@tritr49l
|
Zihnimin içindeki selin içinde boğulurken düşündüm eğer bugünlere gelmeseydim bu yaşadıklarımı yaşamasaydım şimdi nerede nasıl olurdum ya da hangi bedenin içinde olurdum . Gecenin zifiri karanlığında öylece oturmuş karşımdaki hırçın dalgaları izledim üst üste binen dalgalar onun ardından sakinleşen deniz bugün deniz tıpkı benim gibi yorgun ama bir o kadar da hırçındı Kafamı gök yüzüne kaldırıp baktığımda tek bir yıldız dikkati mi çekti. Sanki yanıp sönüyordu ölecekti ama ölmek istemiyorum parlamak istiyorum der gibi yanıp sönüyordu. Hayat tıpkı bu yıldızın sonunun geldiği gibi bir gün bizim de sonumuzu getirecekti belki mutlu bir son belki keşke’ler ile dolu bir son belki de daha kötü bir son kim bilir . Kendime benzettim tıpkı dalgayı benzettiğim gibi ama ben ne bir şeyler başarmak ne de başarmamak istiyordum 5 yıl önce neredeysem şimdi de oradaydım sıkıntı bende miydi yoksa etrafımdaki olanlar yüzünden mi bu kişiye dönüşmüştüm .Düşünüyorum da ben hiç bir zaman şimdiki ben olmak istememiştim. Ne olmuştu bana Bana kendimi tanımayacak hala getiren şey neydi Annem, babam, arkadaşlarım, komşularım mıydı bu hale gelmemde ki sebep Yoksa kendi içimde çıkamadığım onca kanlı savaş mıydı .Peki o savaşların başlamasında ki sebep neydi ki Yüzüme düşen ıslaklık ile gözümü kapattım. Bu gece gök benim için Ağlayacaktı yıllardır dökemediğim göz yaşlarım bu yağmur sayesinde toprağa karışacaktı ,yeşerecekti başkalarına mutluluk verecekti .Böyleydi bu başkalarının acısı insana mutluluk verirdi .o halde değilim diye mutlu olurdu. Ahhh ne yazık ne üzücü bir hayatı var diye bana üzülecekleri yoktu ya ben de gökyüzünde özgür bir ruh olsam bende diğer insanların acılarını sıkıntılarını hiç bir şeyi umursamazdım Herkes kendi yaptığı dönüştürdüğü hayatı çekiyor der geçerdim. insanlarda suç bulamıyordum kim kendini bilmeyen psikolojik sıkıntıları olan birine yardım etmek istesindi ki . Gerçekler bunlardı insan kendinden başkasını düşünen bir varlık değildi karşısındaki kişi içindeki acıdan çığlık çığlığa bağırsa bile yanından hiç bir şey yokmuş gibi geçip giderdi .Böyle de değil miydi zaten çevrendeki bir insan ölüp kül olduktan sonra rüzgar ile birlikte gelen kül kokusundan bilmez miydi . Belki de bir kere olsun İyi misin kızım deseler di belki de ben bugünkü ben olmayacaktım Hızlanan yağmur ile göz kapağıma çarpan sert su taneleri ile yüzümde bir gülümseme oluştu neden hoşuma gidiyordu .gitmemeliydi şu an normal insanlar gibi yağmur yağıyor diyerek koşturarak kapalı bir yere gitmeye çalışıyor olmam gerekiyordu .Ama ben yine tam tersini yapıyordum . Saat gecenin ikisiydi ve ben bir sıçan gibi yağmurun altında sırılsıklam öylece yüzümde sahte mi yoksa gerçek mi olduğunu bilmediğim bir gülümseme ile oturuyordum . Yüzümden akıp çenem de tek bir damla haline gelen onlarca damla Onlarca damladan bir tane güçlü ve yıkılmaz bir damla tıpkı arkasında herkesin durduğu sarsılmaz bir insan . Yüzüme damlayan sular durduğunda bu kadar dedim işte gök bile senin için bu kadar ağlıyor Mira dedim kendi kendime . Arkadan gelen boğaz temizleme sesi ile hala göğe bakan gözlerimi açtım tepemde siyah bir şemsiye vardı tıpkı içimdeki umutların yok oluşu gibi kapkara . Duruşumu düzeltip kafamın şemsiyenin altından çıkarıp tıpkı benim gibi sırılsıklam olmuş adama baktım . Sokak lambasının vurduğu vücudu sarı ışığın altında apaçık ortaya çıkarken o öylece beni