Yeni Üyelik
11.
Bölüm

11. Bölüm: Işık

@tubanurpeker1006

(5 yıl sonra)

 

"Yağmur." Dedi ADA

 

"Efendim Ada."

 

"Ben çıkıyorum yeni bir dizi var onun çekimine gidiyorum ama seni eve kitlicem kalkar gidersin."

 

"Of Ada of."

 

"Of lama bana."

 

"Ahh."

 

"N'oldu."

 

-"Anne olunca anlarsın n'olucak tekme attı. Ah be kızım ah annenin canını çok yakıyorsun."

 

-"Amma mızmızlandın he."

 

"Sen işe gitmiyormuydun hadi gitsene."

 

"Ah doğru unuttum neyse hadi bay ben kaçar. Teyzeciğim akşam gelicem anne sana emanet. "

 

"Tamam teyze." Dedim sesi kısaltarak ne kadar gülmeye çalışsamda canım acıyordu. Neredeyse 8 ay olucak ama hayla baş dönemem geçmedi.

 

"Çok bilmiş." Diyerek çıktı evden Ada. Tabi evde durmicam Ada nın unuttuğu şey bu ev benim ve bende anahtarı olmasa biraz garip olurdu. Saate baktım saat 14.31 Savaşın eve gelmesine 5 saat var. Odama gittim üstüme mavi elbisemi giydim beyaz bir çanta ve beyaz bir yazlık ayakkabı giydim saçım taradım ve ilk defa saçımı toplamadan odadan çıktım aslıkılıkta duran siyah cegetimi giydim ve evden çıktım dışarıdaki mor arabama bindim ve arabamı çalıştırdım. 1 saat sonra iş yerimde koltuğumda oturmuş dosyalara bakıyordum ve bir anda kapı çaldı.

 

" Savcım kocanız burada olduğunuzu biliyormu yoksa arim mi?" Ah Ateşe yakalandım.

 

" Ateş sak- ahhh!"

 

" N'oldu iyimisin!?"

 

" Yok bir şey iyiyim sadece bu gün biraz hareketli."

 

" Savaşı arıyorum yoksa hastaneye gideriz." Ah şu tehditler bitmiyor ' sus yoksa hastaneye gideriz.' 'Doğruyu söyle yoksa hastaneye gideriz.' Işık'ı öğrendiklerinden beri böyleler peki Işığı nasıl mı öğrendiler? Çok saçmaydı o gün.

 

(8 ay önce)

 

 

"Yağmur iyimisin kızım?"

 

"İyiyim anne yok bir şey sadece midem bulandı."

 

"Yağmur çık dışarı hastaneye gidelim yolda Savaşı da ararız."

 

"Anne n'oldu?"

 

"Yok bir şey Ada annem işte midem bulandı sadece. Üşütmüşümdür."

 

"Yağmur nerden üşüttün ya işe gidiyorsun anca oturuyorsun."

 

" Geçen sefer vurulduğumu un-." İyi değildim sanki midem yerinden çıkıcakmış gibi hissediyorum başım dönüyor.

 

" Yağmur gel beraber hastaneye gidelim güzelim." Evet Ada artık bana güzelim diyor ama 2 aydır diyor yani evlendiğimden beri.

 

" İyiyim ben ama size iyi olduğumu göstermek için tamam gidelim." Lavobodan çıktım ve başım öyle dönüyordu ki kendimi kaybettim kapıyı açtım ve gözüm karardı gözümün önüne bir bebek geldi kız bebek ve arkasında bir ışık. Gözlerimi açtığımda hastanedeydim tekli bir odada yatıyordum kolumda bir serum yanımda annem, Ada ve Savaş.

 

" Yağmur iyimisin güzelim."

 

"İyiyim Canım."

 

"Aşkım yat kalkma yerinden doktor birazdan gelir."

 

"Bana n'oldu hiç bir şey hatırlamıyorum hatırladığım şey bir kız bebek arkasında bir ışık."

 

"Annemiz nasılmış?"

 

"Doktor bey odaları karıştırdınız galiba!"

 

"Hayır Yağmur Akış'ın odası değilmi?"

