10. Bölüm

10. Bölüm

Miraç Şevval ACAR
tozpembehikaye

Aden'in çocukluk arkadaşı Serkan mıydı? Benim şaşkınlığım devam ederken Tolga ile Serkan tanışmış sohbet ediyorlardı. Biraz daha konuşmalarının ardından Aden, okulun yanındaki kafelerin birinde kahve içmeyi teklif etti. Bizde "olur" dedikten sonra en yakın kafeye geçtik.

Kahvelerin gelmesini beklerken Aden, bana ve Tolga'ya bakıp "Ne zamandır tanışıyorsunuz," diye sordu.

" Dördüncü sınıftan beri," dedim.

"Üçüncü sınıf sonundan bu yana," dedi Tolga.

Kafası karışmış bir şekilde bize bakıyordu Aden. Biraz düşündükten sonra "Tolga doğru söylüyor. Üçüncü sınıfın sonlarında tanışmıştık," dedim bende ardından.

"Hâlâ yakın arkadaş olmanız harika bir şey," dedi Aden.

"Evet, bence de öyle," dedik Tolga ile aynı anda.

Ortam ne kadar samimi olsa da Serkan'la aynı ortamda olduğum için gergin hissediyordum. Serkan ise normalden fazla sessizdi ve arada bir telefonundan saate bakıyordu. Sanırım o da öyleydi.

Masada kısa süreli bir sessizlik oluştu. O esnada garson kahvelerimizi getirdi.

Kahvelerimizi içerken Tolga ile Serkan sohbet ediyorlardı. Ardından Aden ile bende kız kıza sohbet etmeye başladık. Tatlı kızdı Aden. Tolga ile de çok uyumlulardı. Biraz daha sohbet ettikten sonra konu Serkan'a geldi. Daha doğrusu Serkan ile Aden'in nasıl tanıştıklarına. Adının geçtiğini fark eden Serkan da sohbete dahil oldu. Bunun üzerine Tolga "Ben de merak ediyorum nasıl tanıştığınızı" deyince Serkan ile Aden tanıştıkları ilk günü anlatmaya başladı.

"Sanırım 10 yaşındaydık. İkimizde tatil için yazlığa gelmiştik," diyerek anlatmaya başladı Aden.

"Aden, sen de mi yurtdışında yaşıyordun" diye sordum merakıma yenik düşüp.

"Hayır," dedi ve anlatmaya devam etti. "En son ne diyordum?... Tamam hatırladım. Ben her sabah ablam ya da annemle köpeğim Shiny'yi yürüyüşe çıkarırdım."

"Bende her sabah Aden'lerin yürüyüş yaptığı sahilde annem ile koşardım," dedi Serkan.

"Her sabah olduğu gibi köpeğimle ve annemle yürüyüş yapıyorduk. Aynı sahildeymişiz o günde. Biz yeni gelmiştik. Serkan ile annesi de koşularını yeni bitiriyorlardı. Onları fark eden köpeğim havlayarak bana Serkan'ı ve annesini işaret etti. "Onlar da burada " der gibi. Sima olarak birbirimizi biliyorduk ama henüz tanışmamıştık. Sonra bir şekilde denk geldik. Annem ile Serkan'ın annesi tanıştılar, bizi de tanıştırdılar derken arkadaş olduk" dedi Aden.

"Arkadaşlığınızın farklı ülkelerde yaşamanıza rağmen devam etmesi harika," dedi Tolga.

"Evet, gerçekten de öyle" derken Aden, Yağmur geldi yanımıza.

"Selam, arkadaşlar. Hoş geldin Aden" dedi Yağmur.

"Hoş buldum Yağmur," dedi ve Serkan'a baktı Aden. Birkaç saniye sonra Serkan garsondan fazla sandalye getirmesini rica etti. Garson sandalyeyi getirdikten sonra Serkan "Hayatım" diyerek gözleriyle sandalyeyi işaret etti ve Yağmur'un oturması için sandalyesini çekti. Yağmur sandalyesine oturduktan sonra Serkan'ın kulağına bir şeyler söyledi ardından sohbetimize dahil oldu. Tolga, Yağmur ile Serkan'ın sevgili olduğunu bilmediği için gördükleri karşısında bir hayli şaşırmıştı.

"Irmak, bu gördüklerim gerçek mi " der gibi bana baktı. Ben de "Evet" anlamında gözlerimi kırptım.

"Sevgili olduğunuzu bilmiyordum., tebrik ederim" dedi Tolga.

"Teşekkür ederiz," dedi Yağmur tebessüm ederek ve Serkan'a baktı. Birbirlerini gerçekten seviyorlardı.

"Bu arada yüzün bana birini anımsatıyor. Daha önce karşılaşmış olabilir miyiz" diye sordu Yağmur.

"Evet, olabiliriz" dedi Tolga. Ve "İlkokuldan tanışıyoruz desem" diye ekledi.

