@tuana_miy
|
Bölüm:14
Sana rastladığım gün susuzdum,yalnızdım bir çırpıda içtim gözlerini
~Süveyda ~
Avşin aşireti
Jiyan Zemheroğlunun dilinden
&
Kapıyı tıkladığımda sadece gel demişti çorbayı içirdiğim müddetce dahada bir şey söylememişti bende odadan çıkıp Hejanın Guşaya göz kulak olmasını istemiştim artık saat 2-3 civarları olduğu için bende aşağı inip bir az atıştırmıştım.Asiye ile bir az ortalığı topladıktan sonra pek bir iş kalmamıştı kendimizi iş arar olmuştuk en sonunda avluyu temizleme kararı aldık.Üzerimizde çiçekli elbise vardı.Saçlarımız önümüze gelmesin diye saçlarımızı toplamış ve şal ile sıkıca bağlamıştık tam da köy kızı olmuştuk resmen.Avlunun bir az kenarındaki çeşmeye hortum takıp avluya getirdik elimize süpürge alıp oraları temizlemye başladık.İlk önce hortum ile her tarafı ıslatdık ancak hortum kısa olduğu için bir az çekiştermemizle çeşmeden çıkmıştı.Bende tekrar takmak için Çeşmenin başına gitmiştim.Çeşmeye takmak için yerdeki hortumu aldım bir az kendime çekip vanaya takmaya çalıştım hortum dar olduğu için bir türlü takmamıştım. 2-3 kez deneyip kendimi de ıalatdıkdan sonra sonunda taka bilmişim.Sonra tekrara avluya gitmiştim birkaç dakika sonra konağın önünden araba sesi geldi Asiye ile bende elimizdeki süpürgeyi,hortumu bir kenara bırakıp bahçeden konağın önüne geçtik.Avşinler gelmişti tabi diğer ağalarda Baran ağa ve Dâvut ağa.Onların yanına gider gitmez Avşin şaşkın bakışlarla bana bakıyordu ben ise selam bile vermeden direk konuya girmiştim "Ne oldu?" Avşinin ise tek kaşı havalanmış beni süzerek "Asıl sana ne oldu ?" "Hiç bir şey "İlk başta ne söylediğini anlamamıştım çünki tüm aklım istişare meselesindeydi "Jiyan sırılsıklamsın ?" Üstüme baktığımda neden bahs ettiğini anlamıştım "Asiye ile avluyu temizliyorduk" "Yengem niye ıslak değil?" Tam bir şey söyleyecekken Avşar ağa burnundan soluyarak söhbet dahil oldu Avşar ağa:"Bu güzel muhabbetinizi içerinde devam edersiniz Avşin, adamlar ayak üste kaldı" dedi Baran ve Dâvut ağaya bakarak.Bu laf bizi ayıltarak içeriye geçmemizi sağlamıştı Ağalar ve Avşar abi içeriye salona geçti Asiye:"Sen çık üstünü değiştir üşütürsün kahveleri ben yaparım" Bende kafamı onaylar şekilde salladım ve odaya çıktım. Kapıyı açıp içeriye geçtim tamda üzerimi çıkaracak ken Avşin bir anda içeriye girdi.Eteğimde olan elimi çekip gözlerimi tutarak aniden girdiği için korkarak bağırdım.Avşin ise panikleyerek yanıma gelip "Benim benim korkma" dedi ve ellerimi gözlerimden çekti.Ben ise sinirle yeniden yüksek sesle konuşmaya başladım "Biliyorum sensin nu odaya başka güm diye kim gire bilir ki?!" "Sinirlenme karıcığım belki kiyafetini çıkarmak için bir yardıma ihtiyacın vardır diye düşündüm" "Sen benim odada giyindiğimi bile bile niye bir anda kapıyı çalmadan giriyorsun? ya üstümü çıkarsaydım?!" "Keşke nerde o günler" dedi sırıtarak "Edepsiz" dedim bende koluna vurarak ve aynı sinirle devam ettim "Bir şey mi lazım neden geldin?" "Açıkçası belki güzel bir manzara görürüm diye geldim" "Avşin!bırak dalga geçmeyi ne lazımsa al git" "O zaman seni almam lazım güzellik buraya senin için geldim" "Öylemi ozaman şimdi aynı yolla çık git" "Ama lazım olan şeyi almadım" dedi ve beni baştan aşağı