Yeni Üyelik
17.
Bölüm

17.Bölüm: İlk Adım

@tubanurpeker1006

 

Hayatın bize verdiği armağanları görüp, bilip değer vermemiz gerekiyordu. Her şeyin elbette bir sebebi vardır.

Hep birlikte hastaneye gitmiştik tabii yine Onur beni odama göndermiş hiç bir işe koşturmama izin vermemişti.

"Damla acil sana işim düştü." Diyerek odaya daldı Betül. Hemen doktor önlüğümü giyip odadan çıktım. Hasta çok kötü durumda gözüküyordu yüzü kan içinde kalmış her yerinde camlar vardı.

"Çok kan kaybetmiş hocam, yolda 2 kere kalp krizi geçirmiş." Oha inanılmaz. "İnanılmaz bir şekilde bünyesi kaldırmış." Bazı insanların bünyesi diğer insanlara göre daha dayanıklı olduğu için kolay kolay pes etmiyorlardı.

"Kalbe zarar verecek hiç bir şey yok aslında, büyük ihtimal kalp hastası diğer türlü kalp krizi geçirmesi çok olanaksız." Dedim.

Saatler geçmişti ve sonunda işten çıktık. Şimdi alışveriş merkezinde bu akşam için elbise seçiyorduk.

"Damlama bu çok güzel yakışır." Dedi Betül mavi dar bir elbise verdi.

"Saçmalama Betül anne olucam giydiğim elbiseye bak Allah aşkına." Dedim.

"Kızım nolucak git dene koş koş, yada koşma sakin sakin git tamam mı?" Dedi.

"Of Betül of." Diye isyan ettim.

"Bende seni seviyorum." Diye cevap gelince bir şey diyemedim. Hemen gidip denedim ama içimi kemiren bir şey vardı.

"Aslında çok güzel ama bebişimiz biraz büyüdüğü için bide dar bir elbise olduğu için seni biraz kilolu göstermiş güzelim." Betül kocam gibi konuşunca gülmemek için zor durdum. "Noldu neye kıkırdıyorsun?" Sorması ve o kahkahanın dudaklarımdan kaçması bir oldu.

"Tamam bak güzelimi anladım da bebişimiz ne Betül çocuk sanki senle benim." Dedim ve Betül'ün ters bakışlarına mağdur kalmam bir oldu.

Geçen saatlerin sonunda elbiseyi bulmuştuk aynı anda hem isteme hem söz olacaktı ve ben heyecanımdan yerimde duramıyordum.

"Betül ben biraz çalışsam yoksa bu heyecanla akşamı bekleyemicem." Dedim.

"Tamam bir seferlik izin veriyorum Onur'la ben konuşurum beni kontrolüm altında çalışacağını söylerim." Dedi. Tabii ki Betül'ün kontrolü altında çalışmayacaktım.

"Hı peki." Dedim ve arabanın şoför koltuğuna oturdum.

"Laf dinlemezsin sen dimi?" Diye sordu.

"Sence dinleyecek birimiyim? Tabii ki hayır." Dedim cevap verme şansı bırakmadan. Yolun devamı sadece şarkı dinleyerek ve gülüşerek geçmişti. Hastaneye vardığımızda hemen odama geçtim. Kalan bir kaç dosyayı inceledim ardından atmam gereken imzaları attıktan sonra telefonum çaldı.

"Efendim annem?" Dedim telefonu açar açmaz.

"Kızım akşam isteme bizim evde mi olacak senin evde mi?" Dedi annem.

"Annem senin evde yaparız biliyorsun ben benim eve uzun zamandır gitmiyorum aşırı kötü durumdadır." Dedim.

"Tamam kızım, ben diyim akşam için bir kaç şeyler hazırlasınlar da misafirlere ayıp olmasın." Dedi annem.

"Eeee Bade Bulut kızın gidiyor bu sefer ne hissediyorsun?" Annemin üzgün gülümseme sesi geldi.

"Ne hissedeyim kızım? Baban gitti sen de gidiyorsun kocaman evin duvarları üstüme üstüme geliyor." Dedi.

"Biliyorum annem ama n'apalım?" Dedim.

"Sen zaten uzun zamandır bizden ayrı yaşıyordun ama baban, babandan ayrı yaşamaya alışık değilim." Dedi, üzgün bir ses tonuyla.

"Özür dilerim anne..." Diyebildim sadece.

"Sen beni değil karnındakini düşün güzel kızım o prenses iyi olsun yeter." Prenses?

"Anne prenses dedin?" Annem donmuştu büyük ihtimal.

"Allah söyletti galiba." Dedi annem gülerek.

Annemle konuşmamı bitirip telefonu kapattıktan sonra Onur'un yanına geçtim. 1 saattir sadece annemle konuşmuştum. Odamdan çıkıp Onurun odasına gittiğimde yanında hastası olduğunu gördüm. Odaya girmeden kapının önünde beklemeye karar verdim. O sırada karnıma giren sancı ile çığlık atmam bir oldu. Ne oluyordu, neden böyle olmuştu?

"Damla!" Onur'un bağırası ile korkum bin kat daha artmıştı. İçimde savaş veriyordu sanki, bir an önce çıkıp gitmek istiyordu ellerim ise onun düşmesine engel olacakmış gibi onu yukarı doğru tutuyordu.

Saatler sonra bir kuaför salonunda 5 kız olduğumuzu gördüm. Annem, Onur'un annesi, Betül, Berrak ve ben akşam için hazırlanmaya başlamıştık. Herkes mutluyken ben onun için endişeden ölüyordum, bugün bana yaşattıkları beni çok korkutmuştu.

