@tubanurpeker1006
|
Ben Cansu Verkan 20 yaşındayım ailem zengin bir aile ve bende bu zenginliğin içinde büyüyen ama asla şımaramayan ve en nefret edilen kızlarıyım. Çalan telefonumu açtım ve direkt iki ses bana Cansu ere hiçbir lütfeeen diye bağırdı.
"Neyden bahsediyorsunuz?" Dedim şok içinde.
"Melis bir yarışma bulmuş ve katılmak istiyor böyle şeyler sevmezsin ama lütfen ya katılsak." Dedi Nilsu.
"Geliyorum." Dedim. Telefonu kapattım ve beyaz açık kısa bir elbise giydim mavi bir çanta mavi bir ayakkabı mavi. Ojeme göre seçmiştim her şeyi oje değiştirmek için zamanım çok azdı. Hemen mavi arabamın anahtarını aldım. Evimiz 4 katlı bir evdi ama ben neyse ki 3'üncü katta yaşıyordum. Evet yaşıyorum. Evin içinde başka bir ev vardı. 1 ve 2 babamla anneme ait 3 ve 4 de bana. 18 yaşıma girdiğim gün bana hediye olarak evin içinde ki evi verdiler. Aşağı indim annemlere hiçbir şey demeden dışarı çıktım.
"Cansu hanım sizle geleyim mi?" Dedi korumalardan bir tanesi.
"Hayır gerek yok kendim hallederim." Dedim ve silahımı bana uzattı. Silahı aldım ve şoför koltuğuna oturup silahımı torpidoya koydum. Kızlarla kafede buluştuk ve teker teker anlattılar.
"Elemeler bugünmüş 1 saatimiz var ama 2 saatlik uzaklıkta yani geç kaldık." Dedi Nilsu.
"Teker teker hepimizin evine gidiyoruz eşyalarımızı alıp hemen oraya geçiyoruz ve bunun için 15 dakikamız var." Dedim ve hemen hesabı ödeyip arabama gittik. İlk Melisanın evine gidip onun kıyafetlerini topladık sonra Nilsu'nun ve en son benim evime gidip benimkileri topladık. "Çok az zamanımız var hemen gidiyoruz." Dedim ve asansöre binip 1'inci kata indik.
"Cansu nereye?" Dedi annem.
"Tatile gidiyoruz annem." Dedim ve hemen evden çıktık. Sanki seni ilgilendiren bir şey bu anne. "Kemerlerinizi takın çünkü en hızlı halim ile gidiyoruz." Dedim ve bahçede hızlı bir şekilde döndüm
"Öldür bizi öldür!" Dedi Nilsu.
"Kusmam yakın!" Dedi Melis.
En sonunda varmıştık. Otele gidip valizlerimizi koymak istemiştik ama başvuru yapmamıştık.
"Ne demek almıyoruz ya ben Cansu Verkan üç kişilik bir oda bul ve bize o odayı ver." Diye bağırdım.
"Odalar sayılı 4 grup var ve 3 kişilik." Dedi.
"O zaman o listeye bizim adımızı yaz yoksa işinden atılırsın ve bir daha iş bulamaz bu oyunu da şikayet edip kapattırırım." Dedim. Hemen bir odayı boşalttı ve anahtarını bize verdi. Biz odaya girdik ve gülümsedim.
"Bizde korkuyoruz bu kız varken." Dedi Melis ve gülmeye başladı. Büyük bir otel odası yataktan yatağa duvar var ve 3 giyinme odası ve banyo vardı.
"Bu yatak benim artık." Dedim en rahat yatağı seçip. Bileğimde ki silahı çıkardım.
"Oha kızım." Dedi Nilsu.
"Ne hazır olmak lazım." Dedim ve şifreli kasaya koydum silahı. Şifreyi değiştirip 1002 yaptım.
"Bunların şifresini nasıl değiştirebiliyorsun lan sen." Dedi Melis.
