Yeni Üyelik
2.
Bölüm

1:Bölüm

@tuana_miy

 

Süveyda

 

 

~1.Bölüm~

 

 

Mardin Alan Aşireti

 

Gülden diye bağıra-bağıra eve koşturuyordum ona seslendiğimi duyduğu gibi ablam dışarıya çıkdı

 

"Ay ne var Gülden ...Gülden ben sana demedim mi bulaşıkları yıka onuda ben yapayım dimi!!"

 

"Ay abla allah aşkına ben sana büyük bir havadis getirdim hiç merak etmiyormusun"

 

"Senden pek iği bir havadis beklemiyorum amma hadi hayırlısı"

 

"Mardinin en güçlü aşireti Abbasiler aşiretine gelin oluyorsun"

 

"Ne?! Jiyan saçmalama olamaz"

 

"Oldu bile cuma günü seni istemeye gelecekler"

 

"Lan! salak Macit ağanın oğlu yok ki?!"

 

"Ay demek ki varmış Gülden kendine alacak hali yok ya"

 

"Oda doğru ama hiç duymadım oğlu olduğunu"

 

"Ben bir kaç şey duydum çarşıdaydım Macit ağanın bir oğlu var oda İstanbulda okuyormuş"

 

Abbasiler aşiret Mardinin köklü aşiretlerinden biridir ağası Macit ağanın 4 kuması vardı 2 ay önce 1 ci kuması vefat etdi.Alanlarla Abbasiler eskiden de yakın aşiretlerdi dostluk daimdi amma hiç Macit ağayı görmemiştik.Namı çok yayılmıştı kızlarını bilirdim amma oğlu olduğunu neden saklamıştı ki.Macit Ağanın 40 ve üzeri yaşı olduğunu tahmin ediyordum.

 

Babam Ritaj ağa sert,kaba,gaddar bir ağaydı.Aslında ağa değil babaydı.Kızlarına gaddardı,karısna gaddardı.Ergenliğe girdiğimiz gibi biz kızlarını yapmadığını bırakmadı.Yemek çok yiyemeyiz,saçımızı kesemeyiz.Pekiya bunlar niyçindi? Çok yersek çirkin oluruz,saç kızın güzelliğidir bizi çocukluğumuzdan er için yetişdirmişti Ritaj ağa.Be sevgi ne saygı duyardı kızlarına en önemlisi karısına

 

Evde ben ablam annem ve Gülizar hala vardı.Aniden aşağıdan silah sesleri yükseldi ve heybetli bir ses tüm konağı bürüdü.

 

"Ritaj ağa saklandığını delikden çık yoksa seni o konakdan çıkarmasını bilirim "

 

Koşarak hemen mutfakdan çıkdım ve Gülizar halayla karşılaştım

 

"Noluyor hala bunlar kim?"

 

Hiç beni dinlemeden hepimiz dışarıya çıkdık çokdan korumalar konağın önüne toplanmıştı bizde çıkdığımızda bu seferde Gülizar halanın sesi konakda yankılandı.

 

"Bu ne biçim bir saygısızlık,Ritaj ağa burada değil "

 

"Nerde Ritaj ağa!?"

 

Bu sefer dayanamayarak söze ben atladım

 

"Ritaj ağanın ismini ne hakla ağzına alırsın"

 

"Doğru konuş"

 

"Konuşmazsam nolur"

 

"Yapcaklarıma aklın ermez Mardin güzeli!"

 

"Hadsizlik etmeyesin ağa efendi !"

 

Gülizar hala hemen kolumu tutarak kulağıma fısıldadı"Napıyorsun sen Jiyan o Avşin Zemheroğlu"

İsmini kulağımda yankılandığı an karşımda bir insan değil 100 lerce insanın kanını görmeye başladım.Yıllardır hatda asırlardır Alanlarla Avşinler kan davalı aşiretlerdi ve şimdi o Mardini adıyla bile yerle bir eden gaddar avşin ağası Avşin Zemheroğlu duruyordu karşımda .

