9. Bölüm

9. Bölüm

Miraç Şevval ACAR
tozpembehikaye

Babama "iyi çalışmalar" diledikten sonra kafamın içindeki düşüncelerle beraber odasından çıktım. Bir yandan odama doğru yürüyor bir yandan da kafamın içinde dönüp duran sorulara cevaplar arıyordum. Ama maalesef ki bulamıyordum. Odama girdiğimde cebimde titreyen telefonum sayesinde düşüncelerimden sıyrıldım. Arayan Tolga'ydı. Bir şey mi oldu, bir şey mi unuttu ya da unuttum diye düşüncesiyle telefonu açtım.

"Efendim Tolga? Bir şey mi oldu?"

"Yok. Ben bir şey sormak için aramıştım."

"Dinliyorum."

"Yarın sevgilimle beraber sizin okula geleceğiz de öğlen arası, onun çocukluk arkadaşını görmeye. Acaba seninle de görüşebilir miyiz diye soracaktım."

"Anladım. Da sen bugün kızlara sevgilim yok dememiş miydin?"

"Evet, öyle söylemiştim. Çünkü henüz açılmamıştım ona. Gönderiyi attıktan sonra açıldım ve o da benim gibiymiş."

"Aa çok sevindim senin adına. Hayırlı olsun!

"Teşekkür ederim. Peki ne diyorsun? Görüşebilir miyiz, bir planın yoksa?

"Olur, görüşelim."

"Tamam, o zaman yarın görüşürüz."

"Görüşürüz," dedikten sonra telefonu kapattım.

Telefonu makyaj masamın üstüne koyduktan sonra üstümü değiştirip yemek yemek için aşağı indim .Ben mutfağa doğru giderken annem ile babamı kapıda konuşurken gördüm. Annem bir yandan telefon ile konuşuyor bir yandan da evdeki yardımcılardan biriyle konuşuyordu. Babamsa bir şeyler söylemek için annemin konuşmasının bitmesini bekliyor gibiydi. Daha fazla durmayıp yanlarına gittim. O sırada şoför babamın valizini arabaya götürüyordu. Meraklı gözlerle babama baktım. Babam ise ciddi bir şekilde "İş toplantısı için Londra'ya gidiyorum. Ne zaman döneceğim belli değil. Çünkü projenin çok başlarındayız. Proje bittiği zaman son bir toplantımız olacak İstanbul'da. O zaman ki toplantıda senin de bana eşlik etmeni istiyorum Irmak," dedi

Bende "Peki, babacığım" dedikten sonra annem ile babamın yanından ayrılıp mutfağa yemek yemeye gittim. Ben yemeğimi yerken babam şoförüyle beraber arabasına binerek evden ayrıldı. Babamın arabası görünemeyecek kadar uzaklaştıktan bir süre sonra annem yanıma gelerek "Irmak, ben akşam yemeğimi arkadaşlarımla dışarıda yiyeceğim. Saat 19.00 civarında evden çıkmış olurum. İstersen arkadaşlarını eve çağırabilirsin" dedi.

Bende " Tamam anne. Sana arkadaşlarınla iyi eğlenceler," dedikten sonra annem mutfaktan çıktı.

Yemeğimi bitirdikten sonra bende kızları aradım eve davet etmek için. Kızlarla konuştuktan sonra annem gidene kadar ders çalışmak için odama çıktım. Biraz test çözdükten sonra kızlar gelene kadar telefonda takıldım.

Telefonda biraz oyalandıktan sonra aşağı indim. Ben salona geçerken annem montunu giymiş çıkıyordu. Anneme "görüşürüz" demek için yanına gittiğimde biraz geç kalmış olsam da Ece ile Arsu'nun kapıya doğru yürüdüklerini gördüm. Kızları karşıladıktan sonra beraber film izlemek için sinema odasına geçtik. İzlemeye karar verdiğimiz film vizyondan yeni kalkmış bir korku filmiydi. Seans saatleri bizim okul saatimiz ile çakıştığı için biz de filmi internetten indirip evde izlemeye karar vermiştik. Ece ile Arsu filmi ayarlarken bende mutfağa gidip Sumru Hanım'dan bize atıştırmalık bir şeyler hazırlamasını istedim. Odaya döndüğümde kızlar filmi indirmiş beni bekliyorlardı. Benim geldiğimi gören Ece "Irmak da geldiğine göre filmi başlatabiliriz," diye söyleyince kızlara "Biraz beklesek, Sumru Hanım atıştırmalık bir şeyler getirecekti" dedim. Ve Sumru Hanım'ı beklemeye başladık. O sırada da telefonuma okuldaki kızların birinden mesaj geldi. Mesajda " Irmak, Burak'ın seni gerçekten sevdiğine emin miyiz," yazıyordu ve altında da birkaç fotoğraf vardı. Ben kızın attığı fotoğraflara bakacakken Sumru Hanım atıştırmalıkları getirdi. Ben de telefonu kapatıp kızlarla beraber filmi izlemeye başladım.

