Yeni Üyelik
11.
Bölüm

10:Bölüm

@tuana_miy

~SÜVEYDA ~

 

Bölüm:10(Oryantel)

 

"Nereye gidiyorsun?"

"Guşayla konuşacağım "

"Jiyan"

"Ne? Sen dedin konuşmak isteyen gide bilir odası üst katta diyen"

"Biliyormusun istediğini yap"

"Yapıcam zaten"

Yemeğimi zaten yemiştim bu yüzden direk sofradan kalktım ve üst kata çıktım.Guşanın odasının önüne geldiğimde kendimi sorguladım buraya geldim de onunla ne konuşacaktım?Bu sorumun üstüne çok düşünmedim çünki doğaçlama o an aklıma ne gelirse onu konuşacaktım.İçeriye girdiğimde orada yoktu banyoda ola bileceğini düşünerek ona seslendim ama ses veren yoktu.Banyoya baktığımda orasıda boştu apar topar aşağı indim.İndiğim gibi her kezin odağı ben olmuştum her kez sorgular gibi bana bakıyordu.

"Guşa odasında yok biyere mi gitti ?"

Nûpel:"Hayır gitse biz bilirdik"

"Ozaman nerde?"

Nûpel:"Odasındadır yenge banyoya falan girmiştir"

"Baktım ordada yokdu"

Avşar:"o kızı rahat bırakın üstüne gitmeyin belli ki depresyona falan girmiş"

Avşin:"Hayatımda böyle rahatlık görmedim vallaha senin rahatlığından istiyorum"

"Avşin her yer koruma kız ne yapa bilir ki?"

Avşin:"Benim saf karıcım eğer bir insan bir şey yapmak istiyorsa onu kafese bile koyarsan oradan kaçar "

"Abartıyorsun!"

Avşin:*Bir şey söyleyeyim mi ne haliniz varsa görün ha bu arada eğer bir şey olursa bundan ben muzdarip değilim gidip Avşar ağaya söylersiniz hepinize afiyet olsun"

Dedi ve elindeki çatalı kenara koyup,oturduğu yeren kalkıp salondan çıktı.Kapıyı çarpma şeklinden ne söylemek istediği belliydi.

Avşar:"Trip mi attı şimdi bu?"

Heja:"Çok şeyler oldu bence her kesi rahat bırakmamız lazım"

Avşar:"İnşallah yine bişeyler yapmamıştır"

"Her yer koruma ne yapa bilir ki?"

Nûpel:"İnşallah yapamaz abim haklı bir şeyi yapmak istiyeni kafese koysan bile o şeyi yapar"

Her kes yemeğini yedi sofrayı kaldırdık saat 2 civarlarıydı ne Avşin ortalıkta yoktu ne Guşa...Konuyla alakası yok ama ben Avşine muhtacmışım gibi geliyordu.Bu alın yazısı mı? kader mi? bilmem ama onunla bir bağımız vardı.Azad ağa ile evlendirilirken bir anda Avşinin ortaya çıkması,beni kaçırması,sahip çıkması belkide bunlardı bu hissin sebebi o mahcubiyetin nedeni.Seviyordum inkar edemezdim.Bu kadar kısa zamanda bir-birimizi tanımamıza rağmen bana bu kadar değer vermesi,ilgi göstermesi,sahiplenmesi şaşırtıcıydı.Babam için geldiği konakta benimle karşılaşması,sonra karşıma çıkması her şey hayal gibiydi aynen onun gibi.Sanki bir masaldaymışızda o da benim beyaz atlı prensim miş gibiydi.

 

Her kes çok durgundu Nûpel odasında ,Heja ve Asiye mutfakta tatlı yapıyor,anne ise odasında uyuyordu.Bende evde çok durmadım.Bahçeye çıktım ve hemen korumalar beni karşıladı.

 

*-Dışarı çıkmanıza izin yok

 

Nasıl yok?

 

*-Avşin ağanın kesin emri var

 

Bana ne? ozaman kendi çıkmasın

 

*-Yenge izin yok bize söylenen o

 

Bahçede ne yapacağım ? kaçacak değilim ya!!!nefesde mi almayalım ?

 

*-Onu kocanızdan sorarsınız

 

Bu ne biçim bir konuşma sitili ?

 

*

 

-Yenge...iz

 

Avşin:Bir şey mi oldu karıcığım?

 

"Niye dışarı çıkamıyoruz biz?!"

 

Avşin:"Güvenlik için !"

 

"Ne güvenliği ? ulu orta kaçıracak halleri yok Her halde !"

 

Avşin:"Niye yapmadıkları işmi ?"

 

"Bu kadar koruma bizi koruyamıyormu?"

 

Avşin:"İzin verirsen koruyorlar zaten"

 

"Bu koruma falan değil tıkmışsınız evin içine bu mu koruma ?!"

 

Avşin:"Ne yapmak istiyorsun ?"

 

"Bahçede nefes almak !"

 

Avşin:"Bana söyleseydin ya"

 

"Sabahdan beri ne anlatıyorum ben?"

