Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2. Bölüm: Cesaret Mi Aşk Mı?

@tubanurpeker1006

Cesaret aşkı temsil eder, aşk cesareti temsil ederdi.

 

İçimizde ki şok yavaş yavaş azalırken Nilsu acı içinde bana bakıyordu. Melis ise hoşlandığı erkeğin ona ihanet etmesini duyduğu saniyeden beri donup kalmıştı. Neydi şimdi bu? Cesaret savaşları aşkın imkansız olduğu yer miydi? Ferdi neden 'Belki cesaret savaşları aşk savaşlarına dönüşür' dedi? Sanki kalbime bir silah tutulmuştu kurşun silahtan ayrıldığı anda benim kalbime girecek gibiydi.

 

"Şimdi gelelim ilk oyunumuza." Dedi Ferdi. "Her iki rakipten isimlerini söylediklerim oyuna hemen başlayacak." Canla benim adımı söyleyeceğini çok iyi biliyordum. "Melis ve Yusuf. " Dediğinde Yusuf elini Melise uzattı Melis Yusuf'un elini tutmadan gitti. "Nilsu ve Erkut." Dedi bu sefer Erkut'ta Nilsuya karşı bir şeyler hissediyordu bundan emindim. Erkut elini uzatıp Nilsu'nun elini tuttu. "Cansu ve Can." Dediği an kalbim yerinden çıktı. Merdivenlerden inerken aniden ayağım kaydı ve Can sanki bunu biliyormuş gibi belimden tutup kendine çekti. Kızlar yoktu Yusuf ve Erkut yoktu ikimiz başbaşaydık.

 

"Bana numara yapamazsın Cansu." Dedi ve salak gibi suratına baktım siyah ve kahve karışımı saçlarım uçuran rüzgar beni üşüttü. Saçımın mor bir tutamı iki dudağımın arasına girdi onu dudaklarımdan çekicekken Can saçımın diğerlerinin yanına yolladı. "Ferdi'nin abim olduğunu biliyorsun, planı olduğunu biliyorsun, bizim sizi korumak istediğimizi biliyorsun." Gözlerimin içine baktı. Elini yanağıma uzattı ve okşamaya başladı. "Sana zarar vermemesi için ölmem lazımsa ölürüm Cansu. Senin saçının teline zarar verirse onun hayatını bitiririm!" Elli yanağımdan boynuma kaydı ve boynumu öptü. "Hadi al silahını ve kaç!" Dedi silahı aldım ve kaçtım. İçleri su dolu olan silahım ile onu ıslatmak istiyordum. Tam geri geri giderken bir şeye çarptım ve arkamı döndüm gözlerim yukarı kaydı ve onu gördüm. Tam o an şarkı çalmaya başladı. 'Yanlışları seçtim doğrum nerde? Kaybettim kendimi dengem nerde?'

 

"Hain!" Dedim ve kaçtım.

 

"Güzellik kaçarsın ama saklanamazsın. Benimsin!" Seninim Can sonsuza kadar. Sonra saklandığım yerden çıktım ve silahla Cana vurdum baya ıslanmıştı. "Öyle mi olduk küçük hain." Dedi ve ikimizde silahları bırakıp koşmaya başladık. Can ellerini belime sardı, beni duvara yapıştırdı. Boynumu öptü sonra da dudaklarını 3'üncü defa dudaklarıma bastırdı. "Sana dedim kaçarsın ama saklanamazsın." Dedi.

 

"Sen beni iki kere öptün ben seni bir kere ama bu adaletsizlik." Dedim ve Can'ın boynuna sarıldığım gibi dudaklarını dudaklarıma değdirdim. Bu da 4'üncü kez öpüşmemiz olmuştu. Maç 2-2 olmuştu ama bu 2-2 kalmayacak gibi bir his vardı. Cesaret Savaşların'a üç kişi girmiştik ama altı kişi olarak çıkacaktık.

 

"Beni öpmek için bahane bu mu?" Diye sordu, ciddiyetle.