 

Korktuğumu gördüğü an yumruk tutduğu elini gevşetdi amma yazündeki sertlik hiç eksilmedi ve devam etdi

"Alânlar döktüğüm kanınıza kan katmamı istemiyorsanız Ritaj ağayı Zemheroğlu konağına gönderirsiniz aksi takdirde ikinci defa buraya gelirsem eli boş dönmem bilesiniz"

dedi bana bakarak

Adamlarının yarısını konakda bırakıp gitti.Eli boş dönmem demekle ne demek istediğini anlamamıştım amma çok kan döküleceği belliydi.Kan davasına dava,düşmanlığa düşmanlık eklenecekdi.Eğer Avşin Zemheroğlu konağa kadar geldiyse büyük bir olay olduğunun habercisiydi.Avşin Zemheroğlu hiç bir düşmanın ayağına gitmemişdir.

 

Avşin aşiretinin adamları konağın önünde konağın korumaları da onlarla birlikde duruyordu.Biz içeri geçdiğimizde tek-tek her kezin yüzünü yoklamaya başladım.Her kesin korktuğu belliydi.

"Yandık ki,ne yandık Avşin Zemheroğlu konağa kadar geldiyse kıyametin havadisidir"diye Gülizar hala dizlerini dövmeye başladı.Kan dökülecekdi yine ve yine sanki asırlardır alanların kanı hiç dökülmemiş gibi,sanki hiç bu topraklar kan görmemiş gibi.Olayı bilmiyorduk doğru amma Avşin Zemheroğlu konağa kadar getirecek bir olay olduysa demek ki,olay büyükdür.

Şimdiye kadar çok kan döküldü amma hiç Avşin kanı dökülmedi.Avşin aşireti Mardinin en büyük ve en güçlü aşiretidir.Avşinlerle düşman olmak zehirli şerbet içmek gibidir.Zaman geçdikce kanına işler kurtulma şansın kalmaz.

Gülden artık annemleri ovutmakdan bıkmıştı ve sonunda onları kendi halına bırakmaya karar vermişti.Korkuyorlardı ve bu çok normaldi.Annem daha çok abilerim için rahatsızdı.Gülizar hala ise kendi abisi için rahatsızdı.Biz mi bizse olayın bizim başımızda patlamasından korkuyorduk.

Beklemekden başka çaremiz yokdu kaç saat konağın içinde volta atdığımı bile untmuştum ta ki konağın önünde yine hareketlilik başlayana kadar.Konağın dışarısından ses duyduğumuz gibi hemen hepimiz dışarıya çıkdık.Abilerimi ve babamı dışarıda gördük.Daha onların yakınına bile yaklaşmadan babamı Avşin aşiretinin adamları aldığı gibi kolundan tutup sürüklüye-sürüklüye arabaya bindirip götürdüler.Abilerimi ise konağın korumaları tarafından kolundan tutup hareket bile etmelerine izin vermediler.Avşinler gitdikden sonra abilerimide içeriye getirdiler

"noluyor hala Avşinlerin bu konakda ne işi var"

"Kan dökülecek oğul"

"Hala ne olduğunu söylersen bizde anlarız ne için kan döküldüğünü"

"Onu sizin söylemeniz lazım abi Avşin Zemheroğlunu bu konağa getirtecek ne yapdınız?!"

"Ne diyorsun sen Gülden o burayamı geldi"

"He abi geldi,babamı arıyordu ve ayrıca dediki eğer Ritaj ağayı avşin konağına göndermezseniz bir dahaki sefere burdan elim boş gitmem"

"Agah kana doymaya hazırmısın yiğidim"

"Seninle her şeye varım Cengiz"

"Kalkın babamızı düşam toprağında tek bırakacak halimiz yok"

"Delirdinizmi siz nereye gidiyorsunuz bizi burda yalnızmı bırakıcaksınız"

"Babamızı orada yalnız bırakamayız Jiyan"

"Ne olduysa sizin başınızın altından çıkmış belli"

"Düzgün konuş Jiyan karşında abilerin var"

"Şu anda büyüklük taslıyacak zaman değil şimdiye kadar Avşinlerin adı çekildiği yerden hiç kan dökülmeden çıkdık mı ?!"

