@toz_seker
|
Beniç çığlık atmam ile Ertuğrul abim, Annem,Babam,Buray ve Demir odama gelmişti. Bir dakika oğlum Demir senin burda be işin var mk. Neyse devam edelim. Aşağıdan 'Ananı sikim.' diye bir küfür duydum. Babam camın önüne doğru yaklaştığında tuttuğu nefesi verdi. Ulaş:"Toprak'mış ya. Bizde korktuk o kadar birisi geldi diye." Ertuğrul:"Bu sefer bana engel olma Şeker. Gidip Toprak'ı dövmeye gidiyorum." Koşup abime sarılıp kafamı yüzüne bakacak şekilde kaldırdım. Şeker:"Abimm! Eğer Toprak'a birşey yapmazsan akşam senin yanında yatarım." Ertuğrul:"Sözünü tutmayacağını nerden biliyim Şekkom." Şeker:"Abi Allah aşkına camı kırık bir odada nasıl uyuyayım. Ya salonda yada herhangi birinizin yanında kalmam gerekiyor. Ve şıklardan birisi sensin." Ertuğrul:"Tamam ama benle uyumazsan hem Furkan'ı hem de Toprak'ı döverim." Şeker:"Toprak'a dokunma da Furkan'ı döversen döv. Beni ilgilendirmiyor o." *** Şu an hepimiz salonda oturmuş Toprak'a bakıyorduk. Ulaş:"Söyle bakalım Toprak. Kızımın camını niye kırdın?" Toprak:"Ulaş amca, dün bizim telefonlarımızı karakolda aldılar. Sizde acele acele gidince telefonu unuttunuz. Bende Şeker'in telefonunu vermeye geldim ama zile birkaç kere bastığım hâlde kimse çıkmadı. Bende küçük bir taş atayım dedim. Onda da cam kırıldı." Duygu:"Neyse canım, cana geleceğine mala gelsin." Buray:" Toprak abi." Toprak:"Efendim Buray." Buray:"Abi cam kırmak nasıl bir his? Hep cam kırmak şstemişimdir." Toprak:"Oğlum, Buray kim durduk yere cam kırmak ister manyak mısın?" Buray:"Sana da soru sormaya gelmiyor. İki dakika da manyak oldum. Ertuğrul abi Toprak abiyi döv sana." Ertuğrul:"Ayyy! Ellerimde kaşınıyordu." Duygu ve Ulaş:"Ertuğrul!." Şeker:"Abi!" Hepimizin aynı anda bağırması ile abim tekrar yerine oturdu. *** Annemlerle konuştuktan sonra Toprak ile odama çıkmıştık. Toprak:"Kankam kızdın mı?" Şeker:"Ne kızması be. Korktum aniden cam kırılınca. Zaten Ertuğrul abim seni dövmek için an kolluyordu. Al bir neden çıktı. Zor ikna ettim dövmemesi için." Toprak:"Neyle ikna ettin lâ? Ben olsam ikna edemezdim." Şeker:"Akşam onla uyuyacağımı söyledim." Toprak:"Kızım sen manyak mısın? Ya dikişlerine yine zarar gelirse? Çıldırdın mı sen? " Şeker:"Ya ne bilim aklıma başka çözüm yolu gelmedi. Geçenlerde Buray ile uyudum diye kısknçlıktan geberecekti. Birşey olmaz herhalde ya." Toprak:"Sen cidden manyaksın." Şeker:"Biliyorum bebbbek!" Toprak:"O değilde oğlum keşke dövdürseydin lan beni. Kendim dayak yemek için değil. Furkan'ın dayak yemesini istediğim için. Ayyy! Düşün sene Furkan ayaklarına kapanıp özür diliyo. Ne gülerim ha." Şeker:"O zaman gidip abime söyleyeyim ikinizide dövsün." Toprak:"Lan dur lan dur. Şaka yaptım şaka." Şeker:"Aferin adam ol. Okeyyyy!?" Toprak:" Okeeeeyyyyy!" *** Toprak eve gitmişti biz de Buray ile televizyona bakıyorduk. Ertuğrul:"Acil durum. Lilillilililililili!" Bir yandan acil durum deyip bir yandan zılgıt çekeni de ilk defa görüyorum. Buray:"Abi yoksa tahmin ettiğim şey mi?" Ertuğrul:"Evet Buray evet. Tahmin ettiğin şey." Ertuğrul ve Buray:"Ananemler geliyor!" Ben ne olduğunu anlamaya çalışırken