 

"Seni öpmek istediğimi kim söyledi?" Dedim ciddi bakarak ama kahkaha atmak üzere olacakken. Sonra belimi turu beni döndürdü ve duvara yapıştırdı ve yine öptü beni. O sırada bir silah sesi duydum ve yerimden sıçradım. Gözlerim Can'a baktı, Can ise beni korumak için belimi sıkıca tutuyordu. Yüz ifadesi çok fazla değişmişti simsiyah ve dalgalı saçları rüzgarın etkisi ile gözünün önüne geliyordu ama o bir saniye olsun belimi tutmayı bırakmıyordu. Can'ı tanıyamıyordum çok sert olmuştu sanki önüne benden başka biri çıksa öldürecek gibiydi.

 

"Can?" Dediğim an bana sevgi ile baktı ve elimi tutup beni merdivenlerden yukarı çıkardı. Herkes buradaydı Melis, Yusuf, Nilsu, Erkut ve diğer erkek grubundan üç kişi kız grubundan iki kişi ve kızlar deli gibi ağlıyordu.

 

"Bu adam katil!" Dedi Ferdiyi göstererek.

 

"Bu adamı akıl hastanesine atın!" Dedi diğer kız. Can öfkeli bakışlarını abisine sundu. Ferdi gülüyordu Can ise sinirden delirmişti. Belimi o kadar sıkı tutuyordu ki belim moraracaktı. Acıyı boşverip korku ile başbaşa kaldım.

 

"Ferdi Pekkan! Yeter artık!" Diye bağırdı Yusuf.

 

"Oyunlarından bıktım senin! İnsanlara zarar vererek onların sana hayran olmasını isteyemezsin! Hep böyleydin annemi sen öldürdün babamı sen öldürdün Ferdi yeter artık senin yüzünden annemi ve babamı kaybettim! Benim abimsin sen ünlü olmak ne değiştirecek lan ne değiştirecek! Sen benden annemi aldın babanı aldın çocukluğumu aldın, sevdiğim kızı da almana izin verecek Can Pekkan yok, Ferdi Pekkan!" Can elimi tuttuğu gibi otele götürdü beni. "Üstümü değiştirip gelicem, sende değiştir." Dedi sevgi dolu bakışları ile.

 

"Peki." Diyebildim sadece. Sonra yatağıma oturup Can'ın gidişini izledim. Can'ın annesi ve babası ölmüştü ve öldüren kişi de abisiydi. Ne kadar korkunç. Eşofman ve tişört aldım dolabımdan. Giyinmem ve kapının çalması bir oldu. Kapıyı açtım ve gelen kişi Candı onun kollarının arasında güvende buldum kendimi. Ona sarıldığım an garip bir his oluştu ve içimde ki çocuk kendini evinde ait olduğu yerde hissetti.

 

"Annen ve baban..." Demem ile Can sözümü kesti.

 

"Biliyorum, merak ediyorsun ama şimdi değil tamam mı?" Biraz terslenmiş hissetsem bile aldırmadım. Anlatmak istememesi doğaldı, canı yanmıştı hatta çok yanmıştı. "Özür dilerim öyle demek istemedim kırıldıysan özü..." Bu sefer sözünü ben kestim.

 

"Ölümlerinin üzerinden 10 yıl da geçse 20 yıl da geçse yeni ölmüşler gibi hissediyorsun Can. Acın 20 yıl geçse bile taze olarak kalacak çünkü sen hala annesiz ve babasız büyüyorsun." Elim onun suratına titreyerek ve çekingen bir şekilde uzandı. Hiç bir şey demedi sadece onu okşayışımı izledi sanki tek ihtiyacı buydu. Elini belime koydu ve bana sarıldı, sarılışında acı çeken bir çocuk vardı ve şu an o çocuk bana sığınıyordu.

 

"Benim ilacım sensin Cansu, sus ve beni dinle. Buraya ilk geldiğimde burası yapılıyordu senaryo kuruluyordu bir anda abim buraya gelmedi benim burayı inşa etmemi istedi. Belki burada öleceğiz ve bu ölümü kendim çizdim. Burası tamamen benim hayalim ve bu oda tamamen benim hayalim olarak yaratıldı bu yataklar dolaplar her şey duvarların rengi bile. Eğer abimi suçlu tutuyorsan sadece emin ol onun kadar benimde suçum var Cansu. Belki beni hiç affetmezsin ama şunu bil..." Ben yaptım onu ben susturdum çünkü Can'ın dudakları benim dudaklarım ile birleşmişti. Bu onu 3'üncü kez öpüşümdü ama sanki bu öpücük daha tutkuluydu, bu öpücük daha aşk doluydu. Bu öpücük başkaydı bu öpücük ondan ayrılmamam için bir nedendi. Dudakları beni kendine çekiyordu ve ben sanki o dudakları öpmek için vardım. Ondan hoşlanıyordum, belki sadece hoşlanma da değildi belki de aktı bu kim bilir.

