Yeni Üyelik
3.
Bölüm

2.Bölüm

@tubi371

 

ÖLDÜRMEK BİR İNTİHARDIR...

 

2 Bölüm; İhtimaller

 

𒆜

 

"Babamın ölümüyle adam olduğunu mu sanıyorsun, sana kalan mirasla büyüdüğünü mü zannediyorsun?"

 

 

Ağzımdaki kanı tükürüp ona bakmaya başladım. Beni hapishaneden kaçıran piç kurusu önümdeki koltuğa yayılarak oturmuş dik dik bana bakıyordu.

Dilimi dişlerimin üzerinde gezdirdim.

 

"Baban mı? Babamız demek istedin herhalde, küçük kardeşim."

 

Alaylı sözleri içimde patlayan bir fırtına gibiydi ama soğukkanlılığımı korumak zorundaydım. Derin nefesler aldım, sakinleşmeye çalıştım, ama her bir kelimesi içimdeki öfkeyi biraz daha körüklüyordu. "Ne yapmaya çalışıyorsun? Bu oyunu daha ne kadar sürdüreceksin?" Artık maskelerin düşme zamanı gelmişti. Gerçekleri bilmek zorundaydım; babamı benim öldürmediğimi onun da anlaması gerekiyordu.

 

"Asıl sen ne yapmaya çalışıyorsun? Babamızı öldürünce eline ne geçti?"

 

Oturduğu yerden doğrulup kısık gözlerle bakmaya başlamıştı. Yanındaki korumalar gibi takım elbise giymişti spor giyinmeyi severdi iç geçirdim. "Bak! Onu ben öldürmedim." Tek kaşı havalandı.

 

Gözlerindeki küçümseme derinleşti. "Asıl sen ne yapmaya çalışıyorsun? Babamızı öldürdüğünde eline ne geçti? Mirası mı? Gücü mü?" Alçak bir sesle konuşmaya başlamıştı, kelimeleri kasvetli bir rüzgar gibi kulaklarıma çarpıyordu. Bir an duraksayıp doğruldu, bana doğru yaklaştı. "Onu öldürdün. İnkâr etmeyi bırak, elimde kayıtlar var. Kalbine iki kurşun sıktığını kendi gözlerimle gördüm."

 

Sikecektim şimdi. Eminim onu ben vurmadım o ölse elime hiçbir şey geçmezdi mirası biyolojik oğluna bırakmıştı benim üzerime önceden ne varsa hepsini çalışarak elde etmiştim. "Tekrar etmeyi sevmem. Bu yüzden iyi dinle piç kurusu o gün bize saldırı düzenlenmişti ve ben sarhoştum kanımda uyuşturucu vardı, buna rağmen canım pahasına onu korumaya çalıştım."

 

Bana hâlâ tiksinti dolu gözlerle bakıyordu. Onu anlayamıyorum Anlamlandırmadığım olayların içine düşmüştüm ve, bu cidden sinir bozucu olmaya başlamıştı. O kadar sinir bozucuydu ki bu durum zihnimden gün geçtikçe daha da nefret etmeme neden oluyordu.

 

"Kendin söyledin sarhoştun kanında uyuşturucu vardı bilmeden onu vurmuş ola bilirsin."

 

Dalga geçer gibi söyledikleri yüzünden kahkaha atmaya başladım, gözlerimden yaşlar akıyordu gülmemi zar zor bastırdım. "Onu sen öldürdün beni de günah keçisi ilan etin asıl sen bunu kabullen sikik aptal."

 

"Oyun oynayacak yaşı çoktan geçtik benimle oynama artık."

Daha ılımlı bir ses tonuyla konuşmuştum. Onu öldürdüğümü düşündükçe kahroluyorum bunu görmesi gerekiyordu o beni anlardı. Gözlerimde ne gördü bilmiyorum ama gözlerini kaçırmasını sağlamıştı.

 

"Oyun oynamıyorum onu vuran sendin hatırlatayım o gün senden onu öldürmeni istedim ve sende kabul ettin." Kaşlarım çatıldı o gün olanları pek hatırlamıyorum ama böyle bir konuşma yaşanmadı-

 

Ya yaşandıysa?

 

Sana bir aile yuva veren adamı öldürdüysen?