Film, genç bir çiftin tur ile beraber gittiği bir geziyi anlatıyordu. Beklediğimden daha romantik bir başlangıcı vardı filmin. Bir korku filmi için fazla pozitifti. İzlemeye devam ettikçe aklıma eski günler geliyordu. Burak'la sevgili olduğum günler... Hatta ilk çıkmaya başladığımız zamanlar... Ben bunları düşünürken filmdeki ada sahnesi dikkatimi çekti. Başroldeki çift birlikte yeni yerler keşfettikleri için mutlulardı. Kadın, sevgilisinin koluna girmiş beraber yürüyüş yapıyorlardı. Bir yandan da sohbet ediyorlardı. Adamla sohbet ederken kadının boynundaki kolye denize düştü birdenbire. Bunu fark eden kadın panik içinde denizin dibine dikkatli bir şekilde bakmaya başladı, bir yandan da ağlıyordu. Sanırım kolyesi kız kardeşinden hatıraymış. Bir süre sonra adam da sevgilisinin kolyesini aramaya başladı ve ikisi de ışıkları olan ve içinden tuhaf sesler gelen bir deniz kabuğu fark ettiler ve asıl film başlamış oldu.

Film bittikten sonra hepimiz şoke olmuştuk. Tahmin ettiğimizden daha etkileyiciydi film. Işıkları açtığımızda bile aydınlık görüntü bizi korkutmaya yetmişti. Daha sonra telefon bildirimlerinin sesiyle yeniden irkildik. Bir süre sonra kendimize geldiğimizde film hakkında konuşmaya başladık. Film bana arkadaşlarla ve kızlarla iki sene önce beraber gittiğimiz ada gezisini hatırlatmıştı. Güzel iki gün geçirmiştik. Ece'lerin adadaki yazlığında kalmıştık hep beraber. Ece ile Arsu'ya da izlediğimiz film o günleri anımsatmıştı.

"Hatırlıyor musunuz kızlar, 10. sınıftayken hep beraber adaya gitmiştik. Bu filmdeki çift gibi her yeri gezmiştik, 100'lerce fotoğraf çekmiş, çekilmiştik" dedi Ece.

"Evet. Ama çok güzel değil miydi? Gitmeden önceki gece hep beraber sabaha kadar sohbet etmiştik. Hatta Tahsin ile Ünal da çok yakınlardı o zamanlar, hala arkadaşlardı" diye devam etti Arsu.

Kızlar hatırlatınca gözümün önünde canlandı o günler. O iki gün boyunca hava bize adeta "size unutamayacağınız bir tatil yaşatacağım" der gibiydi. Ki gerçekten de öyleydi. Arkadaşlarımızla aramızdaki bağ ve yakınlık güçlenmiş, daha sağlam olmuştu. Hepimiz için o iki gün unutulmaz olmuştu. Özellikle ben ve Burak için. Daha doğrusu Burak için önemli olup olmadığından emin olmasam da benim için önemliydi. İlişkimiz için önemliydi...

"Irmak, sen iyi misin? Adada hep birlikte geçirdiğimiz hafta sonundan bahsediyorduk Ece ile. Daldın. Yoksa adadaki hafta sonu senin için iyi geçmedi mi," diye sordu meraklı gözlerle bakarak. Bir süre bekledikten sonra Ece de bana aynı bakışı atmaya başladı. Ben de üzüntümü biraz bastırmaya çalışarak "Çok iyi geçti benim içinde. Sadece... adada kaldığımız iki gün daha doğrusu gezmeye başladığımız gün, biz Burak'la ilk kez el ele tutuşmuştuk. Aklıma o an geldi de filmdeki çifti görünce ya da Burak'tan yeni ayrıldığım için... deyince Ece ile Arsu gelip bana sarıldılar.

