Yeni Üyelik
14.
Bölüm

13.Bölüm

@tubi371

ASLA YAŞANAMAYACAK BİR HAYATA DUYULAN ÖZLEMLE KOLAY KOLAY BAŞ EDEMEZSİNİZ.

 

 

13 Bölüm; kesik kesik nefesler

 

𒆜

 

Bu hayatta hiç kimseye yaranamazsın. Hiç kimseye yetemezsin. Ne yaparsan yap beğenmezler, hep kendi bildikleri doğrularda yasarlar. Dönüp de acaba hata bendemi demezler. Bencil olmayın, hep ben demeyin. Dinlemeyi öğrenin, anlamaya çalışın. Elinizdekinin nankörü olmayın.

 

Ağır bir şekilde içtiğim sigaranın dumanı havaya üfledim. İkinci sigara paketi de bitmişti sigarayı yatak başlığına bastırarak söndürüp yere fırlattım. Evet biliyorum çok temiz bir insanım ellerimle yüzümü kapattığım sırada odamın kapısı açıldı küçük bir çocuğa ait öksürük sesi gelince ellerimi yüzümden çekip küçük bedene baktım.

 

"Hii odan duman içinde kalmış." Sarı çiyan odamda ne işin var? Yatağa yaklaşıp ellerini arkasında birleştirerek ileri geri sallanmaya başladı. "Ne istiyorsun?" Gülümsedi. "Şey diyecektim. Umut ve ben dondurma aldık ama Pusat abinin çilekli mi yoksa çikolatalı dondurma mı sevdiğini bilmiyoruz hangisini seviyor söyleye bilir misin?"

 

Hay Pusat abine de sana da ben nereden bileyim hangisini seviyor?

Gerçi çileğe alerjisi vardı ondan seçmesini isteseydi buraya kadar gelmesine gerek kalmazdı. "Çikolatalı dondurmayı sever." Başını salladı ardından arkasına bile bakmadan odadan çıkıp gitti

zıkkımın kökünü yesin pusat abin.

 

Ulan! Küçük bir çocuk bile beni üze biliyor tam bir yıkık gibi hissediyorum kendimi. Bu evde kaldıkça boğuluyor gibi hissediyordum bu yüzden ayaklanıp deri ceketi alıp telefonu ve cüzdanı cebe yerleştirip odadan çıktım.

 

Merdivenlerden aşağı hızlıca inip solana bakma gereği duymadan evin çıkışına kadar ilerledim ama. "Pusat oğlum Irmak sana bir şey vermek istiyormuş." Oğlum... Ona oğlum demesi neden canımı acıtıyor? Adımımı dışarı attıktan sonra temiz havayı soludum.

 

"Uraz." Bana seslenen kişiye baktım. Alparslan ve Poyraz bir arabanın önünde durmuş bana bakıyordular derin bir nefes alıp onlara doğru yürümeye başladım. "Efendim?" Sesim oldukça bıkkın ve yorgundu yanlarında durarak etrafa bakındım.

 

"Nereye gidiyorsun?" Kafamı hafifçe sağa yatırırken kaşlarımı havalandı. "Merak mı ediyorsun yoksa hesap mı soruyorsun?" Gözlerimin içine bakarken anlı karışmıştı birden uzanıp kolumu tutup beni kendine çekti bu hareketini beklemediğim için irkildim. "Gözlerin... Uyuşturucu mu kullanıyorsun lan sen?" Koluma yaptığı baskı yüzünden yüzüm buruştu.

 

İlk aklına gelen bu muydu? Ağladığım için kızarmıştı gözlerim kolumu tutan kolunu tutum. "Saçmalama kendime o kötülüğü yapacak değilim." Kısılmış çenesi sinirli olduğunu beli oluyordu.

"Evde küçük çocuklar var değil uyuşturucu içki bile içip eve gelirsen sonuçları senin için hiç iyi olmaz." Sinirden boynumdaki damarlar atmıştı.