süzdü "Avşin! kafanı kırmadan çık dışarı" "İyi bizde şansımızı gece deneriz" ayağımdaki terliği elime alarak tehdit eder şekile salladım oda bu halime gülerek çok da diretmeyip çıktı.Bende üstümü değiştirip Avşinin sevdiği beyaz üzerinde kirazlar olan elbiseyi giyindim saçımın da bir az nemini alarak aşağı indim.Asiye kahveleri hazırlamış ve çoktan servis etmişti.Bende tam mutfağa geçecek ken Avşin seslendi. "Jiyan,Daye ni çağır sizde yengemle gelin buraya konuşmamız lazım" Bende kafamla onaylayıp dayenin yanına geçtim.Biz dayeyle salona geçerken merdivenlerden Nûpel de indi bana sorgular gibi bakarak "Ne oldu yenge ne dediler" "Bilmiyorum daha şimdi öğreneceğiz" Biz salona geçtiğimizde Avşar ağa ve Avşin Nûpeli görür görmez kaşlarını çattı. Avşin :"Sen nereye geliyorsun ?!"dedi Nûpele bakarak ve devam etti "Doğru yukarı gözüm görmesin seni" "Avşin" "Ne var " "Merak etmiş gelmiş işte" "Neyi ?!"Dedi dahada kızarak "Olan olayları hem sen ne sandın !"Dedim imanlı bir şekilde sonra Nûpele dönerek "Geç otur " dedim "Yok yenge sen bana anlatırsın ben odama çıkayım" dedi ve gitti bende sinirle Avşin e dönerek "Al beğendin mi yaptığını ?" oda oflayarak önüne döndü.Bizde orada yerimizi alarak oturduk bir sesizlik vardı ortamda hiç anlamadığım Bu sefer bu sessizliği Avşar ağa bozdu "Berdel"Dedi sadece tabi biz hem şaşırmış hemde anlamak için "Ne"Diye bildik o ise yarım bıraktığı lafına devam etti "Karar berdel"tekar aynı şaşkınlıkla devam ettik "Ne?!" Daye ise tedirginlik le söhbete dahil oldu "Kime oğul çatlatma insanı razı mı oldunuz bu karara ?!" Avşin:"Bize değil " Asiye:"Kime pekiya sizde taksit taksit anlatıyorsunuz " Avşar:"Alân aşiretine" "Yani benim ablama" Avşar:"Öyle yenge "
Üzülmüştü ama kime Kocamı elimden aldın diyen ablamamı? Zorla evlendirildiğimi bile bile yapmıştı bunu Azad ağayı görmemiştim bile ben o gün olay çıkardığımda ağzını bile açmamıştı deseydi ben evlenirim benim gönlüm var diye hep böyleydi her şeyi kendi tarafından görürdü bana nankör derdi ama kendisini görmüyordu.Ablaydı bir kere bile beni korudumu yeri geldi onu korudum diye şiddet gördüm pekiya o? Ben bana bunca şeyi yapan bana yapılanlara göz yuman abilerimi aff etmiştim Güldeni de aff etmiştim üzülmemin sebebi de buydu.İsteme günü Azad ağanın üvey annesi lavabo adıyla salondan ayrılmıştı ve mutfağa gelmişti
1 ay önce (İsteme günü )
Mutfaktaydım Gülizar hala içeride annemin nerede olduğu belli değil Gülden ise heyecandan eli ayağı bir-birine girdiği için bahçeye çıkmasını demiştim kahveleri ben yapacak ve tepsiye dizecek ve onu çağıracaktım.Ocağın yanı başında kahvenin olmasını bekliyordum.Bir anda mutfağın kapsı açıldı Macit ağanın hanımı olmalıydı "Buyurun bir şey mi lazımdı ?" "Yok lavaboya çıkmıştımda" "Lavabo burada değil yalnız" sözümü yarıda kesmişti "Doğrusu Ritaj ağanın kızını görmek istemiştim" "Ben küçük kızıyım ablam bahçede gelir bir azdan" bana sinsice bakıyordu tabi o zamana anlamamıştım bunun anlamını ama şimdi anlıyordum kimse söylememişti ablamı değil beni istemeye geldiklerini kadın da bunu bilmediğimi gördüğü için bana o bakışları atmıştı.Onun bu bakışlarına rağmen bu lafları bana söyleye bilmişdi "Kaldırma gözlerini sen kendini