 

Avşin:"Yalnız çıkamazsın benimle istediğin yere gide bilirsin"

 

"Tutsak gibi !"

 

Avşin:"Ben sana tutsağım Mardin güzeli daha anlayamadınmı bunu ?"

 

Hafif bir gülümse kondu dudaklarıma.Onunda hoşuna gitmişti gülümsemem onunda hafif dudakları bükülmüşdü.Kolunu belime sardı ve bahçeye doğru adımlamaya başladık.İlerledikçe elma,nar,mandalina ağaçları sarmıştı etrafımızı.Göründüğünden de çok genişti buralar.Ben sadece konağı görmüştüm.Ağaçların ta ötesinde bir çiftlik gibi bir yer vardı.

"Burası baya büyükmüş"

"Öyledir insanın zamanı olmuyor yazlığa,çiftliğe,seraya falan gitmek bende her şeyi burda birleştirdim doğrusu burda da zaman olmuyor ama neyse"

"Ama biz gideriz"

"Nereye ?"

"Dedin ya çiftliğe,yazlığa"

"Sen iste yeter,gideriz tabi"

"At varmı ?"

"Burada mı ? orada mı?"

"Burada"

"Evet var biliyormusun at binmeyi ?"

"Hayır malasef bilmiyorum,babamın çiftliği vardı,atlara bakardım orada ama hiç binmedim"

"korkuyormusun?"

"Babam izin vermezdi"

"Neden ?"

"Düşüp bir yerimi incitirim oda bir problem değil mi? doğrusu bize tahammülü yoktu"dedi ve göz devirerek güldüm

"Binmek istermisin ?"

"Hiç binmedim yapabilir miyim ki?"

"Ben sana öğretirim"

 

Elimde tutdu ve simsiyah bir atın yanına götürdü.At baya heybetliydi ve hiç uysal bir ata benzemiyordu.

 

"Bu benim atım çocuk ken dedem hediyye etmişti kimseyi binmeye izin vermez"

"Ben nasıl binincem pekiya ?"

"Seni direk değil bu ata diğer atlara da binmeye izin vermem canının yanmasını istemem"

"Pekiya nasıl öğrenicem?"

"Ben öğreticem dedim ya güzelim ilk önce benimle birlikte bin kara sana alıştıkdan sonra yalnızda binersin"

"İsmi kara mı?"

"Evet"

 

Karanı ahırından çıkardı eyerini taktı ilk önce beni bindirdi sonra ise kendi bindi.

 

"Ben fikrimi değiştirdim Avşin indir beni korkuyorum"

"Burdayım sevgilim korkma ipleri sıkıca tut sadece"

"Korkuyorum Avşin indir beni"

Kollarını belime sım sıkı sardı ve dudaklarını boynumda hiss ettim.Boynumdan öpüp kulağıma fısıldadı

"Sana hiç bir zaman izin vermem zarar gelmesine toprak gözlüm sen kendini bana bırak"

Nefesini tam da boynumda hiss ediyordum,kollarını belimden çekmiş oda iplerden tutmuştu.O iri elleri arasında ellerim kayıp olmuştu resmen .O kemikli yüzünü tamda boyun oyuntuma yerleştirmişti.İlk önce yavaş adımlarla ilerledik sonra tüm bahçeyi tur atmaya başlamıştık.Ben korktuğum için bir elini ipden çekip belimi iyice kavradı resmen onunla bir bütün olmuştuk.Kalp atışlarını bile duya,hiss ede biliyordum.Sonra elimi tutduğu ipi bıraktım oda boşta kalan ipi tutdu.Topladığım saçlarımı açtım ve kendimi tamamen Avşine teslim ettim.Kafamı göğüsüne yasladım akan havanın tadını çıkardım ve onun güzel kokusunun.Kendimi o kadar kaptırdım ki, bir an durduğumuzda irkindim.

"İniyormuyuz? inmesek?"

"Hani korkuyordun?"

"Sana teslim olduktan sonra korkmadım"

"Keşke başka konularda da teslim olsan"

"ne?"

"Bir şey yok güzelim dışarı çıkalım Mardini gezdireyim seni "

"Atlamı?"

"Evet"

"Tamam ozaman"

Çocuk gibi sevinmeme güldü ve yanağımdan öptü bende bu öpücüğü karşılıksız bırakmadım ve bende yanağından bir öpücük kondurdum.Bir az ilerledik bahçenin kapısı görünüyordu ileride ve bir kaç tane koruma daha vardı.Bahçenin kapısını açtılar ve dışarı çıktık.

"Bu sefer ben arkada otursam"

"neden ?"