Herkes hazırlanmış bir şekilde bekliyorlardı kızlar benim tarafıma geçmişti beyler de Onur'un.

"Damla Ali aradı yarım saate geliriz dedi." Yarım saat mi?

"Neden o kadar kısa sürede geliyorlar kaplumbağa getirseymiş." Dedim espiri yapmaya çalışarak.

"Şahin diyor ki damadın hazırlanması uzun sürdü." Gülerek cevap verdim.

"Saçım yapıldı makyajım yapıldı kıyafetlerim giydirildi o kadar şey yaptılar bu kadar sürmedi, Allah aşkına bu çocuk makyaj filan mı yaptırıyor?" Herkes gülmeye başladığında moralim yerine geldi. Her şey güzel olacak sakin ol Damla.

Dakikaların saat gibi geçmesi beni artık sıkıntıdan patlatmıştı. Artık evime gidip sevdiğim adamın kollarında uyumak istiyordum, küçüğümün de benim de bu adama ihtiyacı vardı. 'Bebeğim bak burası anneannenin evi ben burada doğdum büyüdüm ve birazdan baban gelip beni anneannenden burada isteyecek, anneannen be mi dicek? Verdim gitti diyecek, çünkü onun canından sevdiği bir torunu yani sen varsın küçüğüm. Cinsiyetini bilmemek çok zor kızım veya oğlum diyemiyorum sana. Herkes seni kız olarak bekliyor herkes sana kız diyor eğer erkeksen bunlara alınma olur mu duyma bunları, senin cinsiyetin değil sağlığın her şeyden daha önemli minik kuşum.' Tam o sırada kapı çaldı koşar adımlarla kapıya gittim.

"Karnındaki de can yani!" Diye bağırdı Betül.

"Benim hatunu niye bağırtıyorsunuz?" Diyerek içeri girdi Ali.

İlk başta Onur'un anne ve babasının elini öpüp sarıldım sonra Ali'ye hoşgeldiniz diyip sarıldım aynı şekilde Şahin'e de. Onur'u gördükten sonra çikolatayı ve çiçeği uzattı alıp Berrağa verdim. Onur'a sarıldım ve boynunu kokladım.

"Seni çok özledim." Diye fısıldadım kulağına. Hep birlikte içeri girdik. İlk başta sohbetler başladı.

"Ya maç kaç kaç biter sizce?" Diye sordu Onur'un babası.

"Bence 3-2 Fener alır diyorum." Dedi Şahin.

"Bence de." Dedi Onur.

Ben burada heyecandan ölürken erkekler maç annemler yemek kızlar da iş konuşuyordu.

"Eh hadi kızlar kalkın kahveleri yapın da başlayalım." Dedi annem. 3'ümüz de aynı anda kalkıp mutfağa doğru ilerledik. 3 tane tuzlu kahve yapmaya başladık.

"Onur aşırı heyecanlı bu arada." Dedi Berrak.

"Sadece ben farkına varmadıysam ne mutlu bana." Dedi Betül.

"Sadece maç konuşuyorlardı ne heyecanlısı." Dedim sinirle.

"Cidden bazen salaksın Damla." Dedi Betül.

"Damla sen hamile olmasaydın seni alacağını bilmeseydi var ya burada volta atardı artık çocuk." Dedi Berrak.

Kahveleri koyup herkese tek tek verdik. Şahin Berrağa baktı ve dua ederek kahvesinden bir yudum aldı.

"Lan benim kahveleri karıştırmışsınız!" Diye bağırıp Onurun elindeki kahveyi aldı. Onda da tuz tadı gelince Ali'nin kahvesine yeltendi.

"Benim ki de tuzlu iç şu kahveyi!" Diye söylendi Ali.

"Şimdi, sebebi ziyaretimiz belli. Allah'ın emri Peygamberin kavli ile kızınız Damla'yı oğlumuz Onur'a istiyoruz." Dedi Onur'un babası.

"Şu hayatta tek kalan varlığım kızım. Bide o içinde ki küçük can, eğer Onur bana bir söz verirse olur." Dedi annem.

"Buyurun tabii." Dedi Onur.

"Kızıma da torunuma da sonsuza kadar iyi bak." Dedi annem

"Size söz veriyorum ömrümün sonuna kadar onları sevip koruyacağım." Dedi Onur.

"Verdim gitti o zaman."

Saatler bazen gün olarak da geçiyormuş, zaman bazen tersine de akıyormuş. Bütün kötülüklerin arasında iyi bir şey var, sen varsın, umutların, hayallerin, geleceğin var. Unutma bunu sen vazgeçmediğin savaştığın sürece hep güçleneceksin. Güçlü olmak hep ayakta kalmakta değildir güçsüzler hep ayakta kalır. Düş kırıl yıkıl ama hep ayağa kalk.

- - - 

Uzun zaman oldu, cidden de özlemişim yazmayı. Her seferinde tamam bu sefer geri döndüm diyorum ama hep bir şeyler çıkıyor yazamıyor ve boş zamanlarını ayırmaya çalışıyorum. Göründüğü kadar kolay olsa keşke bazı şeyler. Olmuyor işte, olamıyor. Düşüyorsun kırılıyorsun ama ayağa kalktığında yere daha sağlam basıyorsun çünkü bir kere düştün bir kere yaptın o hatayı canın yandı bir daha yapamazsın.

Tubanur Peker

Loading...
0%