Yeni Üyelik
14.
Bölüm

14. Bölüm: Bebeğim

@tubanurpeker1006

Eskiden 'dışından kaybolanı bulmak kolaydır ama içinden kaybolanı bulmak zordur.' Derdim ama öyle değilmiş dışından kaybolanıda bulmak zormuş bunu anladım bebeğim nerde yok, hayatım nerde yok, mutluluğum nerde yok. Eskiden mahallemde kaybolmuştum o gün babam ve annem yani annem sadığım Kadın Nazlı beni aramaya çıkmışlar ama beni bulamamışlar Nazlı çok ağlamış üzülmüş ama düşünmediği şey şuydu benim en çok sevdiğim yer neresiydi? Bizim mahalleden biraz uzak bir dağ vardı neredeyse hiç kimsenin gelemdiği yer ben o zamanlar orada oturur ve gün batımını izlerdim ve kendime sorardım 'ben kimim?' Derdim içimden 'neden doğdum?' Derdim yine 'mutlumuyum?' Derdim ve en sonunda 'cesur muyum?' Derdim ve cevaplardım kendi kendime 'ben Yağmur Atay, üzülmek için, değilim hemde hiç mutlu değilim, hemde hiç cesur değilim.' Derdim çünkü yalnızdım hiç arkadaşım yoktu sonra hayatıma üç kişi girdi Nehir ve Güneş arkadaş olduk ve kardeş olduk ora bizim dağımız oldu ona adını 'mutsuzluk dağı.' Koyduk her üzüldüğümüzde, kırıldığımızda oradaydık. Sonra üç kişi daha girdi hayatıma aslında biri hep hayatımdaydı Savaş, Ateş ve Kerem bir baktım aşık oldum her şey göz kapatıp açana kadar yaşadık. Sonra kardeşim oluğunu öğrendim ve altı kişi daha hayatıma katıldı: Ada, Deniz, Defne, Barış, Ilgaz ve Berke. Sonra annem geldi Bahar Güzel bir diğer soyadı ile Bahar Genç sonra Işığım geldi babam gitti. Hayat on üç tane verir ve en acı şekilde bir tane alır kural bu.

 

"Savcım hiç iyi durmuyorsunuz biraz uyuyun kaç gündür ayakta kalmaya çalışıyorsunuz ama bu sizin için iyi olmaz!"

 

"Aysun ne yapıp yapmicamı sana soramam!"

 

"Savcım bu arada Nehir, Güneş, Defne ve Ada hanımlar geldi bide Kerem, Barış, Berke ve Savaş beyler geldi."

 

"Nehiri, Güneşi, Defneyi, Adayı ve Ilgazı içeri al diğerlerini Ateşe at."

 

"Ateşimi attim?"

 

"Ateş Ünlüye bırak avukat olan Ateşe."

 

"Tamam savcım." On dakika sonra kızlar içeri girdi.

 

"Aşko uyumadın mı?" Dedi Güneş en ciddi sesi ile hatta o kadar kötü durumdayız ki Güneş bile saçmayalmıyor!

 

"Canım keşke uyusaydın." Dedi Nehir.

 

"Kaç gündür uyumuyor uyutmaya çalışıyoruz ama olmuyor belki siz bir şey yapabilirsiniz?"

 

"Bir tanem merak etme onu bulucaz İnan bana bulucaz hem onun teyzesi Ada Genç ona bir şey olmaz merak etme." Dedi Ada

 

"Yağmur biliyorum biliyoruz çok kötü durumdasın ama güçlü olman lazım." Dedi Defne. Bir an gözlerim kapandı ve sadece sesler kaldı.

 

"Yağmur!" Dedi Ada

 

"Kardeşim!" Dedi Güneş

 

"Kuzu!" Dedi Nehir

 

"Sav- Yağmur ses ver!" Dedi Ilgaz

 

"Yağmur bizi duyorsan parmağımı sık." Dedi Defne belki aralarında en sakini Defneydi ama o bile sakin olmaya o kadar uzaklaşıyor ki kimse bilemez.

 

(Yazarın Anlatımı İle)

 

Baygın bir Yağmur yıpranmış bir Savaş ve onları sakinleştirmeye çalışan kardeşleri ama kimsenin bilmediği bir şey var Işık nerde n'yapıyor? iyimi? Hepsi soru işareti Işık ise bir beşikte her şeyden habersiz uyuyor ama bu beşik ona çok tanıdık geldi gözlerini açtı gözleri Yağmurun kopyasıydı hatta kendisi Yağmurun kopyasıydı. Bir sağına baktı bir soluna ve şok olunacak bir şekilde odasındaydı odasındaki mavi duvarlar o kadar rahatlstıyordu ki onu asla unutmayacağı kadar.

 

Yağmur ise yorgunluktan bayılmış ve hastanede başında Savaş bir elini tutan Ada diğer elini tutan Güneş ve Nehir sanki ona güç veriyordu onların dokunuşu.

 

"Vücudu baya uykusuz kalmış kaç saattir uykusuz." Dedi kısa saçlı uzun boylu sarışın bir kadın doktor.