 

"Tehlikeli olan benim senin için tamam eyvallah kardeşim kötü olan benim ama ya ailenle birlikte içerde olan piçi araştırma gereği duydun mu?" Bir birimize baktık öylece. "Ne demeye çalışıyorsun?" Poyraz araya girince bakışlarım onu buldu. "Evinizde bir değil ilki katil var demek abicim." Kolumu çekip tutuşundan kurtulup ondan uzaklaştım. "Sana neden inanayım?"

 

Piç bir sırıttış belirdi yüzümde. "Efkan Alaca ona söyledim oğlun senin sonun olacak diye dinlemedi görüyorsun ya oğlu onun sonunu getirdi." Onlara sırtımı dönüp yürümeye başladım. "Allah bir desen inanmam lan ben sana." Aslında sessiz kalıp ailesinin dağılışını izlemek varda neyse. "Niye? Ateist misin?" Poyraz kendini tutamayıp gülmüştü.

 

Şap diye bir ses geldi. "Ah. Abi niye vuruyorsun acıdı." park halindeki Bmvnin kilidini açtıktan sonra arabanın kapısını açıp onlara döndüm. "Bu arada sarı çiyan dondurma almış pusat abisine çilekli dondurma; şimdi hatırladım da onun çileğe alerjisi vardı." Alparslan bir küfür savurup eve doğru koşmaya başladı Poyraz da peşinden koşuyordu.

 

Sik beyinli döl israfı seni. Arabaya binip aracı çalıştırdım. Çaresiz kaldığım anlardan nefret ediyordum. Kendimi çaresiz konuma sokmaktan, açıklama yapmak zorunda olmaktan nefret ediyordum. İsteğim dışında gerçekleşen olayların üzerime yıkılmasından bıkmıştım.

 

Arabanın kapısı açıldı Gürkan rahat bir şekilde koltuğa oturmuş kemeri de takmıştı. Lan! Bu nereden çıkmıştı? Alparslan bile bu herifin yanında sıfır kalıyordu sert ve otoriter bir duruşu vardı. Arabanın camını açarak sigara tutan elini dışarıya çıkarttı. "Bakacağına sür arabayı." Başımı salladım.

 

Yemin ediyorum bu ailenin hiç bir üyesi samimi gelmiyordu kim bilir neden bindi arabaya. Evin demir kapısından geçerek arabanın hızını artırdım."Seni öldürmemden falan korkmuyor musun?" Güldü bu dediğime. Tamam baya boktan bir soruydu adam tek eliyle beni duvardan duvara vururdu.

 

"Belinde ki silaha sahip çıkman gerektiğini söylemiştim." Silahım yanımda değildi hata nerede olduğunu bile bilmiyorum. Evin demir kapısından geçerek arabanın hızını artırdım. "Abisinin götünden ayrılmayan velet abisini kötülüyor Alparslan sana inanmaz." Duymuştu ama ben onu nasıl görmemiştim?

 

"Kötülemek için söylemedin sadece Pusat Alaca genç bir iş adamı değil bir mafya bunun farkına varması gerekiyor." Ağır ağır içtiği sigaranın dumanı havaya üfledi. "Evimize kimleri aldığımızın farkındayız." O zaman neden ona iyi bana kötü davranıyorsunuz? "Babanı öldürdüğünü haberlerde görmüştüm."

 

Onun benim kim olduğumu bilmediğini düşünerek büyük bir hata yapmıştım. "Uraz Alaca öldü ben Uraz Akgün zaten hiçbir zaman bir Alaca olamadım." Sona gelmiş sigarayı söndürüp koltuğa dahada yayılarak oturmuştu. "Baban nasıl öldü?" Direksiyonu sıkıca tutuyordum. "Ateşli silah yaralanması iki kurşun... kalbine sıkılan iki kurşun onu hayattan kopardı." Ben yapmadım yapmazdım.

 

Ya yaptıysam...

