Yeni Üyelik
15.
Bölüm

15. Bölüm: Düğün

@tubanurpeker1006

Sanki düşünmem gerekiyormuş gibi bir his vardı içimde evet evliyiz ama içimden bir ses düşünmem gerektiğini söylüyor ve bu sesi susturamıyorum asla ama asla susmuyor.

 

"Sevgilim neden bu kadar düşündüm ki? Alt üstü evlilik teklifi ettim hatta evliyiz bile ama sen bu evlilik teklifini bile düşünüyorsun yoksa bir sorunmu var?" Dedi Savaş. Harbi ya gerçekten bir sorun mu var? 'Tamam ben Kızım şimdi derin bir nefes alıyoruz ve evet diyoruz hadi sakin ol zaten evlisiniz.' Evet beş yılda değişen şeyde bu artık iç sesimi dinliyorum ve bana her şeyi doğru olan yolla ilerletiyor.

 

"Sevgilim bir an sorunca şoka girdim yani sende cevabımı biliyorsun neden şey yaptın yani sorunmu var diye sordun?" Dedim ama bir şey olduğunu anlamıştı sesim o kadar titriyordu ki asla ölçülemez ve bir telefon sesi çantamı nasıl açtım telefonu hangi ara elime aldım bilmiyorum ama bildiğim bir şey var her yerim titriyor.

 

"Yağmur!" Dedi Kadir

 

"Kadir n'oldu sesin neden öyle geliyor?" Dedim tir tir titreyen sesimle.

 

"Savcım dikkat edin şu sizin dosya vardı ya onun abilerini peşinde istersen yanına gelebilirim?"

 

"Gerek yok Kadir."

 

"Aaaaas silahı var yardım edin!"

 

"Kadir bir ekip topla hemen silahlılar tek başıma halledemem!"

 

"Tamam Yağmur dikkatli ol!"

 

"Sizde Kadir!" Telefonumu kapattım ve bebek arabasını alıp dükkanın kimsenin göremeyeceği yere koydum.

 

"Savaş siz burada kalın bu arada al bunu Savaş bende bir tane daha var!" Savaşın eline bir silah verdim ve çakmak üzere iken kolumda bir el hissettim.

 

"N'olur dikkat et!"

 

"Merak etme Savaş ben dikkatliyim." Dedim ve elimdeki silahla dışarı çıktım.

 

"Vay vay vay savcı hanımda buradaymış belki dosyayı alırız." Dedi adamlardan biri.

 

"Anlamıyormusunuz dosyası çok karışık aklınıza gele bilecek her b*k var benim suçum yok asla yok taciz desen bir kere bile değil defalarca insan kaçırma, insan öldürme zirvelerde yani daha çok saya bilirim ama utandım ben bile utandım." Dedim titreyen sesimle.

 

"Hanım efendi?"

 

"Ben savcı Yağmur Akış hepiniz işinize dönün derhal!" Dedim ilk defa birilerine emir verdim ilk defa bu kadar sert oldum çünkü burada ölmesi gereken tek kişi benim!

 

"Savcı kartınız." Ah şu pradüsür öldürdü beni çantamdan çıkardığım savcı kimliğim ile onlara göstermem bir oldu bunlar güvenlikçiyidi bir de bir kaç polis.

 

"Tamam Savcım." Dediler ve tam o an iki silah sesi biri benim silahımdan çıktı ve diğeri bir polis arkadaşa isabet etti.

 

"P*çler." dedi arkadan bir polis.

 

"Beyler küfürlün vakti değil dikkatli olun her şeye." Sonra tam kalbin altına doğrulmuş bir silah gördüm ve bu sefer üç silah sesi biri bende çıktı ve diğeri tam karnıma isabet etti ve bir diğeri ise tam kalbin altına iki mermi yedim ve sadece sesler vardı geriye kalan. Yarım saat sonra hepsi gözlerimin önünde bir polis arabası ile giderken bir ağlama sesi duydum sanki bir bebeğin çığlığı gibiydi.