"Canım öyle istiyor çünki"

"Baş üstüne" Söyleyip hafif güldü.Yerlerimizi değiştirdik o önde bende arkada oturdum.Kollarımı sıkıca beline doladım ve kafamı da sırtına yasladım.Tüm sıkıntıları dertleri bir kenara koyup onunla vakit geçirmenin tadını çıkarıyordum.Yavaşca ilerlemeye başladık ben ise onunla oynamak için boynundan öpmeğe başladım.Hiç durmadam defalarca öptüm yetmezmiş gibi sert bir ısırık bıraktım o ise buna karşılık sadece inledi

"Jiyan arkada uslu dur"

"Ama ben yaramazlık yapmak istiyorum"

"Yaramazlığı gece yaparsın"

"Şimdi yaparsam ne olur ?"

"Niye hiç olmadık yerlerde tutuyor senin bu azgınlığın hiç bilmiyorum"

Sırf o sinirlensin diye elimi hafifce pantolonunun üzerinden erkekliğine sürtdüm

"Sevgilim yapma"

"Yaparsam ne olur ?"

"Bu işin sonu yatakta biter"

"Pekiya yine ağlarsam ne yaparsın ?"

"Bu sefer durduramazsın Mardin güzeli"

Onunla daha fazla oynamak için daha sert dokunuşlar yapıyordum yine bir şey söyleyecekken telefonu çaldı

"Şimdi yerimiydi be"

"Belki bizimkilerdir açmamı istermisin ?"

"Ala biliyorsan al cebimde telefon"

Cebindeki telefonu aldım Avşar ağaydı ancak Avşine bir ters köşe yapmam gerekiyordu

 

"AVŞİN !!!"

 

aniden bağırdığım için irkildi

 

"Noldu sevgilim ?"

"Bu kız kim ?"

"Hangi kız ?"

"Telefonundaki kız seni arayan kız kim hemen söyle"

"Benim telefonumda kız falan yok ki belki yanlış numaradır?"

"İsmi kayıtlı Avşin boyun devrilsin inandım şerefsiz bide söz vermiştin bana"

"Sevgilim iki gözüm önüme aksın ki, bir şey yok kızlar falandır nebiliyim"

"Beni aldatdın ha!? gencecik taş gibi karını sütüm sana haram olsun"

"Jiyan ne saçmalıyorsun süt müt telefonlar karışmıştır benim telefonum olma ihtimali yok!"

O sırada çoktan telefon kapanmıştı ve yeniden Avşar ağa arıyordu

"Al bak yine arıyor"

Atı durdurdu sinirle telefoni istedi

"Ver telefonu benim telefonum olmaz, Jiyan Allah kahr etsin beni vallahi bir şey yapmadım ne senden önce ne senden sonra"

O böyle antlar verirken ben kah kahalarımı tutamadım

"niye gülüyorsun delirdinmi sen ?"

"ay tamam canım kocam şaka yapıyordun yoksa korktunmu?"

"Niye korkayım ki ?"

"Bilmem eskilerde bir şeyler yapmışsındır nebiliyim"kinayeli bir şekilde göz devirdim

"Olamaz hayatımda sadece sen varsın ne senden öncesi nede senden sonrası var telefon karışmıştır yanlış anlamışsındır diye düşündüm"

"Ay iyi inandık ama ihtimal vermiyorum benden öncesinin olmamasına"

"Sen ilksin ve teksin çocukluk şeylerini katmıyorum"

"Çocukluk dediğin 20-25-27 yaşların değildir her halede"

"Lise "

"İnsanlar çocukluk aşkı ile evleniyor ne var yani ?"

"Adı üzerinde çocukluk,çocukluktaki hevesle sana olan aşkımı bir tutamazsın"

Biz heraretli bir şekile tartışırken yeniden telefon çalması ile sesizlik çöktü ve telefonunu ona uzatdım

"Al aç"

"İstersen sen aç bir şüphe kalmasın"

"Tamam sevgilim inandım şaka yapıyordum sadece"

"İyi madem"

Telefonu aldı ve açtı

 

*Lan niye açmıyorsun ?

-Meşguldüm abi

*Akşama bir eğlence planlayalım diyorum bu bizim ağaları da çağıralım malum çok yardım etdiler

-Yapın işte

*Olmaz sende gel bir kaç şey var onu konuşalım

-İyi tamam yarım saate ordayız

*Ordayız derken ?

-Jiyan da yanımda bir az dolaşıyorduk onunla

*Tamam ozaman bekliyorum

Atla geri çiftliğe gelmiştik, korumalar kapıyı açtı ve içeri girdik ahıra Karayı bırakıp eve döndük.

İçeriye geçtik ben mutfağa Avşinde Avşar ağanın yanına salona geçti.

 

Asiye :"Neredeydin kız sen ?"

"Hiç Avşinle bahçeyi dolaşıyorduk"

Asiye:"Vaayyy çifte kumrular sizi ormantizim diyorsun"

Heja:"Romantizm demek istedin herhalde"

Asiye:"Üç yıldır evli olan bana romatizma mi öğretiyorsun?"

Heja:"Romantizme ormantizim dedin diye söyledim"

Asiye :"Baksana elticim nakadar inanarak boş konuşuyor"

Heja:"Güzel lafmış yalnız"

Asiye:"Ee boş vakitlerinde ne yapıyorum sanıyorsun"

Heja:"Laf mı düşünüyorsun ?"

