Yeni Üyelik
20.
Bölüm

20. Bölüm

@tugba_mortaldance

"Duvarı maviye boyadım ,
Maviyi çok seversin .
Penceremde menekşeler dizili ,
Sularken şarkı söylersin .
Gramafonda eski alaturka ,
Hoşuna gider bilirim …"

Uzandığım yerden şarkıya eşlik ederken o gün yaşananlar geldi aklıma . Kardeşimi getireceğini söyleyen gizemli bir adam ve benim yüzümden ölen bir kadın !

Aradan dört gün geçmişti . Dün Yağızı görmeye gittiğimde benimle görüşmek istemediğini söyleyip göndermişti . Tek kelimesi kalbimi paramparça yapmaya yetmişti . Eskiden umursamaz ölen öldü diyip arkama bakmadan olaylardan uzaklaşmaya çalışırdım . Şimdi ise olayların merkezindeydim.

Korkuyorum . Yıllar önce aldırdığımı düşündüğüm korkularım bedenimde yeniden hayat bulmuştu. Evet korkuyordum . Bu olayların sonunda kırılmaktan ,yorulmaktan , kaybetmekten gerçekten korkuyordum . Eskiden tek tabancaydım. Kaybedecek bir şeyim yoktu ve korkmuyordum. Ama şimdi ... Hayatıma girip kalbimin yerini yeniden hatırlatan bir adam vardı . Beni sevdiğini söyleyen ve sevdiğim bir adam vardı . Sonra adını dahi bilmediğim kavuşmak için can attığım bir kardeşim vardı .

Zilin sesiyle koltuktan doğrulup kapıya gittim . Kapıyı açmamla boynuma atlayan bir adet kaderle karşılaştım . Yanaklarımı öpüp daha ben buyur etmeden içeriye geçti . Sanırım kalabalığa alışmamın vakti gelmişti . Biraz önce uzandığım koltuğa geçip oturdu

"Nerelerdesin sen Hazal dün neden işe gelmedin ? Çağrı bey tam üç kez yanıma gelip seni sordu "

Bir hışımla sorduğu soru karşısında sakince geçip karşısına oturdum .

"Niye telefonla aramak aklına gelmemiş mi ?"

Söylediğim cümleyle kaşlarını havaya kaldırıp bir şeyler düşündü.

"Aa bak bunu hiç düşünmemiştim "

Bu haline tebessüm edip mutfağa yöneldim "Kahven nasıl olsun ?"

"Orta . Tıpkı senin içtiğin gibi "

Elimdeki cezveyle bir an durdum . O benim kahveyi nasıl içtiğimi unutmamıştı . Ama ben onu hayatımdan çıkartırken hiç düşünmemiştim bile . Arkamı dönüp koltukta bana hüzün dolu bakışlar atan kadere baktım .

"Özür dilerim "

Oturduğu yerden kalkıp mutfağa doğru ilerlemeye başladı . Tam karşımda durduğunda elini havaya kaldırıp sert bir tokat attı suratıma

"Beş yılın özrü kabul oldu " Bu dediğine gülümseyip elimi yanağıma koydum . Cidden acımıştı . Eli daha önceden bu kadar ağır mıydı ? Sonra yaptığından pişman olmuş gibi elini elimin üzerine koyup meraklı gözlerle baktı

"Çok acıdı mı ?"

Gülümseyip "Benim sana attığım kazığın yanında bu hiç birşey değil " dedim . Gözlerine bir hüzün bulutu oturdu ve bir anda dolmaya başladı .

"Seni çok seviyorum Hazal . Benim ailem sensin biliyorsun değil mi ?"

Gülümsedim . Sadece gülümsedim . Ne demeliydim ? Benimde ailem sensin mi? Kaderi hayatımda istiyordum . Ama bir kişiyi daha kaybetme korkusu yaşamak istemiyordum .

