@trickywriter
|
Asya, geceyi ofisinde geçirmeyi tercih etmişti. Yağmurun camlara vuran sesi, dışarıdaki karanlıkla birleşerek ona huzur veriyordu. Hukuk fakültesinden yeni mezun olmuş ve avukatlık kariyerine yeni başlamıştı. Bu gece de, dava dosyalarını incelediği bir akşamdan farklı değildi. Fakat bir şey vardı; içindeki huzursuzluk. Yıllardır bu şehre ait hissetmemişti, ama belki de sadece bir rüya gibiydi İstanbul. Bir yerlerde kaybolan bir parça, her geçen gün biraz daha derinleşiyordu. Ama ne? Neden? Telefonu masanın üstüne koydu. Asya, sık sık gelen mesajlardan bazılarının kimden geldiğini bilmediğinden fazla önem vermezdi. Ancak, bir an duraksadı. Bir mesaj daha geldi. Bilinmeyen bir numara. Mesajda tek bir şey yazıyordu: “Seni gördüm.” Bu cümle, Asya’yı hem tedirgin etti hem de ilgisini çekti. Kimdi bu? Neden böyle bir mesaj atılmıştı? Bir hata mıydı yoksa ona yöneltilmiş bir tehdit mi? Bu düşünceler kafasında dönüp dururken, telefonu tekrar cebine koymaya karar verdi. Sadece bir spam mesaj olduğunu düşünmeye çalıştı ama kalbi, bir şeylerin yanlış gittiğini hissediyordu. Bir süre geçtikten sonra, geceyi geçirmeyi planladığı yalnızlık daha da içine işledi. Başını cama dayayarak, yağmurun sesini dinledi. Birden kapı çaldı. Kalbi bir anda hızla çarptı. Kimseyi beklemiyordu. Asya, derin bir nefes alıp kapıyı açtı. Karşısında bir adam duruyordu. Yüksek, kasvetli bir figür. Giydiği siyah takım elbisesi, sokakların ıslak zemininde bile üzerine farklı bir aura yayıyor gibiydi. Yüzü, gecenin karanlığında tam olarak seçilemiyordu ama gözleri, Asya’nın içini ürpertmeye yetmişti. Adam, sessizce Asya’yı süzdü. “İyi akşamlar,” dedi, sesindeki soğukluk, Asya’nın vücuduna yayılan korkuyu derinleştirdi. Adamın bakışları, aslında ne düşündüğünü, ne yapacağını hiç belli etmeyen bir gizem taşıyordu. “Buyurun, size nasıl yardımcı olabilirim?” Asya, kendini sakin tutmaya çalıştı, ama içinde bir şeylerin yanlış gittiği hissi giderek büyüyordu. Adam, hiç cevap vermedi. Arkasındaki iki adamla birlikte içeri girmeye başladı. Asya geri adım attı, ama hareket edemedi. Adamların soğuk bakışları o kadar tehditkâr ki, onlara bir şey söylemeye cesaret edemedi. Kapı hızla kapanırken, Asya sadece bir anlık şaşkınlık içinde kalmıştı.
Bir süre sessizlik oldu. O anda Asya, kimsenin ona zarar vermeyeceğini düşündü. Birçok tehlikeye karşı uyarılmıştı. Ancak, bir yandan da mantıklı düşünmeye çalıştı. İçerideki adamlar kimdi? Ne istiyorlardı? Adam, ağır adımlarla ilerleyip masanın yanına geldi. Aras Demir, şehri yöneten en korkutucu adamlardan biriydi. O an, Asya bütün vücuduyla bu gerçeği kavradı. Gözleri soğuk, keskin ve karanlıktı. O an, Aras’ın ne olduğunu ve kim olduğunu anlamıştı.“Ne istiyorsunuz?” dedi Asya, boğazında bir düğümle. Sesini titretmemek için büyük bir çaba sarf etti ama içindeki korku, gittikçe büyüyordu.Aras, yüzüne gülümseme benzeri bir ifade taktı ama bu gülümseme Asya’yı daha çok korkutuyordu. "Sadece seni görmek istedim," dedi, sesi sakin ve tehditkar bir şekilde.“Beni mi?” Asya, şaşkınlıkla bakakalırken, adamın gözlerinden ne yapacağını bilemediğini fark etti.“Evet. Bugün seni gördüm. Artık seninle ilgileniyorum.”Aras’ın söylediklerinin derinliği, Asya’nın kafasında yankı yapıyordu. Bu adam, tehlikeli bir liderdi. Onun adını duymayan, ona saygı göstermeyen kimse kalmamıştı bu şehirde. Asya, kendini bu kadar zor bir duruma nasıl düşürdüğünü anlayamıyordu.“Beni serbest bırakın,” dedi, bir yudum daha nefes alarak. Fakat Aras, gözlerini ona dikerek yanıtladı.“Hayır. Şimdi seni bırakmam için bir sebep görmüyorum.” Asya korkusunu bastırarak, en sert şekilde karşılık verdi: “Ben hiçbir şekilde sizin dünyanıza ait değilim. Beni karıştırmayın. Kim olduğunuzu biliyorum.”Aras, bir adım ileriye geldi. “Biliyorum, Asya,” dedi, ismini anarken acımasız bir ton takınarak. “Ama bu dünyanın içinde olmadan, anlaman zor olacak.”Bir an Asya’nın içinde korku ve çekim arasındaki ince sınır kayboldu. Bu adam, dünyayı kendi kuralına göre yönetiyordu. Ama içindeki kırık kalp, ona farklı bir dünyayı göstermişti. Asya, bir yanda ondan korkuyor, diğer yanda ise ona karşı bir şeyler hissediyordu. Bu, Aras’ın istediği şeydi. Kırılgan bir kadın, bu karanlık dünyada kendi yerini bulmaya çalışırken, Aras onu daha da içine çekiyordu.
|
0% |