Yeni Üyelik
5.
Bölüm

5. Bölüm: Seni Seviyorum

@tubanurpeker1006

Bazı zamanlar mutluyduk bir zamanlar üzgündük. Ben Onuru tanımdan önce hayatımı işine adamış bir kadındım. O köprü bana hayatı armağan etti.

 

"Bir ay'ı uyuyarak geçirmek nasıl?" Kaan Onur'a öfke ile bakarken içimdeki kötü sesi durdurmaya çalışıyordum.

 

"Valla prensesler gibiyim." Onurun dalgacı sesini duyduğumda gülmemek içi zor duruyordum. Bir aydın yaptığım gibi Onur'un telefonu mu elime aldım şifresini girip notlara bastım tarihi yazdım ve parmaklarım hareket etmeye başladı. 'Bir aydır buraya sensiz geçirdiğim günleri yazıyorum bir aydır özleminden ölüyorum işte şimdi bana bakıyorsun uyanıksın. Onur seni seviyorum.' O günden beri böyle geçti bir aydır benim yerime başka bir kalp cerrahı geldi şimdi ise gitmesi gerekiyor.

 

"Eee ben uyurken n'oldu?" Onurun sorusu beni korkuttu.

 

"Bir aydır şu kıza sakinleştirici vermekten gına geldi." Betül her zaman ki gibi yine ötmüştü.

 

"Bu da senin yüzünden oldu Onur Sayar." Kaan ve Onurun bir birine olan öfkesi benide sinirlendirmişti.

 

"Bir ayım sakinleştiricilerle geçmiş olabilir ama her seferinde güçlü durdum. Kiminiz öldü dediniz kiminiz asla uyanmaz dediniz ama güçü duran ben olduğum için yaşıyor ölmedi." Sesim sinirden sert ve yüksek çıkmıştı.

 

"Damla?" Betül'ün şaşkın yüzü ile karşılaştım bir daha.

 

"Odadan çıkın!" Sesimin sertliği beni bile şaşırtmıştı. Hepsi beni dinleyip odadan çıktı. Onura baktım ayaklanıyordu.

 

"Sen nereye?" Bana bir bakış attı, bakışları korku doluydu.

 

"Çıkın dedin ya çıkıyorum." Telefonu alıp Onura verdim. "Merak etme gördüm bir şeyler yazdığını. Nereye yazdın?" Notlara girdi destan gibi yazıları gördü. "Damla bunlar tam tamını bir gün bile eksik olmadan bir aylık." Onura bakarak başımı aşağı ve yukarı salladım.

 

"Okuya bilir miyim?" Sorusu bile saçmaydı.

 

"Senin telefonunda olduğuna göre." Bi baktı telefona suratında şaşkınlık vardı.

 

"Benim telefonum mu bu?" Sorusuna cevap verdim.

 

"Evet kimin olabilir? Bu arada o Aslı'yı unutmadım."

 

"Aslı mı? Sen onu nerden öğrendin?" Bir anda boşlukta bulunup her şeyi öttüm.

 

"Telefonunu bırakmışsın şifresini yazmışsın tabi birazcık mesajlarına bakacaktık." Büyük bir kahkaha attık.

 

"Eee eski sevgilimi gördün mü? S bölümümde olması gerekiyordu hatta hayla sevgilim diye kayıtlıydı." Yüzüne öldürücü bir bakış attım Onurun yüzünde iste korku vardı.

 

"Tamam şaka yaptım." Sinirle bağırdım.

 

"Şakası bile hoş değil!" Dengemi kaybettim. Tamam Onurun ve sinizin bilmediğiniz şeyler var. Bir aydır yemek yemiyor ve bayılıp duruyordum.

 

"Damla?" Dengem gittikçe yok oldu gördüğüm son görüntü Onurun kolunda ki serumu kopararak çıkarmasıydı. Sonra bir el sırtımda bir el bacaklarımda hissettim sonrası tamamiyen Karanlık.

 

                                          ♾ 

 

"Betül ne demek bir aydır yemek yemiyor böyle bayılıp duruyor." Gözlerimi Onurun sesi ile açtım.

 

"Hocam uyandı." Onurun öfkeli bakışları hayla vardı ama tek isteğinin o bakışların sönmesi olduğunu biliyordum.

 

"Sen neden bir aydır yemek yemiyorsun isteğin ölmek mi?" Bana sinirli bakışları sönmek bilmiyordu.

