@tuana_gnl55
|
SELAAAMM!! YENİ BÖLÜMÜMÜZE HOŞGELDİNİZ UMARIM BEĞENİRSİNİZ KEYİFLİ OKUMALAR DİLİYORUM.
Sabah çalan alarmın sesiyle uyanmış, kahvaltımı yapmış ve hazırlanmaya başlamıştım. Kahvaltımı yaparken Sedat ile konuşmuş ve güzel bir plan yapmıştık. Açıkçası kasanın şifresini bu kadar kolay bulabileceğimizi düşünmemiştim fakat Altan kendini fazlasıyla ele vermişti. Bize ise sadece kasanın yerini bulmak kalmıştı.
Üzerimi hızla değiştirip evden çıktım ve arabama binip Altan'ın şirketine doğru yol almaya başladım. Öğleye doğru Sera Şirkete müşteri olarak girecek ve Altan'ı oyalayacaktı. Ben ise Altan'ın odasına girmenin bir yolunu bulup kasayı bulacaktım. Biraz sonra şirketin önünde arabamı park edip ofisime çıktım. Yalandan bir kaç işi hallettim ve bir kahve alarak Sera'yı beklemeye başladım. Odaya girdiğim andan itibaren kulağımdaki kulaklık sayesinde Sedat beni yönlendirecek idi. Ben kahvemi yudumlarken Sera İçeriye ağır adımlarla girdi. Benimle göz teması bile kurmadan hemen Altan'ın odasına geçmişti. Sera işini profesyonel yapan bi kızdı. Bu iş onun için çocuk oyuncağıydı.
Sera ve Altan sonunda odadan çıkmış ve toplantı salonuna geçmişlerdi. Yavaş yavaş etrafı kontrol etmiş ve kimsenin olmadığına emin olup ofise doğru ilerlemeye başlamıştım ki Meryem Hanım beni görüp durdurdu.
"Derya Hanım burada ne arıyorsunuz? Toplantı salonunda olmanız gerek." Yüzüme yalandan bir gülümseme kondurdup,
"Ah evet, Altan Bey benden bir kaç dosya istedi onları almaya gelmiştim."
"Peki tamam. İçeride çok oyalanmayın Derya Hanım dosyaları alın ve çıkın!"
"Tabi Meryem Hanım." Kadın yavaş yavaş burdan uzaklaştığın da gözlerimi devirerek İçeriye girdim. Ben içeri girer girmez Sedat konuştu.
"Alisa! Beni duyuyor musun?" Bunu bağırarak söylediğinde yüzümü buruşturdum.
"Duyuyorum Sedat! Ne diye bağırıyorsun?" Kısa bir kahkaha attıktan sonra konuştu.
"Kusura bakma küçük ajan."
"Ee ne yapıyoruz?"
"Şimdi üç tane dolabımız var ve iki tanesi kilitli büyük ihtimalle kasa o iki dolabın birinde ama sen işini sağlama al kilitli olmayan dolabı da kontrol et."
"Tamam ama anahtarları nereden bulacağım?"
"Kızım biraz kafanı çalıştır ve çekmecelere bak!"
"Ay evet doğru." Gülümseyerek çekmecelere doğru koştum. Hızlıca masanın önündeki çekmeceleri kontrol ettim fakat burada bulamamıştım.
"Ee hani nerde bu lanet anahtarlar!"
"Diğerlerine de bak hadi vakit daralıyor." Sedat'ı dinleyip hemen diğer çekmeceleri aramaya başladım. Tam son çekmeceyi açıyordum ki açılan kapı ile olduğum yerde dona kaldım. Sedat küfürler ederken ben ne yapacağımı düşünüyordum.
"Alisa hemen masanın altına gir!" Dediğini yaparak gelen kişiye görünmeden masanın altına yerleştim. Masanın altından ayakkabısını görebiliyordum. Gelen kişi bir kadın değildi üstelik Altan da değildi. İçimden bir his o belgeleri başkalarının da istediğini söylüyordu. Adam odanın içinde dolaşıyordu. Eline bazen bir kaç kağıt alıyor sonra ise inceleyip tekrar yerine koyuyordu. Onu görmesem bile seslerinden ne yaptığını anlayabiliyordum. Bir kaç dakikanın sonunda kapı tekrardan açıldı. Gelen kişi Meryem Hanımdı. Şuan bulunduğum duruma lanetler okuyordum.
"Aziz Bey hoşgeldiniz. Umarım çok bekletmedim sizi."
"Hoşbuldum Meryem Hanım. Ayrıca hayır bekletmediniz bende yeni gelmiştim."