annem odaya girdi. Duygu:"Kızım. Annem seni görmek istedi. Ne kadar reddettiysem de ısrarla gelmek istediğini söyledi. Ben yine reddettim ama bu sabah yola çıkmışlar en geç iki saatte gelirler." Gülümsedim. Şeker:"Sıkıntı yok. Tanışalım ananem hanımefendi ile. En fazla ne olabilir ki?" Duygu:"Hadi sizde gelin bana mutfakta yemeklere yardım edin. Çok iş var çok. Buray, diğerlerine söyle onlar da evi toplasınlar." Biz, annem,ben ve abim mutfağa girdik. Abim zaten gastronomi okuduğu için eli pratikti ve hızlı hızlı sebzeleri doğruyordu. *** Her şey hazırdı. Yaprak sarma,mantı, içli köfte, mercimek çorbası, salata vs ve tatlı olarak şekerpare vardı. Odama çıkıp üzerime bebek mavisi bir bluz. Altıma da dizlerimin altında bordo bir etek giymiştim. Saçlarımı da yine her zaman ki gibi iki yandan balıksırtı ördüm. Kahküllerimi de fönleyip aşağıya indim. Demir:"Anne ben çıkıyorum. Ananem beni sorarsa işim çıktı deyin. " Tam arka mutfak kapısına giderken annem ensesinden yakaladı. Annem ona kızarken abim bana yaklaştı. Ertuğrul:"Kız cimcime bizde kaçalım mı?" Şeker:"Abi Allah aşkına ne kaçması. En fazla ne olabilir ki? Niye kaçıyoruz?." Ertuğrul:"Ananem bizi pek sevmez. Aramızda bir tek Buse'yi severdi. Çok suslu püslü birisi. Bizim sosyete dediğimiz tiplerden." Şeker:"Bir şey olmaz o iş bende." *** Ben az önce ne demiştim. Birşey olmaz o iş bende mi? Ya da En fazla ne olabilir ki mi? Lafımı geri alıyorum. Şu an salonda ananem ve dedem yan yana oturuyordu ve sırayla ellerini öptürüyorlardı. Bende en son öpecekken anane hanım konuştu. Anane:" Örgütlerin hiç olmamış. Çocuk gibi göstermiş seni. Saçını açsan daha iyi olur bence." Biraz sinirlenmiştim. Çünkü; şimdiye kadar hiç kimse örgülerime laf etmemişti. Yapmacık bir gülümseme ile: Şeker:"Tamam anane açarım birazdan." Geçim dedimin elini öptüm o ise kulağıma fısıldadı; Dede:" Örgülerin çok güzel. Takılma sen ananene. Biraz çatlak o." Dediğinde cidden gülmüştüm. Şeker:"Teşekkür ederim dede." Dedemin yanından ayrılına sırayla teyzelerimin ve dayımın elini öptüm. Dört tane teyzem vardı. Bir tane de dayım. Annem en büyükleriymiş. İkinci Fadime teyzem ama ona Peygam diyorlarmış. Üçüncü Fatma teyzem, ona da Fatuş diyorlarmış. Üçüncü teyzem Melike, beşinci çocuk dayım mış. Son çocukta Rüveyda teyzemmiş. Hepsini sevmiştim. Birisi dışında. Rüveyda... Odama çıkıp saçımdaki örgüleri açtım. Çok sıkı ördüğüm için hem kafam rahatlamıştı hem de saçlarım kıvır kıvır olmuştu. Dağılan saçlarımı da düzeltip aşağıya indim. Herkes oturup sohbet ediyordu. En büyük teyzem kuzenlerimle tanıştırıyordu. Mehmet (26) Ömer (20) Eymen (18) Fatma teyzemin çocukları; Mustafa (21) Abdullah (19) Ayşe (17) Ertuğrul (15) Fatma teyzem kendi çocuklarını tanıtırken Ertuğrul abim araya atıldı. Ertuğrul:"Şeker görüyor musun abim? En çok ailede beni seviyorlar. Teyzem oğlunun adınıda Ertuğrul koydu bu yüzden." Diyerek sırıttı. Teyzem ise kolunu cimcirip; Fatma:"Hiçte bile. Öyle bir şey olmadı. Serdar enişten tarihi çok sever. O sıralarda Ertuğrul Bey'e çok taktı. Ondan kaynaklı." Bu hallerine güldüm. Melike Teyzem ve Ali Dayım evli değildi. Bu yaşlarına kadar evlenmemişlerdi ve evlenmeyi düşünmüyorlar mış. Rüveyda Teyzeminde bir kızı vardı. Aybüke (17) Benimle yaşıttı ama ben hiç sevmemiştim. Kuzenlerle tanışmıştım. Birkaç dakika sonra kuzenlerle tamamen tanışıp kaynaşmamız için bizi bahçeye yollamışlardı. Buray:"Ablaaa! Ben telefonumu yukarıda unutmuşumda seninkini alabilir miyim? Biraz oynar veririm geri." Önce şarjına baktım. 