Asiye :"Hayır bebeğim filim izliyorum"

"Neyse ya kavga etmeyin ee Asiye Avşar ağa davet falan dedi ne daveti ?"

Asiye:"İlk önce ağa değil abi de ikinciside davet demeyelim küçük bir şey olucak"

"Tahmini kaç kişilik?"

Asiye "Sadece bizim dost aşiret ağaları var onlar olcaq 4 kişi"

"Ne zaman pekiya ?"

Asiye :"Bu akşam"

"Hemen bu akşam mı? hazırlıklar yetişecek mi?"

Asiye :"Çok fazla adam olmayacak zaten el birliği ile yetiştiririz"

"Tamam sen öyle söylüyorsan,Guşa geldimi?"

Heja:"Evet yenge odasında"

"Ben onunla konuşmak istiyorum müsaittir her halde"

Heja:"Müsaittir sen bilirsin istersen konuşa bilirsin "

"Tamam ozaman ben yanına gideyim"

 

Mutfaktan çıkdım merdivenlere ikinci kata Guşanın odasına geldim.Kapısnın önünde durup kapıyı tıkladım

 

Guşa:"Hiç bir şey istemiyorum"

"Benim Jiyan konuşmak için geldim"

Guşa:"Kimse rahatsız etmesin"

"Konuşalım çok şey yaşamışsındır konuşmak iği gelir hem bende dertleşmek istiyorum sana bazı şeyler anlatacağım senden başkasına güvenemem"

Guşa:"Neden çok sevimli eltine anlatmıyorsun?"

"Çünki adı üstünde elti sen bana abla olursun kardeş olursun bu yüzden gire birimiyim ?"

Guşa:"İyi gel madem"

 

İçeri geçtim Guşa bitkin bir şekilde yatağının üzerinde kıvrılmıştı içeri girdiğimi duyup bana döndü muhtemelen ağlamaktan gözleri şişmişti etraf peçete doluydu.Ona yaklaştım ve yatağın üzerinde oturdum.

 

"İyimisin ?"

Guşa :"İyi gibimi duruyorum ?"

"Pek değil,bir şey yaptılarmı canını yaktımı?"

Guşa:"İnandım Jiyan mal gibi inandım "

"Nasıl düşmanına güvendin ?"

Guşa:"Sen nasıl güvendin pekiya ? Avşin düşmanın değilmiydi?"

"Mecburdum"

Guşa:"Abartma Allah aşkına neye mecburdun?"

"Guşa sen ailemi bilmiyorsun ne yaşadım bilmiyorsun düşmana gelsem bile kimse bana bu kötülükleri yapmazdı"

Guşa:"Anlat ne yaşadın anlat"

"Asılnda senin dertlerini konuşmaya gelmiştim"

Guşa:"Sorun değil anlat"

"Bak bir sabah bize haber geldi ablamı Güldeni Abbasi aşireti utanmadan babamla anlaşma yapmış hatta satın almış para vermiş Resmen babam beni satmıştı bir mal gibi ! O talibi ablam değilmiş benmişim beni istiyormuş çıktım dışarıya küfürler yağdırdı ama öyle böyle değil kovdum evden onlar gitdikten sonra öldüresiye dayak yedim yetmedi babam ,öz babam bana silah doğrultdu öldürmek istedi bir şekilde elinden kurtuldum 2 gün aç depoda bıraktılar sonra Avşin konağı basmaya geldi orada gördü beni onu tanımıyordum doğru düşmandı ve öyle böyle namı yayılmış düşman değil ama bu cehennemden kurtulamam lazımdı o adamın Azad ağanın bir sevdiği varmış adam kuma getirecekmiş bu yüzden düşmanımla evlenmek daha cazip geldi"

 

Guşa:"Neden böyle yorumluyorsun ? belkide kötü bir adam değildi"

 

"Sen bilemezsin! ne acıyı ne de asıl yalnızlığı !"

 

Guşa:"40 yaşında yetimim kendi ailem yok ben bilmezmişim yalnızlığı?!"

"Evet tam olarak sen bilemezsin senin arkanda Servinas anne Avşin,Avşar abi var kızlar var yalnız değilsin sen pekiya ben? Abim beni tehdit etdi Ferman, Avşinle görüşmeye gideceksin ancak razı olmayacaksın aksi takdirde ne olur biliyorsun dedi annemin laf hakkı yok bizim evde bir hizmetçiden farkıda yok! ablamında, ben ve ablam çocukluğumuzdan er için yetişdirildik bu ne demek anlıyormusun ?"

Guşa:"Kavga etmek içinmi geldin ?"

"Guşa anlaman lazım bu evdeki kimse senin kötülüğünü istemiyor yanlış yaptın doğru ders çıkarman lazım sen kendini haklı çıkarmaya çalışıyorsun"

Guşa:"Ne yapayım pekiya bırakayım da Avşin ağzına geleni söylesinmi?"