 

"Pusat neden seni öldürmedi? Babasının katili sensin nede olsa." O beni öldürmez kendimi öldürme mi sağlar zaman neyi gösterdi bilmiyorum ama bu hikayede masum olduğunu düşündüğünüz belki de sandığınız kadar masum değildir. "Babasını sevmiyordu zaten onun ölümü ikimizin de işine geldi." Nereye gideceğini sormamış sahile yakın bir yerde arabayı park etmiştim.

 

"Adam da şeytan tüyü var kendisini sevdiriyor senin aksine." Sırtımı arkamdaki kapıya yaslayıp kollarımı göğsümde bağlayıp ona dik dik baktım. "Afadersin de bana bok gibi davranan insanlarla aynı ortamda bulunmaktan sa odada kalmayı tercih ederim." Sırıttıp saçlarını karıştırdı.

 

"Karakterin Ulaş la aynı ama dış görünüş olarak babama benziyorsun annem sırf bu yüzden bile seni hepimizden daha çok sevebilirdi." Ulan! Bir sen eksiktin sende vur gelen geçen vuruyordu bizimkisi kalp değil zaten kırılıp incinmeyiz nede olsa.

"Sizinle beraberken kendimi fazlalık gibi hissediyorum." Sesim oldukça kısık olmasına rağmen beni duymuştu.

 

"Kaç yaşına kadar kimsesiz din?" Ellerim mi dizlerime götürüp tutup sıktım destek almak ister gibi. "Sekiz yaşındayken evlat edindim." Bazen keşke beni bıraksaydı nasıl biri olurdum diye düşünüyorum. "Zor bir çocukluk geçirmiş olmalısın." Yutkunup başımı salladım. "Evet biraz zor bir çocukluk geçirdim." Zor değil kabus gibi geçmişti o yıllar hiçbir zaman psikolojik destek almak istememiştim.

 

Kapanmayan o kadar çok yaram vardı ki kabuk tutan yaralarımı deşmek istememiştim. "Alparslan sırtında kemer izi olduğunu söyledi kim yaptı?" Neden soruyordu? Neden buradaydı? Bana acıdığı için mi buradaydı? "Yurt müdürü." Vurdu diyemedim nedenini bilmiyorum ama utanmıştım.

 

"İsmi ne adamın?" Bakışlarım onu bulduğunda sakin sakin beni dinlediğini gördüm. "Hayata değil." Kaşları havalandı siktir ya ben bir şey yapmamıştım. "Ben değil bir arkadaşım o piçin sonunu getirdi." Boynumdaki kolye de ona aitti onunla en son iki yıl önce konuşmuştum.

 

"İnanayım mı?" Omuz silkip elimi boynumdaki kolyeye götürüp jileti tutup çevirmeye başladım. "Yurt müdürü yine durduk yere bizi dövmeye başlamıştı-" Derin bir nefes alıp sözüme devam ettim. "İşte salak herif masasının üzerinde meyve bıçağını unutmuş bıçak öylece ortada duruyordu o çocuk bıçağı aldığı gibi onu göğsünden bıçakladı." Son nefesini verirken onun yanındaydım.

 

"Bak işte yürekli arkadaşını merak ettim." Söyleyip söylememek arasında gidip geliyordum. "Hazar isimi bu." O piçin soy ismini verirsem bu aile değil benimle aynı evde aynı ülkede bile yaşamaz istemsizce güldüm. Deli piçi özlemişim bir ara onunla buluşma ayrlasam iyi olacaktı.

 

"Babam hata Alparslan bile sanki ellerinde kan yokmuş gibi sana kötü davranıyor olması canımı sıkıyor." Sigara paketini bana uzattı başımı iki yana salladım. Sigara içmekten içim kararmıştı artık. "Onları öldürmemden korkuyorlar." Keyifli geliyordu sesi.

 

"Alparslan'ı bilmeme ama babam korkmaz o ailesine zarar gelmesinden korkuyor." Bende onun ailesinin bir parçasıyım bana olan davranışları yüzünden ileride hiç mi pişman olmayacaktı? Gözlerime anlamdırmadığım bir şekilde bakıyordu.

