@tuaekn
|
Beynimin içindeki uğultuyu durdurmaya çalıştım. Gerçekten de bu kadar yüksek sese gerek var mıydı? Kolumdan çekiştirerek insanlara çarpa çarpa önlere geçmeme yardımcı olmaya çalışan Ezgi'ye uyuyordum. Kalabalığın içinde aradığımız yeri sonunda bulunca kafamı kaldırıp kurulmuş sahneye baktım. "Okulun müzik grubu için mi cidden bu kalabalık?" dudaklarımdan dokülen kısık cümle zaten hali hazırdaki gürültüye karışmıştı. Ezgi yanlarına gelmek için çabaladığımız arkadaşlarımızla konuşurken enseme yapışan saçlarımı elimin tersiyle havalandırdım. Ezbere bildiğim şarkıya eşlik ederken bir yandan da arkadaşlarımın söylediklerini anlamaya çalışıyordum. Ezgi kulağıma doğru eğilip "solist fazla yakışıklı değil mi?" diye sorunca zaten halihazırda dibinde olduğumuz sahneye gözlerimi kısarak baktım. Benim ilgimi çeken tek şey solist değil arkada duran dalgalı saçlı bateristi. "Ezgi bana ne yap et bateristi bul." ⏳ Kapıyı açtığımda ılık bi rüzgarın yüzümü yalayıp geçmesi ile belli belirsiz gülümsedim. Baharın son demlerini yaşıyorduk havalar iyice ısınmaya ve yaz akşamları güzelleşmeye başlamıştı. Elimdeki lambayı eskisiyle değiştirmek için bir sandalye çekiştirdim. Bahçenin balkon kısmında kalan büyük lambanın ışığı patlamıştı zaten kullanmıyoruz diye kışın umursamamıştık. Kenarda duran sandalyeyi çekiştirip üstüne çıktım bilerek sarı seçtiğim yeni lambayı taktıktan sonra geçenlerde zincir bir markete aktüel ürün olarak gelen top şeklindeki uzun bi ipe sarılı led lambayı da bahçedeki büyük ağaça sarmaya çalıştım. Ağaçın etrafında beş altı tur attıktan sonra bitirdiğimden emin olmuştum. Onu da yaktıktan sonra küçük balkonlu kısımdan sandalyeleri alıp bahçeye getirdim. Üstlerindeki tozlardan kurtulabilmek için güzelce sildim hepsini. Saksıdaki çiçekleri de suladıktan sonra içeriye seslendim. "Anne buradaki çoğu iş bitti abim nerede?" sesim sona doğru isyan edercesine çıkmıştı çünkü abim sözde bahçeyi birlikte adam edelim dedikten sonra ortadan kaybolmuştu. Annemden bir ses gelmeyince tekrar içeri doğru bağırdım "Anne o abim yine beni kandırdı NEREDE BU?" evimizin müstakil olup bahçeli kısmından dolayı yan komşulara biraz uzak olduğumuz için şükrettiğim andaydım yoksa bu saatte bağırdığım için bir kaç kişi şikayete gelebilirdi."Cebimde Leyla bekle çıkartayım" diye bağıran annemin sesiyle oflayarak arkamı döndüm o sırada sokağa hızla bi aracın girdiğini işittim bu kadar bağırttıra bağırttıra arabayı süren kişinin abim olduğunu anlamamak imkansızdı. Hesap sormak için iki elimi belime yerleştirip bahçe kapısında beklemeye başladım. Arabayı gelişigüzel park ettikten sonra şoför koltuğundan Meriç abim yan koltuktan da ekurisi Kağan abinin indiğini görünce göz devirmeden edemedim. Bahçeyi sırf arkadaşlarıyla takılmak için bana temizletmişti resmen. Arka kapıdan inenlere bakmadan cırlarcasına öne atıldım. "Ya sen ne pis bi adam oldun böyle yine kandırdın beni dolandırıcı üç kağıtcı hain" diye abimin üzerine yürürken Kağan abinin kahkahası doldu kulağıma "lan sen yine bu abine inandın mı cidden kızım senin saflığını biz çok hafife alıyoruz he" deyip elime okey taşlarının bulunduğu torbayı atınca ani bi refleksle tuttum hemen. "Ya benim kalbim sizinki gibi kötü olmadığı için özür dilerim" dedikten sonra inenlere göz gezdirmiştim. Yusuf abi ve kardeşi Oğuz da arkadan inmişti. Elimdeki torbayı masanın ortasına sert bi şekilde bırakırken bir yandan da oflayıp pufluyordum. Abimlerde sandalyelere yerleşirken Oğuz arkamdan dolanıp tepeden topuz yaptığım saçımı araba vitesi gibi bir ileri bi geri yapıp mahvetmişti. Benden önce davranan Yusuf abinin "ya dangalak bi büyüyemedin" sesini işitince ben de gelişi güzel vurdum Oğuz'un eline. Bolca itiş kakışın ardından sandalyelere yerleşmiştik onlar 101 oynarken ben de Kağan abinin yanına oturmuş bilmem kaçıncı defa oyunu öğrenmeye çalışıyordum. Pijamama sıkıştırdığım telefona gelen bildirimle anlık kalbimin durduğunu hissettim. İki hafta önce okuldaki konserde gördüğüm baterist yani Gökhandandı mesaj. Ezgi müzik topluluğunda olduğu için ulaşması kolay olmuştu ve bizi bir kaç kez bir araya getirmişti. En sonunda da Gökhan numaramı istemiş ben de sanki bunu planlamıyormuş gibi utana sıkıla vermiştim. Kendini tanıttığı ve selam yazdığı mesaja tam cevap vermek için parmaklarımı hareketlendirmiştim ki Kağan abinin bir anda söylediği cümle ile şaşkınlıkla donup kaldım. "Pusat dönüyormuş."
|
0% |