"Bu evde belkide seni en çok seven Avşin"

Guşa:"Kocanın tarafını tutuyorsun"

"Tarafını tutduğum doğru ama kocam diye değil doğru olduğu için"

Guşa:"Ben hatamı anladım güvenmemem gereken inansan güvendim biliyorum"

"Nefret etme kibir çok kötü bir şey her kez senin iğiliyini istiyor bunu anla sadece"

Guşa:"Ben her şeyi çok iği anladım"

"Aşağı iniyorum bir şey istermisin?"

Guşa:"İhtiyaç yok"

"Ozaman kendine iyi bak"

 

Bu kadar konuştum hatamı anladım diyor ama suçluyu başkasında arıyor.İnsanlar hata yapar ancak hayatı pahasına değil.O hayatı pahasına hata yaptı.Bazen insan mecbur kala bilir hayatı pahasına hata yapmak gibi bir zorunluğu olur ama eğer bunu yapıyorsa sadece zarar gören kendisi olmalı.Bende güvendim ama kayıp edecek sadece canım vardı ailem le zaten bir bağım yok.Onun kayıp edecek bir ailesi var ve onu çok seviyor.Düşünüyorum da eğer Avşin böyle biri olmasaydı,beni seven,sahip çıkan kısaca iyi biri olmasaydı halim nasıl olurdu?Yine her haliyle zarar gören bendim bari bana bir şey olursa arkadan üzülecek biri yok ya Guşa ?

 

Düşünceler içerisinde boğuldum denizde boğulur gibi.Acılarım her defasında bir taş oldu denizdeki,düşüncelerimin içerinde sürüklendikce çarptı o taşlar bedenime.O yaralı bedenime.Vücudumdaki morluklar dayak morluğu değil acılarımın bıraktığı morluktu.Morluklar geçer ama o morluğu vakti ile orada olduğu gerçeği geçmez.Belki baba,aile sevgisini veren birini bula birisin ama o boşluğu ömrün boyunca dolduramazsın.Kaç yaşın olursa olsun babası ile vakit geçiren birini gördüğünde o acı yine hiss edersin.Unutmuşsun diğe düşünürsün ama dokunduğun gibi yine acır.

 

Aşağı kızların yanına mutfağa indim kızlar içerideydi ama Avşinde oradaydı

 

Avşin:"Sevgilim, bende seni soruyordum Guşayla konuşmuşsun bir şey söyledim"

"Şaşırtıcı bir şekilde kızgın sizlere tam tersi olması gerekirken alelade bir hata gibi görüyor yaptığını daima kendisini benimle kıyaslıyor sende düşmana inandın diye şartları anlatdım yalnızdım dedi"

Avşin:"Yalnızmı?"

"Evet yalnız anlaya biliyorum zorluk nedir bilmiyor,insanı akıllandıran yaşı değil yaşadıklarıdır o pek bir şey yaşamamış ham daha küçücük çocuk gibi"

Avşin:"anlıyorum annesini babasını kayıp etti "

"İnan bana nasıl ölmüş olursa olsun insanın ailesini yaşarken kayıp etmek daha zor"

Avşin:"Tamam kendimizi bu tür düşüncelerle üzmeyelim Guşa da anlayacakdır zamanla kafana takma sevgilim ben gidiyorum bir şeye ihtiyaç olursa söylersin"

 

Yanağıdan makas aldı ve mutfaktan çıktı ve bizde hazırlıklara başladık.Her kezden çok Nûpel heyecanlıydı hatda 2 tür tatlı bile yapmıştı şekerpare ve baklava.Hiç üşenmeden yufka açmış ve baklava yapmıştı

 

Asiye:"Ayyy görende buna görücü geliyor sanacak"

Nûpel:"Biz Avşin aşiretiyiz misafirleri en güzel şekilde ağırlamalıyız"

Asiye :"He tabi öyledir"kinayeli bir şekilde dudaklarını büzdü ve gözlerini devirdi

 

Ben ise Avşin sevdiği için yaprak sarma yapıyordum.Asiye ise özene bözene börek yapıyordu.Biz akşama kadar tüm yemekleri hazır ettik.Sofrayı da hazırladık.Bir kaç saat sonra Ağalarda geldi akşit aşiretinden Baran ağa,îdol aşiretinden Dâvut ağa,gökpek aşiretinden Erdem ağa,Duran aşiretinden de Onur Duran.

Nûpel:"Biz geçmeyecekmiyiz içeriye?"

Asiye :"Kız bizim içeride ne işimiz var?"

Nûpel:"Ne bileyim zaten tanıdığımız insanlar"

Heja:"Görmek istediğim biri var demiyorda"

Nûpel:"Heja!!!"

Heja:"Ay iyi tamam bir şey demedik "

Biz de mutfakta bir masa kurmuştuk Dâye ilk önce gelen ağalara hoş geldin dedi sonrada oda mutfağa geçti.Bizde yemeklerimizi yedikten sonra Dâye burada çok durmadı ve yeniden odasına çıktı.Bu olaylar onuda çok yıpratmıştı.