"Agah kes şunun sesini"

"Jiyan doğru söylüyor sizin kibiriniz yüzünden anca alanların kanı döküldü"

"Bir şey bilmeden konuşmayın Gülden "

 

AVŞİN AŞİRETİ

 

"Sen kim olursunda avşin aşiretine baskın yaparsın Ritaj ağa size ne yapmam gerek daha?! başınızı kesip kan torbasına mı atayım"

 

"Bak Avşar ağa biz baskın falan yapmadık anladınmı"

"Abbasilerle bir olup buraya gelen sen değilmiydin köpek"

"Ne yapdıysa Macit ağa yapdı"

"Senin yüreğin olsaydı kızını Macit köpeğinin oğluna satmazdın"

"Siz kimsiniz ki, sizden korkayım"

"Dua et ki,yargan daha fazla kan dökülmemesi üzre emr verdi"

"Siz dökmeseniz bile ben dökeceğim o kanı"

"Şükür et ki,Avşini buraya gelmeye ben izin vermedim yoksa oğulların senin parçalarını arıyor olurdu.

Alın bunu dediğimi yapın ölmesin amma ölmek için yalvarsın"

Konağa doğru ilerlemeye başladım Avşini odaya kilitlemiştik gidip onunla konuşmam lazımdı yarganın sözünü çiğniyecek halımız yokdu eğer biz töreyi çiğnersek halk neler yapmaz.Konağa geçdim üst kata doğru merdivenleri çıkmağa başladım Avşinin odasının yanına geldim kapının önünde durdum.İçeriden ses gelmiyordu normalda olsa kapıyı delip çıkardı amma şimdi çıt yokdu.

"Yaşıyonmu lan?"Diyip içeriye girdim hiçbir şey olmamış gibi içeride koltuğun üstünde gözlerini kapatmış yatan Avşini gördüm

"Avşin iyimisin lan"

"Yarganın kararını biliyorum"

"Sen hiç yarganın dediğine uymadın ki?"

"Avşar ne bekliyorsun?!"

"Ritajı bizimkiler hall ediyor"

"Oğullarına dokunmadınız değilmi"

"Yok dokunmadık onların suçu yok "

"Ritajın Abbasilere olan ittifakı bize yaramayacak amma Alânlar Abbasilerin gücüne güvenmesin tüm Mardin Avşinlerin qawetini biliyor"

"Napalım şimdi bunu akıllandıkdan sonra gönderelimmi?!"

"Akıllanacağını sanmıyorum amma göndermeyin bırakın oğulları gelsin götürsün"

 

ALÂN AŞİRETİ

 

"Ben neyi bilmeden konuşuyorum Ferman?"

"Biz Abbasiler le birlikde Avşin lerden intikamımızı aldık"

"Neyin intikamını aldınız ?"

"Ölen Alânların intikamını aldık Jiyan"

"Abi bu kör bir döngü onlar bizden intikam alacak biz onalardan yetmezmi şimdiye kadar dökülen kanlar?"

"Yapdıkları yanlarına kalmamalı"

 

Gülizar halamın yani babamın babasının kardeşini Avşin ağası kaçırmış sonra kan davası olmaması için yargan berdel töresini uygulamış amma Avşin ağası kardeşini Alânlara vermemiş bunun üzerine Alân ağası hem Avşin ağasını hem de kendi kardeşinin canına kıymışdır o gün,bu gündür Avşinler ve Alânlar kandavalı düşmanlardır.Her ne kadar uzak geçmiş olsada düşmanlık daha dün gibi tazedir.Alanların Avşin ağasını öldürmesi üzerine intikam için Avşin ler Alân ağasını öldürmüş her taraf intikam üstüne intikam yapınca kan davası nesilden nesile geçmişdir.

Her ne kadar abilerime açıklamaya çalışsamda alamayacakaları belliydi anlasalar bile bu intikam bitmek bilmiyordu düşmanlığa son vermek lazımdı amma iki aşiretde durmak bilmez hala geldi artık.

Abilerim şimdi Avşin aşiretine gitmişlerdi.Kesin ikitarafda bir-birine gireceklerdi.

