
Merhaba ben Sevda Canlı büyük bir mimarlık şirketinin yeni patronu.
'' Sevda kızım hadi kahvaltıya." Bu da annem dünyanın en tatlı annesidir ama bazen sinir bozucu olabiliyor. Üstüme pembe kısa bir elbise giydim ayakkabı olarak beyaz topuklu bir ayakkabı ve hemen saçımı yaptım at kuyruğu yapıp yanlardan bir tutam ayırdım sonra beyaz oje sürdüm ve kurumasını bekledim annem hazırlanacağımı biliyordu tabi kahvaltıya gecikçeğimide. Ojem kuruduktan sonra gözüme eyelıner sürdüm sonra göz kalemi sonra göz farı sürüp aşşağı indim rujumu en son sürecektim.
'' Ooo yeni patrona bak ama yarın yerini bana bırakıp Fransa'ya gidiyor Fransa'da işleri var yeni patronun." Dedi babam yüzüne anlamsızca bakıyordum ah ben ve Fransa mı? Neyse sorun yok hallederiz.
'' Of baba ne Fransası ya?" Diye sordum bu da benim babam işte beni göndermek için her şeyi yapar. Yemeğimi hızlıca yiyip odama çıktım hemen vişne çürüğü rujumu sürdüm sonra omuz çantamın içine alacağım malzemeleri koydum ve odadan çıktım aşşağı indim anneme ve babanla seslendim.
''Anne baba ben işe gidiyorum." Ah şimdi yarına hazırlan der babam.
''Tamam kızım yarına hazırlan ama." Ben size ne dedim.
''Tamam babam." Diyip evden çıktım. Arabamın kapısını açıcakken şöförüm kapımı açtı.
''Hiç gerek yoktu Ali abi." Dedim Ali abiye bu arada Ali abin benim şöförüm olur yani bi nevi ben nereye o oraya.
''Öyle şey olur mu güzel kızım?" Dedi Ali abi sonra göz kırptı arabaya bindim ve kapımı kapattı arabayı çalıştırdım ve yola koyuldum.
Şirketin önüne vardığımda önce dondum kaldım Canlı yazısını okuduğumda sanki nasıl anlatsam hani kalbimde kelebekler uçuyor derlerya işte öyle oldu. İçeri girdiğimde herkes bana bakıyordu yeni patronlarını gördüler ya ay sinir oldum şu an çünkü Elayı gördüm bu şirketin en dedikoducusu ve en sinir kızı.
''Sevda hanım hoşgeldiniz." Ay konuştu bi de sinir oluyorum şu kıza acaba işten kovsam babam bana kızar mı?
''Ela odama." Dedim sinirle.
''Sevda hanım bugün Fra-" Ay yeter susun.
''Odama dedim sana." Ay biraz sert oldu bu ya.
''Tabi Sevda hanım." Dedi kız üzgün surat ile.
''Herkes odama teker teker gelecek ilk Ela geliyor Ela çıktıktan sonra listeye göre kimi çağrıcağımı söylicem herkes hazırlıklı olsun." Dedim patron sesi ile.
''Tabi Sevda hanım." Herkes aynı şeyi diyordu. İçeri girdim kapıyı kapattım ve ardından içeri Ela girdi ay yüzsüz tipsiz bide yüzsüz olsa yine iyi. Şeytan diyorki al şu kızı evire çevire döv sonra işten at ama işte şeytanı dinlemiyeceğim.
''Ela Gündüz." Soyada bak Gündüz tamam Sevda sakin ol kızım sakin ol. ''İşlerin iyi gibi ama hiç risk almışsın gibi görünmüyor bu da senin işinde iyi olduğunun belirtisi değil." Mal diye bağırmak istiyorum ya mal diye.
''Ben bu şirket için yeterince risk aldım Sevda ama kusura bakma senin dediğin bana sökmez." Sevda dedi bana sökmez dedi.
''Yönetim kurumuna haber vericem yarın boşu boşuna işe gelme gelsende kimse seni içeri almaz." Evet bu ben değilim ama kıza çok pis gıcık oldum şimdi olmasada bir gün kovacaktım.
İşimi bitirdikten sonra hazırlanmaya başladım bu gece saat tam 2.30'da uçağım vardı. Çantamı alıp odamdan çıktım bugün çok yorucuydu.
''İyi akşamlar Sevda hanım." Herkese iyi akşamlar diyip ofisten çıktım. Arabama bindim tabi bütün zenginlerin arabası gibi benimkide özel pilakaydı 34 SEV 345. Eve vardığımda akşam yemeğimi yiyip odama çıktım valizimi hazırladım bir valiz hazırlamıştım birde orta boy çanta ve makyaj çantam. İstanbul'da son gecem olduğu için dışarı çıkmak istedim tabi elbise gitmedim bu sefer altıma kısa kot üstüme ve mavi kısa gömlek giydim saçımı salık bıraktım ve mavi spor ayakkabı giydim çanta olarak sırt çantası aldım.
''Anne baba." Dedim aşşağı inerek.
''N'oldu bu sefer kimle bara gidiyorsun." Ah yine o günü getirdi aklıma.
''Kendi kendim gezmeye gidiyorum babacım kimseyle bara gitmiyorum." Dedim babama o gece çok kötüydü ya bi de eve sarhoş girmem daha kötüydü. Evden çıktığımda arkamdan babam söyleniyordu.