Guşayı kendi kızı gibi severdi her halde onu çok sarsıtmışdı.

 

Mutfaktaki masayı kaldırdıktan sonra içerideki masayı da kaldırdık.4-5 meyve tabağı hazırlayıp içeri götürdük.Viski, şarap gibi içkileride masaya yerleştirdik.Hem Avşinle evliliğimizi hemde bu olayların şerefine bir az kafa dağıtmak istemişler belli ki.Biz mutfağa geçtikten sonra kapı çalındı ve Heja kapıyı açmaya gitdi geri döndükten bir kaç dakikadan sonra salondan oryantel şarkısı gelmeye başladı

 

Asiye :"Hahhayt ne yapıyorlar bunlar içmişler de göbek atıyorlar her halde"

"Sarhoş olmuşlar her halde yoksa imkanı yok bence"

Asiye :"Aynen"

Heja:"Yooo dansöz getirmişler"

 

İkimizde aynı anda ne diye bağırdık Asiye ile

 

Asiye :"Eltim ikimizde aynı şeyi mi duyduk DANSÖZ me dedi bu çarpık"

"He eltim DANSÖZ dedi"

Heja:"Ben niye çarpık oluyorum ya"

Asiye :"Kes sesini"

"Acaba içeriye geçip o yelloz dansözleri yolsak ayıp mı olur ?"

Asiye:"Ay kız ne ayıpı kocamızın ırzı namusu söz konusu"

"Ay ozaman hak razı olsun qazamız mübarek olsun"

Zilan:"AYNEN çok pis gaza geldim haydi gidek eltim"

 

Salona geçtiğimde 4 tane dansözün dans etdiğini hatta birinin Avşine baya baya kalça salladığını gördüm.Direk bağırarak kızın üzerine gidip saçından tutdum.

 

"Kız sen kimin kocasının önünde ne salıyorsun kaltak"

 

Avşin benden bu tepkiyi beklemediğini o kadar belli ediyordu ki, resmen gözleri fal taşı gibi açılmıştı.Diğer ağalarda resmen bize tezahürat yapıyordum.Ben kızı yonarken arkadan saçımı birinin tutduğunu hiss etdim ve döndüğümde Diğer dansöz kız olduğunu gördüm ve elimin tersiyle yüzüne tokat atarak

"Lan sen kimin saçını tutuyorsun"diyip ikisi ile uğraşmaya başladım o sırada mutfaktan Nûpel çıtktı

 

Nûpel:"Yetdim yenge ben seni elin karılarına yedirirmiyim be"

 

Diğer dansözün resmen Nûpele bıraktık ve maşallah baya iyi hakkından geliyordu.Bir ara baktığımda ortama Heja bile karışmıştı. bir az onları yonduktan sonra sürüyerek kapı dışarı etdik.Kapının kenarındaki aynaya baktığımda saçımın teli bile bozulmadığını gördüm

 

"Vay be 4 kız saçımın teline bile zarar verememiş be"

 

Nûpel:"Ay yenge sen bizi hafifemi aldın "

"Helal kız sana canım baldızım "

Asiye :"Biz esas içeriye geçelim de diğer meseleyi hall edelim"

Yeniden içeriye geçtiğimde Avşin beni gördüğü gibi yanıma geldi.

 

Avşin:"Sevgilim inan bana göründüğü gibi değil"

"Nasıl göründüğü gibi değil Avşin elin kızı önünde göbek atıyor be"

Avşar:"Aşk olsun kızlar sizede, sizde yangına körükle gitmişsiniz"

Nûpel:"Napıcaktık elbetde yengemin tarafında olucaktım"

Heja:"Anca beraber kanca beraber"

Asiye :"Yürü be Heja kim tutar seni"

Jiyan:"Avşin her şeyi geçtim sen nasıl eve dansöz getirirsin?"

Avşin:"Ben getirmedim hiç o kıza bile bakmıyordum karşımda kız olduğunu senden duyuyorum o derece"

Jiyan:"birde marifetmiş gibi söylüyor tabi bakmayacaksın hatda mümükünse benden başka her keze kör olman lazım"

Avşin:"Gözüm senden başkasını görmüyor zaten ondan şüphen olmasın Toprak gözlüm"

Jiyan:"İyi her şey tamamda ozaman kim getirdi?"

Avşin:"Baran getirmiştir"

Baran ağa:"Ben ne alaka be"

Nûpel:"Aşk olsun Baran ağa bende sizi efendi bir ağa sanardım"

Baran ağa:"Ben getirmedim Nûpel kesin Avşar getirmiştir zaten onda dansöz getirecek tip var"

Avşar:"Lan şerefsiz beni niye katıyorsun?"

