Yeni Üyelik
7.
Bölüm

6.Bölüm

@tubi371

DÜNYANIN BÜTÜN AĞAÇLARI TEKER TEKER KIRACAK BİRAZDAN DALLARINI. BİR ÇOCUK ACIYINCA ÇÜNKÜ, HER ŞEY, HER KES KIRILMALI.

 

6 Bölüm; Kalbe saplanan keskin cam parçaları

 

𒆜

 

 

Hüzün bize dünyanın faniliğini, şeylerin gelip geçiciliğini öğreten görkemli bir misafirdir. O misafirle biz kendi acziyetimizi, dünya içinde bir nokta olmaklığımızı, kibir ve büyüklenmenin beyhudeliğini fark ederiz.

 

salon koridor gibi tamamen beyaz parkeden döşenmişti yer.Salondaki koltuklar siyah deriden yapılmıştı. Ortada büyük bir İran halısı seriliydi. Oturma grubunun ortasında büyük cam bir masa vardı. Koltukların karşısındaki duvarda ise duvara monte edilmiş bir televizyon vardı.

 

Duvarlarda değişik tablolar asılıydı ve sağ tarafta duvarı boydan boya kaplayan cam vardı ve ön cepheyi buradan göre biliyordum. Etrafta bir hafta önceye göre daha fazla koruma vardı nedenini sorduğumda ise tedbir amaçlı olduğunu söylemişti abim.

 

Şuan rahat deri koltuğa yayılmış arabalar 4 izliyordum. Herşeyden çok çabuk sıkılan bir yapım olduğu için filim izleyemiyorum. İzlesem dahi yarıda bırakıyordum. Önümdeki kâseye elimi daldırıp elime aldığım cipsi ağzıma attım.

 

Arka fonda çalan piyano sesi birden kesilince rahatsız edici piçin yanıma geldiğini anlayarak göz devirdim. Babasının isteği üzerine piyonu dersi aldığı için o ölünce çalmayı bırakır diye düşünmüştüm. Demek ki alışkanlıklar kolay terk edilemiyordu.

 

"Ciddi olamazsın."

 

Bir huzur yoktu anasını satayım. Omuzumun üzerinden ona baktım, kapı pervazına yaslanmış kollarını göğsünde bağlamış kaşları kalkık bir şekilde bana bakıyordu. "Gayet ciddiyim gel beraber izleyelim abicim." Sırıttı piç kurusu ağzının ortasına bir tane geçiresim vardı.

 

"Çocuk değilsin bunun farkındasın öyle değil mi Uraz?" Ne alakası vardı amına koyayım? Animasyon filmi izlemek beni çocuk yapıyorsa çocuktum o zaman anasını satayım. Dilimi dişlerimin üzerinde gezdirdim. "Elime kelepçe takıldığında çocuk olmadığımın farkına vardım."

 

Sırıttışı yüzünden silindi ama ben gülümseyerek ona bakıyordum, acılarım ile dalga geçince en azından başkası benim için üzülmüyordu. Önüme geri döndüm ama filmi izlemek yerine boş boş televizyonu izlemeye başladım.

 

Birkaç dakika boyunca sessizce durdu yerinden hareket bile etmemişti onun ne düşündüğünü merak ediyordum. "Hastaneye gitmeliydin." Birde o mevzu vardı hastaneye gitmemiş dna testi sonucunu öğrenmek istememiştim. Beni terk eden bir ailenin ayağına gidecek kadar onursuz değildim ben.

 

"Ne yapıp yapmayacağıma ben karar veririm." İç çekti ayak sesleri gelmeye başladı camın önünde durup kolundaki saate bakıp tekrar camdan dışarı bakmaya başladı. "Aslında böylesi daha iyi oldu bize eğlence çıkacak."Kaşlarım çatıldı ne demek istiyordu?

 

Ve takım elbise giymişti ne işler karıştırıyor bu piç? "Bana söylemen gereken bir şey var mı abi?" Cevap vermedi ama onun yerine büyük bir gürültü sesi gelince irkildim. Oturduğum yerden kalkıp üzerimi silkeledim. Hızlıca yanına yaklaşıp onun gibi dışarıya baktım.

 

Korumaların çoğu kapıya doğru koşturuyordu ne oluyordu anasını satayım? Abim kolumu tutup beni çekiştirip götürmeye başladı. "Ne oluyor abi?" Salondan çıkıp hole girip ayakkabılıktan siyah botları alıp giydim. "Abin olacak dalama bizi ziyarete gelmiş." Ne! Ona anlamsız bakışlar atıyordum.

 

"Sen burdasın ya." Gülüp montu üzerime fırlattı şişme montu giydim oda ceketini ve botlarını giyip kapıyı açıp evden çıkıp yürümeye başladı peşinden gittim. "Öz abin den bahsediyorum." Öz abim mi? Lan yoksa beni öldürmek isteyen piç mi burada? Soğuk hava yüzüme çarpınca titredim.