"O zaman buyurun sizi toplantı odasına alayım." Sonunda ikiside çıkmıştı. Bende rahat bir nefes vererek masanın altından çıktım ve Sedat'a seslendim.
"Orda mısın!"
"Buradayım küçük ajan." Gözlerimi devirerek son çekmeceyide açtım. Biraz kurcaladıktan sonra beyaz bir kutu buldum kutuyu açtığımda anahtarlar karşımdaydı. Hızlıca anahtarları alıp dolapların olduğu yere doğru koştum. İlk önce kilitli olmayan dolabı açtım fakat dosyalar dışında hiçbir şey yoktu hızlıca dolabı geri kapatıp kilitli dolapların birinide açtım. Bu dolabın içinde de bişey bulamayınca sinirlenmiştim. Tam küfür edecektim ki Sedat'ın sesi ile duraksadım.
"Hop hop küçük ajan. Küfür yok sakin ol ve diğer dolabı aç kasa orada." Deyip kıkırdadı.
"Şuradan bi çıkayım Sedat o zaman göstereceğim sana küçük ajanı." Deyip pis pis sırıttım. Onunda şuan benim gibi güldüğüne emindim.
"Hay hay!"
Anahtarları tekrardan elime alıp son dolabı da açtım. Kasa önümde duruyordu. Şifreyi girmek için elimi kasaya uzattım fakat şifreyi unutmuştum. Yine Sedat'ın eline düşmüştük. Hafif bir şekilde öksürerek konuştum.
"Sedat"
"Hımm" sesi oldukça keyifli çıkıyordu.
"Şifreyi unuttum ben!"
"Tüh!"
"Hadi ama şöyle şunu."
"Peki tamam ama bunun karşılığında ne alacağım." Dedi sinsi bir ses tonuyla, gülümseyerek,
"Sen bana Şifreyi ver de ondan sonra bakarız!"
"1356" şifreyi hemen girip kasanın kapağını açtım ve kasanın içindeki dosyalara teker teker inceleyip bana lazım olan dosyaları bulunca sevinçle ellerimi havada çırptım.
"Ayy yaşasın! Sonunda be!" Sedat kısa bir kahkaha attıktan sonra,
"Helal sana benim küçük ajanım!"
"Sedat!"
"Tamam tamam bir şey demedim."
"Deme zaten!" Benimle uğraşmayı seviyordu. Bende benimle uğraşmasını seviyordum. Bu bazen yanlış anlaşılabiliyordu fakat biz çokta umursamıyorduk.
Dosyaları alıp kontrollü bir şekilde Altan'ın odasından çıkıp kendi odama geçtim. Dosyaları hemen çantama yerleştirip Sera'ya mesaj atmak için telefonu elime aldım.
Alisa: İş tamam! Sen ne yaptın?"
Sera: Harika! Ben çıkalı çok oldu bir kaç şey zırvalayıp beni gönderdi. Önemli bir toplantısı varmış.
Kaşlarımı çatıp ekrana baktım. Büyük ihtimalle ben odadayken gelen adamla bir görüşme yapmışlardı.
Alisa: Her neyse işi hallettik ya o bize yeter.
Sera: Hadi bunu kutlayalım. Sana geliyorum.
Alisa: Ofiste buluşalım böylece senin planını da yaparız.
Sera: Tamamdır! Sedat'ı da alıyorum o halde."
Alisa: Tamam!
Telefonu cebime atıp çantamı aldım ve ofisten çıkarak şirketin çıkışına doğru yürümeye başladım. İleride Meryem Hanım ve adının Aziz olduğunu duyduğum o adam konuşuyorlardı. Yanlarına doğru yaklaştığımda Meryem Hanım beni görüp durdurdu.
"Ah Derya'cım! Biraz bekler misin?" Yalandan bir gülümseme takılıp;
"Tabi ki Meryem Hanım!" Gözlerim istemsizce dışı adamın üzerinde gezindiğinde onunda bana baktığını gördüm. Bu adam bana çok tanıdık geliyordu. Adam Meryem Hanımla konuşmasını bitirip bana döndü.
"Demek adın Derya!" Kaşlarımı çatıp adamın yüzünü inceledim.
"Aa evet şimdi hatırladım! Geçen gün size yanlışlıkla çarpmıştım." Diye gülümsedim. Bu adamda her yerde karşıma çıkıyordu.
"Sadece çarptıştık mı?" Sahte bir utanmayla başımı yere eğdim.
"O gün için sizden özür dilerim Aziz Bey." Oda gülümsememe karşılık verip elini bana uzattı.