 

"168 saat yani bir haftadır uykusuz aklı sadece bebeğinde keşke onu değilde beni kaçırsalardı." Dedi Ilgaz bu bir haftada Yağmura en yakın kişi Ilgazdı her şekilde Ilgaz yanındaydı ağladığında Ilgaza sarılırdı belki Ada değilde Ilgaz kardeşiydi onu her şeyi düşündü bunu bile sonra saçma olduğunu anladı hemde çok saçma olduğunu.

 

"Işık." Diyerek uyanan Yağmur onu çok ama çok özlediğini anladı bir an önce onu bulup ona sarılıp koklamak istiyerdu kokusunu içine çekmek istiyordu ama olmuyor çünkü bebeğinin evinde olduğunu bilmiyor.

 

"Kardeşim ?" Dedi Güneş.

 

"Yağmur?" Dedi Ilgaz.

 

"Kuzu!" Dedi Nehir.

 

"Aşkım!" Dedi Savaş.

 

"Bir tanem!" Dedi Ada. Herkesin gözünde sadece şok var sadece şok Yağmurun hemen gözlerini açması onları mutlu etmişti ama Işık diyerek ağlaması onları şoka soktu çünkü Işığı bu kadar az sürede sevmesi onları şoka sokmuştu tabi Ada, Savaş ve Nehir hariç çünkü onlar biliyordu bir gün bile olsa doğalı o kızını yanındayken bile özleyecek bunu biliyordu. Işık evin her bir köşesine baktı ama kimse gelmedi yanına sonda ağlamaya başladı baktı yine kimse gelmedi belki beni unutmuşlardır diye düşündü içinde. O ara Yağmurun içine doğmuş gibi gözlerini açtı ve Savaşa baktı.

 

"Savaş... bebeğim... eve... bak." Konuşamayacak haldeydi bunu duyan Savaş bir saniye bile durmadı ve arabasına koştu eve vardığında evim kapısını açtı evi aradı ve sonunda Işığın odasına girdi ve bir ağlama sesi duydu beşiğe baktı Savaşın o Siyah gözleri kızının kahve rengi gözleri ile buluştu içinden Yağmur dedi ve Işığı aldı kapının önündeki askılıktan Işığın yazlık deri ceketini aldı ve Işığa giydirdi evden çıktı kapıyı kapattı ve yola çıktı arabayı çok hızlı sürüyordu. Sanki hırsızlık yapmışta evin sahibi peşinden geliyor. Savaşın mutluluğu her şekilede belli ederken Yağmurun üzgünlüğü her halinden belli şu an kapı çalsa içeri bebeği anne diyerek girse dünya onun olur. Bu sırada Savaş gelmişti bile içeri girdi sonra asansöre basıp bekleyemeyeceğ- ini anladı ve merdivenlerden yukarı çıkmaya başladı ve kapını yanındaki 'Savcı Yağmur Akış.' Yazısını okuyup odaya girdi. Yağmurun uykusuzluktan ve ağlamaktan şişmiş ve kırmızılaşmış gözlerine baktı. Yağmur Işığa, Işık Yağmura, Savaş Yağmura bakıyordu. Işık içinden anne diyerek ağlamak istiyordu. Yağmur ise kendinden nefret ediyordu bu kadar küçük bir bebeği nasıl nasıl evde bıraktı? Savaş ise Yağmurun kendini suçlamasından ve onu bu halde görmekten çok yorgun düşmüştü.

 

"Bebeğim." Dedi Yağmur ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı belki kızını uykusuz görmek canını yakmıştı Işık sadece bir gün uyumuştu altı gününü uyumadan beklemişti annesini babasını beklemişti. İki saat geçti ve Işık ve Yağmur bir birlerine sarılarak uyuyordu. Savaş ve Deniz içerde bir şeyler konuşuyor.

 

"Savaş biliyorum Ayla'dan ayrılmadan Ada ile evlenemem biliyorum ama ben boşanma işlerini hallederken sen-" Derken Savaş sözünü kesiti.

 

"Bende düğün hazırlıklarını yapıyorum tamam bende Deniz. He bu arada Deniz."

 

"Efendim?"

 

"Yağmura düğünden haber vericezmi yani davetiyeden öğrenmese daha iyi olur söylim mi?!"

 

"İyi fikir en azından bize yardım eder."

 

"Tabi edicem Işık uyur kem düşündüm ve karar verdim onu bu kadar daraltmamaya elini beğişğe bile çarpsa ben saki böğulyor gibi koşuyorum yanına belki bu kadar sıktığım zaman daha kötü olur!" Dedi Yağmur ama bunu söylerken bile korkuyor her saniye ona bir şey olabilme düşüncesini aklından atamıyor.

 

"Güzelim eminmisin bu kararı vermen hem iyi yanı var hem kötü yanı var emin değilsen."

 

"Söylerim ama eminim Savaş bebeğimin bu kadar fazla daralmasını istemiyorum hemde hiç istemiyorum."

