Yeni Üyelik
5.
Bölüm

5. Bölüm: Geçmişin Verdiği Mutluluk

@tubanurpeker1006

"Günaydın abiciğim."

 

"Günaydın prenses, nasılsın?"

 

"İyiyim abiciğim. Hiç bir kurşun beni öldüremez." Abim gülerek bana cevap verdi.

 

"Miniğim daha 15 yaşındasın ve ilk kurşununu yedin devamı gelir." Dedi abim gülerek.

 

"Ah abi geç şunları yaa." Dedim.

 

"Prenses sakin. Bugün nereye gideceksin bakalım?" Dedi her zaman ki gibi.

 

"Nisa ile buluşucaz Melis ile kavga ettik Alev ise her zaman ki gibi evden çıkamıyor." Dedim gözlerimi kaçırarak.

 

"Nereye gideceksin bırakim seni." Her zaman ki gibi korumacıl abim.

 

"Kadıköy'e yemek festivali varmış MasterChef jüri'leri de orada olacakmış ondan sonra Fenerbahçe ve Galatasaray'ın maçı var oraya gidicez." Dedim.

 

"Planın fazla karışık prenses. Neyse hazırlan güzelim seni bırakıp yengenin yanına gidicem." Abimi öpüp hemen odama çıktım. Abimle aynı evde kalıyordum. 15 yaşındaydım ve sadece tek istediğim bu kavgaların bu gözyaşlarının bitmiş olması. Babam ve annemi terk etmiştik annem ise çok yakında babam olacak vicdansız heriften kaçıp bize gelecekti. Mini bir elbise giyip altına topuklu giymiştim. Çantama forma ve kot pantolon koyup aşağı indim. "Prensesim çok güzelsin evet ama sizinle mi olsam bugün bilemedim iki kızı gece yarısına kadar tek bırakmak gelmiyor ve sende bu kadar güzelken." Korumacıl abim benim.

 

Nisa ile buluşmuştum. Nisa her zaman ki gibi enerjisi yüksekti.

 

"Ben acıktım kızım ya." Dedi minik kuşum benim.

 

"Tamam bebeğim yeriz birazdan." Dedim.

 

1 saat çoktan geçmişti ve hemen stadyuma gitmemiz lazımdı. Lavabo da üstümüzü değiştirdik ve maç çoktan başlamıştı.

 

"İşte böyle devam et be Taylan!" Diye bağırdı Nisa.

 

"Altay tut!" Diye bağırdım ve benim duvarım tutu aslanım benim. Aşığım bu adama.

 

"Taylan senin ben!" Nisa bağırırken gülmekten ölüyordum.

 

"Hadi be İrfan çok yakınsın. GOOOOL!" Ben sevinçten yerimde duramıyordum. Nisa'ya bakıp güldüm. Ah benim zavallı kuşum ne kadar üzülmüştür şimdi o. Destek vermek için daha çok güldüm. Ben güldükçe o da güldü ve herkes bize bakarken Ozan 2. golü çoktan atmıştı. Fenerbahçe 2 Galatasaray 1'di

 

Maç bitmişti ve son sonuç 3-1'di Nisa çok üzgündü. Bu gece bizde kalmasını teklif ettiğim de kabul etmişti. İkimizde Bira alıp çıktık ben 2 bira Nisa 2 bira bitirmişti. Benim kafam hafif güzeldi ama Nisa uçmuştu.

 

"Bulutlar niye beyaz acaba?" Diye sordu bana.

 

"Ne bilim Nisa." Dedim onu ayakta tutmaya çalışırken.

 

"Belki bir gün bulut olur yanına gelirim sevdiğim." Dedi. "İki ekmek aldım eve gidiyorum biri büyük biri küçük iki ekmek aldım." Ben gülmemek için zor dururken Nisa fazla gitmişti. "Bak ben sıkıldım ama sıkılmadım da neyden sıkıldım onu da bilmiyorum." Eve gelene kadar gülmekten ölmüştüm. Abim bizi görünce şoka girdi.

 

"Prensesim ne yaptınız siz?" Diye sordu şokla.

 

"2 bira içtik bu hale geldi." Demem ve Nisa'nın kendini abime atması bir olmuştu.