süzüyordu Siyah saçlarından süzülüp boynundan aşağıya kayıp kıyafeti ile bütünleşen yağmur damlalarını izledim. Bir süre neden yaptım bilmiyorum ama o da sorgulamadı Benim üzerinde olduğuna emin olduğum gözlerine baktığımda zümrüt yeşili olan gözlerinin içinde kayboldum benim aylar yıllar önce kaybettiğim tüm duygular hisler sanki onun gözünde benim için saklanmıştı. Nereden gelmişti neden gelmişti ve biz neden şuan birbirimize bakıyorduk . “kimsin sen “ Dedim üşümeye başlayan bedenimden çıkan titrek bir ses ile konuşmam üzerine gözlerime bakan gözleri dolgun pembe dudaklarıma kaydı İçimde garip bir his hissettim “ bilemedin mi “ Dedi kendinden emin sesi ile bilemedin mi derken ne demek istemişti ya da ne anlatmak istemişti “Anlamadım” Dedim içinde kırıkların olduğu sesim ile “Boş ver hadi kalk sırılsıklam oldun “ Dediğinde olan olayları anlamaya çalışıyordum ben ne yaşıyordum şuan kendi başıma oturmuş içimde kendimi çözmeyi çalışırken bir anda gelen bir adam ve şöyle bir şey vardı yabancılık hissetmiyordum “pardon ben şuan hiç bir şey anlamıyorum ama benim burada oturup ıslanmamdan size ne beyefendi “ Dedim itiraz belirten sesim ile konuştuğum da kaşlarını çattı ve saçlarımdan damlayan su damlalarına baktı “ beni ne ilgilendiriyor demek Mira ha “ Adımı nereden biliyordu ne oluyordu gerçekten “S-sen benim adımı nereden biliyorsun “ Diyerek oturduğum banktan kalkıp karşımdaki adama baktım Elindeki şemsiyeyi kapatıp bankın arkasına yaslayıp bana doğru bir adım attı onun attığı adımın tersine geriye gittim öldürecek miydi ne diye üzerime geliyordu . Kafamı hafif sağa çevirip arkama baktım kayalar ve serin dalgalar ne olur ki dedim kendimi atsam Bir adım daha attığını duydum kafamı tekrar ona çevirip ayaklarına baktım ayakkabıları yağmur yüzünden çamur olmuş pantolonun uçları yerde sürünüyordu . Bir adım daha geriye gittim iki adım kaldı. “Gelme daha fazla yemin ederim atarım kendimi aşağıya” Dedim sert tutmaya çalıştığım sesim ile ama buna daha ne kadar devam edebilirdim ki bu duruma “ Yapabilir misin ki Mira sen daha kendi içindeki savaşı bitirmeye cesaret edemezken kendini mi aşağı atacaksın güldürme beni “ Kendinden emin bir ses ile yapamayacağımı mı zannediyordu düşündüm yapar mıydım gerçekten bende yapacak o cesaret gerçekten var mıydı yoktu galiba Bir adım daha geri gittim son bir adım karşımdaki adam zümrüt yeşili gözlerini ayaklarıma indirdi Ayağıma batan taşları hissettim ama ayağıma değil kalbime battılar ilk defa uzun bir süre sonra bir şey hissettim ben yaşamak istiyordum Kalbimde hissettiğim sızı ile yüzümü buruşturmamak için büyük bir çaba sarf ettim bir adım daha geriye gittim son milimler kalmıştı hafif bir rüzgar bile beni geriye itebilirdi . Gözlerini hala yağan yağmur yüzünden yüzümden akan su damlalarına çevirdi. Gözleri yabancı değildi ama tanıdık da değildi . “Yapacak mısın” Dedi inanamadığını belli eden sesi ile o kadar mı cesaretsiz ve ezik gözüküyordum . İçimdeki ses dedi senin bu yaptığın bir cesaret göstergesi değil Mira dedi senin bu yaptığın sadece bir kaçış dedi yaşayacakların ile yüzleşmemek istememen dedi O an dedim ki neden bunu kendime yapayım dedim gerçekten bu bir cesaret göstergesi değildi bir kaçıştı. Bunun intihar etmekten farkı neydi intihar eden insanlar yaşamaktan yaşadıklarından kaçmak için bu dünyadan göçüp gitmiyorlar mıydı . Geriye attığım 3 adımı geri ileriye attım kendime