 

"Yağmur!" Ve Savaşın sesi ve bir bebeğin 'anne' demeye çalışması tam anne diyemesede an deme sesi ve benim sesim.

 

"Bebeğim." Dedim ve davam ettim. "Sen benim karanlıktaki tutunduğum tek ışıksın zamanı gelicek sana muhtaç kalıcaklar ama sakın unutma sen yoksan Karanlık bir hiç olur." Dedim ve bir göz yaşı damlası gözüme damalı. "Evet!" Dedim son nefesim ile dayanamayacağıma inanarak "seninle evlenirim sevgilim." Dedim.

 

"Şşş şimdi değil güzelim şimdi değil şu an değil unutma biz artık karanlığa mahkumuz sen benim karanlığımsın sığınmak istediğim tek kişisin sana sarılarak ağlamak istediğim tek kişisin." Dedi o muhteşem ötesi sesi ile.

 

"Savaş öp beni son kez son bir kez ve beni hiç ama hiç bırakma!" Dedim kurşun kalbimin altına girse bile benim kalbim acıyor çünkü onları bırakıcaktım. Ve bir anda dudağımda bir dudak hissettim ve işte şimdi gözlerim kapandı her yer karanlıklaştı şarkıda dediği gib 'her yer Karanlık hiç Işık yok.' Evet haklı şu an o kadar haklıki asla anlatamam her yer Karanlık ve sadece sesler.

 

"Güzelim hayır hayır." Ve bir ambulans sesi ve bir sedyeyenin ayak sesi ve Savaşın sesi. "Beni bizi yalnız bırakma yalvarıyorum bırakma." Ve bir daha ambulans sesi ve o garip kalbimin durduğunu belli eden o ses ve bir adamın sesi.

 

"Kalbi durdu ama bilinci yerinde." Evet bilincim yerimde ama kalbim o yerinde değil.

 

(3 gün sonra) (Yazarın anlatımı)

 

Herkes kötü bir üç gün geçirirken Yağmur uyutuluyordu bu üç gün içinde belki yüzlerce belki binlerce kalbi durdu ama garip bir şekilde kendini toparlayıp kalbinin yeniden atmasını sağlıyor. Sanki kendiyle savaş veriyor. Işık ise anneannesinin yanında üç gündür yemek yemiyor bazen Yağmurun yanına götürüyorlar annesini görüyor ve o zaman yemeğini yiyor. Savaş ise üç gündür sadece Işık içim güçlü durmaya çalışıyor. Ilgaz ise o adamların sorgusuna girip onları Ateşe bırakıyor ve tek kişilik mapusa atıyorlar. Güneş ise üç gündür kalbi duran Yağmur için durmadan çalışıyor. Defne ve Berke onların evini düzenliyor her şeyi yapıyorlar. Nehir ve Ada Işık için her şeyi yapıyor. Deniz ise dizinin kısa süreliğine durdurmaya çalışıyor. Kerem ise okula gidip öğrencileri için güçlü durmaya çalışıyor.

 

"Nasıl olur ya aklım almıyor." Dedi Ada.

 

"Bilmiyorum Ada ama inan bana Yağmur oradan kalkacak ve diyecek ki 'Ada çok işim var sonra konuşalım!' Diyecek sana sözüm olsun İnan bana o bu dünyadaki herkesten daha güçlü ve ona bir şey olmaz merak etme." Dedi Nehir.

 

"Haklısın."

 

(1 ay sonra)

 

"Yağmur bizim burada ne işimiz var canım?" Dedi Ada ama pekte umrumda değildi.

 

 

"Ay Ada şu gelinlik güzel değilim gel bakalım." Dedim kucağımdaki Işığa göz kırparak.