 

Nefes almadığımı hissettim. Acıyla karışık öfkeyle baktım ona. "Beni neyle tehdit ettin?" İçten bir şekilde gülümsedi sinirden boynumdaki damarlar atmıştı. "Tehdit demeyelim, babamın senin öz aileni tandığını biliyor muydun?"

 

Evet bunu bana söylemişti ben sarhoş olmadan önce hatırladığımı anlamış gibi devam etti. "İşte bende bunu öğrenince kısa bir araştırma yaptım." Sessizlik içinde onu dinlemeye devam ettim. Biliyordum konuşursam inadına konuşmayı daha uzatır beni sinir ederdi.

 

"Ailen bizim gibiymiş be yavrum."

 

Bunu duyunca irkildim. Ne demek bizim gibiymiş? Hani maddi durumları iyi olmadığı için beni çocuk esirgeme kurumuna bırakmışlardı? Ne yani o bana yalan mı söylemişti? "Nasıl bizim gibi?"

 

"Türkiye'nin köklü bir mafya ailesi demek oluyor kardeşim."

 

Türkiye! Onların kim olduğunu hiç merak edip araştırma gereği bile duymadan hayatıma devam etmiştim ama şimdi bu ögrendiklerim ağır geliyordu. Başımı eğip kanımın rengini almış beton zemine bakmaya başladım.

 

"Bu yinede onu öldürmem için yeterli bir sebep değil."

 

"O aile seni çocuk esirgeme kurumuna bırakmadan aylar önce benim babamla görüşmüş ne demek istediğimi anlaya biliyor musun?"

 

Gözlerim dolmuştu zorlukla yutkundum. Oturduğu yerden kalkıp üzerime gelmeye başladı önümde durup tek dizini kırıp önümde diz çöktü yine de ona bakmadım.

 

"Babamın sana ne söylediğini hatırlıyor musun?"

 

O da artık sinirli değildi ılımlı bir şekilde konuşuyordu istemeye istemeye kafamı salladım. Aynı anda söyledik.

 

"Oğlumun oyun arkadaşına, onu koruyup kolaycak bir kardeşe ihtiyacı var, oğlumun kardeşi olur musun?"

 

"Oğlumun oyun arkadaşına, onu koruyup kolaycak bir kardeşe ihtiyacı var, oğlumun kardeşi olur musun?"

 

Kalbim sızladı meğer ne aptal mışım? Gözümün önündeki şeyleri görmemişim dudaklarım titredi hayır ağlamayacağım. Bu pisliğin önünde ağlamayacağım.

 

Beni satın almıştı...

 

Beni bir oyuncak yerine koyarak oğlu için satın almıştı...

 

Korumalardan biri arkama geçip bağlı ellerimi çözdü ellerimi dizlerimin üzerine bıraktım. İp bileğime zarar vermişti kızarık bilekleri mi tutunca kafamı kaldırıp ona baktım.

 

"Sen benim oyuncağım değilsin."

 

Onun gözleri de dolmuştu kafamı iki yana salladım.

 

"Ama öyleyim."

 

"Sen benim ailem kardeşim bu haytaki değer verdiğim tek kişisin lütfen böyle söyleme."

 

Daha fazla dayanamayıp kollarımı ona dolayıp ağlama başladım. O da kollarını bana doladı canım acıyordu kalbim paramparça olmuştu ona sığınmak istemiyorum ama onu itmeye gücüm de yoktu.

"Canım acıyor abi."

 

"Biliyorum ama geçecek söz veriyorum geçecek."

 

"Annen oda biliyor mu?"

 

Sıkıntılı bir nefes alıp kafasını salladı. Başımı omuzuna bastırdım o aile zenginse beni neden ona verdiler? Neden? Hıçkırıklara boğularak ağlamaya devam ettim.

Aklımda dolanan binlerce soruyu sormak için dudaklarımı araladığımda, "Hayır o ailenin neden senden vaz geçtiğini bilmiyorum."

 

"Bundan sonra ne olacak?"

 

Hemen cevap vermedi uzunca bir süre boyunca sessizlik içinde bir birimize sarlı bir şekilde durduk ağlamam iç çekişe dönmüştü. "Hapishanede çıkan yangında ölen mahkûm lardan biri de sensin seni buradan göndermem gerekiyor."