 

"İyi fikir bence Yağmur. Savaş Yağmur kendini değiştirmeye çalışıyor farkındamısın evet Işık kendini koruyamaz ama neden diğer bebekler gibi huzurlu olmasın?" Diye sordu Deniz. Ama herkesin kafasında iki yön var birinci yön ya yine Işığı kaçırılarak ikinci yön Işık sadece evde durmaktan hatta camdan dışarı bakmaktan bile alıkoyuldu.

 

"Neyse biz düğün hazırlıklarını halledelim sende şu boşanma işlemelerini hallet olur mu Deniz?"

 

"Olur Savaş kolay gelsin."

 

"Sanada."

 

"Sanada kardeşim." Deniz evden çıktıktan sonra Yağmur odasına gidip üstüne Mavi aslıkı elbisesini giydi ve beyaz çantasına eşyalarını koydu ve makyaj masasına oturdu ve saçını topuz yaptı sonra hafif bir makyaj yapıp Işığa dündü onuda götürmek istiyordu ama içinde korku hayala var. Bu korkuyu yenip Yağmurun odasına girdi beyaz bir elbise çıkardı ve Işığın yanına gitti elbiseyi Işığa giydirdi ve konuşmaya başladı.

 

"Annem." Dedi "Artık dışarı çıkmanın zamanı geldi dimi bebeğim?" Sanki Işık Yağmurun ne dediğini anlamış gibi gülümsedi Yağmur bunu görür görmez o kadar mutlu olduki yakında ayağı kalkıp dans edebilir.

 

"Savaş Işık bana gülümsedi." Diye seslendi içeri.

 

"Yok artık Yağmur sen yarında dersinki Işık ünü-" Sustu çünkü Işık onada gülümsedi mutlular. Yağmur beyaz topuklu ayakkabılarını giyip Savaşın kucağındaki Işığı alıp yavaş yavaş aşşağı indi merdivenlerden sonra arabanın kapısını açtı, Işığı arabanın arkasındaki bebek koltuğuna otuturdu kapıları kitleyip evin içindeki bebek arabasını aldı, ve arabanın kapısını açıp, bagaja koydu ve kendini şöför koltuğuna attı oturmadı attı! O sırada Yağmurun yanında ki kapı açıldı ve içeri Savaş oturdu.

 

"Sevgilim özür dilerim biliyorsun evden çıkmam zor oluyor kapı bir türlü kapanmadı. Annenin aldığı villaya taşınma işlemimiz çok yavaşladı her gün bir odayı boşaltmamız lazım ama ilk önce evi boyayıp tozunu alıp halılarını sermemiz lazım çok işimiz var anlicağın." 1 ay önce Bahar Yağmur ve Savaşa villa almıştı ama bir türlü taşınamadılar.

 

"Tamam Savaş yeter taşınıcaz işte o ev boyanacak o boya kurucak sonra evi halledicez." Dedi Yağmur her şeyden bıkmış gibi. Alış veril yapacakları yere vardıktan sonra düğün için bir yer bakmaya gittiler ve kiraladılar sonra sonra en sevdikleri gurubu Dolu Kadehi Ters Tut gurubu ile konuştular bütün çalışanlar onlarla gelicek. Sonra bir gelinlik dükkanına girdiler ve Yağmurun içinde kalmış bir düğün vardı Savşla sadece bir nikah kıymışlardı asla düğünleri olmamıştı gelinlik giymemişti üzgündü ama Savaşa asla belli edemezdi.

 

"Aşkım bak bu Ada ya çok yakışır nasıl?" Dedi Savaş.

 

"Sevgilim ben yarın Adayı bir şekilde kandırırım getiririm gelinlik güzel derim içeri sokarım kendine kendi beğenir." Dedi Yağmur moral bozukluğuyla.

 

"Güzelim senin neyin var moralin bozuk gibi." Dedi Savaş Yağmur kendini o kadar düzeltmeye çalıştı ama olmadı yapamadı.

 

"Sevgilim ben evlenirken gelinlik giymedim ya düğünümde olmadı yanlış anlama yani seninle evlendim mutluyum ama bu benim çocukluk hayalimdi hep böyle gelinlik olsun düğün salonu olsun hep böyle istemiştim hatta o zamanlar sanada anlatmıştım."

 

"Yağmur Atay benimle evlenirmisin?"

 

 

Mutlu olduğumuz zaman gökyüzüne bakar gülümseriz teşekkür ederiz gökyüzününe bizi mutlu ettiği için.

 

 

- - -

 

Biliyorum uzun zaman oldu ama ben bir haftada bir bölüm yayınlardım hatta bir aralar bir ay yayınlamadım neredeyse ama şimdi üç bölüm ve 30 sayfalık bölümler evet ben sizden 2 veya 3 hafta istedim ama bir hafta iki günde yayınladım güzel bir şey yaptım ve şu an üzgününün bu kadar erken bitmesi beni üzdü ama dediğim gibi özel bölümler olucak hatta şöyle düşündüm veda olarak gelecek kitaptan bir bölüm yazıcam yani kısa bir kesintisini sizleri seviyorum saat o zamanlarda büyük ihtimal 20.00 olur ama şu an saat 13.19 sizleri çok ama çok seviyorum AİLEM

Loading...
0%