 

Dakikalar geçti ne ben onu ne o beni bırakabildi. Dudaklarımız hala birbirine yapışmıştı. Onu seviyordum tamam çok seviyorum peki peki deliler gibi aşıktım. Ne o kendini çekebildi ne de ben, birbirimizi bırakamıyorduk ta ki o kapı sesi gelene kadar. İlk Nilsu girdi içeri sonra Erkut. İçeri girdikleri gibi bizi görmediler ve Erkut Nilsu'nun belinden tutu duvara yasladı ve Nilsu'nun dudaklarına yapıştı. Can'ın kulağına yaklaştım kısık sesle güldüm. "Rahatsız etmesek mi ya?" Dedim hala gülerek.

 

"Ben ne güzel seni öpüyordum geldi bozdu bu salaklar." Dedi sinirle. " Gençler gidin aşkınızı başka yerde yaşayın!" Diye bağırdı Can. Erkut ve Nilsu aniden birbirlerini ittiler.

 

"Can?" Erkut şokla Can'a baktı.

 

"Cansu?" Nilsu şokla bana baktı.

 

"Sizi rahatsız etmek istemezdik ama siz bizi rahatsız ettiniz." Dedim kıkır kıkır gülerek. Tam o sırada Melis ve Yusuf öpüşerek içeri girdiler.

 

"Oha ama oha!" Diye bağırdı Can. "Abi kızı öpüyordum hepiniz geldiniz hevesimi sevdiniz." Dedi bu sefer.

 

"Şey yanında ki arkadaşın kız olduğuna emin misin?" Diye sordu Nilsu.

 

"Belanı sevdirme, çok güzel severim bilirsin." Dedim.

 

"Sakin kızlar." Dedi Erkut.

 

"Abi sizin hatunlar sorunlu da benim hatun iyi ya." Dedi Yusuf. Can'ın ve Erkut'un acı dolu bakışları Yusuf'u buldu. Yusuf tam konuşacakken Nilsu ile Yusuf'a vurmaya başladık. Sonra bir el elimi tuttu beni kendine çekti. Yüzüm Can'ın yüzüne döndü. Ellerini belime koydu sarıldı. Nefeslerimin derinleşmiş olduğunu o an anladım. Nefesim düzene girince Can'a daha fazla sarıldım.

 

"Cansu biraz daha sıkarsan burada ilk ölen ben olacağım." Dedi Can. Can'ı serbest bırakınca anladım ki baya sıkı sarılmışım.

 

"Kızın korkması doğal değil mi abi?" Dedi Erkut.

 

"Ne alaka?" Dedi Can.

 

"Yani arkadaş diyor ki herkesin içinde abinin nasıl biri olduğunu söyledin ve kızda seni kaybetmekten korkuyor olabilir mi?" Dedi Yusuf. Sessiz kaldım.

 

"Öyle mi cidden Cansu?" Dedi bana bakarak.

 

"Bu sessizlik." Dedi Melis.

 

"Ölüm sessizliği." Diye devamını getirdi Nilsu.

 

"Ne demek bu?" Dedi Can.

 

"Şu an aşırı sinirli ve kendine geldiğinde olabildiğiniz kadar hızlı konuş ve Ferdiyi kurtarın." Derin nefes aldım. "Koşun diye bağırdı." Nilsu.

 

"Yusuf dikkat et!" Diye bağırdı Melis. Kapı açıldı ve hemen koşmaya başladılar peşlerinden bende koştum. Erkut'u gördüğümde daha hızlı koştum.

 

"Abi seninkinin ödülleri varda haberimiz mi yok? Kız benden daha hızlı koşuyor." Gülmemek için zor tuttum kendimi ve adımlarımın yavaşladığını fark ettiğim an Can'ı yakınımda hissettim. Ardından gözlerim kapandı ve karanlığa gömüldüm.