bir şey mi zann ettin?!" "Sizde haddinizi bilesiniz karşınızda ağa kızı var" "Satılmış bir ağa kızı ne zann ettiniz doğruyu söyle alla pulla bu evden gelin alacağımızı ?" dedi ve güldü ve yine o çirkeflik ile devam etti "Güldürme beni, Azad ağanın sevdiği var sadece anlaşma yapıldı diye evleniyor zaten evlendikten sonra kuma da alır ne de olsa o bir ağa" "Bunları bana neden söylüyorsunuz?" "Bil diye" "Umrumda bile değil şimdi defol bilirsin" "O kudretli Ritaj ağanın kızı böyle bir çirkef olduğunu bilseydik hiç buraya adım atmadık" "Çıkmak için hala geç değil kapı orada nede olsa" dedim gülerek, tekrar bir şey söylediğinde kolundan tutarak mutfaktan çıkarmıştım.O sırada Gülden de gelmişti nelere olduğunu soruyordu tüm olanları ona anlatmıştım kuma meselesinide o ise buna sadece "Ritaj ağanın konağından ne farkı var buradan kurtulayımda başka bir şey istemem" "Yağmurdan kaçarken doluya tutulma ama" "Ben fırtınanın tam ortasındayım zaten" "Böyle söyleme bu devran bir gün dönecek hem belki Allah bu kadını vesile etmiştir vaz geçmen için?" "Jiyan fazla kurcalama benim son kararım hem kos koca Abbasilere gelin oluyorum daha ne " "Pişman olacaksın" "Beni düşünme sen kendi haline yan"
Şimdi
Bir ses ile irkinmiştim sonra bilincim yerine gelmişti Avşindi bu sesin sahibi konuma dokunması ile ona döndüm bana meraklı gözlerle bakıyordu "Bir şey mi oldu ?" "Hayır" "Daldın da bir an iyisin değil mi ?" "Bir anda söylendi ya şaşırdım bir az ama iyiyim merak etme" kafasıyla onayladı.Baran ağa ve Dâvut ağa gitmek için ayaklanmışlardı her ne kadar ısrar etsekde oturmamış gitmişlerdi.Saat artık 5 civarlarıydı akşam yemeğini hazırlamak için çoktan mutfağa geçmiştik.Avşin ise yorulduğu için odaya çıkmıştı.Daye de mutfakta bizimle birlikte oturmuştu sohbet ediyorduk.Düşmanlıktan söz düşmüştü.Ben yaprak sarma yaparken bir kenardan da sorular yağdırıyordum "Pekiya daye Guşanın babasının bu olaya ne alakası var ?" "Avşinin babasının diğer kardeşi Alân kızını kaçıran kardeşi dediğim gibi töre kurbanı oldu.Alan aşireti ya kan yada berdel dedi Savaş ağanın yegane(tek) kızını istediler Savaş ağada berdele razı olmadı en nihayetinde ben o zamanlar yeni gelindim kaynanam pek izin vermezdi dışarıya çıkmaya " "Ahali bir şey diyer diye mi?" "Hayır kızım ahali bir kenara bilemezdik Behram ağanın intikamınl başkasından alıp almayacaklarını.Behram ağa çok severdi Sakineyi onu bırakmak istemedi.Doğrusu arkasında duran da olmadı Savaş ağa Süreyya yani benim kaynanam hiç biri Sakineyi istemedi belki oğullarının arkasında dursaydı bunlar olmazdı.Düşmandan gelin olmaz dediler kıza bu konağı dar ettiler el sonunda ne etsin Behram ağa düşmandan kaçarken kendi ailesi ona düşman kesilmişti İstanbula gideceklerdi" "Gitdiler mi?" dedim merakla "Malesef kandırmışlar İstanbula bir adam götürecekti o adam Alân aşiretinden miş elbetde bu Behram ve Sakinenin yerini dedikden sonra kıs kıvrak yakaladılar.Bir dağ evi vardı Avşinlerin orada kalırlardı o ev onlara mezar oldu onların ölümünden sonra her ne kadar Savaş ağa ile Süreyya hanım göz yaşı dökselerde artık geçti" "Guşa nın babasına ne oldu ?" "Avşin aşireti and için kızım Alânlara bu toprakları dar edeceklerine dair