95'ti. Buray'a uzattım. Buray:"Anlamların gülllüüüü! Canımın içi. Çok teşşşeekkkür ederim ablam." Ertuğrul:"Tamam lan yağcılık yapıp durma." Aybüke:"Öfff! Bonom conom çok sokoldo! Hodo doğrolok cosorotlok oynoyolum." ( Benim canım çok sıkıldı hadi doğruluk cesaretlik oynayalım.) Ertuğrul abim herşeye tuvaletten çıkmayan bok gibi atladığı için bunada hemen atladı. Ertuğrul:"Hadi oynayalım oynayalım. Lan Ertuğrul yürü bize şişe bul gel aslanım." Ertuğrul koşarak eve gidip elinde şişeyle döndü. Ortaya koydu. Ertuğrul2:"Ee! Kim çeviriyo?" (1Büyük 2Küçük ) Ertuğrul1:"Ben çeviritorum." Şişeyi çevirdi çevirdi çevirdi bıraktı. Mustafa ve Abdullah çıktı. Mustafa soruyordu. Mustafa:"D mi Cmi Apo?" Abdullah:"Erkek adam C der. Sormana bile gerek yok." Mustafa şişeyi dik koyup eliyle gösterdi. Mustafa:"Otur!" (Üstünlük, Emir kipi znkckckxmscocmkvkv. Abdullah:" Hayır kabul etmiyorum." Mustafa:"O zaman bir de ceza belirleyelim. Erkeklere kırrrrrmızı ruj kızlar bıyık çizelim. " Abdullah oflarken Aybüke çantasından ruj ve eyeliner çıkardı. Aybüke:"Ruju dudaklara sürelim, eyelinerıda bıyık yapmaya kullanalım." Mustafa ruju alıp Abdullah'ın dudaklarına sürmeye başladı. Sürme işi bitince Abdullah şişeyi çevirdi. Aybüke bana soruyordu. Aybüke:"Doğruluk mu cesaret mi?" Şeker:"Doğruluk." Aybüke:"Horkesten saklodınığın büyok bir sırron vor mı?" Şeker:"Var." Aybüke:"Ne?" Şeker:"Ama bu iki soruya girer." Aybüke:"Üfffff." Şişeyi alıp çevirince tekrar Aybüke ve bana geldi. Şeker:"D mi C mi kardeş?" Aybüke:"D" Şeker:"Sevgilin var mı?" Aybüke:"Yok ama büyok ihtimolle senon vor. Yokso ben soronco buno sormozdon." Şeker:"Tabi ki de yok hem olsa direkt Ertuğrul abim ve Bamyaya söyler-" O sırada Buray'ın elinde ki telefonum çaldı. Buray direkt telefonu uzatırken Aybüke aldı. Aybüke:"Vaaaov Ciğeromon Sol Köşeso demok." Telefonu açıp direkt hoparlöre verdi. Sakın küfretme Toprak. Aybüke:"Aloo aşkoom nasolsoon?" Toprak:"Sen kimsin amına koyim? Ne aşkımı? Senin aşkın kim? O büzdüğün ağzını cart diye yırtarım. Çabuk telefonu Toz Şeker'ime ver." Aybüke:"Aşkoom benim Şeker. Dudaklarıma dolgu yaptırdım o yüzden." Toprak:"At yalanı sikim inananı. Şeker doğallıktan yana birisi. Değil dolgu, rimel bile sürmez o. Hem sen niye ikide bi 'aşkooom' diyon amına kodumun özürlüsü." Aybüke:"Sevgilom benom ya! Ciddon. Niye öyle söylüyorson. " Bir iki ağlama sesi çıkardı. Toprak:"Sevgilini sikim senin. Lan oğlum ne sevgilimi benle talaş mı geçiyor? Getirtme beni oraya. Çabuk telefonu Toz Şeker'ime ver. " Aybüke:"Üffff Sevgilom telefon zatın bendo." Toprak:"Çıldıracağım ha! Çıldıracağım! Hâlâ sevgilim diyo. Lan oğlum sen Şeker değilsin diyorum sana. Telefonu ver çabuk