 

Sabah gözlerimi açtığımda kızlar hazırlanıyordu ve kalkıp duşa girdim. Ilık bir su beni kendime getirmişti ama dün hakkında hatırladığım son şey benim koşup Canların peşimden koşmasıydı. Duştan çıktım ve üstüme siyah beyaz çizgili bir tişört giydim altına mavi kısa bir kot giydim ve hava durumuna göre üstüme ince bir hırka aldım ve siyah spor ayakkabımı giydim. Giyinme odamdan çıkınca kızları gördüm çoktan hazır olmuşlardı.

 

"Senin ki seni sihirli sanıyor." Dedi Nilsu.

 

"Bence de haklı çocuk ilk defa gördü seni öyle." Dedi Melis.

 

"Tamam kızlar sonra sohbet ederiz şu an ki derdimiz buradan çıkıp gitmek olsun lütfen." Dedim endişe dolu gözlerle.

 

"Hadi bakalım artık bizi ne bekliyor." Dedi Nilsu.

 

"Görürüz." Dedim.

 

"Lütfen hemen görmeyelim." Dedi Melis.

 

Kendimi odadan attım. Otel de kalmaya alışığım ama içimde daha kötü bir his var.

 

"Hoş geldiniz. Dün gece küçük kardeşimiz bir şaka yaptı dimi? Ah adın neydi yakışıklı?"

 

"Can." Öyle bir şekilde 'Can' dedi ki o an öfkeyi ben bile hissettim. "Sadece şaka yapmak istedim olayların bu kadar ciddi olacağını düşünemedim." Dedi abisine öfke dolu bakarak.

 

"Eh burası Cesaret Savaşları her şey kolay büyüyor." Şaka mı bu çocuk?

 

"Burası Cesaret Savaşları değil Ferdi burası AŞK SAVAŞLARI!"

 

"Ah bebeğim aşık olmak o kadar mı kolay senin için. Söyleseydin önceden aşkı öğretirdik." Diye laf sokmaya çalıştı.

 

"O yüzden şu an bana yavşıyorsun dimi?"

 

"Sana yavşayan yok." Dedi.

 

"Gördük canım gerçekleri yalanlar uydurma." Diyerek gülmeye başladım.

 

Savaş başlamıştı. Herkes yine iki ikiydi, ben elimde ki silaha baktım. Gerçek silah gibi duruyordu. Bir silah sesi geldi koşarak çıktım Erkut'un kanlar içinde yerde yattığını gördüğümde korku ile Can'a sarıldım. Nilsu kollarının arasında ki Erkut'a sarıldı. Gözlerim çoktan dolmuştu. Konuşamıyorduk, dudaklarımızdan tek bir kelime bile çıkmıyordu. Sanki ölümün içindeydik ve buradan çıkışın tek yolu ölmekti. Neden buradayım? Kader niye beni buraya itti? Burada olmanın tek güzel yanı da onun yanında onun kollarının arasında güvende olmak.

 

"O öldü mü?" Diye bana şok içinde baktı Nilsu. Onu elinden çekip sarıldım, korku ve şok içinde kalan Nilsu bana zar zor sarıldı.

 

"Yaşıyor." Dedi Can. Can'ın sesini duyan Nilsu koşarak Erkut'un yanına gitti. Can'ın öfke dolu bakışını gördüm. Bana bakmadan hızlıca yürüdü.

 

"Cansu onun peşinden git Ferdi'yi öldürmeye gitti!" Bunu duyar duymaz koşarak yanına gitmeye çalıştım ama o kadar hızlı yürüyordu ki. O yürüdüğü halde, ben koştuğum halde ona yetişemiyorum ve tam tersi daha da uzaklaşıyorum. En sonunda gördüm onu, abisini yumruklar ile dövüyordu. Can'ı zar zor çekip aldım ve onu odaya götürdüm.

 

"Lan sen dost musun düşman mı?" Dedi Can.

 

"Sakin ol." Dedi Yusuf.

 

"Bir tanem lütfen sakin ol." Dedim korku dolu sesle.

 

"Ne sakin ol Cansu, ne sakin ol?" Her şey o kadar kötüydü ki sevdiğim erkek yanımda sinirden delirmişti, kardeşim dediğim kız ise sevdiği erkek için ağlıyordu. Biz mi? Biz ise deli gibi ikisini sakinleştirmeye çalışıyorduk. Yusuf Erkut'un ne kadar güçlü olduğunu eskiden yaşadıkları ile anlatmaya çalışıyordu, Can bunları duyunca hafif gülüyor ama içi kan ağlıyordu.