"Kızım babamdan öğrendim şifreyi gir 1111 şifre şimdi iyi izle." Dedim. "Şifreyi ne yapmamı istersin?" Diye sordum.
"4589" Dedi. Şifreyi 4589 yaptım ve kasayı geri açtım. Nilsu koşarak şifresini değiştirdi.
"Bu arada bunların yedek şifresi oluyor ve bu şifreler aslında bir kart o kartları alıp başka koymamız lazım." Dedim. Hemen dışarı çıktık ve o adama gittik.
"Bu kasalar açılmıyor kartlarını ver!" Diye bağırdım o sırada kartları itiraz etmeden verdi. Kartları alıp odaya gittik odada kartları değiştirdik. Geri götürürken yarışmanın başladığını söylediler.
"Denemelere hoş geldiniz bu denemede kendileriniz ile savaşacaksınız eğer bir grupta bir kişi başarısız olursa diğer iki kişi de peşinden gider. Unutmayın en büyük düşmanınız kendiniz eğer kendinizi yenerseniz herkesi yenersiniz." Hepimizi birer kişi alıp götürdü karşımda benim ikizim duruyordu aynı ben ama benim kopyam olduğunu çok iyi biliyordum. Onu yenebilirdim, ona inanırsam ona yenilirdim. Tam ona yumruk atacakken o bana vurdu kafamı eğemedim bile. Bir dakika bu benim aynımsa şuan ki benim eğer onun tanımadığı bir ben olursam onun beni tanıması çok zordu. Derin bir nefes aldım bunu başaracaktım kendim olmaktan vazgeçip yeni ben olacaktım. Derin bir nefes aldım ve kendimden vazgeçmek için hazırladıktan sonra eski kendime baktım vazgeçiyorum senden dedikten sonra kendimden vazgeçmiştim. Ben olarak değil de başka biri olarak bulmuştum kendimi.
"Süper, 4 grupta mükemmel şekil de görevi geçti." Dedi sunucu. Kızlarla göz göze geldik. Melis Nilsu'ya gözlerle akşam partiye var mısın dedi. "Akşam tanışma ve kutlamalar olacak o yüzden güzel ve yakışıklı olun gençler. Belki cesaret savaşları aşk savaşlarına dönüşür kim bilir." Gözlerim bir an karşı gruptan bir erkeğe takıldı sonra o da bana baktı bir süre biz birbirimize baktık ve kızlar beni çekip odamıza götürdü. Odaya girer girmez kapı çaldı kapıyı açtık ve sunucu çıktı karşımıza.
"Grubunuzun ismini almaya geldim müsaitsinizdir umarım kızlar." Dedi.
"Ah evet müsaitiz buyurun." Diyerek atladı Nilsu. Adam da dünden razı gibi içeri girdi.
"Bizim grubun ismi yok." Dedi Melis.
"Aslında var tabi kabul ederseniz." Dedim. İkisi de aynı anda,
"Ne?" Dediler.
"Çok düşündüm ve uzayın sonsuz ışığı olsa diye düşündüm." Kızlar bana şok içinde baktı.
"Anlamı ne?" Diye sordu Nilsu.
"Uzay genellikle karanlık olarak bilinir ama efsaneye göre uzay ışığı sayesinde yaşıyor ve bir gün uzay ona ışık saçan ışığa aşık olur sonra ışık aydınlık ben ise karanlık olarak bilinirim der ve kendini karanlığa ait hisseder uzay aşkından içinde ki ışığı söndürmek ister ama söndüremez çünkü aynı ışık ışıkta da varmış. Bir gün uzayın kendini karanlığa bıraktığını ışık öğrenince kendi içinde ki ışığı söndürmek istemiş ve başarmış ve kendini karanlık sanmış ama içinde uzayın da içinde var olan o ışığı söndürememiş. Aslında imkansız bir aşkı temsil eder uzayın sonsuz ışığı." Dedim ve kızlar birbirine bakıp kafasını olumlu bir şekilde sallayınca Melis sunucuya döndü.