 

Park halindeki Aston Martin DB12 model arabaya yaklaşıp kapıyı açıp arabaya bindim. Abim de arabaya binip aracı çalıştırdı kemeri takıp ön camdan ellerindeki silahlar ile tetikte bekleyen korumalara baktım. "Nereden gideceğiz? Ve çatışma mı çıkacak?" Dev kapının ardında neler olduğunu bilmiyordum ama iyi şeylerin olduğunu da zannetmiyorum.

 

"Alparslan babası gibi birilerinin gözüne bakıp adam öldürmeyi sever." Arabayı arka bahçedeki ormanlık alandaki yola doğru sürmeye başlamıştı. Birinin gözüne bakıp öldürmek mi? "Yani bu çatışma çıkmayacak anlamına mı geliyor?" Kafasını salladı.

 

"Ya ormanlık alanda adamları varsa?" Tedirgin olunca çok konuşurdum. "O piç bizim kaça bileceğimize ihtimal vermez bilirsin racona ters." Derin bir nefes aldım. Sırf kardeşi olduğum için beni öldürmek mi istiyordu? Yan gözle abime baktım.

 

"Kardeşi olduğum için mi beni öldürmek istiyormuş?" Sanki gülmemek için dudaklarını bir birine bastırmıştı. "Hayır, amcasının kolunu kırıp işini batıran Uraz Akgün'nü öldürmek istiyor." Ağzım açık kalırken şok olmuş bir şekilde ona bakmaya başladım.

 

Bu yüzden mi bize eğlence çıkacak demişti bu it?"Demiştim hastaneye gitmeliydin." Ona ters ters baktım olayların geldiği hale bakın! Ne değerli amcası varmış ana- lan! Kolunu kıran mı? İyi de ben kimsenin kolunu kırmadım ki gözlerimi kısıp ona bakmaya başladım.

 

"Kimse benim kardeşime zarar veremez o silahı tutan elini koparıp onun bir tarafına sokmadığım için pişman olmak üzereyim." Onun manyak bir piskopat olduğunu söylemiş miydim? Koltuğa yaslanıp camdan arkaya doğru baktım.

 

Evden baya uzaklaşmıştık beni koruması güzel bir şeydi ama yinede adamın kolunu kırmasına gerek var mıydı? Arabanın hızını giderek artırıyordu arabanın farları dışında burada tek bir ışık kaynağı yoktu. "Ölmek için daha çok gencim lütfen dikkatli sür arabayı." Korkudan buz kesmiştim.

 

O yanımdayken korkmam anlamsızdı ama o gece bize düzenlenen silahlı saldırı yüzünden travma sonrası stres bozukluğu yaşamaya başlamıştım.

 

"Sakin ol sorun yok." Sakinleşmek adına derin nefesler alıp vermeye başladım. "Sakinim ben."

 

"Beli oluyor." Dilimi dudaklarımın üzerinde gezdirdim. "Bu Alparslan tek çocuk mu?" Demek istediğim beni evlatlık olarak verdiler bu yüzden tek çocuk olması büyük bir olasılıktı. "Tch... Altı kardeşin en büyüğü bu it." Tamam tek çocuk değildi ulan! Gözden çıkarılan neden bendim? Her neyse bu konuyu düşünmek istemiyorum.

 

Birkaç saat sonra ana yola çıkarak bir Alt geçitte girmiştik tabi bu arada peşimizden gelen arabalar hızlarını artırmıştı. "Bu piçlerden Kaçış yok gibi görünüyor." Kahkaha atmaya başladı irkildim. Deli piç zaten gerginim birde sinir ediyordu beni. "Kaçmak mı? Biz kaçmıyoruz eğleniyoruz."

 

"Sen delirmiş sin."

 

Öldürmeyen Allah beni onunla sınıyordu, onunla daha fazla muhatap olmak istemediğim için susup camdan dışarı bakmaya başladım. "Abin olmaktan hep gurur duydum." Başımı çevirip ona baktım. "Ölmeden önce son konuşmanı mı yapıyorsun?" Güldü bu dediğime.

 

"O piçler sana nasıl davranırsa davransın onlara ihtiyacının olmadığını ve daima yanında duracak bir abinin olduğunu unutma." Şerefsiz falan ama seviyorum bu piçi içten bir şekilde gülümsedim. "Unutmam." O da bana gülümsedi arabayı kenara çekip durdurdu.