 

Halam ve annem bir az olaydan kurtulmak için Güldenin istemesi için hazırllıklar yapmaya başladılar bu gün çarşambaydı cuma günü onu istemeye geleceklerdi.Ev işleri yapmaya başlamıştık bile.Her zamanki gibi bana camları silmek düştüğü için ben kos-koca konağın camını siliyor,ablam konağın bahçesini temizliyordu.Halamlarda mutfakda hem dert ediyor hem de bir kaç ufak iş yapıyorlardı.Doğru hepimizin içinde kötü hiss vardı hepimizin olmasa bile benim içimde vardı.Amma abilerim gitmişti sonuç olarak babama bir şey yapmazlardı her halde.Ben böyle düşünürken bir camı 5 ci sefer sildiğimi fark etdim.Diğer camı silmeye geçdim ki,camdan bizimkilerin geldiğini gördüğüm an koştura-koştura aşağı indim annemlere haber verdim ve hepimiz konağın bahçesine çıkdık.

 

Abimler içeri geçdi babam kollarında geliyorlardı.Babamı baya hırpalamışlardı.Esip gürliyen,bize kök söktüren Ritaj ağa şimdi kollarına oğulları girmiş sürükliye-sürükliye eve getiriyorlardı.Belli ki,bu sefer Ritaj ağaya kök söktürmüşlerdi.

 

Vaziyyeti okadarda kötü değildi sadece baya hırpalamışlardı.Beni en büyük şoka uğaratan ise babamın beline resmen dağlamışlardı.Sırtında ovuç içi kadar yanık vardı.

"Abi bunu neden yapdılar?"

"Avşin ağamızın bu eserde anlatmak istediği şu abicim"-Bu dağı asla unutma Ritaj ağa şimdi bir yanıkla kurtuldun bir dahaki sefere kelleni versende kurtulamazsın"

"Nolucak şimdi?"

"İntikam Gülden intikam yıllardır ne yapdıysak yine onu yapıcaz"

"Adam bir dahaki sefere kelleni versende kurtulamazsın demiş siz hala intikamı diyosunuz?!"

"Jiyan sen de Mardinlisin buralısın bizim töremizde,örf-adetimizde budur bize yapılan yalnışı unutmayız"

"İki tarafda karşıkıklı yalnış yapıyor farkındasınız değilmi?"

"Jiyan anlamadığın işlere burnunu sokma abicim emi "

 

Annem babamın yanmış sırtına yanık kremi sürdü her ne kadar Gülden ben doktora görünsün desek de kimse bilmemeli diye tutdurdular.Akıllanmıyacakları belliydi odanın içerisindeki insanların yüzünü süzmeye başladığımda halamın yüzünde endişeni,annemin yüzünde korkuyu,ablamın yüzünde kaygıyı ,abilerimin yüzündü ise sadece intikamı gördüm.Aileyi korumak sadece intikamdan ibaret değildi.Aileyi korumak bazen inanaçlarından vazgeçemekdi,aileni korumak olacakları bile-bile ateşe atmak değildi,gerekirse kendi yanmak amma ailesine zaval gelmemesi demekdi.Abilerim bunu çok yanlış anlamışlardı onlar yeri gelir kendilerini ateşe atardı doğru amma arkasından bizi de çekerlerdi.

 

Hep intikamı düşünmekdense bir kez barışı düşüne bilirlerdi.Belikide en kolayına sığınmışlardı.Kan dökmeye.Kan dökmek kolaydı amma o kanı temizlemek hiç kolay değildi.Kan lekesi sıçak suda asla çıkmaz izi kalır,çok soğuk sudada yıkanmaz yine izi kalır.İşte yıllardı iki aşiret suyu ayarlaya bilmiş değillerdi.Kanı temizlemeye çalışsalarda ya lekesi kalıyordu yada yine kan akıtıyorlardı.Artık kimin suçlu olduğunu düşünmememiz kan davasının sonunu getirmemiz lazımdı.Pekiya bunu düşünen varmıydı.Her kezin tek düşündüğü intikamdı,kan davasıydı.Her iki tarafta kan akıtmıştı.Nereye kadar devam edecekdi,daha kaç insanın kanı dökülecekdi.Kalplerinde kara bir nokta vardı.Bir boşluk bu boşluğu cesetlerle kanlarla donldurmağa çalışıyorlardı halbuki orayı dolduracak tek şey barış,dostluk du.