 

"Bak ailem sana kötü değil sen yokmuş sun gibi davranıyor ve sende onlara izin veriyorsun bunu yapmak yerine bu evde hiç olmadığın kadar yer kapla nereye bakarsa baksınlar seni görsünler hata sana kötü davranmalarına izin ver." Bana iyilik mi yoksa kötülük mü yapıyor bu çam yarması? Kaşlarım havalandı.

"Bunu neden yapayım?"

 

"Senin masum olduğunu öğrendiklerinde onlar vicdanları ceplerinde gezdikleri günlerden ve kendilerinden nefret etsinler büyük babam intikam soğuk yenen bir yemektir der." Ağzım açık ona baka kalmıştım. Bu konuşmadan sonra aramızda başka bir konuşma geçmemiş direk olarak eve geri dönmüştük.

 

Akşam yemeğini yedikten sonra kendimi direk olarak odama atmıştım. Gürkan onun dedikleri beni ikilemde bırakmıştı benden haz etmiyor muydu? Buz gibi olmuş kahve fincanı masanın üzerine bırakarak odanın içinde turlamaya başladım. Odamın kapısı açıldı abim gülen yüzüyle içeriye girip yatağın üzerine oturup bana bakmaya başladı.

 

"Bakıyorum da Gürkan abin ile iyi anlaşıyorsun." Olduğum yerde durup ona üsten bakmaya başladım bu piçin benimle derdi neydi amına koyayım? Gün geçtikçe bir birimiz den kopuyormuş gibi hissediyorum. "Neden geldin Pusat?" Dudakları ince bir çizgi şeklini almıştı. "Kardeşim mi görmem için bir nedene ihtiyacım yok." Gözlerim kısıldı.

 

"Gördün şimdi çık dışarı." Dirseklerini dizine yaslayıp öne eğildi. "Ne bu tavırlar? Yüzüne bile bakmayan puştun birinden biraz ilgi gördün diye mi bu tavırların?" Ağzının ortasına bir tane geçiresim vardı ellerimi yumruk haline getirdim ellerime kısa bir bakış atıp tekrar gözlerime baktı. "Kalbini kırmak istemiyorum çık git odamdan." Hareket etmeden öylece bana bakıyordu.

 

"Kalbimi kıra bileceğini mi düşünüyorsun?" Dişlerimi gıcırdattım sinirlenmeye başlamıştım ve bu hiç iyi değildi. "Derdin ne lan senin?" O piç sırıttış belirdi yüzünde. "Sen söyle benimle derdi olan sensin." Sinirden boynundaki damarlar atmıştı.

 

"Senle bir derdim yok annemi sen mi getirdin?" Ne! Annesi mi gelmişti? Benim bundan neden haberim yok? "Hayır ben getirmedim." Güldü bu öncekinin aksine sinirli bir gülüştü. "Sana inanmıyorum." Onun bu tavırları kapanmaya yüz tutmuş yaramın tekrar açıldığını hissettiriyor.

 

"Ondan nefret ediyor ken onu hayatımda istemiyor iken bunu neden yapayım?" Odanın içinde turlamaya başladı. "Bana inat olsun diye." Allah'ım sen bana sabır ver. "Biliyor musun son zamanlarda seni görmesem aklıma bile gelmiyorsun ne inatlaşma sından bahsediyorsun?"

Birden durup bana uzun uzun baktı.

 

"Ne değişti?" Ona yaklaşmaya başladım aramızda sadece iki adımlık bir mesafe kalınca durdum. "Ne değişti öyle mi? Hayatımı kendi çıkarları için sikip atan beni biyolojik ailem ile vuran piçe artık tahammül edemiyorum anlıyor musun Pusat Alaca?"

 

Anlı karışmış gözleri dalgınca gözlerime de durmuştu. "Beni kendinle tehdit etme ikimizde biliyoruz ki sen beni bırakmasın." Bundan emin değildim ben artık kendimi tanıyamıyorum. Kendime yabancı gelmeye başlamıştım onu hayatımdan çıkarmak benim için zor olamayacak ama ya o değilde ben onun hayatından çıkıp gidersem...