''Bu kızı sen böyle şımarttın gece gezmeler filan." Ah baba ah bi alışamadı benim büyüdüğüme beni tek başıma Fransa'ya gönderiyor ama sokağa çıkmama izin vermiyor.
Tam tamına iki saat dolaştıktan sonra saatin iki olduğunu anlamam ve eve gitmem bir olmuştu. Yürümemiştim koşmamamıştım uçmuştum eve.
''Kendine iyi bak bir tanem yemek saatlerini sakın atlama saati saatine yemeğini ye. Her gün duş al." Yakında bağıra bağıra diyecekti her şeyi. Babam bu kadar endişeli değildi benim için tabi ne zaman benim için endişelendi ki?
''Hadi kızım su gibi git su gibi gel." Cidden onlar için bu kadar değerlimiyim? Arabama bindim arkamdan bir tane daha araba iki kişi var teki ben gittikten sonra benim arabamı alıp eve götürecekti. Yol çok uzun sürmüştü neredeyse yetişemedim uçağa son saniyede binmiştim şimdi ise kulağımda kulaklık ve bir şarkı açık uyumam yakın şarkı o ara 'aklımı aldın sen geri ve n'olur n'olur.' Diyordu ve gözlerim kapandı o ara şarkı değişti 'peki ya aşıksam hayla.' Diyordu şarkı bu benim en sevdiğim şarkıydı sonra aklıma bir şiir geldi.
"Bileklerimizi morartmış yeni Alman kelepçeleri,
Otobüsün kaloriferleri bozuldu Kaman'dan sonra
Sekiz saat oluyor karbonatlı bir çay bile içemedik,
Başımızda pirensip sahibi bir başçavuş.
Niğde üzerinden Adana Cezaevine gidiyoruz...
Bi sen eksiktin ayışığı
Gümüş bir tüy dikmek için manzaraya!" Kendi kendime okuyordum bu satırları içimden o ara tamamiyen uyudum ilk önce sesim tozla buz oldu sonra şarkı sesi sustu ve sadece bir çığlık sesi duyuldu bu benim kabusum muydu? Kabus mu görüyordum? Gözlerimi açtığımda ilk önce yavaş yavaş şarkı sesi geldi saate baktığımda saat 04.02'y di tam tamına iki saat uyumuşum. Şarkı sen İstanbul'sun diyordu o ara İstanbul'u özlediğimi anlamıştım. Sabah uyandığımda saat 05.15'ti işe gitmeme baya bir zaman vardı. 4 saat içimde bitirmem gereken her şeyi bitirip işe gitmiştim.
''Merhaba Sevda hanım ben çevirmen Bilent Aksoy." Ne yani Fransa'ya hiç gitmedim diye Fransızca bilmiyorum diye bir şey yok ki.
''Memnun oldum Bilent bey." Size bir şey diyim mi? Bana kibar olmak hiç ama hiç yakışmıyor.
''İlk önce Fransa'da sizle röportaj yapıcaz sonra sizle Türkiye'ye gidip Türkiye'de de röportaj yapıcaz yani yoğun günler sizi bekliyor.
İşimi bitirip eve geldiğimde yemeğimi yapıp yemiştim şimdide Fransa'da gezmek için hazırlanıyordum. Tahmin ettiğiniz gibi elbise giyiyorum ve topuklu ayakkabı. Evden dışarı çıktığımda gözüme bir yer takıldı oraya yürümeye başladım sizinde görmek istediğinizi biliyorum bu Eyfel. Eyfele doğru yürümeye başlamıştımki yanımda biri belirdi.
''Merhaba sizde Türk sünüz galiba." Dedi yanıma gelen kişi.
'Merhaba evet bende Türküm." Evet işte benim kibar olmamam lazım diyorum size olmam lazım.
''Ben Murat Sever büyük bir şirketin ortaklarından biri duymuşsunuzdur Canlı şirketi." Dedi. Şok içinde bakıyordum acaba beni beyin özürlü sanıyor olabilir mi?
"Sevda Canlı. Canlı şirketinin yeni patronu bende." Dedim şimdi o da şok olmuştu yani yalnız değildim.
Benim hikayemin sadece kısa bir kısmındasınız. Yakında sonlarına doğru gelicez hadi bu kısa olan kısmı uzatalım benle geliyormusunuz?
- - -
Geçen gün sonsuzluğa benle gelmeye varmısınız? Diyen bir Yağmur vardı şimdi ise hadi bu kısa olan kısmı uzatalım benle geliyormusunuz? Diyen bir Sevda var bi de artık karanlıkta kalmak isteyen bir Ada şu an gerçekten ağlıyorum Yağmura o kadar alışmıştım ki sanki sonsuza kadar yazmak istediğim tek kitap olucakmış gibi Işık doğduktan sonra bu fikire katıldım aslında. Hadi ben sizi bırakim okuyun yazın ve her cümlelerde aklınıza Yağmur gelsin. Unutmayın hepimiz bir yağmuruz sadece yağmayı bilmiyoruz yağmayı öğrenip yağıcaz neyse ben sizi bırakim sizleri seviyorum Ailem
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 853 Okunma |
115 Oy |
0 Takip |
20 Bölümlü Kitap |