 

"Ay Yağmur." Dedi gözlerimi devirdim ve sonunda kabul etti "tamam tamam." Elindeki bebek arabasıyla içeri girdi bende peşinden Işıkla içeri girdim.

 

"Ay Yağmur bu çok güzel bi giyebilirmiyim." Dedi işte zaferin ilk başı.

 

"Tabi giy ne demek." Dedim ve Ada kendi bedenini buldu ve içeri girdi.

 

"Ya Yağmur düğnüm olursa ben bundan alırım." Dedi kahkaha atmamak için zor duruyordum.

 

"Ya kızım çık dışarı bakim bi sana." Dedim heyecanla.

 

"An-" Evet iki aylık oldu ve sadece an diyebiliyor.

 

"Efendim kızım." Dedim ve bana güldü sonra acıktığını anladım ve bebek arabasına doğru ilerledim ve çantadaki mamayı aldım onu bebek arabasına koydum ve mamasını yedirmeye başladım o sırada Ada içerden çıktı ve prensesler gibiyidi.

 

"Çok güzelsin."

 

"Teşekkür ederim."

 

"Rica ederim."

 

"Yağmur sende şunu giy." Bana verdiği gelinlik dar ve kuyrukluydu ona itiraz edemezdim içeri girdim ve geliniliği giydim ve kendime baka kaldım sanki bana özel bir gelinlik gibiydi.

 

"Çıksana." Ada beni görür görmez nutku tutuldu.

 

 

(Düğünden önce)

 

"Savaş hadi ilk bizim gitmemiz lazım hazır değilmisin sen hayla?" Dedim sinirli sesle çünkü ben kendim giyindim kuaföre gittim üstüne Işığı giydirdim.

 

"Güzelim kravatımı takamadım!" Dedi işte çıldırmıştım.

 

"Bekle." Dedim ve odadan çıktım ve yavaşça merdivenlerden indim ve Savaşa baktım. "Senin sayende dert sahibiyim."

 

"Çok güzelsin ama şu kravatı takmazsan birazdan öle bilirim." Kravatı aldım ve bağlamaya başladım.

 

"Acaba şu rujunu bozabilir miyim?"

 

"Asla." Dedim ve kravatı bıraktım yukarı çıktım Işığı aldım ve aşağı indim Işığı Savaşa verdim ceketimi giydim çantamı aldım ve Işığın ceketini alıp onada giydirdim Işığı kucağıma alıp dışarı çıktım arabanın kapısını açtım Işığı oturturdum kemerini taktım ve şöför koltuğuna oturdum on saniye sonra Savaş geldi. Ve solona vardık Adaya bir gelinlik yarışması var dediğimiz için o sonradan gelicek. İçeri girdik ve kapının önünde durduk sürpriz bir düğün olması biraz garip oldu şimdi ise içeride olmaları lazım hemen Işıkla birlikte yukarı çıktım ve onları kameradan izledim Deniz Adanın önünde diz çökmüş evlenme teklifi ediyor şimdi yüzüğü parmağına geçirdi ve kafasını evet der gibi salladı sonra içerinde Ada Genç ve Deniz Güçlü diye seslendiler ve ben odaya daldım.

 

"Pardon bölüyorum ama gelin ve damat beyi çağırıyorlar." Dedim

 

"Ne? Burada gelin mi var?" Dedi Ada

 

"Evet." Dedim "Burada bir gelin var ve tam karşımda yani bu gelin sensin." Dedim

 

"Sevgilim evlenme teklifi ettim kabul ettin şimdi evlenme zamanı."

 

"Gençlik hadi herkes sizi bekliyor şimdiden vazgeçmediniz dimi?" Diye sordu Savaş.

 

"Savaş sen hiç konuşma kafayı yedim." Dedim gülüyorduk mutluyduk.

 

Mutluk ne diye sormuşlardı bana eskiden bende mutluluğu hiç tatmadım demiştim işte mutluluk bu sevdiğin herkesin yanında mutlu olmak.

Loading...
0%