Birkaç saniye düşündükten sonra "Tolga" dedi Yağmur emin olmayan bir ses tonuyla.

"Evet, benim. Ee değişmiş miyim" diye takıldı Yağmur'a Tolga.

"Fazlasıyla," dedi Yağmur.

Yağmur'un masamıza oturması gerginliğimin artmasına sebep olmuştu. O esnada telefonuma gelen mesaja bakarken gözlerim saate takıldı. Öğle arasının bitmesine on beş dakika kalmıştı. Bu biraz da olsa beni rahatlatmıştı.

"Siz ne zaman , nasıl tanıştınız Serkan'la" diye sordu Tolga.

"Hangi gün olduğunu olduğunu hatırlamıyorum. Gece yarısıydı. Aynı barda aynı partideydik. Parti esnasında birisi benim arabama vurmuş arabasıyla. Bardan çıktığımızda yağmur başlamıştı. Taksi de bulamayınca Serkan bırakmıştı beni eve. Ondan sonra da konuşmaya başladık derken sevgili olduk. Bir aydır sevgiliyiz. Peki ya siz " diye sordu Yağmur.

"Birkaç hafta önce Instagram'dan tanıştık. Dün sevgili olduk" dedi Tolga.

Telefonundan saate bakan Serkan "Artık okula mı dönsek" diye sordu.

"Ben hemen geliyorum. Kızlar gelmek ister misiniz" dedi Aden. Ben "Olur" dedikten sonra ayağa kalkarken Yağmur erkeklerle kalacağını söyledi. Lavaboya geldiğimizde Aden saçını düzeltirken bende makyajımı tazeliyordum.

"Biliyor musun Irmak, ben Yağmur'dan hiç hoşlanmıyorum. Sizde çok samimi değilsiniz sanırım" dedi Aden.

"Pek anlaştığımız söylenemez," dedim bende.

Arkadaşlarımızın yanına döndüğümüzde onlar sohbet etmeye devam ediyorlardı. Sohbetten anladığım kadarıyla Tolga ile Serkan aynı spor salonunda antrenman yapıyorlardı. Bugün sporu beraber yapmaya karar vermişlerdi. Kafeden çıktığımızda da Tolga ve Aden'le vedalaştıktan sonra yürüyerek okula geri döndük. Sınıfa girdiğim sırada öğretmenler zili çalıyordu.

Sıralarımıza geçtiğimizde kızlar meraklı gözlerle bana bakıyorlardı. Onlara olayları daha sonra anlatacağımı söyleyerek çantamdan ders kitabını çıkardım ve Serpil Hoca'yı beklemeye başladım.

Dersler bittikten sonra kızlar yanıma gelip "Ne konuştunuz, nasıl geçti" gibi sorular sordular. Bu soruları bekliyordum. Derin bir nefes aldıktan sonra onlara "Tamam, anlatacağım," dedim. Arsu ile Buse "Kafeye mi gitsek" diye sordular. Hep beraber karara vardıktan sonra sahilin yakınındaki yeni açılan kafeye gittik.

Arabaları park ettikten sonra kızlarla beraber kafeye girdim. İçeri girdiğimde kulağıma gelen caz müziğiyle birlikte ortama yansıyan huzurlu ve sakin hava beni de içine almıştı. Kafeye girdiğimizde gözlerimi etrafta gezdirdim. Yeni geldiğim yerleri incelemeyi severdim. Geldiğimiz kafe çok büyük sayılmazdı ama samimi bir atmosfere sahipti. Koyu kestane kare masaları, sandalyeleriyle uyumlu bir şekilde belirli aralıklarla dizilmiş kuş tüyleri-sanıyorum peçetelik veya tuzluk- ile süslenerek göze güzel geliyordu. Tavandan siyah sarkıt avizeler sarkıtıp loş bir ışık yayması sağlanmıştı. Duvarlar ise siyah ithal duvar kağıtları ile kaplanmıştı fakat kafenin ortasındaki büyük ve led ışıklarla çerçevelenmiş kahve şablonu yerleştirilmişti. Aynı zamanda bu şablonun iç bölgesinde kalan alana raf ekleyip birkaç kitaplarla doldurmuşlardı. Bu da kafeye romantik bir hava katmıştı. Şablonun üstündeki ledlerden yeşil yapraklı bitkiler yere doğru uzanmaktaydı. Yeni fark ediyordum ki, yerde masaların arasından geçen bir kırmızı halı vardı. Bu da kolonla uyum sağlamıştı. Masaların arasından ilerleyerek gözüme çarpan, diğerine nazaran daha kenarda kalmış masaya doğru ilerlemeye başladım. Kırmızı chester koltuklardan oluşan bir köşe yapılmış farkını yansıtmıştı. Ayrıca bu sefer kuş tüyleri daha da renklenmiş, ihtişam kazanmıştı. Parmaklarımı koltukta hafifçe gezdirip otururken arkama yaslanarak tam karşımda duran şömineye baktım. Kasvetli taşın içerisinden çıkan alevler herkesin izlemesi gereken bir manzaraydı adeta.