Hazar ağa Alân konağını basmaya giderken pusuya düştü o zamana ağır yaralandı göğsünden vurulmuştu 1 ay yoğun bakımda kaldı ne kadar doktorlar uğraşanlarda olmadı yaşama tutunamadı zaten Guşanın annesi kanser hastasıydı.Hazar ağanın ölümünden sonra çok yaşamadı 1 yıl sonra onuda kayıp ettik ikiside tek çocukları olan Guşayı bize emanet etti" Gözlerim dolmuştu bu kadar olaylar olmuş kimler in canı alınmış gözümden bir damla yaş aktı hemen akan yaşı elimin tersi ile ittim "Çok üzüldüm Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun" "Amin kızım sende kendini üzme kader Allahın yazdığına karşı gelemezsin" "Allahın taktiri doğrudur" "Geçen sefer öyle konuşmanın sebebide buydu kızm, korktum Avşininde başına böyle şeyler gelir diye korktum " "Anlıyorum onun için bende endişeleniyorum çok çabuk sinirleniyor,sinirlenincede gözüne hiç bir şey gözükmüyor" "Aynı babası oda sinirli biriydi" "O ne zaman rahmete gitti ?" "5 yıl önce kalp krizi" "Çok üzülmüşlerdir" "Onun ölümünden sonra bu aileyi toparlamak çok zor oldu kızlar çok üzüldü Avşin de darma duman oldu Avşar acısını yaşayamadı bile Nûpel,Heja daha gençler onların başında durdu Avşini toparladı bu aileye sahip çıktı" Biz sohbet ederken Asiye de börek açıyordu el sonunda oda bu sessizliğine son vererek konuşmaya başladı "O arefelerde karşılaştık bizde Avşarla ara-ara gizli saklı görüşüyorduk tabi benim abilerim bana kızdılar evden çıkamama cezası verdiler odama kapadılar ama ben yerimde dururmuyum pencerenden de kaçmasını bilirdim" daye gülerek cevap verdi "Oğlumun başını çeldi zilli" "Aşk olsun anne bemden güzel,akıllı gelin mi bulacaktın" dedi oda gülerek Ben çoktan sarmaları ocağın üzerine koymuştum Asiye de börekleri fırına vermişti.Çorbayı da Heja yapmıştı.Akşam yemeğinin pişmesini beklerken her kese bir tane kahve hazırlayıp salona götürdüm kahvelerimizi içtik Asiye ve Heja masayı hazırlar ken bende Avşini uyandırmak için odaya çıktım.Kapıyı açıp içeriye girdim mışıl-mışıl uyuyordu.Bende Avşinin yanı başına geçerek bir az onu seyr etmeye başladım.Parmaklarımı saçının arasına geçirmiş okşuyordum.Bundan rahatsız olduğu belliydi uykusunda bile homurdanıyordu ama uyanması gerektiği için yanağından öperek bir kaç kez ismi ile çağırdım.Baya derin uyumuştu 4-5 defa çağırdıkdan sonra en sonunda o kömür karası gözlerini aça bilmişdi. "Sevgilim?".dedi gözlerini hayla uyku sersemiydi belli ki "Yemek hazır" "Sonra yerim" "sofra kuruluyor Avşin kalk açsın hem aç açına sözümü yarıda kesip sırıtarak bana baktı "Aç ayı oynamaz diyorsun yani" birde üstüne göz de kırpmıştı ne anlamda söylediği belliydi tapi bende onu kışkırtmak için ellerimi her iki tarafına yaslayarak kulağına doğru eğildim ve fısıldadım "Yani kocacım sabaha kadar uyumayacağımıza göre" dedim ve tekrar yanağından öptüm çekilmeden kömür karası gözlerine baktım ve devam ettim "Hem sen seviyorsun diye yaprak sarması yaptım" elleri çoktan belimi kavramıştı bile ben ise olduğum yerden memnun birde boynuna öpücük de kondurmuştum o ise burnundan soluyarak belimdeki eli daha da sıklaştı ve beni kendine çekti "Bir az daha böyle yapmaya devam edersen geceyi bekleyemem" dedi gözlerimden ayrılmıştı gözleri başka bir yere bakıyordu