Dâvut ağa:"Tamam kavga etmeyin ben getirtim"

Asiye :"Hah iyi halt yemişsin"

Jiyan:"Bak Dâvut ağa iyi efendi bir ağaya benziyorsun ve bekarsın tabi eğlenmek hakkın sana kızmıyorum ama bunlar evli lütfen bir dahaki sefere bizim kocalarımız katmamak şartı ile istediğiniz yerde dansöz le ne isterseniz yapa bilirsiniz hatda bizzat ben yemek bile yaparım ama bizim kocalarımızı karıştırmayın olurmu güzel evladım"

Dâvut ağa:"Peki yenge bir daha olmaz bundan emin ola bilirsin ama ben nereden bile bilirim bunların hanımcım çıkacağını"

Jiyan :" hanımcı olmak suçmu?"

Avşin:"Haşa ben hanımcı bir erkeğim dimi karıcım"

Elini belime sarıp beni kendisine çekti ben ise onun tam tersine onu itdirip

Jiyan:" Benden kurtulduğunu sanma seninle özel olarak konuşacağım"

Avşin:"Peki sevgilim sen ne dersen o"

Erdem ağa:"Lan Avşin bundan 2-3 yıl önce senin böyle hanımcı biri olacağını söyleseler yemin ederim inanmazdım"

Avşin:"2-3 yıl önce ben bekardıç şimdi ise evli bir erkeğim"

Salondaki olayları bir kenara koyup odaya çıkmak için merdivenlere yöneldim o sırada Nûpele ağalar gitdikten sonra Avşine odaya gelmesini söylemesini dedim hatda ipini çekmem lazım onun diyip ilave de etdim.

 

Yarım saat sonra ağalar da gitdikten sonra muhtemelen Nûpel Avşine söylemiş olacak kapıyı tıklatıp Avşin odaya girdi.Oda zifiri karanlıktı ve bunu bilerek yapmıştım

Avşin:"Sevgilim uyudunmu"Diyip ışığı yaktı ama karşılaştığı manzaraya şok oldu.Çünki ben üzerime taşlı kırmızı renkte oryantel kıyafeti giyinmiştim

 

 

(Bunun gibi bir şey)

.Üstüm o kadar açıktı ki,üstüm sadece göğsümün başını kapatıyordu.Göbeğim açık kalçalarım da tamamen dışarıdaydı da diye bilirdim.O bu şoku atlatamadan şarkıyı açtım ve karşısında kıvırarak oynamaya başladım.Resmen vücudumun her noktasına iştahla bakıyordu.Bende onu dahada delirtmek için ona dahada yakınlaştım.Ona yakınlaştıkça nefes alış ritmi baya bozulduğu belliydi.

Ona dahada yakınlaştım ve gömleğinin yakasında tutup onu kanepeye oturtum.Ve hiç beklemediği bir şeyi yaptım kucağına oturdum ve hiç durmadan dans ettim.Zaten minicik olan üstüm ben oynadıkça yana kayarak resmen her noktamı göz önüne koyuyordu.Kendisini her ne kadar tutmaya çalışsada dayanamadığı belliydi.Ellerini belimi kavradı ve beni dahada kendine çekti.Bense onu daha delirtmek peşindeyim gömleğinin düğmelerini açarak kendimi bilerek erkekliğini sürtüyordum

Avşin:"ne yapmaya çalışıyorsun Jiyan ? ne istiyorsun açıkca söyle"

Elimle hafif tüylü göğüslerini okşayarak kulağına eğildim

"Seni" dedim

"Bak güzelim bu sefer kendimi durduramam"

"Durdurma"

Oda bana karşılık kulağıma eğilip

"Sonra ağlasan bile durmam"

"Durma sevgilim bende onu diyorum"

Sanki bu iznimi bekliyormuş gibi beni kucağına aldı önce şarkıyı kapatdı ve direk yatağa götürdü.Beni yatağın üzerine bıraktı belim o soğuk çarşafla buluştu.O ise benim yarım bıraktığım açık gömleğinin kalan düğmelerini de açıp bir çırpıda üzerinde çıkardı.Ayaklarımdan tutdu ve kendisine yer açtı.Üzerimdeki yerini alarak dedi

"Eminsin yani ?"

"Eminim dedim ya kocacım"

"Sonra mız mızlık yapmak yok?"

Onun bu tedirginliğne karşılık boynuna kollarımı doladım ve dudaklarımızı birleştirdim.Birleştirdiğim gibi dudaklarımı sert bir şekilde öpmeye başladı.Ve bu sert öpüşlerden sonra o cesaretli Jiyandan eser kalmadı heyecanlanmaya başlamıştım çoktan nefesimin ritmi gitmişti.O ise dudaklarımı aç aslan gibi parçalamaya başlamıştı.Sert öpüşlerini ısırıklara bırakmıştı bense kısık kısık inlemeye başlamıştım bile .Benim inlemelerim onu sanki dahada delirtiyordu.Dudaklarımı bırakıp boynuma geçti ve artık dudağımdaki öpüşlerin çok hafif olduğunu anladım çünki boynuma bir vampir gibi çökmüştü.Boynumdaki o müthiş öpüşlere artık dayanmıyordum o kısık inlemelerim ihtiras dolu inlemeler ile yer değiştirdi.Artık dayanamayıp ayaklarımı onun beline sardım.O ise kendisini alta alarak beni kucağına aldı refleks olarak ellerimi göğüslerine yerleştirdim.Bir kaç saniye kararlarına baktıktan sonra utangaçlığı bir kenara koyup hazzı yaşamaya karar verdim ve bende onun boynunu öpmeye başladım.Ama kendi boynumun intikamını almam lazımdı.Bende onun boynunu ısırarak emmeye başladım.Boynunu resmen koparacak gibi emiyordu.Artık oda hafif mırıldanarak inlemeye başladığında yüzüne baktım ve hoşnut bir şekilde gülümsedim ve dudaklarını öpmeye başladım sanki bu kadar yeter der gibi beni tekrar eski yerime yani altına aldı.