Kahveleri içtikten sonra koyu bir muhabbete gitmiştik ki kapının açılma sesiyle şaşkınca arkama döndüm . Çağrı elindeki anahtarla içeriye girmiş . Adama bak kendi evi gibi girip çıkıyordu ! Hem o anahtar nerden çıkmıştı . Kader de en az benim kadar şaşkın bir halde çağrıya bakıyordu . Çağrı yüzüne bir gülümseme yerleştirip yanımıza doğru ilerlemeye başladı . Oturduğum koltuktaki yastığı alıp ona fırlattım . Yastık göğsüne çarpıp ayaklarının dibine düştü . Ama bu çağrının yüzündeki gülümsemeye engel olmamıştı .

"Senin ne işin var burda ! Hem o anahtar nerden çıktı !?"

Kader gözlerini şaşkınca kocaman açıp oturduğu yerde elindeki kahveyi yudumlayarak televizyon izliyor gibi bizi izliyordu .

"Kendime bir tane kilit yaptırdım sevgilim "

Yan taraftan gelen sesle ikimiz de o tarafa döndük . Kader ağzındaki kahveyi her yere püskürtmüş bize bakıyordu .Elindeki kahve fincanı ile yağa kalkıp parmağıyla çağrı ve beni gösterdi

"Siz sevgili misiniz ?"

Bir anda "Evet ", "Hayır" çağrıyla aynı anda cevap verince çağrıya kaşlarımı çatarak baktım .

"Hayır !" Dedim üstüne basa basa . Çağrı kolunu omzuma koyup beni kendine çekti ve "Evet !" Dedi . Sanki beni taklit ediyordu . Hem bizim ne halt olduğumuz bile belli değildi ki !

Kolunun altından çıkıp dirseğimle karnına vurdum . "Sen çok oldun ama " Sesimin nasıl çıktığını pek kestiremesemde kaderin kırkırdamasıyla kendime geldim .

"Ayy çok tatlısınız . Çok yakışıyorsunuz ama sizzz"

Kaderin hayran bakışları arasında kaşlarımı çatıp ona baktım . Çağrı yeniden kolunu omzuma koyup "Dimi ama . Ne kadarda tatlıyız " bu gülmeme neden olmuştu . Kaderin söylediği gibi söyleyince çağrı komik olmuştu .

"Bak şuan sadece sinirden gülüyorum . Çağrı çek o kolunu ! . Kader kapat sende ağzını ! "

Tekrar çağrıya döndüğümde " O anahtarı hemen bana veriyorsun " . İtiraz etmeden anahtarı bana uzattı . Ellerini cebine koyup koltuğa yayılır gibi oturdu . Yüzündeki sinsi gülümseme ile konuştu

"Al senin olsun hayatım . Sonuçta ondan dokuz tane daha var bende "

Biraz önce çağrıya attığım yastığı yerden alıp tekrar ona atmıştım ki havada yakalayıp kahkaha attı . Sonra karşısında oturan kadere dönüp elini uzattı

"Merhaba kader " dedi . Nerden biliyordu o kaderin ismini ? . Doğru ya hayatımla ilgili benden daha çok bilgiye sahipti ! Kader şaşkın bakışlarını bana çevirip "Memnun oldum " dedi . Ona anlatmadığım için şaşkın olmalıydı .

"Benim ismimde Çağrı ."

" Çağrı Tekin " diye de ekledi .

"Hazal sizden bahsetmemişti Çağrı bey "

Çağrı bakışlarını bana çevirip "Tahmin etmiştim zaten " dedi . Şunlara bak resmen bana sitem ediyorlardı .

Kader , benim hayatımla ilgili nerdeyse hiç bişey bilmiyordu . Çağrı ise benden çok şey biliyor olmasına rağmen bazı şeyleri saklama gereği duyuyordum . Nedenini bilmiyorum ama saklıyordum işte . Palyaçonun verdiği misketi , dilenci çocuğun verdiği mendili de geçen gün gelen kutuyu da . Nedenini bilmeden saklıyordum . Sanki vermemem gerekiyordu . İçimdeki bir his yolunda gitmeyen çoğu şeyi fısıldıyordu . Çağrıya tam anlamıyla güvenemiyordum .