gözlerinin baktığı yere baktığımda elbisemin yakası kareydi aşağı eğildimden tüm göğüsüm göz önünde kalmıştı o ise bu yakınlığı hiç bozmadan dudağıma yapışmış ve beni çoktan alya almıştı.Dudaklarımı öyle sömürüyordu ki sanki uzun yıllardır hasretizmiş gibi aşağıdan Asiye nin sesi gelmesi ile ayılmıştım Avşin ise durumdan memnun öpüşlerine devam ediyordu.Boynuna sardığım elimi çekip göğüslerini yaslayarak kendimden çekmeye çalıştımı ama nafile elleri belimde kenetlenmişti adete.Zar-zor kendimi ayıra bilmiştim ondan. "Geceyi bekle geceyi "Dedim göz kırparak "Bu kadar beklemiştim geceyide beklerim ama sonra caymak yok " "Bir olay çıkmasın da ben caymam" dedim cilveyle o ise bunu sevmiş olacak sırıtmlştı "Söz mü ?" "Söz veremem ama caymam " dedim ve dışarı çıktım benim arkamla Avşin de çıktı ve aşağı indik her kes masa başında bizi bekliyordu anlaşılan her kes oradaydı ama Nûpel ortalıkta yoktu "Nûpel nerede ?"diye sordum Heja ise Nûpel in Guşa nın yanında ona yemek götürdüğünü söylemişti kendi yemeğini de almıştı anlaşılan aşağı inmeyecekti "İnmeyecekmi pekiya ?" Heja:"Guşayı biliyorsun yenge ne yapacağı belli olmaz o yüzden sıra sıra nöbet tutuyoruz ne yapacaksın" dedi oflayarak Avşin ise meraklı gözlerle "Guşa nasıl iği mi ne diyor ?" Heja:"Ferman diyor başka birşey demiyor" dedi tabi bizim Hejanın laf tutmada üstüne yoktu tabi Avşin tabi bu lafa sinirlenmişti ama bir şey söylemesine izin vermiyerek devam ettim "Kızı rahat bırakın olayın şokunda yoksa öyle şey demez" "Jiyan babasının katilo o" "Biliyorum ama üstüne çok gitmeyelim malum geçen sefer nasıl nah olmuştu" Avşin sinirle elini yumruk yapmıştı en sonunda bir azda olsa sakinleştire bilmiş ve yerimize geçmiştik.Yemeğimizi yedikten sonra Avşine kahve teklif etsek de istememişti Guşayla konuşmak için onun yanına geçmişti diğerlerinin de uykusu olduğu için her kes odasına çekilmişti. Avşin Guşa nın yanına gitmiş. Nûpel bunun üzerine oda odadan çıkmıştı Guşa hala Avşinle küstü Avşin içeri girer girmez yüzüne çevirmişti.Avşin yatağın kenarında oturmuş onun yüzüne bile bakmayan Guşa ile konuşmaya başlamıştı. "Sen benden 11 yaş büyüksün yani bir ablam olsaydı senin yaşta olurdu ama ben şimdiye kadar sana abla dedemin sen hep çocuk gibiydin seni Nûpel ve Heja dan ayırmadım yeri geldi seni onlardan daha çok sevdim" duraksamıştı belki bir cevap verir diye ama ondan hiç bir cevap vermemişti "İnsanlar yalnış tercihler yapa bilir biliyorum o gün sana el kaldırdığımda için üzür dilerim yapmamalıydım ama inan Bana Guşa seni bu hayata her şeyde daha çok seviyorum,değer veriyorum senin bana böyle yüz döndermen beni çok üzüyor.O gün sana bir şey oldu diye çok korktum " "Fermanı ölüme terk ettiniz" "Yalnış yaptım biliyorum ama ne etseydim sana karıma bi aileye bunca şey yapmışken bunlar onların yanına kar mı kalsaydı?" Hiç beklemediğim bir anda Guşa döndü ve bana sarıldı "Üzür dilerim yalnış yaptım aff et beni"
Onlar orada Üzürler dilerken bende bu geceki Avşine sürprizim için hazırlanıyordum
~Süveyda ~ BÖLÜMÜN SONU
Naber izci kurtlarım?
Yeni bölümde yine sizi sürprizler bekliyor
Ve bölümle ilgili fikirlerinizi alalım )
Yorumu yazmayı ve Beğenmeyi unutmayın hadi kalın sağolcakla
|
0% |