"Uzayın Sonsuz Işığı olsun." Dedi.
"İsimleriniz nedir kızlar." Dedi sunucu.
"Cansu, Nilsu, Melis." Dedim.
"Bende Ferdi." Diye tanıttı kendini. "Neyse gençler sonra görüşürüz. Yani akşam parti de." Dedi Ferdi.
"Görüşürüz Ferdi Bey." Dedim.
"Lütfen Ferdi de Cansu."
"Ferdi." Dedim gülümseyerek.
"Görüşürüz akşam." Dedi Melis.
"Yemek var mı?" Dedi hemen Nilsu.
"Var Nilsucuğum birazdan yemeğe geçeriz." Dedi Ferdi.
"Teşekkür ederim Ferdi." Dedi Nilsu gülerek. Hani her takımda aç olan ama zayıf olan bir kız olur ya o işte Nilsu. Aynı zamanda en flörtöz de kendisi ben ise her zaman sabit ilişkisi olan Melis ise erkek düşmanı olan.
"Eeee akşam ne giyeceğiz?" Diye sordu Nilsu.
"Ben kendime düşündüm bile." Bana sinsi sinsi baktılar. "Yeni mor simli bir elbise aldım hiç giymedim altına da gri bir ayakkabı giyeceğim ve gri bir çanta saç makyaj ile hazır olurum." Dedim.
"Şey Cansum hayatım nefesim ömrüm." Dedi Nilsu.
"Ay tamam anladım derdinizi istediğinizi alın giyin istediğiniz makyaj malzemesini kullanın." Gülerek bana koşup sarıldılar.
"İyi ki varsın seni çooook seviyoruz." Dedi Melis. Zaman gelmişti ve 3'ümüz de gecenin en güzelleri olmaya yemin etmiş gibiydik. İçeri girdik ve Ferdi bağırdı.
"İşte Uzayın Sonsuz Işığı grubu da geldi." Sabah bakıştığım çocuk bana büyülenmiş gibi baktı. Bir masa kalmıştı. Masaya geçtik ve içkilerimizi içiyorduk. "Biz de kural şudur gençler iki farklı grup birbirleri ile savaşacak ve iki kız grubu iki erkek grubu var bir kız bir erkek olarak ayarladım şimdi grupları söylüyorum. Uzayın Sonsuz Işığı grubu ile Üç Deli grubu." Kızlarla birbirimize baktık ve gülmemek için zor durduk." Ah tabi tanışmadınız hepiniz tanışın öyle devam edelim." Dedi Ferdi. O çocukla rakip olmuştum. Onu gördüğümden beri garip bir his vardı. Bana yaklaştı ve elini bana uzattı.
"Merhaba ben Can." Dedi.
"Merhaba bende Cansu." Dedim.
"Kaç yaşındasın?" Diye sorması ile Nilsu ile konuşan çocuk kahkaha attı.
"Can Yusuf lan bu benden üç yaş küçük lan." Diyerek güldü.
"Abi mal mısın ya?" Dedi Can. Bana döndü ve konuştu. "Kusura bakma Cansu biraz sarhoş." Dedi Can.
"Kızım iyi misin lan?" Diyerek koştum Nilsu'nun yanına.
"Kızım ben bunu öldürürüm ya, salağa bak ya!" Sinirden kendini kaybetmişti.
"Sakin lan niye sinirlendin lan bu kadar." Dedi Melis.
"Hem haklı Melis, üç yaş küçük olmamız zekamızın onlara trilyon basmayacağı anlamına gelmez." Dedim.
"Şey kızlar özür dilerim Erkut adına bu arada ben Yusuf tanıştığımıza memnun oldum." Yusuf'un gözleri Melis de dolaşıyordu.