 

Neden durduğumuzu anlayamayıp ön camdan dışarı baktım. Önümüzde çok sayıda araba vardı ve silahlı korumalar bana uzattığı üzerinde ismim yazılı olan siyah silahı alıp belime yerleştirdim. O arabadan inince mecburen bende kapıyı açıp aşağıya indim. Arabanın önünde abimin yanında durup karşımızda dim dik duran adama baktım. O da zaten bana bakıyordu.

 

Başını sola yatırarak bana bakmaya devam etti. Kırklı yaşının ortalarında gibiydi. İstemsizce onu incelerken karanlık bir yapısı olduğunu fark etmiştim. Tehlikeliydi. Siyahlara bürünmüştü, gözlerine bakan birisi illaki çekinirdi ancak bana öyle bir bakıyordu ki gözlerimi üzerinden çekemiyordum.

 

Beni öldürmek istiyormuş gibi bakıyordu...

 

Abime biraz daha yaklaşıp kısık sesle. "Kaçmak için geç değil ha ne dersin?" Dedim yan gözle abime baktım. Yüzündeki sert ifadeyi gördüğümde tehlikeli bakışları önümüzdeki adamın üzerindeydi.

 

O adamı bizi tartar bir ifadeyle izlerken görmek yutkunmamı sağladı. O adam babamdı. Siktir lan oradan... Adamın fotoğraflarını görmek ile onu kanlı canlı görmek arasında dağlar kadar fark vardı.

 

Elim ayağım titriyordu heyecandan mı yoksa korkudan mı emin değildim ama ister istemez heyecanlanmıştım. Hesap sormak istiyorum benden neden vazgeçtin demek istiyorum. Ama bunları hiçbir zaman yapmayacağım.

 

Abim sessizliğini koruyordu bundan rahatsızlık duyarak dudaklarım bir şey söylemek istercesine açılıp kapandı ama sesim çıkmadı. O adam bize böylesine korkunç bakarken konuşmak da zorlaşıyordu. Daha demin bana bakarken ki yüz ifadesi abime bakarken tehlikeli boyutlara ulaşmıştı.

 

İndiğim arabaya geri binmek için inanılmaz bir istekle dolup taşıyordum. Bu bakışlar altında nefes bile almak zordu böyle bir adamın çocuğunu para karşılığı evlatlık vermesi inanılır gibi değildi.

 

Bizi ondan ve adamlarından koruyacak hiç kimse yoktu yanımdaki piç bile isteye bizi Azrail'in ayaklarına getirmişti. Sakin ol Uraz Akgün sana silah bile doğrultmayan bir adamın bakışlarından korkacak biri değilsin.

 

"Görüyor musun bakışlarını," dedi kulağıma doğru. "Kuduruyor." Gülüş sesini çok yakından duydum. "Gözlerindeki tehlikeyi görüyor musun?" diye sordum. Adam ciddi anlamda beni korkutmuştu. Ve bu manyak ondan korkmak yerine şuan olduğumuz durumdan keyif alıyordu.

 

"Mahir Hamzaoğlu."

 

Demek ismi buymuş kaderde babamın ismini böyle öğrenmekte varmış Mahir Hamzaoğlu bir şey söylemeden öylece abime bakıyordu kalp krizi geçirmek üzereyim.

 

"pusat Alaca sende bize ait bir şey var." Duyduğum sert sesle o katil bakışlı adamın yanında onun kopyası gibi duran adama baktım. Yalnız bize ait bir şey var derken? Sen ne ayaksın amına koyayım?

 

Abim elini omuzum'a atıp beni kendine çekti. "Ağzından çıkan sözlere dikkat et Alparslan Hamzaoğlu." Bekle bir dakika...Bu şey ben mi oluyorum?

 

Ama neden bana bir hiçmişim gibi bakıyordular? Kafam karışmıştı.

 

Bizi öldürmek istiyormuş gibi bakan adamın söylediği şey yüzünden Şaşkınlıkla suratına bakakaldım. "Oğlum nerede Pusat Alaca?" Sinirden yada şoktan titriyordum. Abim bunu hissetmişti omuzumu daha sıkı tutmaya başlamıştı.

 

Elim belimdeki silaha gitti ama abim bileğimi tutup bana engel oldu. "Sakin ol Uraz bunu yaparsan ikimiz de ölürüz." Dudaklarım titredi."Mutlu olabilmek için daha kaç kez ölmem gerekiyor abi?" Yutkunma sesi geldi.

 

Tanımamıştı...

 

Öz çocuğu karşısında ama onu tanımamıştı...

 

Keskin bir acı vardı kalbimde sanki binlerce cam parçası kalbime saplanmıştı...

 

□□□

 

Selâm!

 

Yeni bölüm ile karşınızdayım umarım beğenirsiniz bölümü.

 

Bölümü okuduktan sonra oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın seviliyorsunuz.

 

Bölüm pek içime sinmedi :⁠-⁠(

 

Loading...
0%