 

"Sana aşığım." Dedi Nisa abime dokunarak. Gözlerim büyüyerek ve gülerek Nisaya baktım.

 

"Nisa ben Mert sen iyi misin?" Ben gülmekten ölüyordum ama Nisa'nın hiç bir şeyden haberi yoktu.

 

Gün bitemeden bir şiir yazmak istemiştim. Yazdığım da ise satırları beni benden almıştı.

 

Kalbimin en derinin de yokluğun.

 

Kokun yok etrafta,

 

Bir ömür verdim sana.

 

Yok ettin o ömrü.

 

Yatağıma girip gözlerimi kapattım. Hayat onla beni bu yola sokmuştu, aşıktım hem de ölümüne aşıktım. Karnım da hissettiğim o acı ile ufak bir çığlık atmam bir oldu. Kimse duymamıştı tabi. Duysalar ne olacaktı ki? Şu ana kadar attığım çığlıkları kim duydu ki bu küçücük çığlığı, bu küçücük acıyı kim duysun ki?

 

Sabah uyandığım da yemek kokuları geliyordu. Çok acıkmıştım ve bu kokuyu alınca midem de duramadı. Hemen aşağı indim ve abim ve Nisa'yı mutfakta gördüm. Ah zavallım kim bilir ne kadar utanmıştır.

 

"Günaydın." Dedim enerjik bir sesle. Abim ve Nisa da günaydın cevabını verince bende oturdum. Yapacak pek iş yoktu. Telefonumu alıp notlara girdim hemen ilham dolmuştum.

 

Bir beyaz gül soldu,

 

Bir umut bitti.

 

Aşk yok oldu,

 

Hayat son buldu.

 

 

 

Artık kahvaltı hazırdı hep birlikte kahvaltı yaptığımız sıra sohbetimizi çalan telefonum böldü.

 

"Efendim hocam." Dedim.

 

"Bugün antrenmanın var Yasemin unutma." Dövüş uzmanı olma yolundaydım ve bugün Türkiye birincisi olmak için dövüş vardı.

 

"Antrenmana gerek yok ben yaparım." Dedim ve telefonu kapattım.

 

"Birileri artistlik yapıyor." Dedi abim.

 

"Klasik Yasemin işte aklına koydu yapana kadar vazgeçmez.

 

 

 

Zaman çok hızlı ilerlemişti. Kendimi sahada bulmam ve karnımdan yumruk yemem bir olmuştu. Pes etmeden ayağa kalktığım gibi karşımda ki adama bir yumruk geçirdim. Gücü bitiyorken sırtından tekme vurduğum gibi yere yapıştı. Yüzünü yüzüme çevirdim ve üstüne oturup yumruklarla yüzünü kan içinde bıraktım.

 

Son üç kalmıştı ikisi dövüşürken kaslı bir adamın kazandığını görmüştüm. Hemen beni linge davet ettiklerinde hemen gittim hazır olup onay verdim. O da onay verince başladı. Tekmesinden kaçıp arkasına geçtim ayağından tuttum ve yere yapıştırdım. Hala vazgeçmemiş olacaktı ki ayağa kalktı. Çok yorgundu yere yapışması onu çok yormuştu. Karnına tekme geçirdiğimde artık kalkacak gücü yoktu. Üstüne çıkıp yüzüne yumruklar geçirdim ama gözüm tek bir noktaya takılınca durdum. O buradaydı Akın ona olan aşkım burada herkese olan nefretimi yendi. Beş saniye sonra kendimi yerde bulunca Akının nefretini hissettim ve o nefret hızlıca bana da gelince adamın karnına ayağımı koyduğum gibi yere attım. Karnına tekme attım ve her yerinden kan gelene kadar vurdum. Aferin benim küçük kızıma bakışını atınca dudağımda bir sıvılık hissettim. Kupam verilmek için hazırlanmaya gitmemi istediler. Kanlardan kurtuldum ve dar mini mavi bir elbise giydim saçımı dağınık topuz yaptım hafif makyaj ve beyaz topuklu ayakkabı. Çıktığımda her şey hazırdı ve herkesin gözleri üstümdeydi ama benim gözlerim tek bir insanın gözlerine takılı kaldı. O gözlere bakmaya doyamıyordum, baktıkça bakmak geçiyordu içimden.