 

Abbasilerin Mecit ağası Rejit ağayı aramıştı belli ki,haber onada yetişmişdi.Daha havadis bize yeni gelmişken onlar çokdan harakete geçmişlerdi.

 

"Bak Rejit ağa kanı yerde koyacak değilisin onlar kim olur ki seni kendi konağından götürüyorlar intikam lazım Avşinlere ceza lazım"

 

Karış tarafdaki o yaşlı amma güçlü ses intikam,ceza istiyordu .Yıkım,kan,göz yaşı istiyordu.Şerefi bu kadar basitleşdiren kavram ölümü de okadar basitleşdirmişdim.Sesinden öfkeli olduğu belliydi.

 

"Şimdi kan dökmek doğru değil Mecit ağa daha kız isteyeceksiniz.Her şeyin vakti var biz bu işi kazasız belasız atlatalım ondan sonra intikam alırız"

 

Babamın yüz çizgileri hem sinsice gülüyor hemde hiç anlamadığım mimikler yapıyordu.İlk önce söylediklerini duyduğumda dağ aklını başıma getirmiş dedim amma sonra dağın çok sıcak olmadığını anladım. Mecit ağa babamı manipulyasiyon yapmağa çalışdığı belliydi.

 

Görüşmek istediğini,istişare yapmak isdediğini söyleyip duruyordu Mecit ağa.Babam ise şimdi yorgun olduğunu akşam gele bileceğini söylüyordu.Abiler babamı odaya çıkardılar.Sadece dağ yapmamışlar birde bir güzel dövmüşlerdi Avşinler.Kolu,bacağı her yeri morluklar içersindeyid.Yürür ken topalıyordu.Odada babamı yatırdıktan sonra aşağı indiler.Gülizar hala hepsini başına yığdı ve sorguya çekmeye başladı.

 

Her kezin sorduğu,akılna takıldığı o soruyu Gülizar hala sordu."Neden geldi Avşinler?,Avşin Zemheroğlunu buraya getirecek ne yapdınız"

Evirip çevirmeden Cengiz anlatmaya başladı "Geçen sefer Avşinler bize baskın yapmışlardı onun intikamını almak içini onlara baskın yapdık.Saysız hesapsız Avşin kanı dökdük"Gurur vardı,hiç anlam veremediğim bur gururla anlatıyordu.Anlatdıkça ölen Avşinler tekrar ölüyordu.Sanki beyninde yeniden yaşıyordu o anları,intikam iki aşiretinde gözünü bürümüştü

"Onlardan öncede siz gidip Avşinlerin dağ evini basmadınızmı,Avşar ağayı yaralamadınız mı,intikamdan başka birşey bilmez oldunuz"Gülizar halada bıkmıştı kan davasından,düşmalıktan,intikamdan nereye kadar devam edecekdi bu zulum,bu azap.Ne zaman rahat olcakdık bu kana doymuş Mardin topraklarında.Kana kan,davaya dava karışmıştı bu iki aşiret arasında.

 

Bu sefer abim hiç bir cevap vermedi adeta ağzına mühürlemişti,intikam andı gibi and vermişti konuşmamak için ondan ala bileceğimiz tek tepki kendisini haklı olduğuna inandığı gözleriydi.Bazen ağız susar gözler konuşur.Dilin diyemediğini söyler gözler amma bu gözler intikamla perdelenmişiti.Buna şaşırmamak lazımdı aslında bu topraklarda her ergen erkek çocuğu.Namus,örf,adet,töre,intikam,dava,düşman diye büyütülürdü.

