sabah daha iyiydi.

ŞEKER ÇELİKOĞLU'NDAN;

En son nezarette olduğumu hatırlıyordum.

Ayfer doktor yanıma gelip tekrar ateşimi ölçmüştü.

Ayfer:"Güzel ateşin düşmüş. Akşam geldiğinde çok kötüydün. Merak etme ailene söylemicem yaralarını ama bir bahane bulmalıyız senin dün hastaneye gelmene. Hmm düşünelim bakalım."

Şeker:"Ben şeker hastasıyım uzun süreli açlıkta bayılmam var o sayılır mı?"

Ayfer:" Hayır ama dün geldiğinde şekerinin çıktığını ve düşürülmediği için ateşin çıktığını söyleyebiliriz. Nasıl fikir?"

Şeker:"Güzel."

Demekle yetindim sadece. Acaba Toprak'lar nasıldı? Şimdi nerdelerdi?

Şeker:" Şey- acaba arkadaşlarım nerdeler? Nasıllar?"

Ayfer:"İyiler iyiler. Evlerine gittiler."

Bir süre sessizlik olduktan sonra Ayfer doktor tekrar konuşmaya başladı;

Ayfer:"Şeker. Sana bir soru sormak istiyorum ama bana doğru cevap verir misin tatlım?"

Şeker:"Tabi."

Ayfer:"Sen önceki ailenden şiddet mi görüyordun?"

İlk başta biraz sessiz kaldım. Çünkü; eğer evet diyecek olursam o adam tekrar peşime düşerdi ve aileme zarar vermesi kaçınılmazdı.

Sadece sessizce başımı sallamakla yetindim.

Ayfer:"Tamam. Sanırım bu konu hakkında konuşmak istemiyorsun."

Şeker:" E-evet. Lütfen bu konuyu kapatabilir miyiz?"

Ayfer:"Tamam öyle olsun. Ama her zaman içine atmamalısın. Birilerine anlat yoksa bu seni yorar, yıpratır. Psikolojik olarak çökersin. Eğer birine birşeyler anlatmak istersen bir abla olarak seni dinlerim. Merak etme kimseye söylemem. Aramızda sır olarak kalır. İstediğin her zaman yanıma gelebilirsin."

Şeker:"Teşekkür ederim."

Kollarını bana dolayınca bir kal geldi. Ama çok geçmeden bende kollarımı ona doladım.

Bana destek vermek ister gibi kollarını dahada sıkı sardı.

İlk ayrılan ben oldum.

Şeker:"Acaba eve ne zaman giderim?"

Ayfer:"Abim birazdan çıkacak. Sende onla beraber gidersin."

Başımı sallamakla yetindim.

***

Birkaç dakika sonra Demir gelmişti ve hiç birşey demeden beraber hastaneden çıkmıştık.

O sürücü koltuğuna binerken bende arka koltuğa oturdum.

Arada dikiz aynasından göz göze geliyorduk.

Evin önüne gelinceye kadar çıt çıkmamıştı.

Evin önünde Ertuğrul abim, babam, annem, Furkican, Buray, Emre kısacası biz hariç herkes ordaydı.

Arabadan iner inmez annem ve babam kollarını bana doladı.

Duygu:" Seni bulamayanıca çok korktuk. Neden hastaneye gideceğinizi bana söylemedin."

Şeker:" Açıkçası-ı olay biraz hızlı gelişti."

Ulaş:"İçeri geçince herşeyi baştan anlatıyorsun."

***

Şu an salonda oturuyorduk. Herkes dik dik suratıma bakıyordu. Hadi bakalım Toprak pası sana atıyorum.

Ulaş:"Hadi bekliyoruz kızım. Anlat."

Şeker:"Açıkçası ben Medine teyzenin yanına gideceğiz sanıyordum. Toprak öyle dedi. Daha sonra parka gittik. Parkta çekirdek kola vesaire yaptık. Daha sonra evlere dağılacakken gözüm kararı verdi. Bizde beraber hastaneye geldik. Ordada cüzdanımı unutunca olan oldu."

Üfff! Ne güzel bahane buldum be. Neyse biraz göz dolduralım.

Şeker:"Sizi telaşlandırdığım için özür dilerim."

Duygu:"Sorun değil biz sadece başına birşey geldi diye korktuk kızım. Ağlama."

Gelip hızlıca kollarını bana sardı. Bende hemen kollarımı ona sardım.

Ertuğrul:"Baba ben çıkıyorum."

Ulaş:"Nereye oğlum?"

Ertuğrul:"Toprak'ı dövmeye."

Şeker:"Hayır abi!"

Ertuğrul abim birkaç saniye gözünü dahi kırpmadan donup kaldı.

Bir anda kafasını bana çevirince irkildim. Hızlıca gelip kollarını belime sarıp beni havaya kaldırdı.

Beni havaya atmasıyla kollarımı sımsıkı ona doladım. Canım yanıyordu ama buna değerdi.

Beni yere indirip saçıma uzun bir öpücük kondurdu.

Ertuğrul:"Tamam kardeşim, gülüm, birtanem sen şimdi bana böyle abi dersen ben Toprak'ı dövemem ki."

Şeker:"Dövme zaten abi. Ben Buray'ı dövsem hoşuna gider mi?"

Ertuğrul:"Evet!"

Sorumla bile hiç düşünmeden 'evet' demişti.

Buray:"Abla yaaaa! Bana sahip çıkacağın yerde abi sende, neyse konuşmuyom hiç biri izle küstüm. Gelmeyin yanıma."

Abimle onun bu haline güldük. O ise göz devirip yukarı kata çıktı.

Ertuğrul:" Abiye göz devrilmez lan ergen."

Şeker:"Neyse ben odama çıkıyorum. Sende sakın Toprağm'ı dövmüyorsun abi tamam mı?"

Ertuğrul:"Yağğğ! Bide Toprağım diyor ya. Yeter yeter."

Abimi daha çok dinlemeden odama çıktım.

Ders masasına oturup konu tekrarı yaparken cama taş atılmasıyla cam kırıldı.

Bende o an çığlığımı bastım.

DEVAM EDECEK...

Sizce Camı Kim Kırıyo Tahminleri Alim. Bulana Benden Şeker 🍬 🍭.


Loading...
0%