"Bende Cansu." Dedim ortamda ki aşkı bölüp elimi uzattım.
"Bende Nilsu." Dedi. Melis'e bakıp konuştum.
"Kuzu sende tanıtsana kendini." Dediğim an Yusuf araya girdi.
"Biz Melis'le tanıştık." Dedi. Parti devam ederken deli gibi sarhoş olmuşlardı bende sarhoş olmuştum ama ikisinden daha iyiydim. Canın yanına gitmeye çalışırken biri belimden tutup beni kendine çekti.
"Çok sarhoşsun Cansu böyle yürüme." Dedi Can sonra ayaklarımın yerden kesildiğini hissettim. Can beni kucağına almıştı.
"Nilsu ve Melis'i de al Can." Diye sayıkladım.
"Merak etme Nilsu Erkut'un kollarında Melis de Yusuf'un kollarında." Kendimi Canın kollarında güvende buldum.
Gece uyandığımda kapkaranlıktı hala sarhoşluğun etkisi altında birine çarptım. Sonra ise dudaklarım bir dudaklara değdiğini hissettim deli gibi sarhoştum aslında kendimi o dudaklara daha çok itiyordum. Kimi öptüğümü bilmiyordum ama dudaklarım onun dudaklarını bırakmıyordu ellerini belime koymuştu ellerim onun boynundaydı. Koku bana deliler gibi tanıdık geliyordu ama sarhoşluğun etkisi ile kokunun kime ait olduğunu bilmiyordum.
Sabah uyandığım da yanımda bir erkek vardı ve ben onun kollarının arasında uyuyordum. Dün gece tanışmıştık neydi ya adı? Burnuma bir koku geldi ve bu koku dün geceyi hatırlattı dudağım bu adamın dudaklarındaydı.
"Günaydın." Diyerek gülümsedi.
"Sen niye gitmedin?" Dedim.
"Aslında üçümüz de gitmedik dün gece çok kötü oldunuz bizde bırakamadık." Diyerek açıkladı.
"Teşekkür eder eee şey." Dedim ismini hatırlamaya çalışırken.
"Can." Dedi ah evet ya adı Candı.
"Can." Dedim. "Şey ben dün gece için özür dilerim öpücük için yani" Dedim.
"Önemli değil Cansu sarhoştun yeni uyanmış ve karanlıktı." Dedi gülümseyerek.
"Teşekkür ederim." Dedim.
"Bana teşekkür etme lütfen." Dedi.
"Tamam teşekkür ederim Can." Dediğim de bana yamuk bir şekilde baktı.
"Bir saatimiz var sen duşa gir ben diğerlerini uyandırayim sonra kahvaltı yapıp savaşa." Dedi gülerek.
"Cesaretli olduğumu söylemiş miydim?" Diye sordum.
"Hayır demedin ama cesaret savaşlarındaysan cesur olmadığını söyleyemem." Dedi ve gitti.
Ben duşa girmeye hazırlanırken onların erkek erkeğe konuşmalarını duydum.
"Ferdi abinin planı ne Can?" Dedi Yusuf.
"Abimi biliyorsunuz söylemedi ama kızları korumamız gerekecek bu sefer planı güzel değil, bence." Dedi Can.
"Can sen kızları değil Cansu'yu korumak istiyorsun dimi?" Dedi Erkut.
"Aslında evet ve dün gece öpüştük." Dedi ve şok içinde baktım. Evet, Can'ı öptüğümü biliyordum ama o da bunu gerçekten istemiş miydi?
"Can sakın abi!" Dedi Erkut.
"Abinin dediğini hatırlıyor musun?" Dedi Yusuf.
"O benim öz abim ben ne istersem onu yapar Ferdi Pekkan sadece Can Pekkan'dan korkar!" Gözlerim daha da büyük bir şokla açıldı Can ve Ferdi kardeş miydi?
