5. Bölüm

5. Bölüm: Kardeşim Ve Ablam

Tubanur Peker
tubanurpeker1006

Her hangi bir zaman her hangi bir yıl kısacası her an insanların bakışları değişir gözlerinin rengi değişir ama kimse fark etmez edemez, etmemeli. Ben ise şu an kendime acımış bir şekilde bakıyorum.

Karşımda konuşan adam Hayat diyordu peki bu Hayat kimdi? "Hayat asla sakın Fransa'da olduğunu ne sevdanın ne Sedat abinin bilmemesi lazım." Adımı söyledi babamın adını söyledi kardeşimin adını söyledi. "Evet Eyla abla yani annen yaşadığını biliyor ama bunu asla ama asla babanın ve ablanın bilmemesi lazım yok-" Sözünü kesitim.

"Hayatla mı konuşuyorsun?" Gözümden anlamadığım bir yaş aktı. Yoksa ben...

"Sevda yalnış anladın." Konuşmak istemiyordum konuşamazdım.

"Neyi yalnış anladım?" İşte tek mühim sorum buydu aşık olduğum adam bana yalan söylerse... Tahmin edemiyordum edemezdim.

"Sevda Hayatı bulduğumda berbat haldeydi hiç iyi değildi! Sokakta sarhoş adamlardan dayak yemiş ve korkak bir kız gibi bakıyordu. Sonra annene götürdüm istemedi umrumda değil dedi benim kızım var başka kıza ihtiyacım yok dedi ardından çöpe atın gitsin dedi ama onu bırakamadım. Yaşıyor olduğunu tek annen biliyordu size söylersek Hayatı eve alıp öldüreceğinden bahsetti. Yapamadım sen ağlarken söylemek istedim ama yapamadım." Nefesim kesilmişti astım krizi geçirmem az kalmıştı. "Ona bir şey olmasını istemedim bende ona ev tutum ve o evde yaşıyor şimdide annen her gün mesaj atıyor ama bakmıyorum bile." Şimdide anneme olan öfkem diz boyu olmuştu.

"Hayat!" İsmini ona söylemek canımı yakıyordu. Murat telefonun hoparlörünü açtı ve yanıma gelip benim elimi tutu hemen ardından odaya soktu ve yatağa oturdu hemen ardından kendide oturdu.

"Abla." Gözümdeki yaşı tutamamıştım ve akıp gitmişti. Telefonda bana abla diyen bir kız ve o kız benim kardeşim belki en çok özlediğim kelime kardeşim di?

"H-hayat." Sesim titriyor kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. "Buraya gel." Dedim tek nefeste.

"Yarın yanındayım ablam." Ablam dedi. Kalbimin atış ritmine ayak uyduramıyordum.

"Gel güzelim gel." Korkuyordum. Ya o geldiğinde nefessiz kalıp kriz geçirirsem? Telefon kapanmıştı ben ise şu an karşımdaki adama sarılma istediği ile yanıp tutuşuyordum. Dayanamayıp ellerimi boynunda birleştirdim o da vakit kaybetmeyip ellerini belime dolamıştı bile.

"Sana aşık olmamak mümkün değil!" Dayanamayıp itiraf etmiştim bile yoksa kalp krizi geçirip ölecektim şimdi ise sadece bayıla bilirdim.

"Sen daha yeni bana aşık oluyorsun ben sana çoktan aşık olmuştum." İtirafı kalbimde kelebekler uçururken kendimi asla tutamıyordum.

"Sana aşık oldum Murat Sever." Sesim fısıltılı ve aşk dolu çıkıyordu.

"Sana aşık oldum Sevda Canlı." Gözlerim kapalıydı mutluluğum her organımdan belliydi.

                          🌃

Sabah gözlerimi açtığımda sıkı sıkı sarıldığım Murat'ı gördüm gözleri kapalıydı. Daha fazla sarıldım ve hiç bırakmadım. Karşımdaki yüzde ufak bir gülümseme gördüm.

"Neye gülüyoruz acaba?" Hemen beni kendine daha çok çekip saçlarıma ufak bir öpücük kondurdu.

"Günümün neden bu kadar Aydınlık olduğunu düşünüyordum şimdi aklıma geldi." Anlamadığım bir nedenle kıskançlık hissettim hemen kendimi geri çekip Murat'a arkamı döndüm. "Beni kendinden kıskananında ilk defa görüyorum. Canım önünü dönermisin?" Cevap vermedim sonra yataktan kalktığını hissettim hemen ardından yanağımda bir dudak hissettim.

"Hayır kıskanmadım!" Bu yalana kendim bile inanmamıştım.

"Kendin bile inanmadın." Evet inanmamış olabilirim ama ona 'evet seni deli gibi kıskandım diyemezdim.

"Kim o gününü aydınlatan kişi?" Cidden bu soruyu sorduğuma ben bile inanmıyordum ki Murat'ın yüzünde bana 'sen ciddimisin?' Bakışı vardı ki ben anlayamadığım bir kıskançlığa esir olmuştum.