Amma en zoru kız olmakdı.Baban seni er için büyütür umursamaz bile.Büyüdün tam kurtulacağım dersin evlenme çağın gelmiş derler.Bir adamı çıkarırlar karşına verirler seni ona eğer istemezsen seni öldürmek hakları var,başkasıylamı kaçdın öldürmek hakları var,sevgilin mi oldu öldürmek hakları var,evlendin diyelim anlaşamadınız boşanmak istedin büyüdüğün aile anne baban dediklerin seni kabul etmez namusumuzu lekeledin der yine öldürürler seni.Meğerse ne çok ölürmüş insan.Kadınlar doğduğu gün ölürmüş,erkekler ise azrail geldiğinde.Bizim ölmemiz için Azraile ihtiyaç yokmuş ki,bizim ölüm fermanımız töreyle zaten yazılmış.

 

Akşam olmuştu artık ben camlarıda silip bitirmiş,odalarını temizlemiştim akşam için yemek hazırlıyordum Güldenle.

"Nasıl dayana biliyorsun cuma günü hiç görmediğin adını bile duymadığın insana verecekler seni"Keder vardı Güldeninyüzünde,amma kederden daha çok kabulleniş.Kabullenmişti,boyum eğmişti."Jiyan başka çarem yok,bizim kaderimiz bu,kadınların,kızların kaderi bu,babası verir birine ömrün boyu sesini çıkaramazsın.Kadın olmak okadar zor ki,yürürsün,bir az yüksek kahkaha atarsın namusu lekelenmiş derler,intihar edersin dayanamazsın allah bilir ne yapmış da intihar etmiş derler,kısacası hep derler sense sadece boyun eğersin"

İçini dökmüştü,kalbini delen o kelimleri dayanamamış diline dökmüştü.Acısı gözlerinded belliydi o kabullenmişti ben olsam kabul etmezdim amma dedim içimden berki oğlan iyi biridir belki onu çok sevecekdi diye düşünüyordum.Mutfakta bir sessizlik vardı,amma kafamdaki sorular sesler dinmiyordu.Yemekleri hazıkadıkdan sonra annem içeri girdi ve Macit Ağanın geleceğini söyledi.Macit ağa gelecek diye ben apar-topar masayı hazırlamaya başladım Gülden odasına çıkıp kıyafetlerini değişdirdi.Yemek yapar ken üzerine azcık ya dağıtmış ola bilirim.(Bir bardak yağ dağıtdım) Yağlı-yağlı nasıl durdu bilmiyorum amma yemekleri bitirene kadar üstünü değişdirdmedi.Ben sofrayı bitirdikdem sonra Abilerim ve babam Macit ağayı karşılamaya çıkdı.İçeriye geçdiler.Gülden de o sırada çok dan mutfağa geçmişdi.Gülizar halam ve annemde mutfaktaydı.Örf adete göre masada yad adam varsa kadınlar orda oturamazmış.Bizde bu yüzden yemeğimizi mutfakta yemiştik.Yemekden sonra masayı toplamak için Gülden ile ben masayı toplamak için dışarıdaki masaya geçdik.Odaya girdiğimiz anda Macit ağa hem Güldeni hemde beni süzmeye başladı.Düşündüğümden daha yaşlıydı Macit ağa. 50 yaş civarındayıdı.Masayı topladıkdan sonra ben kahveleri yapdım Gülden babamlara götürdü.Baya bir spöhbet etdikden sonra Macit ağayı uğurladılar.

 

Her zaman ayrı uyuyan,bir-birinin etini yiyen o iki kız kardeş bu günü dertleşme günü ilan etmişti.İkimizde ablamın odasında yatağın üstünde oturmuştuk ikimizin de içinde bir burukluk vardı.Ablamda kabulleniş bende ise haykırış.Sesizliği kalbimi param-parça ediyordu.Sonra başını kucağıma koydu bacaklarımda bir ıslaklık his etdim.Ağlıyordu,hiç sesi çıkmadan o bem beyaz yüzüne inciler dölükülüyordu.Gözleri acıya dayanamayıp çokdan yumulmuştu.Saçları ellerime muhtaçmış gibi okşamam için yalvarıyordu.Elimi saçına sürdüğüm gibi o mühürlenmiş dudaklarından bir hıçkırık çıkdı.Kalbide dayanamıyordu acıya haykırmak istiyordu adeta.

 

Ağlayıp içini bir azda olsa rahatlatdı.