 

"Evet te ben anne değilim ki?"

 

"Bilmemeniz normal çünkü daha 1 haftalık bir bebeğiniz var yani Yağmur hanım hamilesiniz." Hamilesiniz. Hamilesiniz. Hamilesiniz. Hamilesiniz. Ben hamileyim ben anne oluyorum ben şaka gibi ya daha demin bir bebek şimdi hamile olduğum.

 

"Yağmur?"

 

"Güzelim?"

 

"Aşkım?"

 

"Anne, Canım, Sevgilim?"

 

"Aşkım orası duvar aşkım elimi bırakma, arabaya dikkat düşceksin!"

 

"Ay Savaş yeter bırak yeter ben iyiyim."

 

"Değilsin hamilesin sen dikkat etmen lazım yoksa bebeğimize bir şey olur!"

 

"Anne şuna bir şey dermisin yeter bunaldım yok burada duvar var yok araba var yok ayağına dikkat et kayıp düşme bunaldım 10 saniyede bunaldım ya yeter bende insanım ya." Sözlerim etkileyici olmamıştı ama her şekilde bu duruma alışacaktı buna emindim sadece şu endişeleri geçse bi her şey yoluna giricek ama ol-

 

"D-dur..." Devam edemedim çünkü çok kötü midem bulanmıştı ve kusuyordum.

 

"Yağmur iyimisin?"

 

"Yavrum kızım n'oldu?"

 

"Kustum sadece iyiyim."

 

"Yağmur annemle Savaşın gözünde ölüyorsun sanıldın bu nasıl durum?" Ada eliyle mikrofon yaptıktan sonra dudaklarıma yakınlaştırdı.

 

"Ya Ada bi git zaten midem bulanıyor senle uğraşmim!"

 

"Tamam!"

 

"Canım bekle yavaş davran yavaş yavaş arabaya bin dur koltuğu biraz yatirim rahat olsun. Anne bu arada arkada yastık var versene." Evet doğru duydunuz Savaş artık anneme anne demeye başladı. Bir anda telefonum çaldı elime aldığım sırada Savaş telefonumu aldı!

 

"Aşkım artık telefon sana yasak radyasyon içeriyor size zararlı!"

 

"At yeter Savaş şu telefonu ver yada arabayı durdur ben yürüme giderim eve yeter ya bittim 20 dakikada hayatım bitti sayende ver şu telefonu!"

 

"Tamam al!"

 

"Yağmur Atay ile konuşuyorum dimi?"

 

"Evet buyrun benim."

 

"Babanız sizi bekliyor Yağmur hanım okulun yakınlarındaki bir depoda."

 

"Tamam hemen gelirim!"Telefonu kapattım Savaşa baktım o an izin vermicekti belki bu bebek olmasaydı izin verirdi ama bebek varken bana asla izin vermez!

 

"Savaş beni okulun önüne bırakırmısın? Okulda acil bir iş varmış oraya gitmem lazım!"

 

"Tamam bende geliyorum o zaman."

 

"Senin gelmene gerek yok hem annemi bırak iyi gibi değil hem Ada işe geç kaldı onu işe götür."

 

"Tamam o zaman."

 

"Ya da vazgeçtim sen beni eve bırak ben kendi arabam ile gidim sen onları bırak."

 

"Yağmur bu işte bir iş çıkmaz değil mi? Sen tek değilsin iki kişisin ne sana ne ona bir şey olmasını istemiyorum sevgilim."

 

"Bize bir şey olmicak sana söz."

 

"Tamam." 5 dakka sonra eve vardık ben arabadan indim ve kendi arabama bindim. Yola çıktım yolda düşüne düşüne ilerliyordum acaba benle ne konuşacak benden ne isteyecek ölücektim meraktan. 15 dakka sonra o deponun önünde durdum içeri girdim ve o ara babam orada bana bakıyor.