"Bugün çok şakacısınız güzel hanım." Oysa benim yüzümden 'ne saçmalıyorsun şaka filan değil.' Gibi bir duruş vardı. "Ki siz her zaman şakacısınız ama bugün nedense şaka sınırınız yok." Daha fazla dinlemek istemediğimi anladım ve yataktan kalktım. Hemen arkamdan bana sarılan bir el hissettim. "Sevda n'oldu sana?" Bende bilmiyorum diye bağırıp haykırmak istedim. "Söylemek istiyor musun?" Bilmediğim bir şeyi açıklamam imkansızdı.

"Murat bırak beni!" Dün gece seni seviyorum dediğim adama şimdi bırak beni! Diye haykırıyordum. Anlamıyordum bu haraketleri mi.

"Sevda her şeyi anlatana kadar buradayız. Söyleyecek misin?" Kalbimin acısı mantığımı kaybetmeme yardım etti.

"Ne yani şaka yapamaz mıyım sevgilime?" Dediğim salak salak saçma kelimeler Murat'ın bana deliymişim gibi bakmasına izin verdi.

"Söyler misin?" Yüzümü yüzüne çevirdi alnımı anlına yasladı ve ikimizde aynı anda derin bir nefes aldık.

"Birazdan Hayat gelecek kahvaltı hazırlamamız lazım biliyorsun dimi?" Karşımda asık bir sürat gördüm.

"Yarın değilmiydi?" Ben odadan çıkarken peşimden bana bağırdı.

"Üzgünüm sevgilim ama maalesef bugün dü." Şu an Murat'ın yanında olup yüzüne bakarak kah kahalar atmak isterdim. Hemen arkamda bir ses geldi.

"Hayata desek yarın gelse." Hemen ardından kapı çaldı.

"Geç kaldın Murat." Diye bağırdım kapıyı açmaya giden Murat'a.

"Evde değiliz." Diye bağırdı kapıya.

"Murat!" Bağırmamdan aşırı korkmuştu.

"Tamam." Diyip kapıyı açtı.

"Siz evdemiydiniz ben evde değilsiniz zannetmiştim." Büyük bir kahkaha attık Hayatla. Sanki yıllar sonra ilk defa görmüyordum onu.

"Abla." Diyerek yanıma geldi.

"Canım dikkat et." İş için geldiğim Fransa bana sevgili ve kardeşimi armağan etmişti.

"Abla bıçak bize zarar vermez." Dedi Hayat.

"Helal be kız kim büyüttü seni?" İkisinin bu kadar iyi anlaşması benim gözümden bir damla yaş akmamı sağladı.

"Ya siz hep böylemiziz?" Merak ediyordum hemde deli gibi merak ediyordum.

"Abla yıllarca beni güldürdü yani başka ne diyebilirim sana." Diyerek kahkaha attık. Aklıma Türkiye'ye gideceğim gelmişti. Peki Murat'ı da Hayatıda yanımda götüre bilir miydim? Sohbet ede ede kahvaltımızı bitirip masayı toplamıştı ve işte o kalbimi sızlatan konuyu açacaktım.

"İlk önce sakin kalmanızı istiyorum ama size bir şey diyeceğim." Korkum geçmek bilmiyordu. "Türkiye'ye dönmem çok yakın ve şu ki siz benle Türkiye'ye gelmek istemeye bilirsiniz ama ben gitmek zorundayım hatta yarın Türkiye'de olacağım isterseniz gelebilirsiniz." Ya gelmezlerse dedim içimden. Ya beni hayatlarından silerlerse. Ya beni unuturlarsa.

"Hayatı bilmem ama ben senin sevgilinin sen nereye ben oraya." Dedi ve yanıma geldi Murat.

"Yeterki o kadının evine gitmeyim o zaman bende gelirim." Kabul etmek zorundaydım.

"Benim evime gideriz ben mecburen arada sırada annemlerin evinde kalmak zorundayım." Zorunda olmak. Her şeye zorundayız sevgiyle su içmeye yemek yemeye nefes almaya bunlara zorunda olmasaydık yaşayabilirmiydik?

"Yarın sabah görüşürüz." Diyerek evden ayrıldı Hayat saat on iki di bizim uçağımız ise saat yedi de planımız ise altı saat uyumak tı sabah uyanıp valizimizi hazırlayıp kahvaltımızı yapıp hazırlanmak tı.

"Uyuyalım mı maviş?" Sorusuna gülümseyerek baktım.

"Uyuyalım kahviş." Bu sefer gülümseme onun yüzünde oluştu tek düşündüğüm şey ne kadar güzel gülümseydiydi aşık olmak demekki buymuş.

"Seni seviyorum." Diye bir fısıltı çıktı dudaklarımdan.

"Sana aşık oldum." Diye fısıltı çıktı dudaklarından nefesim nefesinde dudakların dudaklarında ve gözlerimiz kapalı.

Eyfelin güzelliği kalbimizin sahibi olmuş peki ya PARİS in güzelliği kalbimizin neresinde?

- - - 

Aydınlığa altı bölümü yayınlamadan Eyfele bir bölüm yayınladım Köprü merak ediliyor biliyorum. Aydınlığa altı bölümü yayınlandıktan sonra ona da bir bölüm yayınlayacağım merak etmeyin sizleri seviyorum.

Bölüm : 27.11.2024 00:12 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...