"Sende az değisin Mardin güzeli"

"E sevgilim öğrendim senden bir kaç arsızlık"

yine aynı arsız gülümsemeyle bana baktı ve öpmeye devam etdi.Ama daha fazlasını istediği belliydi.Üstemün kopçasını bir çırpıda açtı ve üzerinden çekip bir kenara atdı göğüslerim tam anlamıyla gözünün önündeydi.Üzerimden bir az doğruldu ve göğüslerime çok aç gözlerle baktı sonra o gözler bana baktı ve dudağını ısırarak gülümsedi.Bu gülümsemesi beni baya utandırmıştı bende kafamı yana yatırarak gözlerimi kaçırdım.O ise çenemden tutarak yüzümü kendisine çevirdi ve kısa bir dudağımdan öpücük kondurup asıl muhatabına geri döndü.Göğüslerimi okşayarak öpmeye başladı.Öptüğü her nokta resmen kor gibi yanıyordu.Yer-yer öpüşlerini ısırıkları ile değiştiriyor zaten hazzın doruğundayken beni farklı evrenlerde sürüklüyordu.Artık inlemelerimin ardı arkası kesilmiyordu.

 

Belimdeki bir eli göğüsüme çıktı ve bir göğüsümü ısırarak öperken diğer göğüsümü yoğurmaya başlamıştı. belimdeki diğer eli ise kalçama kaydı ve sanki bu yaptıkları beni delirtmeye yetmezmiş gibi o eliylede kalçamı kavrayıp sert-sert sıkmaya başladı.Artık altında mum gibi erimiştim.Göğüsümü tamamen ağzına alıp emmeye başladığındanda tüm bu hazzın bir yalan olduğunu anlamıştım.Artık inlemelerim istek doluydu sadece onu istiyordum.İnlemelerim inlemekten çıkıp resmen ihtiras dolu çığlıklar çevrilmişdi.Göğüsümü ısırdığında belin yay gibi kalktı ve çığlığım resmen duvarlarda yankılanmıştı

"Ahhhhh....Avşinnn"

"Ihhhh sevgilim"

diye ondan da boğuk ve daha istekli bir cevap geldi.Bu cevabın anlamı artık dayanamadığıydı.Elini kadınlığıma sürtüp

"Off çok fena ıslanmışsın"

"Yani olucak o kadar "

Hiç elinin yerini değiştirmeden altımdakini çıkarmak için hareket etdirdi.Gözlerimi kapatdım ve çıkarmasını beklerken aşağıdan bir gürültü koptu bu sesi duyar duymaz hemen dikleştim ve ne olduğunu anlamaya çalıştım.

"Bir şey yok devam edelim"

"Saçmalama Avşin bir şey olmuş"

"Jiyan şu an keyfimi hiç bir şey bozamaz"

"Olmaz Avşin baksana sesler kesilmiyor"

"Jiyan kaçmak için bahane arama şu an duracak hiç zaman değil"

"Saçmalama istersen ya birine bir şey olduysa"

"Başlarının çaresine bakarlar"

"Olamaz Avşin kalk"

"Ne kalkması bu kadar ilerlemişken mi?"

"Birine bir şey olmuştur duymuyormusun sesleri"

"Peki" diyip oflayarak üzerinden kalktı

"Off Jiyan mahv etdin beni be zalımın kızı"

"Canım kocam ben kaçmıyorum ki tüm günler sana kurban olsun"

"Sözümü?"

"söz "

Sözü aldıktan sonra üzerine bir t-shirt giyinip odadan çıktı ondan hemen sonra bende üzerime doğru düzgün bir şey giyinip çıktım.Aşağı indiğimizde Guşayı kanlar içinde gördük intihar etmişti

 

~Süveyda ~

BÖLÜMÜN SONU

 

Naber izci kurtlarım?

 

Bölümü baya ama baya geç atdım ilk önce üzür dilerim ancak geçerli inanın sepetlerim var ailevi durumlar bir az karışık yeğenim oldu falan filan işte

 

Bölüm nasıldı ?

 

Gelecek bölümle ilgili fikirlerinizi bekliyorum✅

Ve en önemlisi destek olmayı unutmayın mutlaka yorum

ve vote bekliyorum💝

 

Bölüm ile ilgili fikirlerinizi bekliyorum✍️

 

 

Loading...
0%