Kızlarla biraz daha Burak hakkında konuştuktan sonra aklıma Tolga ile konuşmamız geldi. Konuyu değiştirmek adına bugün onunla olan konuşmamızı anlattım kızlara. Onların verdiği tepkiden anladığım kadarıyla böyle bir şey söylememi beklemiyorlardı. Bende bu kadar şaşırmalarını beklemiyordum. Ece meraklı bir şekilde " Kız arkadaşı nasıl biri acaba? Irmak sana adını söyledi mi ya da fotoğrafını attı mı," diye sordu. Ben de "Hayır, söylemedi. Zaten yarın okulumuza gelecekler. Tanıştığım zaman sizi de çağırırım. Tolga'ya sormam lazım ama önce," dedim.

Arsu da "Ben de tanışmak istiyorum. Ama acaba sevgilisi bir şey der mi," dedi.

"Nasıl bir kız olduğunu bilmiyoruz ki. Kıskanç biri olup olmadığını da," dedi Ece.

"Sanırım bunun cevabını yarın öğreneceğiz," dedim bende. Kızlarla biraz daha sohbet ettikten sonra Arsu ile Ece evlerine dönmek üzere kalktılar. Bende onları uğurladıktan sonra odama çıktım. Saat geç olmuş haliyle uykum gelmişti.

Pijamalarımı giydikten sonra yatağa uzandım. Gözlerimi kapattıktan sonra bugün bana Burak'ın fotoğrafını atan kız geldi aklıma. Anladığım kadarıyla okuldakilerin çoğu Burak ile çıktığımızı biliyordu. Bu kadar popüler olduğumuzu bilmiyordum doğrusu.

Gözlerimi açıp, masaya koyduğum telefonumu aldım. Kızın attığı mesaja girdikten sonra kız bana tekrar mesaj attı. Mesajda "Arkadaşlarımla barda gördük bugün Burak'ı. Az önce attığım fotoğraflardaki gibi kızla dans ettiler. Fazla samimiydi Burak sevgilisi olan bir olarak. Sana yazmaya başlarken de kızla dans etmeyi bırakıp sadece içiyor. Hatta sanırım biraz da ağlıyor gibi bir hali var. Görünce haber vermek istedim," yazıyordu.

Ben de kıza "Biz Burak'la ayrıldık. Hangi kızla ne yaptığı, takıldığı, hatta şu an neden ağladığı da beni ilgilendirmiyor," yazıp mesajı yolladım. Derin bir nefes verdikten sonra tekrar yatağa yattım. Ama uyuyamıyordum. Kızın az önce söylediği şeyler içimi bir tuhaf yapmıştı. Merak etmek istemesem de kendime engel olamıyordum. Filmden önce bana atılan fotoğraflarda gördüğüm Burak ile kızın az önce "sanırım ağlıyor gibiydi" dediği Burak benim eski sevgilim olan Burak mıydı? Gerçekten acı çekiyor muydu? Pişman mıydı? Yoksa başka şeyler yüzünden mi bu kadar üzülüyordu ve ben bu durumu üzerime mi alınmak istiyordum... diye düşünürken uykuya teslim oldum.

Sabah gözlerimi açmaya çalıştığımda beni uyandıran ses telefonumun alarm sesi değil zil sesiydi. Alarmımın çalmasına daha vakit vardı. Fakat anladığım kadarıyla Damla benden erken uyanıyordu. Uykulu bir şekilde telefonu açıp "Efendim" dedim. Bunun üzerine Damla "Sonunda Irmak" dedi.

"Bir şey mi oldu Damla" diye sordum. Damla'nın sesi hiç olmadığı kadar heyecanlı geliyordu.

"Kanka, acil buluşmamız lazım sahilde. Ama X sahilinde," dedi Damla.

"Kanka ne olduğunu söyleyecek misin artık" diye sordum.

"Tamam tamam. Canber'in burada takıldığını öğrendim."

"Anladım da biz neden oraya gidiyoruz orasını çok anlamadım," dedim esneyerek .

"Ayy uyandırdım mı" diye sordu Damla.