 

"Bir ara bu salak yemek yaparken kolunu kesmişti. Buz getirin diye bağırıyordu buzluk olay yok biz fazla kan kaybetmesin diye kolunu sarıyorken bu buz verin kalbim yandı diye bağırıp gülüyordu." Dedi Yusuf.

 

"Sonra da kanın durması geçince 'uy benim küçük kolum uf olmuş' demişti ve ağlamıştı." Diye ekledi Can. Hepimiz gülmeye başladık.

 

"Ay demek bunlar bu yüzden bu kadar iyi anlaştı." Dedi Melis. Herkes şaşkın gözler ile bize bakarken biz güldük. O sırada Nilsu kalktı ve yatağına gitti.

 

"Nilsu küçükken ergenken yani bir çocuğa aşıktı. Çocuğa aşkını itiraf edemedi." Diye başladı Melis.

 

"Çocuğun gözü de Nilsu da o zamanlar herkes Nilsu'ya aşık. Ben Melis'e dedim ki bu böyle olmaz bunları bir araya kitlememiz lazım. Gittik ikisini soyunma odasına kitledik. Sonra bunları okulda bırakmak istedik okuldan tam çıkacakken biz de okulda kitli kaldık. Çocuğun iki arkadaşı daha vardı. Ama yakışıklılardı haklarını yemeyelim. Hiç biri ile konuşmadık onlar bizden bir sınıf yüksekti hatta. Neyse gittik bunları kurtardık beraber altı kişi okulda kaldık perşembe günüydü Cuma günü karne alıcaz onlar mevzun olucak biz on iki olucaz. Sadece Nilsu'nun sevdiği erkeğin adını öğrendik, onun da adı Erkut'tu." Diye devamını anlattım.

 

"Sabah oldu biz okuldan çıktık herkes bir erkeğin kollarının arasında uyuyor ben böyle hafif sakallı sarı saçlı çocuğun kucağında uyuyordum Cansu siyah saçlı siyah gözlü bir çocuğun kucağında Nilsu ise Erkut'un kollarında." Çocuklar ilk başta bunu sindiremedi. Kıskançlık ve bir umut onları hem güldürüp hem üzüyordu.

 

"Bu an." Dedi Yusuf.

 

"O kızlar bu kızlar." Dedi Can.

 

"Şaka gibi." Dedi Yusuf.

 

"Rüya, şaka ve gerçek karışımı bir şey." Dedi Can.

 

"Olay ne?" Dedim şok içinde.

 

"O gece sen benim kollarımda uyudun Cansu." Dedi Can.

 

"O gece sen bana sığındın Melis." Dedi Yusuf.

 

"Bu gece benle uyur musun?" Dedi Can.

 

"Bu gece seninle uyurum gizemli." Dedim gülerek.

 

Hayat mucizeler ile doluydu. Aşk mı? Aşk hayatınız da ilk raslantı olarak girer sonra bir süre yok olur ama illaki yan yana getirir. Belki gerçek aşkınız ile çok yakındasınız ama görmüyorsunuz. Unutmayın, bugün senin mucizen hayat sana yol gösterecek.

 

 

 

 

- - -

 

Merhaba, uzun zamanlardır yazamıyorum dolu günlerimin ardından kendimi buralarda buluyorum. Her seferinde iki kelime yazıp bırakıyorum. Geçen sevgilimden ayrıldığım için kendimi buralarda buldum ama tek bir kelime çıkmadı hayatımı etkileyen bir şey olduğu ve severek ayrılmak zorunda kaldığım için kendimi yazmaktan uzak tuttum. Neyse duygusallığı geçelim.

 

Size bir kaç dakika önce dediğim gibi sürprizim var. EYFEL KİTAP OLMAK İÇİN HAZIRLANIYOR VE YAYINEVLERİ İLE GÖRÜŞMEYE BAŞLADIM. En güzel şekilde Eyfel'i çıkarıcaz bugüne geldik ve bugünden sonra artık Eyfel'i elimizde tutmamız lazım dimi? Sizlerle bol bol konuşup sohbet etmek istiyorum ama zamanım çok az olduğu için maalesef yapamıyorum umarım bir gün daha çok sohbet ederiz. Hepinizi seviyorum, Görüşürüz.

 

-Tubanur Peker

Loading...
0%