"Aaa yeter be ! İkinizde bı susun başım ağrıdı !"

Bir olaydan sıyrılmanın en kolay yolu buydu galiba . Onların sesini bastırmak . İkisi bir bu halime kıkırdarken kendimi koltuğa attım. Çağrı bey bir level daha atlamış arkadaşımla tanışmıştı . Kaderinde ondan kalır yanı yoktu oda hayatımdaki bir psikopatla tanışmış oldu . Sahii kadere nasıl tanıştığımızı da anlatmalıydım değil mi ?

"Kaderciğim biz çağrıyla nasıl tanıştık biliyor musun ?"

Suratıma sinsi bir gülümseme yerleştirip parmağımla yanımda oturan çağrıyı gösterdim

"Bu herif tam bir kaçık ! Bana aylarca gizli numaradan mesaj atıp duruyordu "

Çağrıya bakınca kaşlarını havaya kaldırdı . Anlatma gibisinden bir hareket yaptı . Ona aldırmayıp anlatmaya devam ettim

"Sonra ben bir gece yanlışlıkla çıkmaz bir sokağa gitmiştim . Arkama bakıp duruyordum . Sanki birisi takip ediyor gibiydi . Korkup daha hızlı yürümeye başlamıştım ki birisine çarpıp yere düştüm . Tahmin et bakalım o kimdi ?"

Kader yüzünden hiç eksik olmayan şaşkınlıkla çağrıya baktı bir anda

"Evet o çağrıydı. Nerde olduğumu , nasıl burdan çıkabileceğimi sordum ama odun gibi durup karşılık vermedi . "

"Hazal artık sussan diyorum . Misafirimiz sıkılmıştır "

Çağrıya aldırmadan devam ettim "Daha sonra tam onun yanından gidecekken kolumdan tutup zorla çekiştirmeye başladı ..."

"Hazal ! Kes sesini " Çağrının kükremesiyle cümlemi yarıda kesip ona baktım . Sinirden kıpkırmızı olmuştu . Neden yaptığı şeyleri anlatmam onu bu kadar sinirlendiriyordu ki ?

Kader oturduğu yerden kalkıp "Geç oldu ben gitsem iyi olur " diyip kapıya ilerledi . Bende yerimden kalkıp onu yolcu etmek için kapıya yöneldim.

"Yarın işte görüşürüz canım. Bu arada fazla kavga etmeyin . Çok yakışıyorsunuz " diyip gitti . Kapıyı kapatıp arkamı dönecekken çağrının bedeniyle karşılaştım . Aramızda yok denecek kadar mesafe ile nefeslerimiz karışıyordu . Onun nefesinin hızlı olmasının nedeni öfkeydi . Kafamı yukarı kaldırıp çatık kaşlarıyla bütünleşen gözlerine baktım

"Neden bu kadar sinirlendin ?"

Sesim düz bir şekilde çıkmıştı . O ise benim aksime daha öfkeli konuştu

"Özelimizi neden herkese anlatıyorsun ?!"

Bu söyleyeceğim kelime biraz ağır olabilirdi ama gerçekti

"Bizim bir özelimiz yok çağrı "

Kaşlarını biraz daha çatıp bağırdı

"Ne demek özelimiz yok !"

Kolumu sıkınca "Bıraksana kolumu "

Sesindeki öfke bütün hücrelerine yayılmıştı sanki . Bu korkmama neden olurken bir anda dudaklarını sertçe dudaklarıma bastırdı . Beynimden aşağı kaynar sular döküldü sanki o an . Düşünme yetimi kaybetmiştim. Ellerimi çağrının göğsüne koyup kendimden uzaklaştırmaya çalıştım. Başaramayınca bu sefer vurmaya başladım . Ben vurdukça o dudaklarımı daha sert ısırıyordu . Dudaklarını çektiğinde nefes nefese "Çağrı !" diyebilmiştim sadece .
"Çağrı bırak kolumu . Çağrı lütfen . Lütfen ..."

 

Loading...
0%