Kızlarda benim gibi etrafı inceliyorlardı. Biraz daha sessiz bir şekilde etrafa göz gezdirdikten sonra siparişlerimizi almak için garson geldi. Biz siparişlerimizi verirken masaya doğru tanımadığım iki kızın geldiğini gördüm. Kızlar Ece'ye selam vermek için geldiklerini söylediler. Ece selam verdikten sonra bizi kızlarla tanıştırdı. Kızlarla sohbet ederken Ece bize dönüp "Şimdi aklıma geldi kızlar, Tahsin ile Burak'ın ortak arkadaşı aynı zamanda Yeliz" dedi. Ardından Yeliz arkadaşı Cansu'ya bakıp "Ben de bana nereden tanıdık geldi diyordum. Irmak," dedi. Aslında bana da tanıdık geliyordu Yeliz ama nereden tanıdığımı çıkaramıyordum ta ki Ece söyleyene dek. "Uzun zaman oldu görüşmeyeli canım. Bir gün mutlaka sen, Burak, ben, Ahmet çifte randevuya çıkmalıyız" dedi ve tebessüm etti. Ben de aynı tebessümle "Canım, seninle ve Ahmet'le görüşmeyi çok isterim ama çifte randevuya çıkabileceğimizi sanmıyorum" dedim

"Nasıl yani" diye sordu Yeliz.

Bende "Biz Burak'la kısa bir süre önce ayrıldık" dedim.

Yeliz ile Cansu kendi masalarına geçtikten sonra garson içeceklerimizi getirdi. Kahvemden bir yudum aldım. Ve bugün yaşananları anlatmaya başladım.

"Yağmur'un masum olduğu bir hikaye dinlediğime inanamıyorum," dedi Ece.

Arsu ise şaşkınlıktan elini ağzına götürmüştü. Seher ile Buse aynı anda "Nasıl yani" dediler. Masada kimse Yağmur'un iyi birisi olabileceğine inanamıyordu. Yağmur ile Serkan'ın tanışma anı o kadar dikkat çekmişti ki kimse Aden'in çocukluk arkadaşının Serkan olduğuna takılmamıştı. O sırada Seher çalan telefonuyla yanımızdan kısa bir süreliğine uzaklaştı. Geri döndüğünde ise "Kızlar, Demir aradı ve hep birlikte oturalım mı, beni ve sizi arkadaşlarıyla tanıştırmak istiyor. Ne dersiniz" diye sordu.

Bizde "Olur" dedikten sonra Demir ve arkadaşlarını beklemeye başladık.

Demir ve arkadaşları geldiğinde Seher bizi Demir'le tanıştırdı. Yanlarında bir de Demir'in kuzeni vardı. Onunla da tanıştıktan sonra yerlerimize geçip sohbet etmeye başladık. Demir "Helin, İstanbul'a yeni taşındı" dedi . Ardından Helin" Sizinle aynı okulda okuyacağım" diye ekledi. Oğuz Baha'da "Ben de sizin okula nakil oldum " dedi. Sempatik aynı zamanda cool bir havası vardı. Sonra sohbet etmeye devam ettik.

Biz kızlarla sohbet ederken , erkeklerde kendilerince sohbet ediyorlardı. Biz kızlarla Helin'in bahsettiği elbiseye kombin oluşturmaya çalışırken Oğuz Baha'da " Bence farklı renkte bir kemer kullanabilirsin, mesela krem rengine ne dersin" diyerek sohbetimize katılmış oldu.

Biraz daha sohbet ettikten sonra hafta sonu için plan yaptık. Ben, Seher, Buse, Demir, Oğuz Baha ile Balat'a gitmeye karar verdik. Ardından ise vedalaşıp dağıldık.

Eve geldiğimde annem salonda dergisini okuyordu. Anneme "Merhaba, ben geldim " dedikten sonra odama geçmek için merdivenlere doğru ilerledim. Ben merdivenlerden yukarıya doğru çıkarken kapı çaldı. Yardımcımız kapıyı açtıktan sonra yanıma gelip gelen kişinin arkadaşım olduğunu söyledi. Bende bunun üzerine aşağıya inip salona doğru yürümeye başladım. Gelen kişinin kim olduğunu merak etmekten kendimi alamıyordum. Salona geçince ayakta bekleyen Yasemin'i görmem bir oldu. Ama Yasemin benim arkadaşım değildi ki. Yağmur'un arkadaşıydı. Telaşlı bir hal vardı. Benim geldiğimi gördükten sonra "Irmak , konuşmamız gereken bir şey var" dedi. Ve anlatmaya başladı.

Bölüm : 03.02.2025 19:41 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...