gelmeliydim bankın üzerindeki çantamı omzuma asıp evime giden yolda ilerlemeye başladım. Her adımımın arkasında yankı gibi bir adım daha duydum peşimden geliyordu .adımlarımı daha da hızlandırdım bugüne inat eder gibi durmayan yağmur işleri daha da zorlaştırıyordu . Nereye kadar kaçabilecektim ya da bu zamana kadar kaçtım da ne olmuştu hızlanan adımlarım durduğunda arkamı dönüp arkamdaki gölgem niyetine dolaşan adama baktım . “Ne istiyorsun benden neden takip ediyorsun” Dedim cevap bekleyen ve kuşku kokan sesim ile yüzünde istediğini almış bir şekilde gülümseme oluştu . “Hatırlamıyor musun Mira” Neyi hatırlamam gerekiyordu “neyi hatırlamam gerekiyor daha açık konuş “ Dedim artık sıkılmıştım bu durumdan “23 Nisan 2015 gece 01.30 bir şeyler hatırlatıyor mu Mira “ Duyduğum tarih ile üşümekten titremeyen ellerim titremeye başladı .Benim ölüm yıl dönümümdü o gün benim küçükte olsa pırıltıların olduğu hayatımın son ışıklarını kaybediş günüydü 16 yaşında hayatın herkesin sandığı kadar basit olmadığını anladığım gündü o gün .O gün benim uyanış günümdü ama sonsuza dek gözlerimi kapattığım gündü “Sen “ Diyebildim sadece gerisi gelmedi boğazım düğümlendi boğazıma dolanan dikenli teller ile yutkunmaya çalıştım . “Güzel unutmamammışsın “ Nasıl unutabilirdim ki o gece de bu gece gibi yağmurluydu o gece gök benim savaşıma ağlarken bu gece o geceyi hatırlayışıma ağlıyormuş meğer . Elimdeki çantayı yere bırakıp iki elimle yüzüme akan damlaları sildim . “ hatırlıyor musun o gece de böyle yağmurluydu ama sen canın pahasına koşmuştun içindeki yaşama isteği ile yanıp tutuşan bedeni hatırlıyor musun Mira “ “kapa çeneni daha fazla bir şey duymak istemiyorum “ Dedim daha fazla tahammül edemeyen sesim ile iki elimi başımın üzerine getirip saçlarımdan geçirdim. Islanmaktan kafama yapışan saçlarımın arasından geçirdim ince uzun parmaklarımı “Niye canın mı yandı insan yaşadığı şeyi kabullenmeli Mira “ Dediğinde öylece dondum evet insan yaşadığı şeyleri kabullenmeliydi ama benim yaşadıklarım bir çocuğun kabullenmek zorunda olduğu şeylerin çok dışındaydı “daha fazla seni dinlemek istemiyorum peşimi bırak duydun mu beni senin bu saçma zırvalıklarını daha fazla dinlemek istemiyorum “ deyip yerdeki çantamı aldım . Diyerek tekrar yürümeye başladım . İçim de oluşan sıkıntı ile derin bir nefes aldım. sadece kafamı toplamak için geldiğim yerde bütün geçmişimi 1 saat içinde yaşamıştım kafam bu olanları kaldırmakta o kadar çok zorlanıyordu ki bir gece de 10 yıl yaşlanmıştım . Arkamdan adım sesleri gelmiyordu .tam sokaktan dönüp çıkacağım zaman Arkamdan yükselen ses ile durdum. “o gecenin sabahı oldu Mira biliyorsun bu gecenin sabahı olması da senin elinde unutma diğer geceler de öyle “ Dediğinde gözlerimi kapatıp kendime gelmeye çalıştım tekrar gözlerimi açıp bir daha girmek istemediğim o sokaktan çıktım . Evime gelmiştim kapının önüne gelip çantamdan anahtarı çıkarmak istediğimde çantamı açıp anahtarı çıkaracak gücü kendimde bulamadım kapının önüne çöküp öylece sırtımı sert kapıya dayadım . Dizlerimi karnıma çekip kollarımı bacaklarıma sarıp kafamı dizlerim üzerine koydum .Ne yapacaktım ya bir kaç saat sonra bütün bunlar hiç olmamış gibi devam mı edecektim yoksa bugünü o gece gibi bütün bir ömür düşünecek miydim .Ne olacaktı hayatıma mühürlenmiş yeni bir anı daha mı olacaktı Kitabımı Wattpad uygulamasında da paylaşıyorum isteyenler oradan da okuyabilir
|
0% |