
Hiç bir insan gölgesinden korkmaz, korkamaz. Çünkü gölgelerimiz kendimizdir, gölgesinden korkan kendinden korkar. En önemliside gölgesinden nefret eden bir insan kendinden nefret eder...
Karşımda ben Hayat Canlıyım diyen bir kız ve koltukta oturan o kıza benzeyen kardeşim.
"Eda?" Hayat ve Eda dediği kıza baktım.
"H-Hayat senin burda ne işin var?" Kapıda ki kız benim kız kardeşimin burda ne işi olduğunu soruyordu.
"Ablamın evine geldim! Pardon ablamızın!" Gözlerim Hayatta ve o kızda dolaştı.
"Abla, bu kız benim ikizim, ve bizi terk eden o kız bu kız." Hayata ağlayan gözlerle baktım.
"Ne demek bu?" Ben bağırırken arkamdan gelen Murat'a baktım. Her şeyler aynıydı sadece gözleri aynı değildi.
"Sen altı yaşındayken ve ben, biz dört yaşındayken eve bir kız gelmişti bende hayal gibi hatırlıyorum. O kız ben 20 yaşındayken beni buldu 6 yılın 3 yılını benle yaşadı sonra bir gün evden kaçtı 2 yıl boyunca aramadığım, aratmadığım yer kalmamıştı.
Murat'a hiç bir şeyden bahsetmemiştim, çünkü onu benim bulmam gerekiyordu. Geceler boyunca aradım ama bulamadım. Bir gün çıkıp gelecek demiştim. Yıllar sonra vazgeçtim gelmeyecekti, gelemeyecekti istemeyecekti ama her günüm onu düşünerek geçti." Duyduklarım artık fazla gelmeye başlamıştı. "Bir gün senin yanına gelip ben 'Hayat Canlı'yım' diyeceğini biliyordum. O yalnızlığı sevmez çünkü. Eda Canlı bilinmiyor çünkü. Hayat Canlıyı tüm dünya biliyor olduğu için her şey kolay geliyordu ona." Dışarıdaki kuşa baktım hava ne kadar soğuk olsa bile orda bekliyordu. Neyi bekliyordu acaba? Belki karanlığı bekliyordu. Aklıma bir kitapta çizdiğim söz gelmişti, 'Karanlık olmadan aydınlık olmaz, soğuk olmadan sıcak olmaz.' Diyordu kitabın sözleri.
Günün tamamını konuşarak geçirmiştik. Belki bu kadar kolay alışmam beni bir gün üzecekti ama hiç bir şey umrumda değildi. Parmağımda duran yüzük'e baktım. Parlıyordu, hemde benim parlayamadığım kadar çok parlıyordu.
"Abla sen evlenme ya, yoksa şu muhteşem ötesi yemeklerinden ayrı kalacağız." Gülümseyerek yüzüne baktım.
"Merak etme ablacım, bu odun bizi ayıramaz!" Odun dediğim varlık bana ters bir bakış attı.
"Abla." Dedi zar zor Eda.
"Efendim miniğim." Saatler olmuştu ve çekinmesini çok iyi anlıyordum. Belki ileride daha iyi bir üçlü kardeş olacağız. Kapının çalması ile kapıya doğru yürüdüm. Elinde bir kutu ile arkasında da bir adam la içeri giren Kübraya baktım. İkisi de içeri girdi, ben ise arkalarından bakıyordum.
"Maviş, bir insan hoşgeldin der!" Kübra ve adam masaya yürüyüp oturdular.
"Hoş geldiniz." Dedim soğuk bir sesle.
"Hayaat, şey ııı hanginiz Hayat?" Gülerek Kübraya baktım.
"Merhaba ben Eda Canlı, Sevda Canlının kız kardeşi Hayat Canlının ikizi." Kübra şok içinde bana baktı.
"Hoş geldin Eylül." Dedi Hayat gelmemeye çalışarak.
"Hoş bulduk küçük." Hayatın öldürücü bakışları ile Eylülün korkması bir oldu.
"Hoş geldin Eylül Kübra Aysal." Eylül oturduğu yerden kalkıp Murat'a sarıldı.
"Ya sen kimin eniştesisin?" Aniden gözüme çarpan yüzüküm ile panikleyip elimi saklamam bir oldu.
"İstersen tanıştırma Eylül Kübra!" Sesimin sertliği ile ilgili bir şey fısıldaşmalarından sonra konuya yeniden döndü.
"Serkan ve erkek arkadaşım." Cidden bu mu?
"Tahmin etmiştik." Dedim Murat'ın yanına geçerken.
"Sevda benle gelir misin?" İki saniye önce oturduğum yerden kalkıp Eylül'ün peşine takıldım.
"Söyle." İlk önce sustu sonra yüzüme baktı ve konuşmaya başladı.
"Sevda neden bu kadar kötü davranıyorsun, anlamıyorum?" Sırıtarak yüzüne baktım ve konuşmaya başladım.
"O seni parmağında oynatır ona güvenme!" Kelimelerim beynine işlemişti ama asla kabul etmedi.
"O bana bir şey yapmaz!" Herkese her şeye çok güveniyordu, ama güvendiği her şey ona hayal kırıklığından başka bir şey vermedi.
