
Her seferinde umudumuzu kaybettiğimiz o saniye bir mucize gerçekleşir. Mucizeler vardır ama sadece çok ihtiyaç duyduğumuzda ortaya çıkar.
Elimde ki mektubu okumaya başladım 'kimse geleceğini bilemez. Geçmişler insana acı verir. Senin geçmişin benim ona göre hareket et. Geçmişini silmeye çalışırsan beni de silersin ve hayatını bitiririm!' Böyle başlamıştı her şeye. 'Kimse dokunulmaz değildir bunu sakın unutma!' Kelimeler akıp gidiyordu. 'Kendini ölümsüz sanma Sevda Canlı. Herkes bir gün ölecek ama en son sen çünkü tüm sevdiklerini gözlerinin önünde öldüğünü göreceksin. Beyaz gülü al ve ölüler diyarına yürü.' Aklıma sadece tek cümle vardı.
Herkes bir gün ölecek ama en son sen çünkü tüm sevdiklerini gözlerinin önünde öldüğünü göreceksin.
Çünkü tüm sevdiklerinin gözlerinin önünde öldüğünü göreceksin.
Gözlerinin önünde öldüğünü göreceksin.
Öldüğünü göreceksin.
Hayatımın en zor günleri olmaya başlamıştı. Dünya, Gezegen, Ay, Güneş, Yıldız ve Gece bana bu dünyada güçlü olmayı öğretti.
(1 Ay Sonra)
Gülümseyerek odamdan aşağı indim. Hayatın yanağına bir öpücük kondurdum ve hemen onun yanında ki Eda'nın yanağına da bir öpücük kondurup mutfağın tezgahında olan salatalıktan bir tane alıp yemeye başladım ve günümü anlatmaya.
"İlk önce mahkemeye sonra şirkete gideceğim." Hayat gülümseyerek baktı.
"En sonunda kimin olduğunu öğreneceğiz." Tamı tamına bir ay olmuştu ve notlar gelmeye devam ediyordu. Ama şu son bir haftada her şey bitti ve polisler arayıp mahkeme günü verip kimin olduğunu buldular.
"Abla ya benim geldiğim gün olmayanlar kalmadı ve bunu sana demek istemiyordum ama sanki bunalar hep benim yüzümden olduğunu düşünüyorum." Sinirli bir bakış attım.
"Senin burda bir suçun yok. Demek ki bu kişi seni tanıyor ve senin geldiğin günü bekliyordu."
Kahvaltımı yaptım ve evden çıkıp mahkemenin olduğu yere gittim.
"Hoş geldiniz Sevda Hanım." Dedi avukatım.
"Hoş buldum Emir Bey." Dedim ve beklemeye başladık.
"Savcı olarak Gezegen Işık olucak ve sizden ricam sert konuşmalarını aldırmayın." Gülümseyerek Emir Beye döndüm.
"Merak etmeyin Emir Bey." Dedim ve yeniden önüme döndüm.
Bir kaç dakikanın sonunda odaya girdim ve... şok olmuştum.
(1 Ay Önce)
Elimde ki kağıt yere düştü. Elerim tirtir titriyordu. Gözlerimin önü yavaş yavaş karardı ve her şey tamamen bitti. Benim yalnızlığım buydu ben yalnızdım hatta çok yalnızdım. Kendi içimde ne kadar üzgünsem o kadar mutlu gözüküyorum.
"Abla?" Dediğini duydun Hayat'ın
"Abla?" Sonra Hayat'ın dediğini Eda dedi. "Hayat ablama n'oldu?" Şok içindeydim. Gözlerim sadece bir noktada takılı kaldı. Gözlerim sadece bir noktaya daldığında orda hayatımı görüyordum. Hemen sonra aniden odaya biri girdi dikkatimi dağılmıştı ve o yöne baktım, Murat gelmişti. Gözlerim hepsinin gözlerinde dolaştı. Onları kaybetmek, onlardan ayrı kalmak beni öldürürdü.
"N'oluyor burda?" Murat koşarak yanıma geldi. "Bebeğim?" Şoktaydım. Bu kişinin kim olduğunu tahmin bile edememek çok kötü bir şeydi.
"Kızlar burda n'oluyor?!" Murat'ın sesi duyduğum en sert ses gibi geliyordu.
"Murat tamam otur şuraya bir şey yok." Hayat, Murat'ı masanın sol tarafına oturttu.
"Ne demek bir şey yok Hayat!?" Şu an sinirlenmemek için zor durduğuna emindim.
"Bak Murat..." diye başladılar ve her şeyi teker teker anlattılar. Ben hayla şokun etkisi altında heykel gibi duruyordum.
"Ne demek not ve Gül ya?" Murat sinirden deliye dönmüştü. Aniden kalktı ve tam odadan çıkacakken kendime geldim.
"Gitme!" Dedim zar zor. Bana baktı ve gülümsedi en sonunda gitti... "peşinden gidin!" Diye bağırdığımı hatırlıyordum. Aklımda 4 kelime kaldı 'Gözlerinin Önünde Öldüğünü Göreceksin!' Şoku bir kenara attım hemen ve hiç bir şeyi umursamadan odamdan çıkıp koşmaya başladım.