Ağlamaktan gözleri yorulmuştu.Saçlarını okşamaya dalınca onun uyuduğunu bile fark etmemiştim.Onun uyuduğunu görüp bende başımı duvara yasladım ne zaman uykuya daldığımı bile hatırlamıyordum.

 

Sabah erkenden kapı açıldı halamın seslenişi ile uykudan uyandım.

Uyanmam çok iği olmuştu,çok saçma bir rüya görüyordum.Etrafıma bakdım ablam yoktu benden önce kalkmıştı.Saate bakdığımda öğlen olmuştu.Hemen kalkıp üzerimi değiştirdim.Halam o sırada çoktan aşağıya inmişti.

 

Aşağıya indim bir paniğin,telaşın hüküm etdiği mutfaka girdim.

"Öğlen olmuş neden beni uyandırmadın Gülden "

Gülden o sırada yaprak sarma yapıyordu,saçlarını şal ile bağlamış önünde önlükle tıpkı anneme benziyordu.

"Kıyamadım be ablacım ben hall ediyorum zaten"Bende ona yardım etmeğe başladım.Onca işi yapıp bitirmeli ve çarşıya çıkmalıydık.Gülden akşam giyinmek için elbise almalıydı.Bende öylece onlarla birkikde gezicekdim.Ev içinde bir kaç ihtiyyaç vardı oblarıda almamız lazımdı.Annem ve halamda bizimle gelecekti onlarda akşam giyinmek için kiyafet bakacaklardı.

 

Biz çabucak el birliği ile işleri bitirdik.En yeni sofra takımlarını çıkardık.Gülden çehizlik cezvesini,tepsisini ve fincanlarını çıkardı.Ben yerleri sildim.Son olarak şerbet yapıp buzdolabına bıraktım.

Sonra odama çıkıp hazırlandım.Kırmızı sade bir elbise giyindim.Saçlarımı at kuyruğu yapdım.Toprak gözlerime maskara sürdüm ve aşağıya indim.Ablamda turkuaz yeşili bir elbise giyinmiş hafif kahverengi saçlarını açık bırakmış dudağınada şeftali tonlarında ruj sürmüştü.Hazır okudukdan sonra korumayla birlikde arabayla çarşıya gitdik.Mağaza-mağaza gezdik amma nafile Gülden uygun bir elbise bir türlü bulamadık .Aramakdan yorulan halamla annem eve geçdi ler.Koruma onları götürdüğüm için bizde ablamla birlikde elbise arayışına tekrar koyulduk.En son artık yeni kıyafet kokusundan midem bulandığı için dışarıya çıkdım.Ablam içeride elbise seçerken bende mağazanın yan tarafına geçdim.

 

Orada dikatini çeken lale oldu.Kıp kırımızı,ışığında yansımadıyla parlak lale tekdi yapayalnız ve arabanın üzerindeydi. Her ne kadar çekinsemde onu almak için arabanın yanına gitdim. Koklamak için laleni elime aldığımda.Arkadan laleden daha güzel bir koku geldi sanki bu kokuyu daha önce hiss etmişdim gibi.Anlamadığım halde kalp ritmim bozulmuştu,kalp atışlarım baya fazlalaşmıştı.Sonra tahminimce o muhteşem,mayhoş kokunun sahibi konuşmaya başladı.

"Kırmızı lale zarifliğin asaletin en önemlisi de büyük aşkların simgesidir Mardin güzeli "

Sesi hatırlıyordum aklımı toparlamak istiyordum amma o güzel kokusu aklımı başımdan alıyordu.Bir anda sıcak bir ten belimi sardı ve beni döndürdü.Döndüğüm an karşımda Avşin Zemheroğlunu gördüm

"Sen?!"

"Ben?"

"Burda ne işin var"

"Bir Mardin güzeli var adı Jiyan onu arıyordum amma o tam karşımda"

Gözlerimin en derinine bakıyordu ne için böyle yapdığını bilmiyordum amma beni fazlasıyla heyecanlandırıyordu

"Bir şey söylemene gerek yok toprak gözlüm ,gözlerin beni benden alıyor zaten"

Eskiden olsa ondan korkardım,sonuçta Mardinin en büyük aşiretinin gaddar ağası Avşin Zemheroğlu karşımdaydı.Amma şimdi o nefret dolu gözler yokdu onda iki tane kömür bana bakıyordu bakdığı gibi kalbimi kor gibi yakmayıda beceriyordu.