"Sorun değil tabikide! Sadece şaka yapıyorum." Kıkırdadım ve elimi elinden çektim. Meryem Hanım araya girerek;
"Aziz Bey dosyalarınız hazır, imzalayabilirsiniz." Aziz Bey eline bir kalem aldı ve dosyada ki kağıtları imzaladı.
"Derya'cım sende sana akşam göndereceğim maile bakar mısın eksik var mı?"
"Tabi ki Meryem Hanım." Ben buraya muhasebeci olarak gelmiştim ama nedense muhasebe dışında her işle ilgileniyordum. Kapıdan çıkarken bir el kolumdan tuttu. Refleksle beni tutan kolu büküp önüme döndüm.
"Hey! Yavaş." Diyip kahkaha attı Aziz Bey.
"Refkelslerin kuvvetliymiş Derya!"
"Ya gerçekten kusura bakmayın. Bir an öyle şey olunca!"
"Tamam tamam! Sorun değil, az önce yürürken bilekliğini düştü onu vermek istemiştim."
"Teşekkür ederim Aziz Bey iyi günler!" Arkamı dönüp gözlerimi devirdim ve arabama binip eve doğru yol aldım.
&
Eve gidip bir kaç şey atıştırdıktan sonra kısa bir duş alıp kıyafetlerimi giydim. Saat geç olmuştu. Sera ve Sedat büyük ihtimalle ofise geçmişlerdi. Bende evde biraz daha oyalanıp ofise doğru yol aldım. Arabayı ofisin önüne park edip ofise girdim. Sera ve Sedat çoktan gelmiş telefonlarına gömülmüşlerdi. Beni farketmeleri için sesli bir şekilde öksürerek içeri girdim.
"Ooo Alisa Hanım sonunda teşrif ettiler!" Dedi Sera. Sedat ise pus pis gülerek;
"Nerelerdesin küçük ajan." Dedi. Elimdeki anahtarları ona doğru fırlatarak;
"Kafanı mı patlatayım!"
"Sen patlatacaksan eğer neden olmasın!" Dedi bu sefer göz kırparak. Kıkırdayarak cevap verdim.
"Boş yapma Sedat."
Ayakkabılarımı çıkartarak kendimi pufun üstüne attım.
"Plan nedir?" Diye sordum.
"Plan şu, şimdi Sera kumarhaneye müşteri olarak girecek, sen ve ben her ihtimale karşı kumarhanenin dışında bekleyeceğiz ve Sera'yla sürekli irtibat halinde olacağız. Sera bir şekilde adamı ayartıp odaya girecek. Adamı uyutacağız. Böylelikle işimiz daha kolay olacak bu sefer ne kasanın yerini ne de şifreyi biliyoruz sifre büyük ihtimalle bir yerde yazılıdır. "
"Şifre ofiste ki kasayla aynı olamaz mı?"
"Olabilir elbette, ama biz yine de denemeliyiz." Onaylarcasına kafamı salladım.
"Şekerlerim bir kahve molasına ne dersiniz?"
"Sen yapacaksan okeyim."
"Bana da uyar." Sera ayağı kalkıp ofisin mutfağına gittiğinde Sedat ile tek kalmıştım.
"Senin bana bir sözün vardı sanki?" Dedi Sedat.
"Ne sözü?"
"Bak sen oyun yapıyoruz demek." Sinsice gülümseyerek;
"Ne diyosun Sedat. Hiç bir şey hatırlamıyorum." Kaşlarını çatarak bana döndü ve benim gibi gülerek;
"Hatırlatayım istersen."
"Aman yok kalsın." İkimizde ufak bir kahkaha attığımızda Sera içeri elinde kahvelerle geldi. Kahvelerimizi koyi bor sohbetle içtikten sonra evlere dağıldık. Bugün çok yorulmuştum. Eve gider gitmez kendimi yatağa attım ve telefonu yanımdaki masanın üstüne koydum. Kendi kendime tavanı izlerken telefonuma gelen bildirim sesiyle doğruldum. Yabancı bir numaradan mesaj gelmişti. İyice merak ederek mesaj bölümüne girdim.
0543*******: Benimle tehlikeli bir oyuna var mısın?
Kaşlarımı çatıp mesaja anlam vermeye çalışıyordum.
Alisa: Kimsin?
0543*******: KATİLİNİM kara melek!
&
BÖLÜMÜN SONUNA GELDIK UMARIM BEĞENMİŞSİNİZDİR. SIZLERI SEVİYORUM. HOŞÇAKALIN!!!
|
0% |