Şeker'e. Komik olduğunu sanıyorsan hiç komik değilsin." Şeker:" Aaaah! Yeter bu kadar Aybüke ver telefonumu." Telefonumu almaya çalıştığımda ayağa kalktı. Telefonu kaçırmaya başladı. Diğerleri de bu halimize gülüyordu özürlü fok balıkları. Demir evden çıkıp Aybüke'den telefonumu aldı. Demir:"Al abim telefonunu." What dedin gülüm? Telefunu ellerime bırakınca şaşırdım. Toprak telefonu kapatmıştı. Tabi kapardı çocuk. Tekrar geçip yerime oturduğumda telefonu Buray'a vermiştim. Şeker:"Buray telefonumu Ertuğrul abimden başka kimseye verme." Buray:" Tamam abla." Odama çıkıp kendimi yatağıma attım. Birkaç dakika sonra zil çaldı. Kesin Toprak'tı. Hızlı hızlı atılan ayak sesleri duyuluyordu. Daha sonra odama dan diye giren Toprak ile karşılaştım. Toprak:"Kanka sen benle taşaş mı geçiyon?" Yataktan doğrulup elimi oturması için yanıma vurdum. Gelip yanıma oturduğunda başladım konuşmaya; Şeker:"Topitop görmüşsündür ananemler geldi bu gün. Teyzelerim kuzenlerim falan filan. Aybüke var kuzenim. O sen, arayınca hemen telefonumu kaptı ve o açtı. Bahçeyi turladık ama yinede alamadım telefonumu. Seni sevgilim sanmış abilerime onu kanıtlamaya çalışıyordu." Toprak:"Eee! Şimdi ne yapıyorlar?" Şeker:"Doğruluk Cesaretlik oynuyorlar." Toprak:"Hadi bizde inelim. Biraz sevgili rolü yapsak fena olmaz bence. Hatta Aybüke'yi çatlatalım. Biliyorsun çok yağışuklu bir beyefendiyim." Açıkçası bu fikir benim aklıma da yatmıştı. Toprak telefondan birilerini aramıştı. Toprak:"Alo Buray... Şimdi biz ablanla aşağıya gelicez... Sakın oyunumuzu bozmayın... Ertuğrul abime de söyle tamam mı?.." Toprak ile beraber bahçeye çıkmıştık. Herkes dik dik Toprak'a bakarken Ertuğrul abim ve Buray gülmemek için zor duruyordu. Çünkü onlara söylemiştik. Toprak elini belime atınca aniden eline vurdum. Toprak:"Ahhh! Acıd- neyse olaya dönelim." Biz Toprak ile gülerek konuşarak geliyorduk. Şeker:" Abi Toprak'ta geldi. Sabah camımı kırdıktan sonra gelmesini beklemiyordum." Ertuğrul1:"Hoş geldin koçum." Toprak:"Hoş buldum abi." Buray:"Hadi abla sizde gelin de oyuna devam edelim." Bizde yanlarına kurulunca Toprak kafasını omzuma yatırdı. Şişeyi Ayşe çevirdi. Şişe Aybüke ve Toprak arasında durdu. Aybüke:"D mi C mi?" Toprak:"D." O sırada Mustafa'nın kulağına fısıldayan Abdullah'ı duydum. Abdullah:"Erkek adam D der mi hiç ya?" Mustafa:"Gördük erkekliğini. Şişeye bile oturamadın." Abdullah:"Kızlar olmasaydı otururdum da neyse." Tekrar Aybüke ve Toprak'a döndüm. Aybüke:"Sevgolin var mı?" Toprak:"Var hatta hepiniz tanıyorsunuz." Deyince gözler bana kaydı. Daha sonra Ayşe' ye ama Aybüke pür dikkat bana bakıyordu. Tekrar çevirildiğinde Abdullah ve Toprak geldi. Abdullah:" D mi C mi kardeşim?" Toprak:"C ." Abdullah:"Şirin babayı- " Ağzını Mustafa kapatmıştı. O sırada Toprak kuğıma eğilip; Toprak:" Benim en iyisi bu elemana bir daha C dememem. " Şeker:"Mustafa ve Abdullah' a C demek tehlikeli. Şişeye bile oturturlar adamı." Toprak bu dediğime gülmüştü. Abdullah:"Tamam tamam şaka yaptım. Neyse sevgilinin abisini ara ve yanımızda konuş. " Toprak:"Beş tane abisi var hangisini arayayım?" Abdullah:"En