 

"Bu kupa senin Yasemin." Diyerek bana verdi abim. Kupayı havaya kaldırdığım gibi alkış koptu.

 

Eve geldiğimiz de aklımda hala o vardı. Engeller vardı engelleri aşmamız lazımdı ama ikimizin de savaşmak için gücümüz yoktu. İçimde her gün büyüyen aşk beni öldürüyordu. İnsan sevdiğini kaybedince anlıyormuş değerini. Zaten hayat böyle değil mi? Sevdiğiniz kişiyi kaybedince anlarsınız gerçek değerini.

 

"Eee kutlama yok mu ya?" Dedi Nisa. Gülerek ona baktım.

 

"Alkol olmasın bence dün nasıl olduğunu gördük." Abimle gülerek Nisa'ya baktık.

 

"Ayıp ama ya" Dedi.

 

"Tamam tamam Ersin'i arıyorum bize mekan ayarlasın sizde hazırlanın." Dedi abim

 

Hemen odama gittim Nisa'ya gri bir elbise ve ayakkabı verdim. Hemen kendime daha yeni alıp giymediğim elbiseyi giydim. 15 yaşında olabilirim ama bugün benim günümdü. Siyah dar ve oldukça açık bir elbise ve siyah ayakkabı siyah çanta ve hafif bir makyaj. Hazırdım ama baya zamanımı almıştı ve saçımı yapmam lazımdı.

 

1 buçuk saatin sonun da hazırdık. Aşağı indiğimiz gibi abim ilk Nisa'yı süzdü sonra da beni ardından, "Gidin şu üstünüzü değiştirin beni çileden çıkarmayın!" Diye anırdı, evet konuşmadı bağırmadı anırdı.

 

"Hayır abi bugün benim günüm ve bugün sen ve Ersin bizimle olacaksınız." Dedim ona güven vererek. Gözleri ile onayladı ve biz hemen arabaya binip öne geçtim.

 

"Çocukça hareket yok ve otururken kalkarken elbiseni düzelt! Bunlar senin içinde geçerli Nisa!" Nisa ile aynı anda tamam dedik ve yolu izledik. Yol bitince clup da olduğumuzu gördüm.

 

Nisa ve ben içeri girdik Ersin ve abim orada kalmıştı." Biz içecekleri alıp bize ayırılan masaya geçtik. Hem içip hem şarkıya eşlik ediyorduk.

 

"Ben değiştim dün gece sen gidersin yine." Diye bağırdık. "Benden kalan bir anıydı senden kalan bir acıydı öyle güzel güzel gülme. Evleniyormuşsun bugün bilmiyor muyum özlemiyormuşsun beni duymuyor muyum?" Diye bağırdık. Şarkılar değişti ve Fatih Uslu sahneye geldi. "Olmasan da kalbim atışta." Diye başladığın da heyecan ile onu dinledim. Sonra gözleri gözlerime denk gelince beni çağırdı. Hemen yanına gittim. Şarkı başa alındı ve Hidra ile birlikte söyledik şarkıyı. "Sen varsın bak bu kaçışta ruhum ölü bedenim akışta sen çekmişim her sarışım da aklım dursa da kalbim atışta." Hidra ile çok fazla şarkı söyledik. Zaman geçtikçe daha çok sarhoş oluyordum. Abimler bizi dinledi hep. Hayalimi yaşamış ve Fatih abiyle şarkı söylemiştim. Fatih abi ile fotoğraf çekip güldük. Bana konser bileti verince şok içinde baktım ve bana, "Konserimde seni en önde görmek istiyorum ve benle sahneye çıkmanı." Şok içinde kalmıştım cidden bu olacak mıydı? Bugün gerçek miydi?

 

 

 

 

---

 

Bu kız şimdi öldü mü ya? Hemen geçmişe uçtuk ve hiç biriniz benim tamamen geçmişi yazacağımı düşünmediniz eminim. Eh o zaman heyecanı kalmaz ya diğer bölüm de geçmişte yaşarız belki.

 

Sizleri Seviyorum

 

Görüşürüz

 

-Tuabnur Peker

Loading...
0%