Kahvaltımızı yaptık ve o ikisi gitti, ben ise odama çıkmış ve hazırlanıyordum. Her zaman ki gibi kısa bir elbise ve topuklu ayakkabı. Zengin olmak çok zor. Hafif bir makyaj yapıp odamdan çıktım. Dalgalı saçlarım sanki maşa yapılmış gibi duruyordu o yüzden pek fazla saçlarıma bir şey yapmamıştım. Evden çıkıp garaja gittim arabamı garajdan çıkarıp şirkete gitmeye başladım. Arabada çalan şarkının sözleri beynime işlemeye başlamıştı.
'Dünyanın en güzel yeri senin yanın evet ama gelmek yasaktır bana' diyordu şarkının sözleri. 'Sen dünyanın bi ucunda ben ellerim avucumda kaldım bu boş diyarda' diye devam etti şarkı. Devamını dinleyemedim çünkü aklıma takılan sadece yirmi iki kelime vardı.
Hayatım bir saniyede değişmişti. Sevgilim olduğu gün kardeşimin yaşadığını öğrendim. Belki bu masal size sıradan geliyor olabilir ama bu sıradan bir masal değil. Bu SIRLAR HİKAYESİ. Bir sene öncesine kadar Eyla ve Sedat Canlının tek kızıydım şimdi ise ilk kızıyım. Ailemde yalanlar ve sırlar varmış hep. Yalanlar sadece insanı üzer ve kalbini kırar, sırlar ise ortaya çıkınca kaos yaratır.
Yolun yarısını on bir tane şarkı dinleyerek geçirdim. Ama aklımda sadece o şarkının sözleri vardı. 'Dünyanın en güzel yeri senin yanın evet ama gelmek yasaktır bana' diyişini asla unutamıyorum. Nedenini ben bile bilmiyorum hatta. Arabamı park edip kapıya doğru yürüdüm. Karşımda gördüğüm odama sıkı sıkı sarılmak isteğini yok sayıp babam yüzünden Murat'ın işe almak zorunda kaldığı Ela'nın aptal sırıtışına baktım. İçimdeki Ela'nın saçlarını yolma isteğini es geçerek odama girdim. Odama girene kadar duyduğum tek ses topuklu ayakkabımın sesi olmuştu.
Bir saat sonra odamın kapısı çaldı. Milyonlarca dosya vardı ve ben bir iç mimar ve iç mimarlık şirketinin patronu olarak gelmemem biraz saçma olarak kalacaktı. Odama giren Murat'a yapmacık bir gülümseme yapıp dosyalara döndüm.
"Neyin var?" Surat asarak Murat'a baktım.
"Elaya sinir oluyorum ve sen onu işe alıyorsun muhteşem." Sesim her zaman ki gibi sert çıkıyordu.
"Baban yüzünden aldım ve benim asistanlarım seni ilgilendirmez!" Gün geçtikte öfkem artıyordu ve bu durum bana 'sinir hastası oldun' diyordu. İç sesim günlerdir susmuyordu bu olaylardan çakmam için milyonlarca plan yapıyorlar.
Bir kaç saat sonra Hayat ile odama gitmeye çalışan Eda'nın çığlıklarını duydum.
"Lan ben Savda Canlının kız kardeşi Hayat Canlı!" Hayatın sesi çok sert çıkıyordu. Odamdan çıktım ve Ela ile saç baş kavga eden Hayata baktım. Eh kimin kız kardeşi.
"Hayat ve Eda odama!" Sesim mutlu çıkmıştı. "Sende patronunun yanına!" Elaya sert konuştuğumu biliyorum. İkisi birden odama girdi.
"Aferin size benim nefret ettiğin kıza iyi bir benzetme yaptınız. Canlıların gücünü gösterdiniz." Ben, Sevda Canlı ailenin ilk kızı. Zenginlik umrumda değil! Bana zenginlik değil sevgi lazım.
"Abla," dedi mahçup sesle Hayat.
"Efendim meleğim." Dedim gülümseyerek.
"Sen gittikten sonra eve biri geldi. Kimsiniz dedim bir şey demedi. Sonra kaçıp gitti hemen ardından eve girdik yüzünü bile görememiştik. Yarım saat sonra kapı çaldı kapının önünde bir gül ve bir mektup vardı." Elinde tutuğu mektuba ve beyaz güle baktım. Mektubu aldım ve açtım. İçinde yazan kocaman ölüm yazısına baktım ve mektubu okuyamadan yere düşürdüm.
Ölümden korkmak çok saçma bir şey geldi bana hep. Hayla da öyle, sonuçta bir gün öleceğiz.
- - -
Bir ay sonra Eyfel moduna girdim ve yazdım. Bu bölüm hakkında pek konuşmayacağım. Sadece şu Ela'nın olduğu sahnede Sevdanın hissetiklerini ben bile hissetim. Size sadece şunu diyetim Eyla Eladan bin kat daha iyi bir karakterim.
Görüşürüz
Sizi seviyorum
Tubanur Peker
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 853 Okunma |
115 Oy |
0 Takip |
20 Bölümlü Kitap |