 

Daha fazla dayanamayıp arkamı döndüm ve hızlı adımlarla mağazanın önüne geldim,önüne vardığım gibi ablamda dışarıya çıkdı.Onunla bir iki adım atdıkdan sonra arkama dönüp bakdım.Kimse yokdu.Ablamsa elimdeki laleyi sordu

"Kız 2 dakikada laleyi nereden buldun"Sorduğu gibi yine Avşinin gözleri aklıma geldi .

"Kenarda taşların arasından çıkmıştı ordan aldım çok güzel kokuyor baksana"

Laleyi elimden aldı burnuna yaklaştırdı ve dedi

"Bundan lale kokusu gelmiyor ki,parfüm kokusu geliyor"

Hiç laleyi koklamamıştım,bende aldım elime burnuma yaklaştırdım ve o az önceki mayhoş kokuyu yine burnumda hiss etdim,Avşin kokuyordu resmen,kokusu laleye sinmişti.

"Nebiliyim berkide üstümüzden geliyordur "

Diyip söhbeti değiştirmeye çalışıyordum.Neyseki ablamda çok üstüme gelmedide konuyu hemen kapatdık.Bir kaç mağazayada bakdıkdan sonra konağı aradık 1-2 dakika sonra Ferman abim bizi almaya geldi.Akşama az kalmıştı eve gittiğim gibi sofrayı hazırlamaya başladım herşeyi tamam etdikden sonra Güldenin yanına çıkdım.Elbise ona çok yakışmıştı.Elbise midi boy,koları güpür,önü "V" yaka gül kurusu renginde bir elbiseydi.Yüzüne hiç makyaj yapmamıştı diye biliriz.Dudağına par

latıcı sürmüş.Deniz mavisi gözlerine hafif siyah kalem sürmüştü.saçlarını toplamıştı yine atkuyruğu yapmıştı.Ben ise siyah elbise giyinmiştim

 

 

 

saçlarım toplu ve hiç makyaj yapmamıştım ayaklarımda tüylü terliklerim bir elimde de lokum mutfakta yemeğe

başlamıştım.Lokumu çok sevdiğim için lokum benim vazgeçilmezim di.

 

Macit ağalar gelmişti.Ben mutfakdan çıkmadım Gülden abilerim babam annem ve halam onları karşılamaya gitdiler.Ben lokum keyfimi hiç bozmak istemediğim için mutfakda oturmayı tercih etdim.Amma içeriye geçidiğinde ben de hoş geldiniz demek için dışarıya çıkdım.Macit ağa yanında 3 tane muhtemelen karısı vardı.Başkada kimse yokdu.Abilerimde ortda yokdu bu yüzden ümit ediyordum ki,onlarla birlikteydi Macit ağanın oğlu.Bir az söhbet etdikden sonra halam kahve getirmesini söyledi. Gülden hemen gidip nasıl içiceklerini sorudu.Sonrada yapmaya başladı.

Yapdık dan sonra içeriye götürdü ben kenardan onlara bakıyordum.Macit ağanın sağ köşesinde bir bey efendi oturuyordu.Kahveyi her kese dağıtdıkdan sonra tuzulu kahveyi bey efendiye verdi ve yanıma geldi.Bey efendi hiç kahvesini bile içmedi.Sonra Macit ağa konuya girdi."Ritaj ağa sebebi zıyaretimiz belli uzatmanın anlamı yok Allahın emri peygamber in kavliyle kızınız Jiyanı oğlum Azada istiyorum"Jiyan yani ben mi?! hemde ablam yani büyük duruken

 

 

~Süveyda~

 

Bölüm nasıldı ?

 

Karakterker nasıl?

 

İnstagram:@tuana_miy ve @suveyda.roman

 

İği okumalar dilerim

 

 

Loading...
0%