 

"Özür dilerim kızım senden de Savaştan da annenden de çok özür dilerim her şeyi ben başlatım ve bitiren kişi benim olmam lazımdı ama ben olmadım ben bitiremedim çünkü annene hayla çok aşığım ever Nazlı ile evlendim onu sana annen olarak gösterdim ama artık özür dilerim bir tanem hemde çok özür dilerim burada ölmesi gereken kişi benim şu an bir silah başıma denk almış ve birazdan işaretim ile beynimin içine giricek ve beni bitirecek bebeğine benden bahset ama n'olur kötü biri olduğumu söyleme ona yalvarırım söyleme sen benim tek kızımsın ve öyle kalacaksın."

 

"Hayır baba olmaz ben senin hatalarını affettim sadece ceza vermeye çalışıyordum ama olmadı yapamadım o silah senin beynine giricek evet ama o mermi benim kalbime de giricek 1 mermi ikimiz için baba belki yavrum bebeğim yaşamaya çalışıcak ama ben ölü olucam o an." Sonra babamın bana sarılışı ve bir hareket yapması benim omzumdan sıyrılan bir kurşun babamın başına girdi ve tam beynini buldu.

 

"Baba hayır hayır çok erken daha çok erken n'olur ölme!" Telefonumu elime aldım kanaya omzumu umursamadım.

 

"Alo Barış babam vuruldu hastaneye geliyorum!"

 

"Ne? Yağmur iyimisiniz hemen sedyeyi hazırlatıyorum her ihtimale karşı Güneşe de diyorum ."

 

"Barış beyninde bir kurşun var benim omzumdan girip onun beynine giren bir kurşun."

 

"Tamam Yağmur sizi bekliyoruz." Yarım saat sonra hastaneye ulaştığımda babamı sedyeyle aldılar peşine Barış takıldı ve anında Güneşin gözü bana kaydı sonra omzuma sonra karnımı tutan elime bir an içimde onun korktuğunu hissetmiştim o yüzden elim karnımdaydı!

 

"Yağmur gel." İşte sonumuz benim masalımın sonu.

 

"Kalbi durdu."

 

"300'e ayarla."

 

"Hazır."

 

"3 2 1 Çekilin, 200'e ayarla."

 

"Hazır."

 

"3 2 1 çekilin." Olmadı yapamadı benim için dayanamadı öldü gitti tüm sesler sustu bir bebek sesi yankılandı sonra o bebeğin ölüm sesi işte biz buyduk bir gün bu felakete yavrum gelecekti temiz kalbi kirlenecek. Bebek öldü ve masal bitti!

 

- - -

 

Masal bitti bitti diye diye gerçekten bitecek 9 bölüm kaldı belki 25 bölüm yapıp uzata bilirim ihtimal İlk Masal bitecek ve Son Masal gelicek Aydınlık biticek Karanlık gelicek.

 

" İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı

Önce hafiften bir rüzgar esiyor;

Yavaş yavaş sallanıyor

Yapraklar, ağaçlarda;

Uzaklarda, çok uzaklarda,

Sucuların hiç durmayan çıngırakları

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

 

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;

Kuşlar geçiyor, derken;

Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık.

Ağlar çekiliyor dalyanlarda;

Bir kadının suya değiyor ayakları;

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

 

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;

Serin serin Kapalıçarşı

Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa

Güvercin dolu avlular

Çekiç sesleri geliyor doklardan

Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları;

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

 

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;

Başımda eski alemlerin sarhoşluğu

Loş kayıkhaneleriyle bir yalı;

Dinmiş lodosların uğultusu içinde

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

 

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;

Bir yosma geçiyor kaldırımdan;

Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar.

Birşey düşüyor elinden yere;

Bir gül olmalı;

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

 

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;

Bir kuş çırpınıyor eteklerinde;

Alnın sıcak mı, değil mi, biliyorum;

Dudakların ıslak mı, değil mi, biliyorum;

Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından

Kalbinin vuruşundan anlıyorum;

İstanbul'u dinliyorum."

 

Orhan Veli Kanık: İstanbul'u Dinliyorum

 

Size veda etmeden Yağmurun Işık'a ilk okuyacağı şirri yazim dedim sizleri çok seviyorum daha fazla vakit kaybetmemek en iyisi

Loading...
0%