"Tamam öz abin ama kızları koruduğumuzu öğrenirse hepimizi öldürür." Dedi Erkut.
"Abi Erkut haklı." Dedi Yusuf.
"Ama Nilsu'nun gülüşünü sonsuza kadar görmek için ölmeyi göze alırım." Dedi Erkut.
"Yakmışsın lan kıza." Dedi Can.
"Çok güzel eşsiz." Dedi Erkut Nilsu'ya bakarak.
"Sen de Cansu' ya yaktın dimi lan?" Dedi Yusuf.
"Hayır lan saçmalama." Dedi Can.
"Abi öpüşmüşsünüz işte ne diye hayır diyorsun ki?" Dedi Yusuf.
"Abi adam haklı kız seni öptü ama sende karşılık vermişsin." Dedi Erkut.
Artık hiçbirini dinlemeden duşa girdim. Düşündüm her şeyi kafamda tarttım ama çıkışını bulamadım. Duştan çıktım ve giyinme odasına girdim, karşımda Can'ı görünce çığlık attım Can ise elleri ile dudaklarımı kapattı. Korkudan kalbim deli gibi atıyordu. Dur şu an üstümde sadece havlu vardı. Düşüncelerimden çıkmaya çalışırken Can elimden tutup beni göğüsüne yatırdı. Korku azalmaya başlamıştı bile.
"Korkma, hayatında ben varken asla korkma." Dedi ve dudaklarımı öptü.
"Neden öptün?" Diye sordum şokla.
"Gece sen öptün şimdi de ben." Dedi ve beni bıraktı. "Neyse ben odama gideyim sen de hazırlan." Dedi ve gitti. Ferdi'nin onun abisi olduğu düşüncesi ile kısa yeşil bir şort giydim üstüne beyaz bir tişört ve yeşil spor ayakkabı.
Hepimiz hazırlandıktan sonra bir araya geldik kızlarla.
"Melis Nilsu ben bir şey demem lazım." Dedim. Kızlar bana söyle dermişçesine cevap verdi.
"HI?" Dedi ikisi de.
"Yani biliyorum yaptığım kötü bir şey ama ben Can, Erkut ve Yusuf'un konuşmalarını dinledim." Dedim. Söylemek bana çok zor geliyordu ve sanki söylersem ikisi de hayal kırıklığına uğrayıp depresyona gireceklerdi.
"Dur! İlk başta ben demek istiyorum. Diyeceğin şey iyi değil ama belki nefret edeceğiz ama bunu demek istiyorum." Dedi Melis.
"Söyle. Sonra da ben söylicem." Dedi Nilsu.
"Sonra ben söyleyeyim iyi haberi kötüyü de artık ne yaparız bilmiyorum." Dedim.
"Ben Yusuf'tan hoşlanıyorum." Dedi Melis. Nilsu ile birbirimize bakıp aynı anda,
"Eee şaşırmadık." Dedik. Sonra da Nilsu araya girdi.
"Ben Erkut'u seviyorum." Dedi.
"Galiba siz en masum olansınız." Dedim. Bana şokla baktılar.
"Ben dün gece ve bu sabah Canla öpüştüm." Dedim. "Ama ona aşık olamam çünkü Ferdi Can'ın abisi ve planı kötüymüş Can, Erkut ve Yusuf bizi korumak istiyorlar ama onlara da zarar verebilir." Dedim.
Hayat buydu, bir kere aşık eder bir kere sevdirir ve onu senden alarak hayatını da senden alır. Cesaretimiz mı daha büyüktü yoksa aşkımız mı?
- - -
Yazarken ağladığım ama bir o kadar da güldüğüm kitaplardan bir tanesi. Havası biraz değişik değil mi? Bana değişik geldi. Yani yazdığım kitaplardan daha farklı enerjisi var. Ben bayıldım ve diğer kitaplardan daha uzun.
Sizi Seviyorum
-Tubanur Peker |
0% |