 

"Onur, sadece yemek yemedim fazla büyütme." Oysa Onur çoktan sinir küpü olmuştu.

 

"Ya uyandığımda olmasaydın napıcaktın?" Kendimi suç işlemiş gibi hissediyordum. Sanki Onuru kalbinden vurmuştum. "Ben gidiyorum." Onurun cümlesi kalbimi durdurdu.

 

"Onur sakın oraya gitme!" Dönüp arkasına baktı sonra dudaklarını açtı.

 

"Neden, yoksa yine aynı duruma düşeceğimden mi korkuyorsun?" Cümlesi beni daha çok korkutmuştu.

 

"Gitme!" Duymadı bile gitti beni bırakıp gitti. "Çıkın odadan!" Hiç kimse bir şey demeden gitti. Hemen ardından kapıyı kitledim odayı darma duman ettim. Haykıra haykıra ağladım, belki bir saat belki de iki saat ağladım. Sonra o sesi duydum.

 

"Damla!" Hiç bir yanıt vermedim. Belki beni öldüm sandılar? Umurlarında olmazdım zaten ölsem bile. "Damla aç şu kapıyı!" Açmıyordum. Bu olay tıpta ölmek demekti. "Damla aç!" Cevap vermediğim için kapıyı kırıyordu. Vücudum açlık, uykusuzluk ve yorgunluktan yere yığılmıştı. "Damla yalvarıyorum aç." Oysa parmağımı bile hareket ettiremiyorum. Yoksa ölüyormuydum?

 

"Onur." Diye bildim sadece sesim fısıltılı çıkmıştı. Kapı tamamen kırılmıştı.

 

"Uyuz." Diye fısıldadım.

 

"Komşu kızı, lütfen gitme." Gözlerinin içine baktım orada kendimi gördüm. İki saatte nasıl bu kadar tükenmiştim? "Gidicek misin?"

 

"Gitmicem." Yüzüne baktım, ben bu adama nasıl bu kadar çok aşık olduğumu düşündüm.

 

"Sen benimsin ve benden başka bir yere gidemezsin." Gözlerim doldu onun bu bakışları bana beni hatırlatıyordu.

 

"Uyuz bana bir şey olursa..." Sözümü kesti.

 

"Sana bir şey olmayacak. Yorgunsun evimize gidicez uyucaz ve sende kendine geleceksin ama ilk önce yemek yemeni istiyorum." O yaşıyor ya her şeyi yaparım.

 

"Sen yeter ki hayatımda ol." Uykum çok vardı. "Onur ben uyumak istiyorum çok yoruldum." Gözlerime baktı kahve rengi gözleri mavi gözleri mi buldu.

 

"Uyu beraber gideriz eve."

 

                                            ♾ 

(Onurun anlatımı)

Yavaş yavaş kapanan mavi gözleri sanki beni bir Deniz kenarından aldı ve bir çöle soktu. Uyumasına izin verdim ve hemen Damla yı kucağıma aldım. Bir insan bu kadar güzel uyuyabilir miydi? Tam odama giderken Damlanın sesini duydum.

 

"Hayır!" Büyük ihtimal kabus görüyordu. "Onur!" Ağlamaya başlamıştı. "Gitme!" Yanına gittim.

 

"Damla canım burdayım uyan hadi." Titreye titreye uyandığında etrafına baktı sonunda beni gördü.

 

"Onur." Omzumda ağlaya ağlaya kendine geldi. "Ölüyordun, b-benden g-gidiyordun." Damlanın ellerini tutup boynuma doladım. Kendi ellerimi ise Damla'nın beline. "Gitme n'olur gitme!" Sesi çaresiz çıkıyordu bu yaşadıkları ona tramba olarak geri döndü.

 

"Ben hiç bir yere gitmiyorum senin yanındayım. Sen benden gitsen bile ben senden gitmiyorum." Cümlemin onu sakinleştirdiğini anlamıştım.

 

"Uyumak istemiyorum." Damladan ellerimi çektim. Boynumda ki elini aldım ve geri yatağa yatırdım. Hemen diğer tarta gidip bende oraya yattım.

 

"Onur?" Damlanın sesi hayla korku dolu çıkıyordu.

 

"Gitme dedin ya gitmiyorum." Damla hemen gelip bana sarıldı.

 

"Gitsen bile izin vermem."

 

"Gitmek istemiyorum zaten."

 

"O zaman hep böyle kalalım."

