Yeni Üyelik
2.
Bölüm

Tanışma

@tugaydemirceviker_

Bölümler haftasonu gelecek artık okurlarımm. 🫶🫰

İyi Okumalar!

İzmir'e adımımı bastığım an koştum. Saatin 3 olmasına dakikalar vardı ama önce otel ayarlamalı ve bavulumu odama bırakmalıydım.

Bu yüzden havalimanın önünden taksiye bindim ve en hızlı şekilde otelde indim. 5 dakika sonra buluşmak başlayacaktı.

Ve ben geç kalacaktım ama bunu düşünürsem yavaş davranırdım, bu yüzden her şeyi en hızlı şekilde halletmem gerekiyordu.

Buluşma yerine geldiğimde oradaydı. Herkesin elinde dvd ya da kağıt vardı. İmza almak için gelmişlerdi.

Benim elimde hem dvd hem kağıt hemde fotoğrafı vardı.

Gülümsedim ve araya sıkışmaya çalıştım. "Hanım efendi, ne yapıyorsunuz? Hak yemek hoş mu?" dedi adamın biri sakinliğini koruyarak. "Başka şehirden geliyorum, buraya gelene kadar öldüm. Lütfenn." dedim yalvaran bir sesle.

"Bende başka şehirden geldim ama görüyorsunuz ki, ben bekliyorum." dedi ve önüne döndü. Açıkçası haklıydı.

Haklı mıydı? Haklının ta kendisiydi!

Bu yüzden sıranın en sonunda beklemeye başladım.

4 saat. Tam 4 saat sonra sıra bana gelmişti. O sırada Koray'ın sesi kulaklarda yankılandı. İlk defa ona bu kadar yakındım.

Kalbim hızlanıyordu.

"Bu günlük bu kadar, bir daha ki sefer devam ederiz." diyince yıkıldım. 4 saat beklememin sonucu bu muydu? Yere çöktüm ve ağlamaya başladım.

Sıkı tuttuğum tek şey elimdeki, dvd ve fotoğraflardı. "Tamam arkadaşlar bir dakika." diyince dolu gözlerim Koray'a döndü.

"Gel sana da imza atayım." dedi Koray ve elimi tutmak için elini bana doğru uzattı.

Ee, ben öleyim? Hemen şuracıkta.

Elini nazikçe kavradığımda, beni ayağa kaldırdı ve üstümdeki tozları silkeledi.

Koray bana fazla yakındı ve o mükemmeldi.

Her ayrıntısını daha iyi görüyordum. Gözleri kahverenginin en koyu tonuydu. Siyaha yakındı, yüz hatları oldukça keskindi, burnu biraz büyüktü ama yüzüne yakışıyordu.

Dudakları kırmızıydı, ama en açık ton kırmızısıydı.

"Hadi gel." dedi ve beni yanına otutturdu. Artık yalnız başına bakmıyordu, önündeki topluluğa. "Ver bakalım elindekileri imzalayalım." diyince gülümseyerek eşyaları masaya bıraktım.

Hepsini özenle teker teker imzalarken yüzümden gülümseme eksilmiyordu. "Teşekkür ederimm." dedim kıkırdayarak.

Gülümsemekten yanaklarım ağrımıştı. "Rica ederim, ne demek. O kadar beklemişsin, tabii ki de imzalayacaktım." dedi ve eşyalarımı önüme uzattı.

"Ben kalkayım o zaman." dedim ve eşyalarımı aldım. Tam kalkacakken eli, kolumu tuttu. "Gitme, sıkılıyorum zaten. Hem birazdan bitireceğim." diyince memnuniyetle oturmayı kabul ettim.

İnsanlar imza almak için can atıyordu. Şarkıcı gibiydi, şarkı albümleri de geliyordu imzalanmak için. Ama ben hala alamamıştım. Denizli'ye gelmediği gibi internette de yeni olduğu için pahalıydı.

Ben bunları düşünürken Koray ayakta gördüm. "Evet, herkesin imzalarını imzaladım. Kimse kalmadı ve imza günümüz iki saat daha fazla sürdü." dedi ve içtenlikle gülümsedi. Ya da belki de ben öyle zannediyordum.

"Gelenlere teşekkür ederim. Gelmeyenler içinse canınız sağolsun. Bir dahakine başka bir şehirde olacağım. Görüşmek üzere!" dedi ve yerine geri oturdu.

Malzemeler toplandı, kameralar kapandı ve herkes gitti. Ben hariç. "Oh, kusura bakma seni de tuttum böyle ama istiyorsan gidebilirsin." dedi. Artık gülümsemesi yoktu, yorgunluğu göz altlarındaki morluklardan belli oluyordu.

Gitmek istemiyordum. Hem zaten otelde kalacaktım. "Aslında rahatsızlık vermeyeceksem kalmak isterim. Bir hayranın olarak değil, arkadaşın olarak." dedim neşeli gülümsememle.

"Sonunda her yere fan duygusunu karıştırmayan bir insan. Buna da şükür." dedi ve sıkı sıkı sarıldı. Tepki veremedim.

Bu çok aniydi.

Ama sonunda kendime gelip sırtını sıvazladığımda, be yaptığının farkına varır gibi hemen uzaklaştı. "Ben çok özür dilerim." dedi endişeyle. "Bir anda oldu, çok özür dilerim." dedi ve utancı yanaklarına yansıdı. "Problem değil. Olabilir öyle şeyler."

Olamaz! Bu bensem, olamaz! Kalbim yerinden çıkacakken bu olamaz!

"Hmm, tamam. Seni özür yemeğine götüreceğim." dedi ve ani bir şekilde duraksadı. "Yemek bu saatte ağır gider, kahve içip tatlı yiyelim." dedi düşünceli bir ses tonuyla.

Ben bunu yerim kiii.

"Gerek yok, hem affettim seni ben." dedim samimi bir ses tonuyla. "Var. Ben daha kendimi affedemedim."

 

 

Loading...
0%