Bende "Yani biraz öyle oldu ama neyse sen anlatır mısın kafandaki planı" dediistedm. Ve meraklı bir şekilde Damla'nın planını dinlemeye başladım. Damla'nın yaptığı plan hoşuma gitmişti. Telefonla konuşmam bittikten sonra yataktan kalkıp karanlık odayı aydınlatmak için perdeleri açtım. Pencereden dışarıyı izledim bir müddet. Lapa lapa kar yağıyordu dışarıda. Sanki hava "bugün yepyeni bir sayfa açmak için harika bir gün" der gibiydi adeta.

Biraz daha dışarıyı izledikten sonra hazırlanmak için banyoya geçtim. Hazırlandıktan sonra mutfağa gidip bir şeyler atıştırdıktan sonra çantamı da alıp evden çıktım . Ben arabama doğru giderken kar yağmaya devam ediyordu.

Yola çıkmadan önce kızlara haber vermek için mesaj attım. Sahile vardığımda kızlar beni bekliyorlardı .Arabamı park ederken kar yağmayı bırakmıştı.

Arabadan indiğimde kızların bir bankta orada beni beklediklerini gördüm. Yanlarına gittiğimde hepsi birbirlerine nasıl fotoğraf çekilmek istediklerini anlatıyorlardı. Benim geldiğimi fark ettiklerinde sahile doğru yürümeye başladık. Biraz yürüdükten sonra istediğimiz fotoğrafları çekildik. Ardından yakınımızda olan kafelerin birinden kahve aldık. Sanırım hepimizin ayılmaya ihtiyacı vardı.

Okula gitmek için arabalara bindiğimizde kar yeniden yağmaya başlarken tam o esnada Burak ile benim için özel olan bir şarkı çalmaya başladı arabada. Çalma listem hissetmişti sanki karın yağdığını...

Şarkıyı dinlerken gözlerimin dolduğunu fark edince şarkıyı değiştirdi Ece. Yolun geri kalanını neşeli, hareketli şarkılar dinleye dinleye getirdik.

Okula geldiğimizde dersin başlamasına yarım saat kalmıştı. Bizde kızlarla kahvaltı yapmadığımız için kantine geçtik bir şeyler yemek için.

Ders zilinin çaldığını duyduktan sonra kızlarla beraber sınıfa geçtik. Bugünkü derslerimiz biraz fazla sayısaldı. Bu yüzden teneffüslerde derslere hazırlık yapmayı planlıyorduk. İlk dersimiz fizikti. Esra Hoca ders boyunca konu anlatmak yerine sorular üzerinden ders işleyeceğini söylemişti. Esra Hoca dersi anlatmaya başlarken benim gözlerim nedense Burak'ı arıyordu. Derste yoktu ve onun sırasında Serkan ile Baran oturuyordu. Serkan kendisine Burak haricinde yeni arkadaşlar edinmeye başlamıştı ve nedense bu beni şaşırtıyordu.

Öğle arası zili çaldığında kızlarla beraber yemekhaneye gittik. Öğle yemeğini yedikten sonra kızlarla bahçeye çıktık. Bahçedeki banklara oturmuş kızlara sohbet ederken telefonum çalmaya başladı. Arayan Tolga'ydı. Telefonda Tolga'yla konuştuktan sonra kızlara "Tolga'nın geldiğini" söyleyerek yanlarından ayrıldım.

Tolga ve sevgilisiyle okulun çıkış kapısında buluştuk. Tolga'nın sevgilisi tahmin ettiğimin aksine karamel ve açık kahve arası bir saç rengine ve ela gözlere sahipti. Sevgilisi beni görünce "Merhaba" dedi bende "Merhaba" dedikten sonra Tolga "Ben sizi tanıştırayım; çocukluk arkadaşım Irmak " dedi. Biz de o esnada tokalaştık. Ardından Tolga devam etti" Aden sevgilim, umarım iyi anlaşırsınız" dedi. Tolga'nın heyecanı ve mutluluğu yüzünden okunuyordu.

"Arkadaşım birazdan burada olur, hatta geldi bile" dedi Aden kapının arkasına bakarken. Aden'in arkadaşını beklerken telefonuma mesaj geldiğini gördüm. Ben mesaja cevap yazarken Aden "İşte benim arkadaşım da geldi" dedi ve o esnada çocuk yanımıza gelip "Merhaba, n'aber Aden" dedi. Bu ses... biraz fazla tanıdıktı. Mesajı yolladıktan sonra çocuğa doğru baktım. Bir saniye... Aden'in Tolga ile tanıştırmak istediği çocukluk arkadaşı o muydu?

Bölüm : 28.01.2025 20:52 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...