 

"Bana uyarda işe uymaz hastalar oluyor." Damlanın suratı düştü. "Notlar hayla sende dimi?" Gözlerini kapattı ve bana daha çok sarıldı.

 

"Yakamazdım atamazdım, çantamdalar o günden beri ne zaman okusam kriz geçiriyorum." Kendime deli gibi kızıyordum neden diyorum neden gittin? Oysa tek çaremdi.

 

"Yakma atma saklama. Bana bir şey olsaydı onlar beni sana hatırlatacak tek hatıraydı." Gözlerimin en derinine baktı orada ki küçük çocuğu baktı.

 

"Onur uyuyalım mı?" Sanki gözlerimde kendini mutsuz edecek bir şey gördü.

 

"Uyuyalım." Gözleri yavaş yavaş kapandı sonrada uyuya kaldı. Gözlerim yavaş yavaş kapandı bende uyuya kaldım.

 

                                              ♾ 

Gözlerimi açtığımda yanımda bana sıkı sıkı sarılan Damlayı gördüm bu zamanda yaşadığı şeyleri düşündüm bende tanıştığı günden beri ne kadar kötü olduğunu her gece o köprüye gidip yıldızları karanlığı ve ay'ı işlemediği. Beni tanıdığından beri sadece ağlıyor yoruluyor yıkılıyor. Ben bir aydır uyuyorken yanında sadece Kaan varmış onla çok iyi anlaşmış.

 

"Günaydın." Damlanın sesini duyar duymaz ona daha fazla sarıldım.

 

"Günaydın canım." Gözlerime baktı sadece oysa o gözleri ne görüyordu biliyordum.

 

"Onur... Kahvaltı yapalım mı?" Bir şey diyecekti ama vazgeçti.

 

"Komşu kızı ne diyeceksen de." Komşu kızı dedikçe Damla gülüyordu o yüzden komşu kızını daha fazla kullanıyorum.

 

"Uyuz sen neden bana bu kadar iyi geliyorsun? Neden gözlerin bana iyi geliyor? Bu soruların cevabını gözlerimde arıyorum ama bulamıyorum." Soruları cevaplayamayacağım sorulardan değildi.

 

"Çünkü sen bana ben sana aşığız. Gözlerimde kendini görüp iyileşiyorsun." Bana daha fazla sarıldı başını omzuma koydu ve fısıldadım kulağına.

 

"Biz sevgiliyiz bunu unutma!" Gülümsedi en iyi işiymiş gibi gülümsedi. "Seni Seviyorum Damla Bulut." Kulağıma fısıldamaya başladı.

 

"Seni seviyorum Onur Sayar." Daha sıkı sarıldı sanki beni hiç bırakmak istemiyormuş gibi sarıldı. "Onur ya o köprüde ikimizden birine bir şey olursa." Korkuyordu deli gibi korkuyordu. Yataktan kalktım Damlanın elini tutum ve köprüye götürdüm.

 

"Bu Köprü Bize Ölüm Değil Yaşam Armağan Edecek Sevgilim." Kelimelerim onu mutlu etmişti.

 

"Bu köprüde senle olunca ölmeye bile varım ben. Bu köprüde senle yaşamayada ölmeyede varım." Ellerim saçlarında gezdi. Dudaklarını yanağıma bastırdı ve eve girdi.

 

"Bare beraber girseydik." Arkasına bakmadan konuştu.

 

"Ayakların var öyle gelirsin." Şakamıydı bu?

 

"Komşu kızı hızına yetişe bilene helal olsun." Güldü en iyi işiymiş gibi güldü. Bu kız bir gün beni öldürür ciddi söylüyorum hatta ölmekten beter eder.

 

"Bu evde bu köprüde yaşlanıcaz. Bu evde çocuğumuz büyüyecek." Ellerini tutuyordum şimdide.

 

"Fazla uçuyorsun Onur Sayar biraz aşağılara in yoksa sen bu beyinle yaşayamazsın." Yüzü bile benim gecem.

 

"Sana deli gibi aşığım sevgilim."

 

Bazen kelimeler hiç bir şeye yetmez, yetemez. Oysa herkesin yarası vardır kanar ama kimse bilemez hemde hiç kimse. Kanayan yere yara bandı koymak kolaydır.

 

- - -

Yine rekora imza attım zaten Köprüye bölüm yazmadan duramıyorum enerjisine bayıldım ve n'oluyor ya köprü eyfeli geçmiş? Msksnslsksşssğdkıs

Loading...
0%