 

Ona nasıl bakıyordum bilmiyorum ama gözlerindeki şaşkınlığı göre biliyordum. "Sen-"

"Evet beni manipüle etmeye devam etmene artık katlanamıyorum. Seni tek derdin benim biyolojik ailem olmuş kardeşim diyorsun ama kardeşin ellerinin arasında kayıp gidiyor." Bana dokunmak için elini kaldırdı geri çekildim eli havada asılı kaldı.

 

"Bana sinirli değilsin sadece aileni benden kıskanıyorsun." Akmak için bu anı bekleyen göz yaşlarım yanağımdan aşağı süzülmeye başlamıştı. "Hani demiştin ya seni öldürmek yerine intihar etmeni sağlarım." Acı acı güldüm. "Sana zarar verecek hiçbir şey yapmam yapılmasına izin vermem."

 

Kapıyı açıp mavi gözlerine baktım. 'Ailem sensin kıskandığım onlar değil sensin ne yazık ki bunu göremiyorsun abi.' Elimin tersiyle göz yaşlarımı sildim. "Çık dışarı." Bir açık kapıya bir bana baktı.

"Ben sadece.. sadece-"

"ÇIK DEDİM SANA." Susup yutkundu kapıdan geçip giden bedenin arkasından kapıyı çırparak kapattım.

 

Sırtımı arkamdaki kapıya yaslayıp kayarak yere oturup dizlerimi kendime çekip kollarımı bacaklarıma dolayarak başımı dizime yasladım. Bana ne oluyordu bilmiyorum ama kendimi çok kötü hissediyorum. Sanki hissede bildiğim tek duygu acıymış gibi canım acıyordu elimi kaldırıp kalbimin üzerine bastırdım.

 

Canım acıyor neden kimse bunu görmüyor? Yaşadığım hayatı sorgulamaya başlamıştım. Pusat'ın babası iyi bir insan değildi hata insan olduğunu bile düşünmüyorum. Öldüğü için üzgün değilim onu öldüren ben olduğumu söyledikleri yüzünden üzgünüm.

 

Bu aile karşıma geçip babanı öldürdün ailemize zarar vere bilirsin diyordu bilmiyordular komaya girecek kadar dayak yediğimi bilmiyordular hiçbir zaman çocuk olamadığımı kesik kesik nefesler alıp vermeye başlamıştım.

 

Bu aileye masum olduğumu asla inandıramaz kimse ben bile bunu yapamam. Herşey neden sarpa sarıyor? Ellerim titriyordu yada vücudum titriyordu bundan emin değildim. Kapıya tutunarak güçlükle ayağa kalktım başım dönüyor kalbim sıkışıyor.

 

Zar zor kapıyı aça bildim ama adım atacak takatim yoktu konuşmak yardım istemek istedim açılıp kapanan dudaklarım arasından tek bir kelime çıkmadı panik atak geçiriyordum.

 

Öleceğim...

 

Yeniden o günü yaşıyormuş gibiydim. Kor alevler ruhumu yalayıp geçerken, nefessizlik hissi ciğerlerime baskı yapıyor son bir nefes için çırpınıp duruyordu kafesteki bir kuşun kanat çırpması misali.

 

Yer ayaklarım altında kaydı kafam sert bir şekilde yere çarpınca gözlerimin önünde siyah küçük noktalar uçuştu her yer karanlığa gömülme den önce tiz bir çığlık sesi duymuştum.

 

□□□

 

Selam!

 

Sonunda bölümü bitire bildim.

 

Şuanki gidişat da beni çok mutlu ediyor ama okuyup da ses vermeyenlerin ne düşündüğünü deli gibi merak ediyorum.

 

Yıldıza basmayı unutmayın seviliyorsunuz.✧⁠*⁠。

 

Loading...
0%