 

Sonunda ondan uzaklaştım. Islanmış kirpiklerimi elimle sildim. Aklıma gelen şeyle yumruk haline getirdiğim elimi kaldırıp omuzuna vurunca vurduğum yeri tutup şaşkınlık içinde baktı.

"Bu ne içindi?"

 

"Admalrın beni döverken hiçbir şey yapmadığın içindi." Gülüp yerden kalkarak saçlarımı dağıtıp beni ayağa kaldırdı. "Bilirsin sert oynamayı severim." Ona sikici bakışlar atıyordum. Gülüp yürümeye başladı beni de peşinden sürüklüyordu.

 

"Yavaş yürü hayvan canım acıyor."

 

"Pardon unutmuşum."

 

Depodan çıkıp bizi bekleyen arabaya binince rahat bir nefes aldım. Oda arabaya binince araba hareket etmeye başladı, camdan dışarı bakmaya başladım.

"Nereye gidiyorum?"

 

"Türkiye'ye gidiyorsun."

 

Bana bakıyordu o ülkeye ne halt yemeye gidiyordum? Dönüp ona baktım. "İstemiyorum." Elini kaldırıp yanağıma iki kere vurdu.

"Gidip neyin ne olduğunu öğrenecek ve abinin kirli işlerini yapacaksın."

 

"Uyuşturucu ticareti?"

 

Cık cık ladı.

 

"Silah ticareti, uyuşturucu ticareti ne kadar boktan iş varsa sen üstlenecek sin nede olsa kimse ölü birinden Şüphe duymaz."

 

"Adi piç."

 

"İltifat için sağ ol kardeşim."

 

Tekrar camdan dışarı baktım. Artık resmi olarak ölüydüm, ama onu öldürdüğü me hâlâ inanmıyorum ben katil olmazdım hoşnutsuzluk içinde ona bakıp geri önüme döndüm. Burada bir katil varsa oda oydu yinede bunu dile getirmedim.

 

"O ailenin karşısına çıkmak istemiyorum."

 

"Nasıl bir hayat yaşamak istiyorsan yaşa sana engel olmayacağım."

 

Telefonda bir şeyler yapıyordu koltuğa yaslanıp gözlerimi kapadım. Aldığım darbeler yüzünden her tarafım ağrıyordu, baba katili biri olarak anılmak tan her zaman nefret edeceğim.

 

Birkaç saat sonra araba piste girip durunca önümüzde duran jete baktım. "Orada yanlız olmayacaksın her daim arkanda durduğumu unutma."

 

Bana sarılınca bende ona sarıldım. Geri çekilip arabadan indim oda arabadan inip yürümeye başladı. Jetin yanına ulaşınca durup cebinden pasaport ve kimlik çıkartıp bana uzattı elinden alıp incelemeye başladım.

 

"Yeni hayatında mutluluklar dilerim küçük kardeşim."

 

Buruk bir tebessüm gönderdim ona bu ülkedeki son günüm böyle olmamalıydı buradan ayrılmayı hiç düşünmemiştim. Bir damla gözyaşı yanağımdan aşağı süzüldü.

 

"Beni terk etme yoksa yaşayamam."

 

Ona baktım söylediklerinde oldukça ciddiydi başımı salladım.

"Ölme yoksa seni diriltip tekrar öldürürüm." Omuzları mı tutup beni merdivenlere yönlendirdi.

"Kötüye bir şey olmaz korkma."

Ona son kez bakarak merdivenlerden yukarı tırmanıp jete bindim.

 

Bu abimle son veda anımdı, Türkiye'ye gider gitmez onunla tüm bağlantılarımı koparıp atmıştım. Babasının katili üvey kardeşi değildim artık kimliğim değişmiş yeni bir hayata yelken açmıştım.

 

Uraz Akgün

 

Bu hikâye kendi ayakları üzerinde durmayı reddeden piçlerin hikâyesidir....

 

□□□

 

Selam!

 

Çok ama çok fazla heyecanlıyım. Hissediyorum bu kitap tutacak yani inşallah tutar amin.

 

Her oy yeni bir bölüm demek bu yüzden oyatmayı ve yorum yapmayı unutmayın keyifli okumalar.

 

Ve evet biliyorum bölümler kısa bir sonraki bölüm uzun olacak. Yorum yapmayı unutmayın seviliyorsunuz.

 

Loading...
0%