büyüklerini ara işte. " Toprak:" Vavvv! Demek ki beni katillerle yüzleştireceksin ha! Neyse arayalım şu katil kılıklıyı. " Buray ve Ertuğrul abim gülmemek için kendilerini zor tutuyorlardı benim de onlardan kalan farkım yoktu. Şu an yanımızda Demir abim hariç bütün abilerim vardı. Hepsini Abuke oturtmuştu. Demir'de yan tarafta oturmuş oyunu izliyordu. Toprak:" Ertuğrul abi sende vardır numarası telefonunu verir misin?" Ertuğrul:"Al Bismillah." Toprak birkaç tuş tuşladıktan sonra Evde Kalmış'ın tlefonu çalmaya başladı. Alparslan'ın kaşları çatıldı. O sırad hiç beklemediğim bir anda Toprak yanağımı öpüp hızlıca çekildi. Toprak abim telefonunu alınca direkt birikerine yazmaya başladı. Annem bahçeye çıkıp bizi yemeğe çağırdı. Kuzenler bir masada büyükler bir masada oturuyorduk. Toprak sürekli tabağıma birşeyler koyuyor ve yemem için ısrar ediyordu. *** Yemeklerimizi yiyip hepimiz salona geçtik. Aybüke anane hanımın yanına gidip hırslı hırslı birşeyler anlatıyordu. Anane:"Bu yaşta sevgili olur mu hiç Şeker?" Şeker:"Kim? Benim sevgilim mi varmış?" Anane:"Evet varmış öyle duydum." Şeker:"Hayır anane öyle birşey yok. Kim dediyse yanlış demiş. Olsaydı abilerim şimdiye dövmüştü onu." Anane hanim eliyle Toprak'ı göstererek; Anane:"Bu kim kızım?" Şeker:"O benim ikizim, kardeşim anane. " Anane:"Nasıl kardeşin oluyor?" Şeker:"Biz küçüklükten beridir beraber büyüdük. Süt kardeşiyiz biz." Anane:"Öyle olsun bakalım. Neysehadi siz dışarı çıkın dolaşın. Aybüke'min canı sıkılmış." Aybüke'ni sikim senin. Toprak'ta sanki içimi okumuş gibi benle aynı şeyi fısıldadı. O an da birbirimize baktık. Ben kahkahayı saldım benim salmam ile Toprak'ta saldı. *** Arabada gidiyorduk. O sırada Toprak benim saçımı örüyordu. Anane midir? Banane midir? Her ne bokumsa işte ından saçımı salmıştım. Şimdi ise arabada Toprak'a ördürtüyordum. On yedi kişiydik o yüzden dört araba ile gidiyorduk. Ben, Toprak, Buray, Ertuğrul1, Demir bir arabada Mustafa ,Abdullah, Ayşe , Ertuğrul2 bir arabada Alparslan, Abuke, Emre, Mehmet bir arabada Gökhan, Furkan, Ömer, Eymen bir arabadaydı. Beraber paintball oynamaya gelmiştik. Arabada geldiğimzi şekilde gruplanmıştık. Toprak'lar kırmızı, Ayşe'ler Sarı, Furkan'lar yeşil Abuke'ler mavi olmuştu. Ben karnım sarılı olduğu için oynamak istememiştim. Aybüke:"Sen niyo oynamoyorson Şekko?" Şeker:"Oynamak istemiyorum sadece ve sayılar eşit olsun diye oynamıyorum." Dediğimde güldü. Aybüke:"Hıom hıom keson öyledor. Yanikeceğom korkuso nerdo görsem tanırom." Şeker:"Önal alakası yok. Ben istesem hepimizi tek başıma vururum." Dediğimde göz devirdi. Beni kışkırtacak birkaç kelime daha söyleyince bende oynamaya karar verdim. Gidip üzerime ekipmanları giyince bir de sileh ve boya aldım. Her rengin silahları dört tane olunca bende pembe aldım. Bu yolda tek başımaydım. Bakalım kim alacaktı maçı. Şu an karşımda dört takım vardı ve toplam on altı kişi. Ben onlara karşı tektim. Bakalım kazanacak mıydım? Kazanmam 17'de 1 ihitmaldi. Evvvvet bir bölümğn daha sonuna gelmiş bulunmaktayız sevgili okurlarım. Bakalım Şeker 🍬 Bu maçı tek başına alabilecek mi? |
0% |