"Murat!" Yapacaklarını düşünmek bile beni öldürüyordu.
"Abla!" Hemen şirketten dışarı çıktım. Aklımda milyonlarca soru ve cevap vardı ama sadece bir sorunun cevabı yoktu. 'Bana mesaj atan kişi kimdi?'
"Murat nerde?" Bana üzgün bir ifade ile baktılar.
"Gitti." Dediler hemen ardından.
"Ne demek gitti?" Sinirlerim artmıştı. "Siz burada kalın ben Murat'ın peşinden gidiyorum." Bana şok içinde baktılar.
"Nerden bulacaksın?"
"Nerden bulacaksın?" İkiside aynı anda aynı soruyu sordular.
"Bul'dan." Dedim ve arabama binip son gaz gittim. Telefonumu açıp bul uygulamasına girdim. Kartala gidiyordu. Son gaz bastım ve Kartala doğru gitmeye başladım. Aniden telefonum çaldı. Murat arıyordu.
"Beni takip etmeyi bırak ve şirkete geri dön!" Dinlemeyeceğimi çok iyi biliyordu.
"Bana emir mi veriyorsun?" Diye sordum.
"Evet!" Dedi en sert sesi ile.
"O zaman yanımdan da hayatımda çıkıp gidersin!" Sinirden ve endişeden kelimelerimi seçemez hale gelmiştim.
"Ayrılmak mı istiyorsun yani?" Hayır demek zorundaydım.
"Hayır." Kelimler benden izinsiz çıkmaya başlamıştı.
"Ama ben istiyorum." Ani bir şekilde telefon kapandı. Ayrılık bir insanı bitirecek derecedeydi. Bir şarkı çaldı, 'Gecelerimi bana ver zehirim Hiç uyku uyutmaz mısın sen güzelim? Kalbimin ritmini çaldın ve gittin mi?' Bu bizim şarkımızdı. 'Gerçekten yaptın mı bunu bana? Peki ya aşıksam hala dolanıyosam Şehrimde yalnız ve bulamıyosam seni?' Şarkının kelimeleri beni ağlatıyordu. 'Mavinin tonları, gözünde parladı Kafayı buldum ve gülüşüne sardım Yok, bunun dermanı yok biliyorum Ama napiyim bu deli kalbimi?' Göz yaşlarımı tutamayacak haldeydim. 'Şişemin sonu devirir mi beni sen gibi? Bu yağmurlar beni sensiz ıslatsa Gökyüzüm arınır bütün bulutlarımdan.' Aklımda ilk tanıştığımız gün vardı. Denizi görünce durdum. Yalnızdım yapa yalnız. Şarkıyı son ses açtım. 'Gece mavisi gözlerinde kayboldum bul beni
Tüm hata benim sana bu şarkılar bu gece duy beni Gece mavisi gözlerinde kayboldum bul beni Tüm hata benim sana bu şarkılar bu gece duy beni Gece mavisi, Gece mavisi.' Göz yaşlarım daha fazla akmaya başladı ve sonunda çığlıklarla ağlamaya başladım. Bir rüzgâr esti ve darma duman olduk, bir rüzgâr eski dünyanın dönüşü durdu. Göz yaşlarım artık akmıyordu, akamıyordu. Şarkı ise, 'Gülüşüne sağlık çok ağlattı
Ben düştüm düştüm toparlandım
Beni boşver, yeniden beni sev, bana gel
Deli der biri görse, kollarında ölsem
Doğarım yeniden bana gülsen.' Bu şarkı ise başladık her şeye ve bu şarkı ile bitti. Maviş dediği kızın şu an ölümünü izlemek istemez diye düşündüm. 'Of al beni sol yanına, gir kanıma Yalnız kalamam yok sensiz olamaz Elim kolum bağlı, yüreğimse yangından Sana dargınım, başka çözüm var mı?' Yapacak mıydık? Evet, yapacaktık. Son kez fısıldadım hayatıma, dünyama ve kendime. Eyfelin ışıkları sönmüş, Eyfel karanlıkta kalmış ve her şey bundan ibadetti. Işıklarım söndü ve kapkaranlıkta kaldım. Ben Eyfelim ve ışıklarım söndü ve bir şey daha fısıldadım. Bir kar tanesi gibiyim gökyüzünden, yeryüzüne iniyorum ve benim yeryüzünde durmam herkesi mutlu ediyordu. Ve son defa nefes aldım, gözlerimi kapattım ellerimi iki yana açtım ve ani bir şekilde gözlerimi açıp gökyüzüne baktım.
"Elveda gökyüzü, elveda yeryüzü, elveda kardeşlerim ve elveda sevgilim." Gözlerimi tekrar kapatıp kendimi bıraktım denize.
- - -
Sevdaaaaaaaa gitme ya gitme. Ağlıyorum şu an senin yüzünden. Gökyüzünün Gecesi bizi bırakma! Hepinizden teker teker özür dilerim.
Sizi Seviyorum
Görüşürüz
~ Tubanur Peker
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 853 Okunma |
115 Oy |
0 Takip |
20 Bölümlü Kitap |